![]() |
Bab Berdieyyine Camii minaresi |
Geçtiğimiz 19 Şubat 2010 Cuma günü Fas’ın Meknes kentinde bulunan Bab Berdieyyine (Sultan Molla İsmail) Camii’nde kılınan Cuma namazında imamın hutbeye başladığı an minare çöktü ve caminin üzerine yığıldı. Bu ağır sadme, camiye de ağır hasar verdi ve ezilen 41 mümin yaşamını yitirdi. Ayrıca 51 hafif, 24 ağır yaralı var. Yazıyı yazdığım 22 Şubat günü enkaz altında yaşadıkları tahmin edilen 300 kişiye ulaşılmaya çalışılıyordu. Medine bölgesinde bulunan camiye giden sokakların çok dar ve dolambaçlı oluşu, iş makinelerinin enkaza ulaşmasına engel olduğu gibi, yıkılmayan kısımların çökmesinin önlenmesi amacı ile camide kol gücü ile ve yavaş çalışma yapılabiliyor. Cami ve çevresi, UNESCO Dünya Mirası Listesinde bulunan önemli bir kültür mirasıdır.
![]() |
Sultan Molla İsmail mozole girişi |
Minarenin yıkılma nedeni olarak son zamanlarda aşırı yağan yağmurların temelleri zayıflattığı öne sürülüyor. Pek inandırıcı bir açıklama değil. En azından böylesine değerli bir dünya mirasına gereken önemin verilmediği, periyodik kontrollerin, metotlu çalışma ile onarım ve takviyelerin ihmal edildiği anlaşılıyor. Geri kalmış ülkelerin kaderi bu.
![]() |
Fas haritasında Meknes kenti |
Meknes kenti, Fas’ın bu günkü başkenti Rabat’ın 62 mil (100 km. kadar) doğusunda bulunur. Sultan Molla İsmail bin Şerif döneminde (1672-1727) pay-i taht bu kentti. Sultanın sarayı, camii ve mozole-türbesi bu kenttedir. O dönemde Kuzey Afrika’da Mağrip bölgesinde yapılan cami ve anıtsal yapıtlarda Endülüs İslâm mimari ve süsleme sanatının büyük etkisi olduğu gözlemlenir. Endülüs Emevileri dönemi ve sonraki Gırnata Sultanlığı, 1492’de son bulmuşsa da İspanya’da öldürülen ve tanassur ettirilenlerin yanında Mağrib’e göç ederek kurtulan Müslümanlar, beraberlerinde Endülüs sanat, musiki ve mimarilerini de getirdiler. Bu nedenle Sultan Molla İsmail mozolesi ve camii, Endülüs mimarlığının devamı niteliğinde olmuştur. Bu cami ve mozole-türbe, mimari değeri yanında bağnaz halkın da kutsal mekânıdır. Şöyle ki, cami ve türbeyi üç kere ziyaret etmenin bir hac ziyaretine bedel olduğuna inananlar vardır.
![]() |
Yıkılan minarenin petek ve şerefesi |
İslâm mimarisine meraklı olanlar bilirler; Emevî, Abbâsî, Endülüs camilerinde minareler, genelde kare plan üzerine oturan ve kare prizma formunda yükselen geniş ebatlı ve tıknaz yapılardır. Bu camide de aynı ilke devam etmiş, kare planlı kare prizma üzerine, petek tabir ettiğimiz daha küçük ebatta ikinci bir kare prizma oturtulmuştur. Alt prizmanın tavanında, petek çevresinde oluşan boşluk, şerefe olarak işlev görmektedir.
Umarım ki caminin rölöve projeleri vardır. Ve de camiyi aslına uygun restore edebilecek uzmanları görevlendirirler.
![]() |
Yıkıntı kaldırılıyor |
Minare konusu açılmışken gelecek yazımda, ülkemizde yapılan yeni cami minarelerinin zaman zaman deprem veya fırtına nedeni ile yıkıldığını, buna karşın klâsik Osmanlı cami minarelerinin yüzyıllardır sapasağlam ayakta durabildiğini unutmamamız gerektiğini hatırlatmak, bu arada klâsik Osmanlı ile yeni minare inşaat teknolojisinden bahsetmek ve de yıkılma nedenleri üzerinde durmak istiyorum.
yerguvenc@gmail.com
Sevgili Teoman. Çok haklısın. Bir dil sürçmesi yapmışım. Her namaza duran mümin = iman eden değil. Zaten birçok hacının da haçı çıkıyor zir-i bagalde. Bu ölenler kim bilir ne zındıklıklar yapmış ki Allah onların yanına komamış.
Sayın yazardan özür dilerim; asıl ilgi alanı olan teknik konu dışına çıkacağım; ama, Camiin yıkılması ve 41 mümin'in ölmesi nedenini önce Cüppeli Ahmet Hocaya sormalı. Sanırım, "mümin olarak atıfda bulunduklarınızın "ihlâs eksikliğinden dolayı, bir ceza-i İlahîye maruz kalmış olmaları" ile açıklayacaktır.