3
Haziran
2024
Pazertesi
ANASAYFA

Çağdaş kentleşme yolunda gelişimler (XVI)

ÇAĞDAŞ DÜŞÜNCELERLE KENTLEŞME

Kenzo Tange’nin evvela öğrencisi, sonra ortağı olan Japon mimarı Arata İsozaki (1931) ilginç bir söz söylemişti: ‘’Piyano müzik değil, bir araçtır. Gelgelelim şehirci mimarlar müzikle değil, sadece piyanonun yapısıyla ilgileniyorlar’’. Başka bir anonim eleştiri: ‘’Mimarlar yapılarında olduğu gibi, kent planlamasında da ilkel geometrik çizimlerle kentleri dondurmuşlardır. Kentler, sanki sadece uçaktan seyredilecekmiş gibi tepeden bakılan maketlerle oluşturulmuştur’’ diyor.

Mimar Arata İsozaki

Bugün takdirle gezdiğimiz Yunan ve Roma uygarlığının yarattığı ören yerleri, siyasi iradenin isteği ve stratejik olgular doğrultusunda oluşmuş kent devleti yerleşimleridir. Geometrik kurallar doğrultusunda oluşturulmuş olan bu ızgara kentlerde, anıtsal yapıların ve zengin villalarının kalıntılarını görüyoruz. Peki, hizmetlilerin, kölelerin, tarım üreticilerinin, zanaat erbabının oturduğu evler, mahalleler nerede? Bu yerleşimlerin ‘’mimarsız mimari’’ diyebileceğimiz sağlıksız ve derme çatma evlerde oturdukları, bu yerleşimlerden günümüze hiçbir şey kalmadığı da apaçık ortada. O zaman sormak gerekmez mi ki, bu mu uygar kent? Demek ki o zamanın mimarları, halkın mimarı değil, hükümdarın ve bir avuç zenginin mimari kaprislerinin bir nevi aracı imiş.

Tokyo'da bir yerleşim, Mimar Arata İsozaki

Rönesans döneminde de mimarlar ve diğer sanatçılar, aristokrasi ve burjuvazinin emrinde, geometriyi kullanarak anıtsallık içeren şehirler yaratmışlar, diğer ikinci sınıf insanların yaşam gereklerine önem vermemişler, onlara hizmet etmemişlerdir.

Sanayi devrimi ile başlayan kırsal kesimden kentlere göçle kentlerde oluşan nüfus artışı, sağlıksız ve çarpık yerleşimler, uzun zaman yöneticilerin ve de onların mimarlarının ilgisini çekmemiştir. İş işten geçtikten sonra yöneticilerle birlikte Tony Garnier, Otto Wagner gibi mimarlar, geçmişin ‘’anıtsal şehircilik’’ ilkeleri dışında gelişen ‘’yeni şehircilik’’ ilkeleri ışığında, halkın yaşam standartları ile ilgilenmeye başlamışlardır.

Fiera di Milano, Mimarlar Arata İsozaki, Zaha Hadid, D. Liebeskind, Maggioro, üç tane gökdelen

Evvelce bahsettiğimiz CİAM hareketi ile gelişen ‘’modern şehircilik’’ ilkelerine karşı çıkan ve yeni GEAM hareketini başlatan, Candilis, Soltan, Yona Friedman ve daha sonra Bakema ve Alison Smithson gibi şehirci mimarlarla ‘’çağdaş kentleşme’’ ilkeleri geçerlilik kazanmaya başlamıştır.

Günümüzde, Frank Gehry, Zaha Hadid gibi dekonstrüktivizmi savunan mimarlar, şehircilik projelerinde de klâsik şehircilik anlayışı dışında eserler vermektedirler. Bu hareket, şehirlerdeki klâsik yeşil alan (park) projelerine de karşı çıkıyor. Örneğin mimar Bernard Tschumi, Paris’de tasarladığı Le Vilette parkında, XXI. Yüzyıl parklarının dinlenme ve rahatlama mahalleri değil, aktivite parkları olması gerektiğini vurguladı. Parkın içinde birçok aktivite merkezleri inşa etti.

Frankfurt'ta meydan rekonstrüksiyonu, Mimar George Candilis

Bu ilkelerle, sanayi devrimi sonrası nasıl ki köyler çalışma yeri olma özelliğini kaybetti, kentler çalışma merkezlerine dönüştüyse, teknolojik olanakların gelişmesiyle bu günün kentleri de iş merkezleri olma özelliklerini kaybedecekler ve tekrar kırsala dönüşü başlatacaklar gibi görünüyor. (F. L. Wright projesini anımsayalım).

Fütürist mimar, mühendis ve şehirciler ise, köprü kentler, yüzer kentler, havada asılı jeodezik küre kentler tasarlıyor ve de uzay kafes sistemde inşa edilmiş hareketli mimari çalışmaları yapıyorlar. Örneğin, yüzer kentlerin, gemi şantiyelerinde inşa edilip römorkör aracılığı ile istenilen yere taşınabileceğini, her birim yüzer kentte 5 bin kişinin yaşayabileceğini hesaplıyorlar.

Bilbao, Guggenheim Müze ve çevresi, Mimar Frank Gehry

Brasilia gibi kentlerde örneğini gördüğümüz ‘’modern kentler’’, günümüzde geçerliliğini yitirmiş, demode kent planlamaları olarak kabul ediliyor. Modern şehirciliğin de Rönesans şehirciliğinin etkisi altında kaldığını, ‘’şehircilik’’ değil ‘’şekilcilik’’ yapıldığını, mimarların planlamada ‘’sezgisel’’ yöntemler uyguladıklarını dile getiriyorlar. Yeni şehirciliğin 1/ Kentsel coğrafya, 2/ Kentsel sosyoloji ana dalları ışığında gelişmesini ve de şehirciliğin mimarların tekelinden kurtulması gerektiğini iddia ediyorlar. Onlara göre, mimarlar, heykeltıraşlar, peyzajcılar; şehircinin gösterdiği yere ve gösterdiği şekilde binalarını, heykellerini, bitkilerini diksinler; başka şeye karışmasınlar.

Ne diyelim? Bu da geçer yâ hû… 

Paris, La Vilette Parkı, Mimar Bernard Tschumi


NETİCE-İ KELÂM

Çağdaş kentleşme yolundaki gelişimlerden derlenen bu yazı serisinin amacı, mimar, mühendis ve şehircilik meslekleri dışındaki okurlara, gelişmeleri olabildiğince sade bir dille aktarmak ve fikir sahibi olmalarına yardımcı olmaktan ibarettir.

İlgilenenlere bir nebze faydalı olabildimse ne mutlu bana…


yerguvenc@gmail.com
 

Yayın Tarihi : 25 Temmuz 2011 Pazartesi 13:34:29
Güncelleme :25 Temmuz 2011 Pazartesi 13:48:11


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?