3
Mayıs
2025
Cumartesi
ANASAYFA

Depremde Erken Uyarı Gerçekleşecek mi?

Son Elazığ depremi dolayısıyla yazmış bulunduğum makaleye gelen bir yorum ilgimi çekti. Hüsamettin Şener imzalı ve 13 Mart 2010 tarihli yorumda: ‘’Bu depremi üstün teknolojim ve binlerce buluşumla aylar öncesinden tespit ettim. Web sayfamdan bütün dünyaya duyurdum. İki hafta önce de 4.3 olunca bu öncü, 6.0 magnetüdlük depreminiz var diye yerel gazeteleri ziyaret ettim, bildirdim ama kimse halkı uyarmamış’’ diyor. www.depremerkenuyari.com  Erzincan mahreçli bir site. Siteyi kuran Hüsamettin Bey, Şeker Fabrikasından emekli bir işçi. Emekli olduktan sonra uygar ülkelerde olduğu gibi bizden de kendisini araştırmaya vermiş kimselerin çıkması sevindirici bir olay. Sitesindeki yazı üslûbundan kendi kendini yetiştiren zeki bir kişi olduğu anlaşılıyor.

Endonezya, Pakistan, Burma, Çin, İtalya ve Haiti depremlerini evvelden bildiğini söylüyor. Bundan sonra da Endonezya, Keşmir, Kırgızistan, İran, Tonga, Şili, Sicilya, Cezayir’de ve Türkiye’nin doğusunda 6.0 – 8.0 şiddetlerinde depremler olacağını, her bir ülkenin koordinatlarını vererek uyarıda bulunuyor. Bu arada resmî mercilerden ilgi göremediği için yakınıyor. Son Haiti depremini NASA’ya bildirdiğini, ancak bir yanıt alamadığını ifade ediyor.

Hepsi iyi hoş da, makalelerinde faydalandığı bilimsel kaynaklara, araştırma metoduna, oluşturduğu bilimsel bulgular ve erken uyarı teknolojisi esaslarına rastlayamadım. Üstelik bu konuda söz sahibi olan bilim insanlarımıza, deprem otoritelerimize çatan, onları biraz da hafife alan (!) bir hava sezdim.

İşte bu olmadı arkadaş! Böylesine ciddî bir konuyu ‘alaylı – mektepli’ kavgasına dönüştürmeni hiç de hoş bulmadım. Bilimde her zaman kuşkuya yer vardır; ama makalelerinde, fen ve teknik ölçüler içinde bilimsel olmazsan seni dikkate almazlar. Matematik ve fiziğin temel kurallarına dayanmadan, jeoloji ve sismoloji bilimlerini dikkate almadan pratik ve harcı âlem bilgilerle yola çıkılamaz.

Gelelim ‘erken uyarı’ konusuna. Bilim dünyasında, bizim ‘Amerikan Uzay ve Havacılık Dairesi’ olarak telâffuz ettiğimiz NASA (National Aeronautics and Space Administration), depremleri önceden tahmin yolunda yaptığı çalışmalarda önemli bir aşamaya geldi. Dünya atmosferindeki elektriksel hareketlilik ile yerkürenin bir bölgesinde oluşan sarsıntılar arasında ilişki olduğunu saptadılar. Açıklama, Türkçe meali ile: ‘’Atmosfer tabakalarından biri olan iyonosfer, güneşten gelen radyasyona açık yapıda olduğu için elektrik yükü taşıyor. Deprem bölgesi üzerindeki iyonosfer tabakası bünyesinde elektronik ve elektrik yüklü parçacıklarda yoğunluk değişimi olduğu uydu aracılığı ile saptanıyor.’’ Bu gözlem sonucuna göre, Amerikan NASA ve İngiliz Surrey Satellite Technology işbirliği ile depremlerin oluş anı ve şiddetinin evvelden saptanması çalışmaları yapılıyor. Ama kesin yargıya varmak için henüz erken.

