27
Mayıs
2024
Pazertesi
ANASAYFA

Boğa Heykeli

Kadıköy, Altıyol Meydanında bir boğa heykeli vardır. Kadıköylü randevularını burada verir, boğa ile aile resimleri çektirir, çocukları boğanın üstüne çıkar, velhâsıl bu boğa, kentin simgesi olmuş ve kentlinin anılarında yer etmiş bir heykeldir. Ne var ki TBMM Millî Saraylar Daire Başkanlığı, Kadıköy Belediyesine yazdığı bir yazı ile heykeli Beylerbeyi Sarayının bahçesine koymak amacıyla geri istemiş. Çünkü heykel evvelce sarayın bahçesindeymiş. Sanki gelin hanımın her bir çeyizi tamam da bir eksiği leğen örtüsü kalmış.

Altıyol Meydanında boğa

Kusura bakmayın. Heykel fakiri İstanbul’un kamuya ait bir meydanını süsleyen, kamu malı bir boğa heykelini söküp alıp, saray bahçesinin bir köşesine yerleştirmenin gereğini bir türlü anlayamadım. Canım, boğaya gelinceye kadar, Osmanlı saraylarından alınıp Ankara’ya Meclise ve Çankaya’ya götürülen veya müzelere mâl edilen, avîzeler, tablolar, mobilyalar, halılar, vazolar, saatler, sofra takımları yok mu? Var. Ve de götürmekle protokol hizmetleri açısından iyi de yapmışlar.

Beylerbeyi Sarayı heykellerinden bir aslan heykeli de Saraçhanebaşı’nda Büyükşehir Belediyesi önünde duruyor. Ne var ki bu aslanı almak için bir talep gelmemiş. Bir heykelcik için partizan ayrımcılık yapacak değiller her halde. Belki gözlerinden kaçmıştır. İyi de olmuş; varsın aslancık belediyemizin kapısını beklesin.

Fenerbahçeli boğa

Boğa heykeli konusunu inceleyince işin aslı ortaya çıkıyor. Efendim, Sultan Abdülaziz 1864-65 yıllarında Beylerbeyi Sarayını inşa ettirirken Paris’den 12 bronz ve 10 mermer heykel getirtmiş. Ne de olsa Avrupa görmüş bir padişah. Bu heykeller, sarayın bahçesini süsleyen at, aslan, boğa, ceylan gibi hayvan figürlerinden oluşuyor. Sultan Abdülhamid, bu heykellerden bir kısmını diğer saray, köşk ve kasır bahçelerine naklettirmiş. Bu boğa da Yıldız Sarayı bahçesinde yerini almış.

1940’larda İstanbul Vali ve Belediye Reisi Dr. Lütfi Kırdar, Prost planı uyarınca ‘’Güzelleşen İstanbul’’ imar hamlesini başlattı. Harbiye’de, bugün Lütfi Kırdar Kültür Merkezi olan binayı Spor ve Sergi Sarayı olarak inşa ettirdi. Yıldız bahçesinden aldığı bu boğa heykelini de güç simgesi olarak binanın önündeki meydana yerleştirdi. Heykel, 1950’lerde o günlerdeki medar-ı iftiharımız olan Hilton Oteli önüne alındı. 1960’larda Divan Oteli kavşağına nakledildi. 1970’lerde boğa, her kim getirdiyse Kadıköy İskele Meydanında eski belediye binası önünde yerini aldı. Burada 20 sene kadar deniz havası alan boğa, 1990’larda Altıyol Meydanına yerleştirildi. İstanbul’a geldikten sonra 7 yer değiştiren boğamız, şimdilik hâlinden memnun görünüyor. Küçük çocukların üzerine binmesinden de şikâyetçi değil. Hem artık su katılmadık bir Fenerbahçeli oldu. Bazı günler Sarı-Lâcivert bayrağı üzerinde zevkle taşıyor. Doğum yeri Paris’i hiç aramıyor. Göçebe boğa, son yerinde mutlu görünüyor. Bari bundan sonra rahat bırakalım hayvanı.

