3
Haziran
2024
Pazertesi
ANASAYFA

Ah nerde o eski bayramlar

Bir zamanların ünlü köşe yazarları, bayram arifesinde gençliklerindeki bayramları ve de bayramlara has örf ve âdetleri yazmayı görev addederlerdi. Babamın gençliğinde Ahmed Rasim, benim gençliğimde Burhan Felek, Ref’i Cevad Ulunay, Sermet Muhtar Alus gibi, kalemlerinden kan damlayan yazarların ballandıra ballandıra anlattıkları bayram ziyaretlerini, bayramda yenen yemekleri, çocuklara verilen harçlık ve mendilleri, çocukların bayram yerlerinde horoz ve elma şekerlerini yalayarak kayık salıncaklarda sallanmalarını, … her bayram arifesinde okumaktan gına gelmişti. Bir ara ben de bu modaya veya hevese kapılıp, babamdan dinlediğim kadarıyla Şehzadebaşı, Direklerarası’ndaki tiyatro ve kantoları yazdığımı anımsıyorum. Ne var ki bu gibi eski anıları pişirip pişirip sofraya koymanın genç okurlar indinde alay konusu olacağının da bilincindeyim.

Bu gibi yazıların şu hakkını da teslim etmeliyiz ki, geriye doğru baktığımızda o bayramlardan bu yana köprülerin altından çok sular aktığını görebiliyoruz. Bir kere iletişim olanaklarının gelişimiyle her an, her yerden, herkesle konuşabilme lüksüne sahibiz. Görüntülü telefon da pek yakında harcıâlem olacak. Bu teknoloji, nerdeyse aile yapısının temelini oluşturan örf ve âdetleri, ziyaret geleneğini de ortadan kaldıracak gibi görünüyor.

Mahallelilik bilinci ortadan kalksa da bayram namazları çıkışında cemaat bayramlaşmaları dar bir çevre içinde olsa da devam ediyor. Ne var ki büyüklere yapılan bayram ziyaretlerinde ve iade-i ziyaretlerde gözle görünür bir azalma var. Artık yeni kuşaklar, çalışan insanlar, bayram tatilini fırsat bilip iç veya dış gezilere katılmayı tercih ediyorlar. Yakın zamana kadar eşe dosta yapılacak bayram tebriklerini postacılar üstlenmişti. Bu günün cep telefonu döneminde mesaj çekme imdatlarına yetişti. Mesajlarda kimin yazdığı bilinmez dini içerikli ve tumturaklı ve de basmakalıp cümleleri bir tıklama ile telefonda kayıtlı herkese göndermiyorlar mı, sinir oluyorum.

Bayramlarda ellerini öptüğümüz büyüklerimiz birer birer Rahmet-i Rahman’a kavuştuktan sonra küçüklerimiz, def-i belâ kabilinden el öpmeler yerine seyahatlere gitmeyi yeğ tutmaya başlamışlardı. Bizler de çok sevdiğim ablamın engin hoşgörüsüne sığınarak bayramı iç ve dış geziye vesile edenler kervanına katıldık. Bu sayede ilginç ve güzel yerleri görme olanağını bulduk. Bazı gezilerimizde Tarih Hocamız Reşat Ekrem Koçu’nun deyişiyle ‘’Bir damla bal için bir çeki odun yemiş’’, (keçiboynuzu kemirmiş) gibi olduksa da zamanla seyahatin iyi yönlerini hatırlamaya gayret ettik. (Bir seyahat acentesinden yediğimiz kazığı haftaya anlatırım).

Aramızda bu gibi gezileri hoş görmeyen bir zümrenin olduğu kesin. Onların ‘’Orucu biz tutuyoruz, bayramı onlar yapıyor’’ dediklerini şimdiden duyar gibiyim. Ama bu gibilerin de ellerine fırsat geçince el öpme yerine seyahati yeğleyeceklerini adım gibi biliyorum. Nasılsa cep telefonları var, onlar adına mesaj düzenler de var. Onlara yalnızca gittikleri yerden bir tıklama kalıyor.

