19
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

Dünya Kadınlar Günü ve Kadın Mimarlar


New York, 8 Mart 1857. Grev yapan kadın işçilerden 129’u öldürüldü. Ölümler kimsenin umurunda olmadı. Aradan 53 yıl geçti. 27 Ağustos 1910’a gelindiğinde vahşi kapitalizmin bu cinayeti işlediği gün olan 8 Mart, ‘Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ olarak ANILDI. Ne var ki kapitalist dünya, ‘emekçi’ sözüne bile tahammüllü değildi. 16 Aralık 1977’den sonra, 8 Mart’ın anlamı değiştirildi, kadın-erkek eşitliği ve kadın özgürlüğü adına ‘Dünya Kadınlar Günü’ olarak KUTLANMAYA başlandı. Bizde de 1921’den sonra 8 Mart’ta anılan ‘emekçi kadınlar’, 1984’den sonra ‘kadınlar’ adına kutlanmaya başladı.

Peki, kadınlar günü var da niçin erkekler günü yok? Bu sorunun yanıtı çok basit. Çünkü bütün günler erkekler içindir. Esasen kadın-erkek ayrımı, insanlık tarihi kadar eski bir ayırım. Tanrının yarattığı ilk insan efsanesi olan ve Babillilerden başlayıp Asurlularla devam eden, kutsal kitaplara konu olan bu ayrım, Adem ve Havva’dan başlayarak tüm toplumlarda günümüze kadar geldi. Ve de takvimin bütün günleri erkekler dünyası olarak sürdü ve sürüyor. Kadın-erkek ayrımcılığı, kadının bir meta, bir hizmet aracı gibi görülmesine, bu gün de geri kalmış toplumlarda rastlanıyor ve doğal karşılanıyor.

Bilmem, Mısırlı yazar Necip Mahfuz’un Nobel ödülü alan 3 ciltlik ‘Saray Gezisi’, ‘Şevk Sarayı’, ‘Şeker Sokağı’ romanlarını okudunuz mu? Roman, Müslüman Arap toplumundaki kadın-erkek ayrımını ve kadının toplumdaki durumunu çok güzel ifade eder. Mısır’ın 1910’lardaki İngiliz işgal günlerinden 1940’lara kadar uzanan muhataralı günlerinde, Kahire’de hali vakti yerinde bir ailenin üç neslini anlatılır. Aile reisi, evdekilere karşı ciddi ve asık suratlı, bazen de haşin, evin dışında, arkadaşları arasında neşeli, şakacı, saz âlemlerine ve erotik eğlencelere düşkün bir tiptir. Evin hanımı yanında kocası olmadan sokağa çıkamaz. Hanımın iki sokak ötedeki bir türbe ziyareti kaçamağı bile olay olur. Evin hanımı ve kız çocukları, baba ve erkek çocuklarla beraber kahvaltı sofrasına bile oturamaz. Sofra, erkekler için hazırlanır, kadınlar pervane gibi etraflarında hizmet ederler. Erkekler sofradan kalktıktan sonra artan yiyecekler, kadınlarca ayaküstü atıştırılır. Evin erkeği giydirildikten ve işe gittikten, erkek çocuklar okula gönderildikten sonra ana ve kızlar, kendi aralarında sohbet edebilir, hanım yemek yapmaya, kızlar ev temizliğine soyunurlar. Kızlar okula gidemez, evde kısmetlerini beklerler. Akşama doğru hanımı bir merak alır. Acaba evin erkeği eve nasıl gelecek? Çakırkeyif gelip ‘Hanım! Yak hamamı’ diyecek ve kadıncağızın eli ayağı birbirine mi dolaşacak, sıkıntılı gelip ev halkına eziyet mi edecek, bilinmez.

Modern dünyada kadın özgürleşmiştir. Ama kadın-erkek ayrımı, üstü örtülmüş ve cilâlanmış şekilde devam eder. Gazetelerde erkekler için ‘arka sayfa güzeli’ basılır da kadın okurlar için ‘arka sayfa erkeği’ basılmaz. Oto reklâmlarında ön kaputun üzerine dekolte bir kadın oturtulur; otoyu kullanacak erkeğin hayallerine hitap edilir. Çünkü toplum yaşamında da, erotizmde de kadın pasif, erkek aktif olarak düşünülür. Lümpen toplumda konuşulan, ‘Kadının karnından sıpayı, sırtından sopayı eksik etme’ sözünü ben bir kentsoylu olarak askere gidinceye kadar duymamıştım. Bu ilkel sözü uyduranların, sıpayı kadının karnına koyan erkeğin eşşek olması gerektiğini düşünmemelerine hayret etmiştim. Keza Yedek Subay Okulu’nda, Cumartesi izinli çıkarken yapılan kıyafet muayenesinde, komutanın ‘Arkadaşlar! Pantolonu gösteren ütü’ diye başlayıp sözün sonunu getirmesi garibime giderdi.

Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk devrimleri ile kadın-erkek ilişkilerindeki ilkelliği epeyce aşmış, kadınlarımız, ‘muasır medeniyet’ içinde lâyık oldukları yeri almışlardır. Devrimlerin her biri, cehalet ve taassuba savaş açmış, bizleri uygar dünya ile tanıştırmıştır. Kanımca Atatürk devrimlerinin en önemlisi, ‘Hukuk Devrimi’ olmuştur. ‘Medeni Kanun’ kadınlarımıza uygar dünyanın yollarını açmıştır.

Yazılarımda sözü ne yapıp edip mimarlık mesleğine getiririm ya. Bu kez de kadın mimarlardan söz edeceğim. Acaba ayıp mı ediyorum? Mimarın kadını erkeği olur mu? Mimar mimardır. Olabildiğince kadın-erkek ayrımı gütmeyen, her iki cinsi hümanist gözle gören bendenizin bile bu tabiri kullanması pek hoş kaçmıyor. Demek ki genlerimizde, çok çok eskilerden gelen bir içgüdü kalmış.

Değerli mimar Perran Doğancı ile yıllarca ortak çalışmalar yaptık. Kendisi ile sabahlara kadar çalıştık, mimarlık yarışmalarına girdik. İş arkadaşımın kadın olması, ne benim, ne eşimin, ne de hiç kimsenin aklına herhangi bir soru, herhangi bir ayrımcılık getirmedi. Bu günlere de birbirimize olan saygı ve sevgimiz hiç eksilmeden geldik. Bu arada değerli hocalarım, Hande Suher, Leman Tomsu, Celile Berk, Necibe Çakıroğlu profesörleri saygı ve sevgi ile anıyor, sağlıklı ve güzel günler diliyor, kaybettiklerimizi rahmetle anıyorum. Prof. Dr. Afife Batur, mimarlık kültürümüze büyük katkıları olan değerli sınıf arkadaşımdır. Prof. Dr. Gülsüm Sağlamer’in İstanbul Teknik Üniversite’mize büyük hizmetleri vardır. Eski eser restorasyonlarında tanımak şerefine erdiğim değerli mimarlar Cahide Tamer, Selma Emler’e tanrıdan rahmet, Mualla Eyüboğlu’na uzun ömürler diliyorum. İş yaşamımda daha birçok mimar hanımefendilerle beraber olduk. İlişkilerimiz her zaman saygı ve sevgi ile devam etti.

Zaha Hadid, 2004 Pritzker ödülüne lâyık görülen, dünya çapında meşhur ve büyük bir mimardır. Bağdat doğumludur. Bir kadın olarak acaba Bağdat’ta kalsa idi böylesine meşhur bir mimar olabilir mi idi? Meşhur mimarı bırakın, acaba mimar olabilir mi idi? Mimar olsa bile, bir diktatörün döneminde ve Bağdat Müzesi’nin Amerikalı asker ve Bağdatlı sivil vandallar tarafından yağmalandığı, halkın birbirini yediği kaos ortamında mesleğini icra edebilir ve meşhur olabilir mi idi? Hayır.

Zaha Hadid Londra’da, sanat ortamında yetişti. Ünlü mimar Rem Koolhaas’ın öğrencisi idi. Hocası sonradan ortağı oldu. Şimdi tek başına çalışıyor ve harikalar yaratıyor. Bütün dünyanın el üstünde tuttuğu mimarın kendi ülkesinde tek binası yok. Olacağını da zannetmiyorum. Çünkü orada ‘Kadının Adı Yok’.
 

Yayın Tarihi : 9 Mart 2009 Pazartesi 13:05:51


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
devrik IP: 85.105.246.xxx Tarih : 9.03.2009 16:58:40

Hangi kadının günü kapitalist sistemlerce özellikle Ülkemizde metaa haline getirilen kadının günümü.Okullarda baş örtüsü yasağı ile birlikte kadının metalaştırma günümü yoksa