Millî Sarayların talebi boğayla sınırlı değil. Emirgân’da Sabancı Müzesi bahçesini süsleyen at heykeline de göz dikmişler. Onlara da bir mektup yollamışlar. Kırk yıllık ‘’Atlı Köşk’’ün atı da giderse şaşırmayın. İddiaya göre o at da Beylerbeyi Sarayından araklama imiş. Ama onu almak, CHP’li belediyenin elinden boğayı almaya benzemez; zor alırlar.

Emirgân Atlı Köşkte kaide üzerinde at

Bu at, Moda’da, bugün Kadıköy Lisesi olan Mahmut Muhtar Paşa köşkünün bahçesindeymiş. At heykelinin Sultan Abdülhamit tarafından Mahmut Muhtar Paşanın babası Gazi Ahmet Muhtar Paşa’ya hediye edilmiş olması ihtimali var. Diğer bir rivayet de Enver Paşa’nın köşkünden buraya intikal ettiği şeklinde. Bizde doğru düzgün özel tarih yazılmadığı, anılara değer verilmediği için maalesef pek çok şey böyle tahminlere dayanır.

Mahmut Muhtar Paşa, 1912’de Sadrazam babasının kabinesinde Bahriye Nâzırlığı yapmış. Bu sırada, devlet hazinesinden bir İngiliz demiryolu firmasına kefilsiz 20 bin Sterlin ödemiş. Firma taahhüdünü yerine getirmediği gibi parayı da iade etmemiş. Paşa, Cumhuriyet döneminde hazineyi zarara uğrattığı için Yüce Divan’a sevk edilmiş. Yargılama sonunda Paşanın Moda’daki köşküne el konmuş; köşk Millî Eğitim’e tahsis edilerek kız lisesi yapılmış. Bu arada köşkteki bir takım eşyalar meyânında bu at heykeli de müzayede ile halka satılmış. Hacı Ömer Ağa (Sabancı), parasını devlete takır takır ödeyerek at heykelini satın almış. Eh, orası da artık Sabancı Müzesi olduğuna, at heykeli de müze envanterinde yer aldığına göre kamu hizmeti yapan müzeyi ve atı kamu malı saymak hatalı olmasa gerek.

Köşkün önüne alınmış at

Aynı müzayededen Vehbi Koç da bir geyik heykeli almış. Şimdi Divan Otelinin önünde duruyor. Sabancı da, Koç da iyi yapmışlar. Yoksa bronz heykeller bir izabe ustasının eline geçseydi atölyede eriyip gidebilirdi.

Beyler! Bildiğim kadarı ile heykelden zevk alan, heykele meraklı bir ülke değiliz. Eğer bir at ve bir boğa heykeli üzerinde bu derece hassasiyetle duruyorsanız, gidin Venedik San Marco Kilisesindeki İstanbul menşeli dört adet at heykelini talep edin. Sağ olsun, eski Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, dışarıya kaçırılan birçok tarihî sanat eserini müzelerimize kazandırdı. Sizler de bu güzel hizmete devam edin. Artık Vatikan’dan mı olur, San Marco Piskoposundan mı olur, İtalya hükümetinden mi olur, Berlusconi’den mi olur, muhatap her kimse atlarımızı isteyelim. Altın yaldızlı bronz atların orijinalini tabii ki bize vermezler ama belki kopyalarını döktürmemize izin verebilirler. Ne de olsa Konstantinopolis’in vârisi bizler olduğumuza göre istemeye hakkımız var sanırım.

