22
Mayıs
2024
Çarşamba
ANASAYFA

Ev Alırken Nelere Dikkat Edelim?


Bu yazıma, biraz renk katmak amacı ile babamın ev alma serüvenini anlatarak başlamak istiyorum.

Babam, 35 – 40 yıl boyunca, verdiği kararların yüzde yüze yakını Yargıtay’ca onanan değerli bir hâkimdi. Artık kendisine Yargıtay Üyeliği yolu açılmıştı. Bir eşraf milletvekilinin dalavere ile haksız yere edindiği yüzlerce dönüm araziyi, aslî sahipleri olan köylülere iade etmesi sonucunda, ‘görülen lüzum üzerine’ ifadesi ile resen emekli edildi. Bu olayla şok yaşadı. Muhalif partinin cazip tekliflerini de elinin tersi ile itti. Bunca yıllık hâkimlikten sonra, ayrı bir beceri isteyen avukatlık mesleğini de beceremezdi. Küstü, kendi köşesine çekilmek istedi.

İstanbul’da, aldığı 12 bin lira emekli ikramiyesi ile edinebileceği bir ev aradı. Bu paraya, şanına yakışır bir semtte ev alması olanaksızdı. İkramiye bedelinin üzerine 3 bin lira da borçlanarak İstanbul’un o zamanlar kenar semti sayılan Yenikapı’da iki katlı, toplam 130 metrekare alanlı bir eve sahip olabildi. Evin 80 metrekaresinde oturdu, 50 metrekaresini kiraya vererek borcunu ödedi. O zaman, Yenikapı’da sahil yolu yoktu. Aksaray’la irtibatı demiryolu köprüsü altındaki yaya geçidinden sağlanıyordu. (Yenikapı artık İstanbul ulaşımının transfer merkezi oluyor) İlk zamanlar yadırgadığımız, açık söylemek gerekirse hor gördüğümüz mahalleyi, sonraları çok sevdik. Çevrede en okumuş, devlet umuru görmüş aile bizler olmakla beraber, komşularımızdan hiçbir zaman şikâyetçi olmadık. Atalarından kalma ahşap evlerde oturan Türk olsun, Rum olsun, mütevazı şartlarda yaşayan, balıkçı, manav, bakkal, berber, gömlekçi, kamarot, marangoz, taşeron, ‘gümbaralom, gümbaralom’ diye bağıran mahallenin delisi, hepsi çok dürüst, sevimli insanlardı. Herkes birbirine selam verir, gençler yaşlıların elinden yüklerini alır, evlerine kadar taşırlardı. Balıkçılar corum zamanı fazla tuttukları balıkları komşulara dağıtırlardı. Gayrimüslim vatandaşlar, Müslüman komşularının bayramlarını kutlar, keza Müslümanlar da onların dinî günlerini kutlar, cenazelerine katılırlardı.

Ama o zamanlar henüz iç göç başlamamış, lumpen gençler, kapkaççılar, gericiler, magandalar ortaya çıkmamış, İstanbul Rumları anayurtlarını terk etmeye mecbur kalmamışlardı. Velhasıl, İstanbul’un her yeri güzeldi. Bu gün, bu güzellikleri yaşamayı umut ediyorsanız yanılıyorsunuz. Artık köprülerin altından çok sular aktı, geçti.

Bütün bu güzelliklerin yanında, evi aldığımız müteahhit, üçkâğıtçının teki idi. (Burada Türkçeyi katletmek pahasına gençler gibi konuştum) Size ait dediği arka bahçe Hazine’ye ait çıkmış, arka evin inşaatını alan müteahhit, Maliyeden işini uydurup bahçemizi kapmıştı. Yıkanmamış deniz kumu ile yapılan inşaattan nem kokusu hiç eksilmedi. Ben, terasa çıkan ahşap tavan arasında derslerimi çalışır ve yatardım. Geceleri komşu çatıdan gelen fareler tepemde cirit atardı. Yine de evin en sağlıklı odası idi. Velhasıl, başkalarına dağıttığı adalette yanılmayan hâkim, kendisine aldığı evde yanılmıştı.

Yıllar yılları kovaladı, ama ev alımında aldatanlar ve aldananlar hep var olageldi. O zamanlar bir lise öğrencisi olarak babamı etkileyemedim ama şimdi bir mimar olarak sizleri ev alırken nelere dikkat edilmesi gerektiği konusunda etkileyebilirim diye düşünüyorum:


Ayağınızı yorganınıza göre uzatın:

Kent merkezi, elit bölgeler, uydu kentler, orta sınıf bölgeleri, yoğun veya seyrek bölgeler, varoşlar, kırsal kesimler…

Malikâne, rezidans, villa, apartman dairesi, sosyal konutlar, sıra evler, stüdyolar…

Evin mevkiini ve cinsini maddi olanaklarınıza göre seçin. Ödeyemeyeceğiniz borçlar altında ezilmeyin.


