08 Mart 2010 Pazartesi sabaha karşı saatler 04:32’yi gösteriyordu ki, Elazığ’ın Karakoçan ilçesi ve çevre belde ve köyleri 6 şiddetinde ve bir dakika süren depremle sarsıldı. Deprem, daha düşük şiddette artçı sarsıntılarla devam etti. Şu ana kadar 51 vatandaşımızı kaybetmiş olduğumuz ve 50’ye yakın yaralı vatandaşımız bulunduğu tespit edildi. Ölenlere Tanrı’dan rahmet diliyorum. Zayiat, daha ziyade Bingöl’e yakın Okçular ve Yukarı Demirciler köylerinde oldu.
Bu üzücü olaya ‘ne yapalım mukadderat’ deyip geçemezsiniz. Artık hiçbir ileri ülkenin hiçbir kentinde, hiçbir belde ve köyünde, böylesine orta şiddetli depremle hiç kimse ölmüyor. Peki, ölümle sonuçlanan bu yıkımların nedeni nedir? Ölümler, Hititlerden bu yana hiçbir teknolojik değişime uğramadan yapıla gelen kerpiç duvar, çamur harçlı taş duvar ve toprak damlı köy evlerinin çökmesi ile oluştu. Nitekim fotoğraflarını gördüğüm birkaç betonarme yapı, depremi ufak tefek arızalarla atlatmış. Gerçi onlarda da hiçbir arızanın olmaması gerekirdi.
Bizde bu güne kadar yapılmış deprem yönetmelikleri, ne yazık ki belediye sınırları içindeki yapıları kapsamı altına almıştır. Ülkemizde, 1939 Erzincan depreminden sonra, 1940 yılından bu günlere kadar 9 ayrı yönetmelik yapılmış ve her bir yönetmelik, geçirilen depremlerden sonra değişime uğramıştır. Bu bize neyi gösterir? Yönetmeliklerin, laboratuar bazında deneysel ve bilimsel çalışma sonuçlarından ziyade, depremlerden sonra edinilen deneyimlere göre şekillendiğini göstermez mi? Nitekim Türkiye deprem bölgeleri haritası da her oluşan depremden sonra değişikliğe uğramıştır.
Şu gerçeği unutmayalım ki, bu yönetmelikler belediye sınırları içindeki yapılaşmaları kapsar. Köy ve mezra yapılarına devletin eli uzanmaz. Bir gerçek daha var. Belediye sınırları içinde yapılan yapılar, acaba dört başı mamur kontrol ediliyor mu? Hayır. Bu gibi yapıları kontrol etmek, zapt-ı rapta almak amacı ile Yapı Denetim Yasası çıkartıldı. Bu yasanın Türkiye’nin tüm kentlerine şamil olması gerekmiyor mu? Hayır gerekmiyor. Sadece 19 il, pilot bölge olarak seçildi; gerisi ne olursa olsun. Deprem riski taşıyan Burdur, Bingöl, Erzincan, Hakkâri, Isparta, Kastamonu, Karabük, Kahramanmaraş, Muğla, Muş ve daha birçok il, pilot bölge dışında bırakılmış. Tüm illeri kapsama altına alacak yasa tasarısı ise 5 yıldır Başbakanlıkta takılıp kalmış. Bayındırlık ve İskân Bakanlığı şimdi bu boşluğu kararnamelerle doldurma telâşı içinde.
Bu saydığımız aksamalar belediye sınırları içinde yaşanan aksamalar. Belediye sınırları dışındaki yapı faaliyeti il özel idarelerinin sorumluluğu altında olup İl Bayındırlık ve İskân Müdürlüklerinin görev alanı içindedir. Bu müdürlükler, kent dışındaki fabrika, depo, çiftlik yapıları gibi birkaç büyücek yapı takibinden ileri gidemezler. Köylü, evini, damını, ağılını babadan gördüğü usulle kendi yapar, kimsenin ruhu duymaz. Köylünün eline vereceğiniz tip proje hem onu tatmin etmez, hem mali olanaklarını aşar, zaten onu uygulayacak usta da bulamaz.
Köylünün kafasında belirli standartlar vardır. Evin içinde helâ olmaz. Helâ taşı Kıble yönüne bakamaz. Duş ve helâ bir arada olmaz; mekruhtur. Kuzine veya ocak evin merkezine yapılır; hem yemek pişer, hem de evi ısıtır. Hayvan ahırı oturulan mahalle ilişkilidir. Alt katı hayvan damı ve samanlık, üst katı yaşama alanı olan, yüksek duvarla çevrili bahçesi olan ev, ideal evdir. Böyle fevkânî evlerde ancak ağalar oturabilir. Bunları nereden mi biliyorum? Doğuda afet evleri yaparken köy kahvelerinde köylü ile yaptığım bire bir konuşma ve araştırmalardan biliyorum. Orada gördüm ki köylü bizim Ankara’da hazırladığımız projelerde oturmak istemiyor. Zorunluluktan birkaç yıl oturduktan sonra evi ya terk ediyor, ya da kendi alıştıkları gibi eklemeler yapıyor. ‘’Çevrenizde en beğendiğiniz ev hangi ev’’ sorusuna verilen yanıt, daima ‘ağanın evi’ oluyor. Bizler, onlara ağanın evini yapmadık ama mutlaka her eve bitişik ve içeri ile irtibatlı hayvan ahırını koyduk. Çünkü çoluğu çocuğu o ahırdaki inek besliyor. Bir de ısrarla tuvaleti içeriye yaptık. ‘’Eksi bilmem kaç derecede gece yarısı dışarı çıkıp hasta oluyorsunuz’’ dedikse de sonraları tuvaleti depo yapıp hacetleri için yamacın yolunu tutanlar olduğunu öğrendik. Yapıları da tek katlı bile olsa, karkas sistemde ve ısı yalıtımlı ‘betopan’ duvarlı ve çatılı yaptık.