San Marco'da Konstantinopl zafer arabası ve atlar

Arkeolog dostlarımdan özür dilerim. Yanlışım varsa hoş görsünler. Hipodrom’da araba yarışları parkurunu gidiş-dönüş olarak ikiye bölen orta kısımdaki Spino’da İmparator II. Theodosius’un Mısır’dan getirttiği obelisk, yılanlı burma sütun ve örme sütun iyi-kötü yerinde duruyor. Denize bakan Sphendon bölgesinde de sıra sıra heykeller varmış. Bu heykellerin ne olduklarını her halde tahmin edebiliyorsunuzdur. Kuzey yönündeki Quadriga bölgesinde bu dört atın çektiği zafer arabası yer alıyormuş. 1204 yılındaki 4. Haçlı Seferi istilâcıları atları alıp Venedik’e götürmüşler. Örme sütunun sarı metal kaplamalarını da altın zannedip sökmüşler. Obeliski götüremezlerdi ama yılanlı sütunu niçin bırakmışlar acaba? Kıymetini bilmemiş, enayilik etmişler. Her halde biz de insan sureti olmadığı için diğer heykeller gibi eritmemiş, yerinde bırakmışız.

Sevgili okurlar! Bir boğa heykelinden nerelere geldik. Ama iyi oldu, hiç olmazsa bu vesile ile içimi döktüm.


yerguvenc@gmail.com  
 

Yayın Tarihi : 23 Mayıs 2013 Perşembe 14:05:26


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Teoman Törün IP: 88.241.27.xxx Tarih : 24.05.2013 11:03:37

Yumurtalarının iriliği ile muhafazakâr gözleri rahatsız eden ve onlara putperestlik çağrışımları yapan mahut Boğa heykeli ilk 1969'da Kadıköy iskele meyanına getirildiğinde (ben İstanbul dışında idim) rahmetli babam iki cüppeli, takkeli zatın aralarındaki öfkeli söylenmelerine kulak misafiri olmuş; "bunların hesabını soracağız!" diyorlarmış. Ne yazık ki "dinî" ve "millî" muhafazkârlık Atatürkün "Çağdaş uygarlık düzeyini yakalayıp aşmak" idealini köstekledi. Aşmak şöyle dursun, çağdaş uygarlığı bir türlü izleyip yakalayamıyoruz.  


yunus güler IP: 46.196.158.xxx Tarih : 26.05.2013 16:57:39

 Binlerce yıllık tarihi geçmişe sahip,Kalhedon un simgesi, Padişah Aptülaziz in Beylerbeyi sarayı için bir fransız heykeltraşa sipariş verdiği boğa heykeli olması,heykelin bir eşinin beylerbeyi sarayında olması,ilgili kurum yetkilisinin bu heykelin iadesini talep etmesi,belediye başkanının beylerbeyi sarayındaki heykelin ikizini siz bakamıyorsunuz onuda bize verin talebi,Aziz nesinlik traji komik bir hikaye

herhalde bu kriz,belediye kültür müdürlüğünün heykelin kopyasını yaptırma ihalesi ile sonuçlanır,KIZ KULESİ ÜSKÜDARIN SİMGESİ VE YAKIŞIYOR, keşke kadıköy ün kültür sanat ,kentli dünyasına kadıköy e yakışır simge sizce ne olmalı sorusu sorulsa bu saçmalık bu vesile ile sona erse.her işte bir hayır vardır...


yasar ertas IP: 5.61.150.xxx Tarih : 24.05.2013 14:56:07

bir seyler bir yerlerden alinir alinmaz bir yerlere konur konmaz bu konu beni asar resimlere bakiyorum ne yalan söyliyeyim simdiki yerlerinde  görüntü yerleri güzelmi güzel cevre düzenlemeleri etrafi güzelmi güzel aslinda bu güzellikler onlarada yakismismi yakis mis bu beni sasirtmismi sasirtmis ama güzellik yönünden tabiki hani yani resimleri koymadan yazinizi okusaydim vah vah derdim kim nerde ya paslaniyor ya temele ya duvara ya balkona birileri tarafindan destek olarak kulaniliyordur ama bu ilk olarak beni yaniltmis bu yanilmamdan dolayi da utanmisligim gelmistir ama o yerli yerinden oynasin yerliyerinde bakimsiz duyracagina yeni yerinde böyle bakimli dursun ben utanmaya raziyim tabiki yerinde olsa dahada güzel bakimida olsa en iyide nerde bizde o