‘Mustafa Kemal Atatürk, ölümünün 71’inci yılında tüm yurtta, dış temsilciliklerde, KKTC’de ve Anıtkabir’de düzenlenen devlet törenleri ile anıldı.’
11 Kasım 2009 tarihli bu gazete haberi, bize Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu için devlet katında yapılan seremoniyi iletiyor. Devlet ve hükümeti yönetme mertebesine ermiş bazı zevatın samimi duygularla, bazı zevatın belki de zoraki yerine getirdiği bir seremoniyi.
Habere devam edelim: ‘Anıtkabir, düzenlenen devlet töreninin ardından halkın ziyaretine açıldı. Ülkenin dört bir yanından çocuğu, yaşlısı, genci, her yaştan on binlerce kişi, yakalarında ve ellerinde taşıdıkları Atatürk resimleri ve Türk bayraklarıyla Anıtkabir’e akın etti. Ziyaretçiler, yoğunluk nedeniyle mozolenin bulunduğu ana binaya girmek için uzun süre beklediler. Mozoleye kırmızı ve beyaz karanfiller başta olmak üzere rengârenk çiçekler ve Türk bayrakları bırakan ziyaretçilerden bazıları gözyaşlarını tutamazken bazıları da dua etti.’
Ne demişti Atatürk? ‘’Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır. Ama Türkiye Cumhuriyeti ilelebet pâyidar kalacaktır.’’ Bu büyük sözün anlamını bilenler, oraya sadece bir mezar ziyareti yapmak üzere gitmediler; uygarlık yolunda yapılmış devrimlerin ve rejimin bekçisi olduklarını, Türkiye Cumhuriyeti’nin her zaman ve her şartlarda pâyidar kalacağına olan inançlarını perçinlemek için gittiler. 10 Kasım günü, 276 bin kişinin heyecan duyarak koştuğu bu Anıtkabir ziyareti, ilginç olduğu kadar gönüllerimizi de ferahlatan bir halk hareketi; Anıtkabir, bu hislerin somut ifadesine tanık ve aracı olan bir mimarlık anıtı idi.
Ona bakarsanız başkent Ankara da başlı başına Cumhuriyet’in bir anıtıdır. İstanbul, Osmanlı’yı çağrıştıran başat anıtları, özellikle millî kurtuluş hareketine kayıtsızlığı ve de kozmopolit yapısı ile genç Cumhuriyetin başkenti olamazdı. Yeni ulus-devlet rejiminin pekişmesi, ‘‘Hayatta en hakiki mürşit ilimdir’’ ilkesini benimsemiş yeni Türk toplumunun oluşması, yâni aşının tutması ve ağacın yeşermesi için yeni bir anıt-kent inşa edilmesi gerekiyordu. Ankara’nın bizim için önemi budur.
Cumhuriyetin 15’inci yılı gibi çok kısa dönemde yitirdiğimiz Atamızı bağrımıza basma yanında onun eserlerini unutmamak ve genç nesillere taşımak gibi önemli rolü üstlenen Anıtkabir, anıt-kent Ankara’mızın başının tâcı olmuştur.
Anıtların birer mimari eser, birer taş yapı olmaktan öte, ifade ettikleri ‘idea’nın temsilcisi olmak gibi önemli görevleri vardır.
Son bir söz: Böylesine bilinçli halk varken hiç şüphemiz olmasın; ‘’Türkiye Cumhuriyeti ilelebet pâyidar kalacaktır.’’
yerguvenc@gmail.com