Ayağınız sağlam yere bassın:

Jeolojik haritalardan genel fikir alarak çürük zemin oluşumlu semtleri elemeye tabi tutun. Sağlam zemin oluşumlu bölgeler de değişim gösterebildiğinden inşaat mahallinde yapılmış sondaj değerlerini öğrenin. Bunu statik projeleri inceleteceğiniz bir mühendisten veya belediyeden öğrenebilirsiniz.


Alt yapı düzgün olsun:

Su, kanalizasyon, elektrik trafo durumlarını inceleyin. Yol ve ulaşım araçları ile otopark olanaklarını araştırın. Sel yatağı olan bölgelerden kaçının.


Ev alma, komşu al:

Yeni oluşumlar içerisinde ‘mahalle baskısı’na muhatap olmayın. Sosyal çevreyi, komşuların gelir ve kültür açısından durumlarını, yaşam biçimlerini öğrenin. Özellikle apartman ve sitelerde kafanıza uygun olmayan ailelerle komşu olmayın.


Evinize güneş girsin, hekim girmesin:

Evin yön durumuna göre meteorolojik şartlarına bakın. Olabildiğince, salon güneye, yatak odaları doğuya, mutfak, WC gibi servis hacimleri kuzeye bakmalı. Açıklıklar olabildiğince poyraza bakmamalı. Sıcak iklimlerde batı güneşi rahatsız eder. Ama gün batımını gören bir balkonunuz olursa şanslısınız demektir.


Evin planı kullanışlı olsun:

Planda giriş, oda kapıları, koridor, mahremiyet sağlasın; daha doğrusu plan, yaşam biçiminize uygun olsun. Gerek kitle perspektifinde ve cephelerde, gerekse iç mekânlarda mimari ahenk gözünüze, gönlünüze ferahlık versin, böylece evinizi daha çok seversiniz.


Depremden korkmadan rahat uyuyabilin:

Taşıyıcı sistemi hem proje üzerinden, hem de yerinden, bir uzmana kontrol ettirin. Siz de çatlak kontrolu yapın. Efendim, sıva çatlağıdır, önemli değildir lâflarına kanmayın. Burada bir noktayı aydınlatmama müsaade edin: Mevcut yapı stokumuzun % 70’inden fazlasının depreme karşı yetersiz olduğu bir vakıadır. Bayındırlık ve İskân Bakanlığı’nın 1998’de yayınladığı deprem yönetmeliğine uygun ve de denetim altında inşa edilmiş yapıları tercih edin. Yine bu yıl yayınlanmış bulunan mevcut yönetmelikte bazı değişiklikler yapan yönetmelikte belirtilen, mevcut yapıların güçlendirilmesi esaslarına göre, alacağınız evde güçlendirme yapılmasını talep edin.


Ev, yalıtımsız olmaz:

Su yalıtımı ve su yalıtımı kadar ısı yalıtımı da çok önemlidir. Dış duvarlara, tekniğine uygun olarak dıştan mantolama yapılmış olmalıdır. İçeriden değil. Siz kışın içinize kalın fanila giyerek mi rahat edersiniz, yoksa normal iç çamaşırı ve elbise üzerine palto giyerek mi daha sağlıklı olursunuz? Bu da onun gibi bir şey. Keza pencereler aluminyumsa ısı köprüsünü kesen sistemde olmasına, camların ısıcam olmasına önem veriniz.


İşletme giderleriniz düşük olsun:

Isı yalıtımının işletme masraflarını çok düşürdüğü su götürmez bir doğrudur. Yine, bir evde devamlı elektrikle aydınlatmaya gerek duyulacak şekilde karanlık hacimlerin bulunmamasına, her bir hacmin yeterli oranda doğal ışık alabilmesine dikkat ediniz. Keza, tesisatta az su sarf eden rezervuarların takılmış olmasını, kalorifer dilimlerinin makul ölçü ve adette bulunmasını da kontrol etmenizde fayda vardır.


Eviniz çabuk yıpranmasın:

Her ev zaman içinde yıpranır. Ama dikkat ederseniz, bazı evler çok çabuk eski yüzlü olurlar. Bu da inşaat malzemelerinin ve de işçiliğin düşük kaliteli olması kadar, mimari detaylarla ilgili bir konudur. Titiz olmayan bir mimarın kötü detayları ile yapılmış bir evin hemen hemen iki üç yılda bir, hatta her yıl tekrarlanan bakım ve idame masrafları önemli yekûn tutar, sizi canınızdan bezdirebilir.


