14
Mayıs
2025
Çarşamba
ANASAYFA

Ay-Yıldızlı Al-Bayrağımız

Yıl 1389’du. Murad Hüdavendigâr Han, 60 bin kişilik ordusu ile Kosova’da Sırp Lazar’la çarpışıyordu. Çok kanlı bir cenk oldu. Osmanlı galipti ama Sultan şehid olmuştu. Cenk bitmiş, gecenin sessizliğinde hilâl ve önünde bir yıldız (Uranüs) parlıyor, parıltı yerdeki kıpkırmızı kan gölüne vuruyor, adeta Türk bayrağını resmediyordu. Sizler de her halde bu olayı hocalarınızdan dinlemiş olmalısınız. Şu var ki, her ulusun kendine özel mitleri vardır. Bu olayı da bir Türk miti olarak kabul edelim. Çünkü ay-yıldızlı al-bayrağımız, bu olaydan 404 yıl sonra, ancak 1793’te resmen Osmanlı bayrağı olacak ve günümüze kadar gelecektir.

Türk Bayrağı

O halde, ay-yıldızlı al-bayrağımızın tarihçesini öğrenmekte yarar var demektir: Orta Asya’daki Türk boyları mızrak üzerine bağladıkları, ‘tuğ’ denen atkuyruklarını bayrak olarak kullanırlardı. Kırgız kabilelerinin bayrağı ‘kızıltuğ’ idi. (Her halde Abdullah Ziya Kozanoğlu’nun ‘Kızıltuğ’ hamasî romanını okuyanlarınız vardır.) Göktürklerde bozkurt (Asena) kutsaldır. Bu nedenle de Göktürk bayrağı, mavi zemin üzerine yeşil kurt profili içerir, bayrağın âleminde altın kurt başı bulunurdu. (Çin kaynaklarına atfen Meydan Larousse’dan)

Arap Yarımadasında Kureyş Kabilesi ‘raye’ denen siyah bayrak kullanırdı. ‘Ukab’ (Karakuş), Hz. Muhammed’in siyah sancağı idi. Peygamberimiz, Yahudilere karşı yapılan Hayber Gazası’nda Hz. Ali’ye mızrak ucuna takılı beyaz bayrak verdi. Daha sonra gelen Emevi halifeleri beyaz, Abbasi halifeleri siyah bayrak kullandılar.

İlk Müslüman Türk devleti olan Karahanlılar’ın, kırmızı zemin üzerinde 9 tuğ resmi bulunan bayrakları vardı. Gazneliler, siyah Abbasi bayrağını tercih ettiler. Büyük Selçuklu bayrağında mavi zemin üzerine, beyaz çift başlı kartal ve siyah çizgili ok ve yay resimleri bulunurdu. Alpaslan, 1071 Malazgirt savaşında, üzerine ‘Kelime-i Şahadet’ işlenmiş bayrak kullanmıştı. Anadolu Selçukluları, mavi renkli ve beyaz çift başlı kartallı Büyük Selçuklu bayrağını siyah ve kırmızı renklerle devam ettirdiler. Bu arada İslâm’ın beyaz bayrak geleneği de sürüyordu.

Osmanlı’nın ilk bayrağı, Selçuklu Sultanı Gıyaseddin Mesud’un gönderdiği ve bağımsızlığın simgesi olan beyaz bayrak (ak alem) olmuştur (1299). Bazı kaynaklarda, Osman Gazi’nin rüyasında gördüğü ifade edilen ‘hilâl’in bağımsızlık habercisi olduğu savı da bir yakıştırma olsa gerektir.