Diğer yandan, ‘’depremin oluştuğu merkezden çıkan güçlü enfraruj (kızılötesi) ışınları ve de düşük frekanslı manyetik alan verileri’’ de diğer bir inceleme konusu.

Başka bir çalışma, Ronald Karel’in NASA’nın da onayladığı bir gözlemine göre, deprem öncesi, deprem bölgesi üzerindeki atmosferde iyonizasyon ve bulut tabakası oluşumudur. Bunun bilimsel açıklamasının yine Türkçe meali: ‘’Yeryüzündeki tektonik oluşum levhaları, mağmadan gelen güçle birbirlerine doğru itildikçe oluşan stresle, elektronik şarjlar yüzeye çıkıyor ve elektriksel alan oluşuyor. Pozitif yüklü iyonlar, havaya, atmosfere doğru yükseliyor. Bu da anormal bulut oluşumlarına neden oluyor. Bulutların oluşup oluşmayacağı, nerede ve ne zaman oluşacağını belirleyen kriter, havanın yüksekliğe bağlı olarak nemi ve sıcaklığı.’’ (Ronald Karel)

Bizde, bilim insanları ‘Kuzey Anadolu Fay Zonu’nun Batıya uzanan üst Kuzey kolu üzerinde, Marmara Denizi içinde oluşan enerji birikiminden söz ediyor, bu enerjinin eninde sonunda açığa çıkacağına kesin gözü ile bakıyorlar. İTÜ’den Prof. Dr. Tuncay Taymaz, bir makalesinde depremin evvelden belirlenmesinin henüz kesin çözüme ulaşamadığını ifade ile gelecek tehlikenin belirlenmesini bize bildirecek yeterli sayıda ‘Ulusal Standart Deprem İstasyonu Ağı’nın ve de ‘Deprem Bilgi (Veri) Bankası’nın kurulmamasından yakınıyor.

Yük. Müh. Mim. Orhan Celal Kayabek, ‘Statik Denge Teorisi’ adlı kitabında, depremlerin oluşumu ve önceden belirlenmesi konusunda ilginç bilgiler veriyor. Dünyamızın atmosfer, yer kabuğu ve mağmadan oluşan bir küre olduğunu biliyoruz. ‘’Yer kabuğu, kapalı bir mağma denizi üzerinde ve Arşimet’in Hidrostatik Kanununa göre yüzen bir gemi gibidir. Yer kabuğu başlangıçta yatay ve düzgün tabakalar halinde iken soğuma, daralma ve kıta hareketleri sonucu, yatay ve düşey doğrultularda deformasyona uğramıştır. Homojen haldeki mağmanın ayın çekim gücü ve atmosferdeki basınç değişiklikleri ile kabuk altında oluşturduğu hareketlilik, dışa doğru darbe yapar. Darbenin geri tepkisi, konkav iç yüzde bir projektörün yansıması gibi merkeze doğru tek yönlü dalgalar oluşturur. Bu dalgalar yoğun iç çekirdekten tüm çevreye yansır. Yansıma tüm küre yüzeyini etkilediği için de titreşim tüm deprem istasyonları sismografları tarafından algılanır. Sıkışma ile yatay boyut ve hacmin küçülmesine karşın, ondüle kısmındaki yoğunluk ve derinliğin artması ile aşağı doğru, diğer tabaka yukarı doğru hareket ederek fayları oluştururlar. Faylar, kendi başlarına enerji kaynakları değildirler ve deprem üretmezler. Ancak bu zayıf bünye, depremden en fazla etkilenen hat olur.’’

