18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Bu oyun bozulmalıdır

Her geçen gün Türkiye, sıkıntılı bir geleceğe süratle sürükleniyor. Değerlerin yıpratıldığı, ortak yaşam kültürünün dağıtıldığı,yabancılaşmanın öne çıkartıldığı yeni bir sosyal atmosfer, Türkiye’nin üzerine bir kara bulut kümesi olarak yerleşik kılınmaya çalışılıyor.

Batı emperyalizmi birinci dünya savaşı sonrası Ortadoğu’ya bıraktığı mirası yeniden harekete geçirerek, bölgenin kaderini yine belirlemeye çalışıyor.

O miras ki,her şeyden önce masada çizilerek yapay sınırlarla oluşturulmuş ülkelere dayanıyordu. Sınırların oluşumunda özel bir strateji güdülmüştü. Buna göre ;uluslaşmaya engel olacak şekilde etnik çelişkileri kalıcılaştıracak bir siyasal yapılanma öngörülüyordu. Çünkü günün birinde aynı coğrafi bölgelere ve ülkelere geri dönülebilirdi ve bu çelişkilerden yeniden yararlanılması gerekebilirdi. Bu hesabın başarısı için yerel çelişkilerin çeşitliliğine de dikkat ediliyordu.Bir coğrafi alandan doğan bir kaynağın aynı coğrafi alan içinde sonlanmaması için özen gösteriliyor ve ülke sınırları çizilirken bu durumda dikkate alınıyordu.
Batı için yerel çelişkiler, küresel egemenliğin sağlanabilmesi ve Batı çıkarlarının yerleşik kılınabilmesi için araç olarak görülüyordu.

Bugünde böyle görülüyor. Yine etnik yapı üzerinde oynanıyor. Etnik yapıyı çelişkiler yumağına dönüştürmenin yolları döşeniyor. Millet ve ulus devlet kavramları yıpratılıyor. Batı ülkeleri için post modern zenginlik olarak görülen etnik farklılıklar Ortadoğu için ayrışmanın, bölünmenin,iç çatışmanın nedeni ve zemini haline getirilmeye çalışılıyor. Yeni haritalar oluşturulmaya, yeni devletçikler yaratmaya, federatif modeller özendirilmeye çaba harcanıyor. Bu stratejik çabaların ekonomi-politik arka planını “dünyayı tek Pazar haline getireceksek parçaları küçük olmalı” hedefi oluşturuyor. Dirençleri kırılmış,büyüklükleri zayıflatılmış, atomize edilmiş bir siyasal atmosfer yaratılmaya gayret ediliyor. Çünkü bölgenin su,enerji/doğal kaynaklarına hükmedilmeye çalışılıyor.

Tüm bunların yaşatılmaya çalışıldığı coğrafi bölgede Türkiye ise, tarihsel birikimiyle,bir anti-tezi oluşturuyor.Batı emperyalizmine karşı verilmiş olan milli kurtuluş mücadelesinin sonunda sınırları kanla,alınteriyle, bir bedel ödenerek çizilmiştir. Kurulan Türkiye Cumhuriyeti; inancın, direncin kararlığın simgesidir. Tüm mazlum milletler için emperyalizmden, sömürgecilikten kurtuluşun ilham ve cesaret kaynağıdır.

Türkiye bu birikimiyle bir harman yeri,bir sentez ülkesidir.Yüzyıllardır üst üste biriken değerlerin alaşımıdır. ”Cumhuriyet” onun son harman yeridir. Milli devletinin ve milli kimliğinin saptandığı yerdir. ”Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına "Türk Milleti" denir. denkleminin kurulduğu yerdir.

”Türk Milleti” kavramı dışlayıcı değil birleştiricidir. Anadolu’nun sentezidir. Ortak yazgının, direncin, alınterinin, birlikte yaşama iradesinin adıdır. ”Türk Milleti” kavramı anti –emperyalizmin, teslim olmamanın, inancın, azmin ve “kurda kuşa” yem olmamanın adıdır. Ufalanmanın, teslimiyetin, emperyalizmin oyuncağı olmanın, aldatılmanın, ihanetin karşısında durmanın adıdır.

Anadolu’nun havasının, suyunun,taşının,toprağının,kurdunun,kuşunun,halayının,horonun,semahının,zeybeğinin adıdır.Birlikte ağlamanın birlikte gülmenin,iç içe geçmenin,kız alıp kız vermenin,et tırnak olmanın adıdır.Etnik kimlik yarışının,yapay farklılıklar yaratmanın ,”Yugoslavyalaştırma” oyununun bozulmasının adıdır.Tarihsel,kültürel ve coğrafi birikimin,harman yerinin adıdır.

Bugün Türkiye üzerinde hesaplar, bu harman yerinin dağıtılmasına, Anadolu’nun mayasının ve hamurunun bozulmasına dönüktür.

“Millet” kavramının zedelenmesine parçalanmış,ufalanmış ve emperyalizmin uşağı haline gelmiş etnik kimliklere bölünmesine dönüktür.

Türkiye üzerinde oyun oynayanlar; Irak’ın dağınıklığının,iç çatışmanın bölgeye model olarak sunulmasını sağlayarak,Irak’ın kuzeyinden tüm bölgeyi tehdit eden bir siyasal yapılanmaya öncelikle Türkiye’nin boyun eğmesini ve onay vermesini istiyor. Anadolu’nun hamuru ve mayasından kopanlar bu oyuna kolayca gelebiliyor,kurda kuşa yem olacağını göz ardı ederek, aslında ”emperyalizmin oyuncağı “olmaya hazırlanıyor. Bölgenin ekonomik kalkınmasında “toprak ağası” kimliğiyle engelleyici roller üstlenenler bugün sözde demokratik toplum hareketinin önderliğine soyunuyor.

Doğu ve Güneydoğu illerini “Barzanileştirmeye” çalışılıyor.Böylece emperyalizmin çıkarları yerel işbirlikçilere devrediliyor.Bölgede kalkışma başlatılıyor,isyan hareketiyle ülkenin zeminin dağıtılmaya çalışılıyor.

Ülkede açık bir “demokrasi “ve “insan hakları” oyunu oynanıyor.Irak’a “demokrasi” ve “insan haklarını” misket bombalarıyla yağdıranlar,”demokrasi” ve “insan hakları” için çocukları yetim , kolsuz,bacaksız ve bedensiz bırakanlar,camileri kirli ve kanlı postallarıyla işgal edenler, “insan hakları “ namlularıyla gencecik,körpecik bedenleri kurşuna dizenler şimdi, Anadolu’yu karıştırmaya,etnik bir boğazlaşmayı tezgahlamaya çalışıyor.

Bu oyun bozulmalıdır. Havasına, suyuna, taşına, toprağına, atalarına,halayına,horonuna,semahına, barına,türkülerine,inancına kısacası Anadolu’ya sımsıkı sarılanlar tarafından bozulmalıdır.

Anadolu yine tek bir yürek ve yine tek bir ses olarak haykırmalıdır.”Bağımsızlık bizim karakterimizdir” ve “Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesidir”


Yayın Tarihi : 5 Aralık 2005 Pazartesi 10:24:13


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?