Sayın Başbakan, beyanatında kolayca yıkılıveren kerpiç yapıların ölümlere neden olduğunu, konuya TOKİ’nin el atarak beton yapılar inşa edeceğini söylüyor. Evet, doğrusu, bu çağda, kerpiç yapılar içinde yaşayan insanların 6 şiddetindeki depremle bile ölmesi, yaralanması olacak şey değildir. Ancak TOKİ, kırk bini aşkın köye, kasabaya, mezraya nasıl, hangi bütçe, hangi proje, hangi betonarme ustaları ile yetişecek; köylünün mali olanakları, krediyi karşılayabilecek mi, bilmiyorum.
Aslında teknolojik metotlar bilinerek yapılırsa; kerpiç malzeme ile hem ucuz, hem kendinden ısı yalıtımlı, hem de sağlam ve dayanıklı yapılar inşa etmek olanak dâhilindedir. Ancak su yalıtımı ve özellikle ağırlık açısından çatı, düz ve toprak kaplama olmayacak, ahşap çatıda kiremit, çok karlı bölgelerde galvanizli oluklu sac örtü kullanılacaktır.
İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi, ana malzemesi toprak + saman + su + kalıp + güneş olan, maliyeti çok düşük kerpiç yapının, proje, şartname ve yapım usullerini etüt etmiş, Maslak yerleşkesinde bir de örnek ev yapmıştı. Bu örnek ev, 30 yıl boyunca geçirdiği birçok deprem, yağmur, fırtınaya rağmen sapasağlam ayakta duruyor. Bu gibi ekonomik projeleri hayata geçirmek daha isabetli olmaz mı?
Devletin il tarım ve veteriner örgütleri, köylünün ayağına kadar gidip yararlı işler görürler. Anadolu’nun dört bir köşesinde örgütlü İl Bayındırlık ve İskân Müdürlükleri de Vali ve Özel İdare ile işbirliği içinde, zahmet edip, masalarından kalkıp köylere kadar uzansalar, her yapılan evle kendi evleriymiş gibi ilgilenseler, denetleseler ve yardımcı olsalar her halde çok yararlı iş yapmış olurlar.
yerguvenc@gmail.com
Bu depremi Üstün Teknolojim ve Binlerce Buluşlarımla aylar öncesinden tesbit ettim. Web sayfamdan Bütün dünyaya duyurdum.İki hafta öncede 4.3 olunca bu öncü 6 magnitüdlük depreminiz var diye yerel gazeteleri ziyaret ettim bildirdim ama kimse halkı uyarmamış.www.depremerkenuyari.com
Yazarın, kendi olanaklarımıza uygun çareler üretimesi önerisi, gene onun yol gösterdiği biçimde mutlaka yönetim örgütü içindeki görevli kadroların eşgüdüm çerçevesinde dinamik hizmetler vermesi ile uygulanabilir. Bu felaketleri üstüste yaşamamıza karşın, depremin yarattığı facianın temel ve çok yanlı konularını ortaya koyup kamuyu bilgilendirmek için bile ilgili olması gereken (yerbilimci, sismolog, inşaat mühendisi, inşaat yapı malzemecisi, kent plancısı ve mimar vb.) uzmalık erbabının bir araya gelemediği bir TV programında şikâyet konusu edilmişti. Yazarın önerdiği kerpiç'in ıslah edilerek kullanılması çok geniş ölçüde acıları önleyici yarar sağlayabilir ve eşgüdüme katılacak mahâlline hizmet götürecek yönetim kadrosuna bu konuda halkı aydınlatacak yönergeler verilebilir. Kırsal yerleşkelere giden (görevi ne olursa olsun) tüm görevlilere bu yönergeleri sözlü olarak bu yönergeleri duyrma görevi verilebilir. Bu sorunun çözümü tüm toplumun birlik bilincine kavuşturulması ile mümkündür.
DÜZELTME: İ.T.Ü. Mimarlık Fakültesi'nin kerpiç yapı çalışmalarında, toprağı bağlayıcı eleman olan ve köylünün kullandığı saman yerine alçı ve kireç bağlayıcıları kullanılmış ve oranlama deneyleri yapılmıştır.
Demokrasi idaresine yakismayan bir toplummuyuz diye kendi kendime soruyorum. Her isimizde bir bit yenigi cikiyor. Rayina oturtulamiyor. rayina oturtacak gücte cikmiyor. Neresinden tutsan elinde kaliyor. Türkiye icin Neron u örnek gösteresim geliyor Milleti disari cikaracak ver yansin diyeceksin Sonrada Mimar sinani getireceksin Disiplinli bir bas ama sogan basi degil Gör bakalim!!!! Su avrupaya geldigimde. ilk dikkatimi ceken evler sira sira, plan prensip icinde birde kerpic ev diye ev yok mostralik (örnek)olarak bile yok. Ev sahibi olmak arzusuda yok burda. Cünki hükümet sirketler her kolayligi saglamis Kazanirsan kirani ödersin kazanamazsan kirani devlet öder Normal kazancli olarak niye kendimi ev icin sikintiya sokayim!! Niye basimi sokacak bir ev olsunda nasil olursa olsun benim olsun Iste netice durum ve gidisat kötü.