Güvenlik şart:

Dış kapıyı çelik de yapsanız, her yere alarm da taktırsanız, kamera da koysanız ‘hırsıza kilit fayda etmez’ deyimi geçerliliğini koruyacaktır. Adamlar, güvenlik görevlisi bulunan kapalı sitelere bile girebiliyorlar. Özellikle balkon veya terasa açılan camlı kapılar, en muhkem evlerin bile yumuşak karnı oluyor. Bu kapıların malzeme ve detay kalitesi önem kazanıyor. Bu da önemli bir mimari sorundur.


Fırsatları kollayın:

Ev almakta aceleniz yoksa inşaat piyasasındaki arz – talep dengelerini ve de ekonomik durumu takip edin. Değişik mevsimlerde fiyatlardaki düşme veya yükselme trendini araştırın.


Sonuç:

Lütfen, bu saydığım özelliklerin hepsini bir arada bulma hayaline kapılmayın. Yüzde atmışını bulabilirseniz yine de siz kârlısınız. Ama deprem ve alt yapı konuları olmazsa olmazlardandır. Sizlere hatırlatmaya çalıştığım bu hususlar, genellikle orta gelir grubuna satılan evleri kapsayan hususlar. Üst gelir grupları, seçilmiş özel mimarları ve mühendisleri ile kendi villa veya apartmanlarını yapar veya her türlü olanağı sağlayan rezidansları satın alabilir, böyle problemlerle karşılaşmazlar.

Yayın Tarihi : 2 Ekim 2007 Salı 10:50:29


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Erdem YücelCemile Yücel IP: 195.174.34.xxx Tarih : 9.10.2007 00:30:30

Değerli sütun arkadaşım.

Yazınız oldukça ilginç, geçmiş yıllardaki bir anıdan yola çıkarak bugünkü ev alım satımlarında insanlarımızın nelere dikkat etmesini dile getirmişsiniz. Teşhisleriniz bir akedemisyen olarak son derece yerinde... Ancak kim anlar, kim okur ve kim düşünür... Eğitimsiz bir topluma ne kadar yardımcı olur bilemem. Ne varki, babanızın emekli ikramiyesi ile o zamanlar İstanbul'un kenar semti olarak nitelenen Yenikapı'da zar zor müstakil bir ev alabildiğini yazıyorsunuz. Birde günümüze dönün hangi dürüst devlet memuru ev değil kenar semtlerde bile bir apartıman dairesi alabilir. Bu da gösteriyor ki, her geçen yıl cumhuriyet kuşaklarını ileriye değil geriye götürüyor. Kuşkusuz.,Özal'ın değişi ile işini bilenlerin dışında kalan devlet memurlarının emekliliklerinde halleri vay ki ne vay...

Yargıtay üyeliğini bekleyen başarılı bir hakimin parti çıkarları uğruna emekli edilmesi çok üzücü. Sanırım o milletvekili DP milletvekili Taşkapılı olacaktır. Günümüzde de aynı partizanlık tüm hızıyla sürmüyor mu? O zamanlar hiç olmazsa işimizi bozdu diye emekli ediliyordu bürokratlar. ..Şimdi tarikat ehli değil, eşinin başı açık, bizden değil diye dışlanıyorlar. Hangi emekli bürokratı gösterebilirsiniz ki, babanızınkinden çok daha beteri başına gelmemiş olsun. Ne var ki, bir kenara çekilip, küsmek de iş değil. Bunlarla uğraşmak gerekir, ancak genlerimize işlemiş, padişahım çok yaşa veya bana dokunmayan bin yaşasın gibi tevekküllerden sıyrılmamız lazım. Bizler elimizden geldiğince bazı şarlatanlarla bezirganlarla mücadele ettik.Öğrendiğim tek şey hep yalnız kaldığımdır. Arkandayız diye size gaz verenlere bir bakıyorsunuz yok olmuşlar veya çıkar nerede ise oraya yönelmişler... Tarihe bakın, hep çıkar savaşları, ayak kaydırmalar, gambazlar birbirini izlmiş. Ne yazık ki, kimsede akıllanmamış. Devran aynen sürüyor. En iyisi olaylara mizah açısı ile bakacaksınız. Rahmetli dostum Prof.Dr.Süheyl Ünver'in bir gün bana söylediği bir sözü hiç unutmam; insanlara gerçek ismiyle değil de babasının koyduğu isimle hitap et...

Sevgilerle.

Erdem Yücel


fatma kahraman IP: 88.244.62.xxx Tarih : 20.06.2008 21:30:33

merhaba ev alırken neler dikkat etmem gerektiği konusunda araştırmaya çıktığımda okuduğum en doyurucu yazıyı buldum..yazınızı bir roman esintisinde okuduğumu hemde bilgilendirdiğiniz teşekkürler..teşekkürler