Görüldüğü gibi İslâm’da henüz ‘hilâl’ sembolü taşıyan bayrak yok. İslâm fıkhında Ramazan orucuna hilâlin görülmesi ile başlanır. Hz. Muhammed’in vefatından sonra kabul edilen kamerî takvim de ayın hareketlerini esas alır. Ama hilâl resmedilmez. İslâm inancı, ‘put’ çağrışımı yapacak hiçbir obje ve sembole olanak tanımamıştır. İslâm’da sarı zemin üzerine hilâl resmedilen ilk bayrak, Selahaddin Eyyubî dönemine (1174 - 1193) aittir. Kudüs fatihi (1187), Haçlı bayraklarla gelen Haçlı ordusuna karşı hilâl içeren sarı bayrak kullanmıştır.

Acaba hilâl ve önündeki yıldız sembolü nereden geliyor? Helen mitolojisinde yıldız Zeus’u, hilâl Artemis’i, güneş Apollon’u simgeliyordu. Göktürk sikkelerinde efiji’nin (insan profili) iki yanında ay yıldızın yer aldığını görüyoruz. Roma İmparatorluğunda, bir yüzü Hadrianus efijisi, diğer yüzü hilâl ve 8 köşeli yıldız bulunan paralar vardı. Aynı hilâl ve 8 köşeli yıldızı Bizans paralarında da görüyoruz. İslâm’da, 4 Halife, Emevi, Abbasi, Endülüs, Fatımi devletlerinde hilâle rastlanmıyor. Keza, inşa edilen cami ve minarelerin âlemlerinde de hilâl objesi bulunmuyordu. Haçlı ordusunun Selahaddin Eyyubi ile yaptığı savaşta gördüğü hilâlli bayrak, Avrupa’nın hilâli İslâm’ın sembolü olarak kabulüne, İslâm’ın da bunu benimsemesine neden olmuş olabilir. Selahaddin Eyyubi, Kudüs’ü Haçlılardan geri aldıktan sonra, muhtemeldir ki, kiliseye çevrilmiş bulunan Kubbet-üs Sahra’nın kubbesindeki haçı çıkartarak hilâl objesini dikmiş olmalıdır. Hilâl objesi, zamanla tüm cami kubbe ve minarelerinde yerini aldı.

Bazı kaynaklarda, Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’u fethinde ak alem, savaş gemilerinde yeşil bayrak kullanıldığı ifade ediliyor. Bu günün Fetih kutlamalarında Ulubatlı Hasan’ı temsilen surlara tırmanan askerin diktiği al bayrak, bir yakıştırmadan ileri gitmiyor. Konstantinopolis’in fethinden sonra Fatih Sultan Mehmed Han, Roma İmparatoru (Sultan-ı İklim-i Rum) unvanını aldı. Bizans’ın simgesi olan ay ve 8 köşeli yıldızın bu unvan dolayısıyla benimsendiği düşünülüyor. Nitekim 1485’e tarihlenen ve beyaz zemin üzerinde Bizans’ın hilâl ve 8 köşeli yıldız sembolünü içeren, padişaha ait Osmanlı sancağı günümüze kadar gelmiştir. Ay-yıldız, bir Bizans objesi olmakla birlikte, Bizans bayrağında sarı zemin üzerinde siyah renkte çift başlı kartal bulunurdu. Osmanlı ordusunda, XV’inci yüzyıla kadar ‘ak alem’in, XVI’ncı yüzyılda, Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman dönemlerinde siyah, kırmızı ve yeşil renkli bayrakların kullanıldığını biliyoruz.