Son yıllarda yükselen ‘’Anadolu burjuvazisi’’, mütedeyyin, ama Atatürk ilkelerine karşıt çocuklar yetiştiriyor. Tabii ki hepsi değil. Yüksek tahsil yapan birçok genç, ilerici yazarları okumayıp, Mehmed Akif’te kalmayı tercih ediyorlar. Şunu belirtmeliyim ki Mehmed Akif, benim de başımın üstünde yeri olan değerli şairimizdir. Can Yücel de bu gibilerin dışladıkları şairlerden biri. Ne yazık ki bazıları İslâm’ı şekilde arıyor, onun özüne inemiyor.

Hepsinden kötüsü intikamcı bir grup yetişiyor. Son günlerde iki ayrı kutbun hareketlerini dehşet ve ibretle izliyoruz. Her iki kutup da bizden değil.

Bir grup, Can Baba’nın mezarına şarap döküyor, başında âlem yapıyor. Belki de bilmiyorlar ki şarap, Hıristiyan âleminde ‘’Hz. İsa’nın kanı’’ olarak kabul görür. Gayrimüslim arkadaşlarımın mezarına, gömüldükten sonra papazın şarap döktüğünü görmüşlüğüm vardır. İnançlara saygı duymak lâzım. Gel gelelim Can Baba Hıristiyan değil ki. Niçin böyle aptalca şeyler yaparlar bilemem.

Beri yandakilerin, fikirlerini özgürce ifade etmek yerine kaba kuvvete başvurup, ellerinde balyozlarla, hem de kimsenin göremediği bir gece yarısı, kalleşçe, mezarı parçalama vandallığına ne demeli? Bu mu Müslümanlık? Bu mu Allah’a teslimiyet?

Yapanlar henüz yakalanamadı; ben yine de bu zavallıların bilinçli hareket etmediklerini, onları ‘’çirkin politikacı’’ tipinin para vererek mezara yönlendirdiklerini düşünüyorum.

Bir bayram yazısı yazayım derken nerelere geldik. Bağışlayın.


yerguvenc@gmail.com  

 

Yayın Tarihi : 22 Ağustos 2011 Pazartesi 17:31:49


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Nazmi Öner IP: 94.123.46.xxx Tarih : 25.08.2011 17:56:53

Sayın Ergüvenç insanlar yaşlandıkça eski daha bir önemli ve güzel görünmeye başlıyor. Acaba geçmişte kalan bayramlara, ilişki ve olaylara mı özlem duyulmaktadır, yoksa gerilerde kalan gençliğin özlemi midir içimizi kemiren.? Çünkü geçmişim yokluklar ve güçlükler içinde geçtiği halde, yaşlandıkça bana da geçmişin her şeyi daha güzel görünmeye başladı. Geçmiş bayramların tadı biraz da buradan kaynaklanıyor galiba.


erdem yucel IP: 217.131.98.xxx Tarih : 24.08.2011 09:33:45

Değerli  Yılmaz Ergüvenç dünün ve bugünün bayramlarını çok güzel özetlemişsiniz. Gerçekten objektif  ve gerçekçi yazınız için kutlarım. Eski bayramlarda ellerini öptüğümüz, en azından görebildiğimiz büyüklerimiz kalmadı. Şimdi onların yerlerini bizler aldık ama bize de üç beş kişi dışında gelen  giden yok. Çok şükür telefon, mesaj ve mail var!..