Yazar, uzun anlatılar ve hesaplamalarla beraber, güneşin büyük orandaki ısı enerjisinin deprem oluşumunda etken olduğunu söylüyor. Atmosferde oluşan basınç farklılıklarının mağmayı hareketlendirdiğini, dışa basınç yaptığını ve bunun da depremlere neden olduğunu iddia ediyor. Jeofizik, statik, hidrodinamik, meteoroloji mühendisleri ve deprem uzmanlarından oluşturulacak ekibin ayın çekim gücü, yanal kıta hareketlerinin oluşturduğu basınç güçleri ve barometrik ölçümlemelere göre olası deprem basınçları oluşan bölgelerde halka teyakkuz uyarısı yapılabileceği gibi bu gün bize ütopik gelen, yarın hakikat olabilecek fikirler açıklıyor. Kitabın kaynakça ve referanslarına göre dört başı mamur bir bilimsel çalışma olduğu söylenemezse de ilginç fikirlerini anmadan geçemedim.

Er geç tanık olabileceğimiz bu doğal afetin, bizatihi kendisinin öldürücü olmadığını, ölümlere biz insanların hesapsız kitapsız inşa ettiği çürük yapıların neden olduğunu da unutmayalım. Ölümlere neden olan bina niteliklerini özetleyen şemayı bir kere daha yazmakta yarar görüyorum:

Doğru proje + Doğru inşaat = Kurtuluş
Doğru proje + Hatalı inşaat = Hasarlı bina
Hatalı proje + Doğru inşaat = Yıkımla veya panikle gelen ölüm
Hatalı proje + Hatalı inşaat = % 100 ölüm.

yerguvenc@gmail.com
 

Yayın Tarihi : 30 Nisan 2010 Cuma 11:09:59


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Hüsamettin ŞENER IP: 88.254.56.xxx Tarih : 18.04.2011 13:20:26

 Çoktan gerçekleşti yıllardır bizim kıskanç sismikciler ÖERTBAS ediyor . Sade vatandaş binlerce buluşları ve Üstün teknolojisi olunca.

**Bilim düşmanı inkarcılar kıskançlıklarından inkar etseler bile. Üstün teknolojim ve binlerce buluşlarımla. Buralarda olacak felaketleri aylar öncesinden web sayfamdan bütün dünyaya duyurdum. JAPONYA (140+40) noktası gibi. ( 12 mag. sinyal alınca 7.0 Mag. çok geçecek tsunami ve volkan patlaması olacağını önceden bildirdim.) www.depremerkenuyari.com


Hüsamettin ŞENER IP: 88.226.71.xxx Tarih : 26.04.2011 12:25:04

Sayın  Yılmaz ERGÜVENÇ beyefendi siz bilmezsiniz bizim kıskanç ve intihalciliği meslek edinmiş prof . etiketli lerin bana yaptıkları engellemeleri. 32 yıl önce TÜBİTAK'a Müracat ettim bilimsel kapasiteleri yetmeyince geçiştirmek istediler buluşlarımı. 1992 Erzincan deprem sempozyumunda resmi müracat ettim dilekce ile depremleri önceden tesbit edebiliyorum diye . Mete IŞIKKARA  depremler önceden bilinmez diye  kesip attı. Ama sonraları web sayfamı takip edip nerede deprem olacağını öğrenince hemen oraya koşup ben bildimi oynamaya başladığına şahit olunca. TER KÖŞE depremi ile bütün dünyaya ne kadar yalancı olduğunu gösterdim. 28. Boylamın altı ve üstü 7.0 magnitüd deprem olacak diye bildirince son anda. Rodos açıklarında 7.0 mag. deprem oldu o kaldı hatayda.

Bilimsel bilgi kapasitemde yeterli olduğunu zannediyorum. Astronomi, astrofizik, nükleer fizik,jeoloji,j eofizik,sismoloji,topoğrafya, coğrafya,optik,elektronik, radyoculuk konusunda geniş bilgi edindikten sonra  Binlerce buluşlarımı ve ÜSTÜN TEKNOLOJİMİ gerçekleştirdim.Ama bizim ülkenin başkaları yapsınlar biz satın alırız avantadanda geçiniriz zihniyetini taşıyan siyasi hurafe tüccarlarını bu ülkede aşamadım.