Barbaros Hayrettin Paşa'nın Sancağı

Osmanlı’nın savaş kalyonlarına çekilen bayrak ve sancakları, değişik renk ve desende olabiliyordu. Örneğin, Deniz Müzesinde teşhir edilen Barbaros Hayrettin Paşa’nın Preveze savaşında kullandığı sancakta, solda, içinde mum yanan bir fener, sağda, beyaz bir kavuk, orta dikdörtgende Allah, Muhammed yazıları, ayetler ve Zülfikâr (Hz. Muhammed’in iki çatallı kılıcı ki vefatından bir süre evvel Hz. Ali’ye vermiştir) görülmektedir. Şimdi buraya dikkat edelim: Bayrak üzerindeki Zülfikâr çatalının ortasında ‘Mühr’ü Süleyman’ı görüyoruz. Hz. Süleyman mührü, üst üste iki eşkenar üçgenden oluşan 6 köşeli yıldızdır ki bu günün İsrail bayrağında yer almıştır. Ancak bu yıldız, o zaman Yahudi sembolü olarak değil, ezoterik bir sembol olarak benimsenmişti. Nitekim Hz. Süleyman (M.Ö. 970 - 931), İncil’de ve Kuran-ı Kerim’in birçok ayetinde kuvvet, kudret ve ilâhi nitelikleri ile anılan bir peygamber olarak zikredilir. Bu nedenledir ki 6 köşeli yıldız, bazı Osmanlı para ve pullarında, Hindistan, Delhi’de saray ve sur duvar süslemelerinde, Edirne’de Mimar Sinan yapıtı namazgâhın mihrabında da yer almıştır. Ne var ki Orhan Koloğlu, bir yazısında garip bir davranıştan söz ediyor: ‘’22 Temmuz 1974 tarihli Diyanet Gazetesi ilâvesinde yayınlanan Barbaros sancağı fotoğrafı tahrif edilmiş, sancağın ortasındaki 6 köşeli yıldız silinerek yerine, aslında bulunmayan bir hilâl kondurulmuştur. Hâlbuki gazete, müzede bulunan aslından farklı bu fotomontajı yapmasa idi, 6 köşeli yıldızı ‘düşman sembolü’ bilen zihinler aydınlanmış olacaktı’’ diyor.

Daha sonraki deniz savaşlarında ve Sultan Mahmud I. döneminde (1696 - 1754), kırmızı veya yeşil zemin üzerinde beyaz üç hilâl bulunan bayraklar kullanıldı. (Bu gün MHP’nin kullandığı bayrağın orijini budur.) Sultan Selim III. döneminde (1761 - 1808), kırmızı zemin üzerinde beyaz hilâl ve 8 köşeli yıldız içeren bayrak, Osmanlı bayrağı olarak kabul edildi. 1793’te kurulan Nizam-i Cedit ordusu bu bayrağı kullandı. Sultan Mahmud II. 1826’da Yeniçeri ocağını kaldırdıktan sonra kurduğu Asakir-i Mansure-i Muhammediye ocağı için, üzerinde Kelime-i Şahadet ve fetih ayetleri bulunan siyah bayrak yaptırdı. Böylece Hz. Muhammed’in ‘Ukab’ sancağına gönderme yapıyordu. Ancak birbirini takip eden mağlubiyetler, ocağın da bayrağın da sonunu getirdi. Sultan Abdülmecid, ay-yıldızlı al-bayraktaki 8 köşeli yıldızı 5 köşeli yaptı (1842). Sultan Abdülhamid II. aynı bayrağı devlet, yeşil zeminli ve 3 beyaz hilâlli bayrağı hilâfet bayrağı olarak tespit etti. Bu bayrakları Sultan Abdülhamid’in yaptırttığı Osmanlı armasında görüyoruz.

Sultan II.Abdülhamid'in Osmanlı arması

TBMM hükümeti ay-yıldızlı al-bayrakla Kurtuluş Savaşımızı sonlandırdı. Türkiye Cumhuriyeti, 22 Kasım 1925 tarihli sancak talimatnamesi ile Osmanlı devlet bayrağını resmen tanımış oldu. 1935 yılı, Atamızın Güneş-Dil teorisine, anavatanımız Orta Asya tarihine merak sardığı dönemdi. Atamızın o günlerde, mevcut bayrağın Osmanlı bayrağı olduğunu, Türkiye Cumhuriyeti bayrağının, mavi zemin üzerinde bozkurt profilli Göktürk bayrağı olması gerektiğini bir fikir olarak öne sürdüğü, ancak sonradan üzerinde durmadığı, Can Dündar’ın Celal Bayar’ın damadı Dr. Ahmet İhsan Gürsoy’la yaptığı röportajda anlatılıyor.