Günümüzün dini bayramları artık önü arkası  bazı günlerle birleştirilen tatil günleri oldu. Parası olan tatilde olmayan evde televizyon  başında. Çoğu kez düşünmüşümdür; dünyanın diğer ülkelerinde bizim kadar tatili bol ülke var mı diye... Ben kendi hesabıma bayramlara bir kısıtlama getirdim ve yalnızca dostlarımla Cumhuriyet Bayramını kutluyorum hepsi o kadar...Oruç tutmayanın bayram nesine ?


yasar ertas IP: 94.135.148.xxx Tarih : 26.08.2011 10:35:09

sayin Nazmi Öner, yorumunuz icin cok cok tesekkürler. Saygi ve sevgilerimi sunar. nice bayramlara. Kent haberdeki calisanlarin ve yorumcularinin ve islam aleminin bayramini kutlarim. BUDA  ESKI USULDE DEGIL  YENI USUL  "internetten" BAYRAM KUTLAMASI  Bir gün gelir bu zamandabu kutlama usulude  eski olur. Bu günün gencleri gelecek zamanda ihtiyar olur. ah neydi o eski ramazanlar diye ic gecirir.Ama bu tatli bir ah ile ic gecirme olur. 


yasar ertas IP: 94.135.148.xxx Tarih : 23.08.2011 11:09:18

Ah nerde o eski bayramlar: su cümle kullanisi ve kelimelerin verdigi anlam nasil etkilemekte ve nereye görtürmekete.Öyle bir beynimi irdeliyorum.Cokmu güzeldi desem diyemiyorum. yokluklar icinde bazi varliklari o günlerde görüyor. cok güzel oluyor diyebiliyorum. (Et bayramda seker bayramda hediye para yeni giyim bayramda görüyordum.)Simdiki zamanda bu islerde masallah hergün bayram  bayram bu yönden özeligini kaybetti. Ah diye cümlenin baslamasi o zamanin ister bayram isterseyran bir daha geri gelmeyen gecmis zamanin aciz anlatilisi bunu da yaslilar söyler insan yapisida yaslilar gecmislerinle yasarlar dan gelebilir. Insanlar yaslandikca sevilmeyenlere girerler cok yaslilr bunu söylüyor. eski bayramlarda bu yaslilari hatirlama bayramlalarini kutlama vardi.sadece bu adet ve gelenekler yok olmaya baslamistir Ah nerde o eski bayramlar buna cok yakismaktadir Zaman ve caga uyum bayramlardada olmalidir yaslilar evleri bakim evleri gelecegin yerleri olacak olmalidir bayramlarda bu bayram adetleri asilanmali örgütlenmelidir diger bayram adetleri kendi kendini zaten yenilemektedir. yenilemezse eriyip gitmek olacaktir genede Bayram bayramdir güzelik her kösesinde vardir yakinda gelecek olan bayram bunun icin herkezin bayramini cani gönülden simdiden kutlarim A..A benim kayin birader yabanci bende yabanci memlekette yasmaktayim her bayramda ona hediye para veriyorum bu günlerde eniste bayram ne zaman diye o bile soruyor.valla senede bir soruyor neden soruyor buda benim hosuma gidiyor herhalde onunda bu bayram gelince hosuma gidiyor neden gidiyor oda biliyor bende biliyor ama güzel oluyor bu bayramda  gene gelecek kayincoda harcligini alacak güzel olacak nice bayramlara 


Teoman Törün IP: 88.241.184.xxx Tarih : 24.08.2011 16:40:01

Biz Ramazan'ın keyfini epey sürmüş bir nesiliz. Doğum yerim Beşiktaşda , küçüklüğümde, tam hatırlamıyorum bir kahvehane mi tahsis edilirdi ya yoka yaz ayları Haşim Bey Sineması mı kargöz oyununu çok seyrettim. Zaten Rahmetli peder de, sahne oyunlarına büyük yeteneği ile (bu yetenek bende atladı, oğlanda patladı) usta karagözcüleri hiç aratmayan karagöz oyunları oynatırdı. Tüm hikâyelerini ezbere, güzel sesi ile şarkılarını da söyler, arada def ve ağız armonikası ile müziklendirir. Ben de bu geleneği çocuklarıma sürdürmek istedim ama hiç beceremediğim iş olduğu için (o zamanlar çok tanınmış olmasına rağmen şu anda adını bir türlü hatırlayamadığım bir folklorcunun karagöz kitabını aldım; o da şimdi yok oldu) kitaptan izleyerek bile kıvıramadım. Sırf bu keyfi yaşattığı için Babacığımı rahmetle anıyorum. Ne kadar zındık olsak kültürel köklerden kopamıyoruz. Ellerine sağlık Yılmaz.   


