18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Terörün jeopolitiği ve Türkiye

Türkiye’de terör olayları yeniden tırmanma eğilimi gösteriyor. Özellikle son aylarda yoğunlaşan PKK terörü, Türkiye’nin güvenliği tartışmalarını gündeme taşıyor. Her şeyden önce,görülmelidir ki, terör karmaşık bir denklemdir.

Karmaşıklığı, aslında yapısal bir özelliktir. Terörü yaratan koşullar ve işleyen düzeneği bilinçli bir karmaşıklığı öngörür.Terörün doğru ve akılcı analizi ancak bu karmaşık yapının çözümlenmesiyle mümkündür.

Terör özü gereği esasen bir amaç değil araçtır. Bu durum terör denkleminin karmaşıklığını besleyen unsurdur. Terör iki basamaklı bir yapı gösterir. Birincisi alt bağlantı basamağıdır. Bu basamak aslında bizzat terör odağı tarafından göstermek istedikleriyle sınırlıdır. Yani terörün görünen yüzüdür. İkinci basamak ise üst bağlantı düzeneğidir. Asıl ilişki ve nedenlerin kümelendiği basamaktır. Terör denkleminin belirlenen amaçlar için araç olarak kurgulandığı nokta burasıdır. Terörü besleyen temel unsurların barındığı aşamadır. Bu basamak yeterince analiz edilmeden veya görmezden gelinerek, sadece birinci basamakla ve gösterilenlerle yetinilerek, terörün gerçek nedenleri ve besleyici unsurları ve asıl aktörleri ortaya çıkarılamaz. Terörün karanlık yüzü üst bağlantıda saklıdır. Üst bağlantı terörün jeopolitiğini yansıtan basamaktır. Buna bağlı olarak, asıl amaca ulaşmak veya asıl amaç için mücadele edebilmek adına terör bir araçtır. Bu araç,yürütülen güç mücadelesinin güdümündedir. Onun amaçlarının hizmetindedir. Unutulmamalıdır ki, devletlerin çıkar hesaplarından ve uzantılarından tamamen bağımsız terör olgusu taban bulamaz, gelişemez, uzun soluklu olamaz hatta oluşamaz. Terör bu anlamda maalesef devletlerin çıkarlarının uzantısı haline gelmiştir. Bu tablo terör ayrımcılığını yaratan tek nedendir. İnsanlık adına terörün sonuçları tek ve yalındır. Mücadele edilmesi gereken ve insanı hedef alan terörün iyisi, kötüsü,benimki si, seninki si olamaz. Olursa samimiyet kalmaz. ”Küresel terörizm” vurgusunun hiçbir inandırıcılığı olamaz. Aslında yaşadığımız dönem terörün küreselleşmesinden çok , küreselleşen çıkar çatışmalarının teröre uygun iş iklimi yaratmasıyla biçimleniyor. Pazar ve doğal kaynaklar egemenliğine dayalı yeni jeopolitik atlas ile terörün odaklandığı atlas örtüşüyor. Bu konuda yeni bir perde açılmıştır. Perdeyi açan Afganistan ve Irak işgalleridir. Avrasya mücadelesinin odaklandığı coğrafi bölgeler ve yeni eksenler ;“güç ,çıkar ve terör jeopolitiğinin” üçgenine sıkışmıştır. Bu sıkışıklığı ABD lehine zorlayan Büyük Ortadoğu Projesidir. Türkiye’de bu üçgenin en belirleyici yerindedir. Bugün yeniden hareketlenen terör,Türkiye’ye dışarıdan biçilen rollerin ve hesapların denetimimdedir. Ortadoğu da yeni hesapların uzantısıdır. Avrasya coğrafyasına sıkıştırılmak istenen “güç, çıkar ve terör jeopolitiğinin” güdümündedir. Türkiye üzerine yapılan hesapların beklentisi; ulusal güvenlik stratejisini zayıflatarak, kararlılık ve direnme yeteneğini yol etmektir. PKK terörünün yeniden sahaya sürülmesi, “ölümü gösterip sıtmaya razı etme” çabasıdır. Türkiye; bir yandan terör örgütüne genel af düşüncelerinin ortaya atıldığı, federasyon için imza kampanyalarının yapıldığı bir dönemi yaşarken bir yandan da terör saldırılarına uğraması bu fikri güçlendirmektedir.

PKK terörü, denklemin alt basamağını oluşturur. Asıl anlaşılması gereken üst basamağıdır. Yani perde arkasıdır. PKK’nın arkasıdır. Bu da karanlık değildir. Terör örgütünden Osman Öcalan’ın bir süre önce ifade ettikleri, PKK’yı kimlerin nasıl bugünlere taşıdığını ortaya koymuştur. Bugün de aynı desteğin sürdüğünü görüyoruz.

Bu noktadan sonra öncelikli görev; yerli, yersiz sık, sık“küresel terör” vurguları yaparak, onun için dertlenmek ve enerji tüketmek yerine, öncelikle PKK terörünün önünü ve arkasını bir kez daha ve yeni koşulların zemininde irdeleyerek, Türkiye üzerinde oynanan oyunlara karşılık vermektir.

Yayın Tarihi : 10 Ağustos 2005 Çarşamba 10:13:18


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?