Ancak bunun bir fikir jimnastiğinden ileri gitmediği, Göktürklerin kullandığı ay-yıldızlı paraların da bilinmediği anlaşılıyor. Nitekim 29 Mayıs 1936 tarihli yasa ile al-bayrak ve beyaz ay-yıldız, geometrik oranlara bağlandı ve bu günkü şeklini aldı.

Şükür ki bir hatadan geri dönülmüş. Acaba İstiklâl marşımızdaki, Mehmed Âkif’in ‘Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak’ ve ‘Çatma kurban olayım çehreni ey nazlı hilâl’ dizelerindeki al sancağı mavi sancak, nazlı hilâli kutsal kurt mu yapacaktık? 1877’de kurulan Osmanlı Hilâl-i Ahmer Cemiyeti, yani bu günün Kızılay’ı, Kızılkurt mu olacaktı?

XX. Yüzyılda bağımsızlığa kavuşan birçok Müslüman devlet, Türk bayrağından ilham alarak bayraklarında hilâl ve yıldızı kullandılar. Türkmenistan ve Singapur hilâl ve 5 yıldız, Özbekistan hilâl ve 12 yıldız, Azerbaycan hilâl ve 8 köşeli yıldız, Cezayir, Tunus, Doğu Türkistan, Pakistan, Malezya, Moritanya hilâl ve 5 köşeli yıldızları bayraklarında kullandılar. Eski Mısır, Libya, Arabistan bayraklarında da ay-yıldızlar vardı. Mısır, krallığın devrilmesi ile1952’de, Libya, Kaddafi iktidarı ile 1969’da, Osmanlı’ya olan hırs ve düşmanlıklarını hâlâ yenememişler, bayraklarından ay-yıldızı çıkartmışlardı. Suudi hükümeti de ay-yıldızı put olarak görmüş olacak ki şimdiki ayetli yeşil bayrağına döndü. Suriye, Irak ve Filistin’in, ay-yıldızlı bayrağa hiç de sempati ile bakmadıklarını biliyoruz.

Atalarımız, Orta Asya’da kuzeyi siyah, güneyi beyaz, doğuyu mavi, batıyı kırmızı renklerle simgelerlerdi. Dünyanın orantıları en güzel bayraklarından biri olan ay-yıldızlı al- bayrağımız, bir anlamda rengi ile batıya yönelişimizi de simgelemiş oluyor.



yerguvenc@gmail.com
 

Yayın Tarihi : 19 Haziran 2009 Cuma 11:08:57
Güncelleme :19 Haziran 2009 Cuma 11:19:38


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
ATATÜRK MİLLİYETÇİSİ TÜRK KADINI IP: 88.252.161.xxx Tarih : 23.06.2009 19:31:36

BU ÜLKE, dizinin üstünde - miniye yakın- etekli, blujinli pantalonlu, omuzları açık- neyse ki "D" vitaminini buradan sağlıyorlar-, rahibelerden örnek alınmış moda olan ve kendilerini buna bayrak yapan türbanlılarla değil, başında başörtüsü, yemeni-yazmasıyla, ayakları çıplak-çarıklı şalvar giysileriyle Halide Edipler,Kara Fatmalar, Gördes Kızları..v.b gibi, "AL-YILDIZLI AL-BAYRAĞIMIZI" sağellerinde taşıyarak ve de erkeklerine yardım ederek, batı emperyalizminden ve işgalci batılı düşmanlardan KURTULDU.


ismail IP: 88.229.197.xxx Tarih : 20.06.2009 23:06:58

Ben bir uzun zamandan beri bu kadar önemli bilgiler okumamış, öğrenmemiştim.size çok teşekkür ederim.