erdem yücel IP: 217.131.98.xxx Tarih : 24.08.2011 10:06:28

Üstadıma ve önceki yorumuma bir katkıda  bulunmak isterim. Basındaki o eski üstadlarımızın yazılarının yanı sıra Münif Fehim'in çizgilerini de unutmamak gerekir. Direklerarasında eli saldırıya hazır şemsiyeli arap bacının yanındaki hanımları koruma görevini üstlenirken arkalarında da bıyıklarını büken eski istanbul zamparaları olurdu. O yazılarla bu resim bütünleşirdi.

Sanırım şu anda İstanbul dışındasınız. Gelip de ramazan ve bayram hazırlığındaki tarihi yarımadanın can damarı Sultanahmet'i görmeliydiniz. Meydanın çimleri sökülmüş yerlerine parke taşları döşenmiş, dikilitaşlar bunların üstünde bizlerin ne işi var diyorlar sanki...her zaman olduğu gibi köşelere otantik (!) İstanbulun hediyelik dükkanları yine karikatür örnekleri sergilercesine dizilmiş!. Meydanın ortasında ise tahta masalarda öğleden sonra yerleşerek akşamki iftarı bekleyen aileler ve onlara hayretle bakan turistler...Ayasofyanın önü de paletli iş makineleri ile altı üstüne getirilmiş...Ayasofya'ya giriş sırat köprüsüne benziyor...

Ne denir; günümüz bayramı kutlu olsun...


Dr. Selçuk Ant IP: 78.170.84.xxx Tarih : 24.08.2011 23:08:26

Nerede o eski bayramlar !; babamızdan ve elini öptüğümüz misafirlerimizden aldığımız üç-dört adet 25 kuruşlarla bütün günü neşe ve coşku ile geçirir idik !

Nerede o eski bayramlar !; etniklik kavramlarının bizlere aşılanmadığı o dönemlerde mahallemizdeki kürt arkadaşlarımızla haşır-neşir idik !

Nerede o eski bayramlar !; ebeveynlerimiz misafir oldukları veya konuk ettikleri ahbaplarıyla hoş sohbetler ve espriler yapar, ülke sorunlarını tartışmazlar idi !

Nerede o eski bayramlar !; olmayan televizyonlarda çirkin görüntüleri seyretmez, radyodan yayınlanan "çocuk saatlerini", "masalları", "neşeli müzikleri" dinler idik '

Nerede o eski bayramlar !; gelecek öteki bayramı ip ile çeker idik !

Nerede o eski bayramlar !; yalnızca bayramlarda değil, hergünün gecesi huzur içinde uyur idik ! 

Nerede o eski bayramlar ! ....

Ben, çocukluğumun "o eski bayramlarını" arıyorum !   


Dr. Selçuk Ant IP: 78.160.199.xxx Tarih : 27.08.2011 18:04:20

Her geçen gün gelişen teknoloji, insan ömrünü uzatacaktır belki de bayramlaşma usüllerine de - günün şartlarına göre - yenilikler getirecektir. Lâkin bu gelişen teknoloji, bizlerin geçmişte yaşadığı huzuru geri getirebilecek mi ?; gelecek bayramlarda bizlere huzur da sağlayabilecek mi ? Çocuklarımı ve olacak torunlarımı -ülkenin bu gidişatı karşısında - gelecek için talihsiz görüyorum ve gene de "çocukluğumun bayramlarını istiyorum !"