26
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

İslâm Süsleme Sanatlarına Genel Bir Bakış (V)

SÜSLEME SANATLARINI OLUŞTURAN MALZEMELER

Taş, doğanın en sağlam ve kalıcı oluşumu olarak, gerek mimarlığın, gerekse süsleme sanatlarının ana malzemesi olmuştur. Taşlar, işlenebilme özellikleri, esere kazandırdığı doku ve desenleri ile süsleme sanatlarının başlıca malzemesi olmuştur. Kalker esaslı kireç taşları, küfekiler, ince oyma-kabartma işlemlerine uygun olmadığından binanın ana bünyesinde, silme ve profillerde, mermer, somaki, granit gibi cilâ kabul eden, sert özellikli taşlar, sütun başlığı, stalaktit, friz, pano, rölief ve heykellerde kullanılmıştır. Anadolu, Mısır ve Kuzey Afrika ülkelerinde taş işleme sanatı çok gelişmişti. Örneğin, Divriği Ulu Camii, Sivas ve Erzurum Çifte Minare, Niğde Hüdavend Hatun Türbesi, Konya Dar-ül Huffaz gibi XI. ilâ XIV. yüzyıl Selçuklu eserleri cephelerindeki taş oyma-kabartma desenleri sanatın doruğuna çıkmış eserlerdir. Mermer oyma sanatına örnek olarak Londra Victori&Albert Müzesi’nde bulunan XIII. yüzyıl eseri, Hama Sultanı Mansur adına yapılmış frizli havuz, çok ince işçilikle yapılmış bir eserdir. Mimar Sinan eseri Süleymaniye Camii, Hünkâr Mahfili’ndeki mermer şebekeler de üstün sanat eserlerindendir.

Tuğla, nitelikli taşın bulunmadığı yörelerde kerpiç ve pişmiş toprak olarak kullanılmıştır. Kerpiç (pişmemiş toprak) eserler, doğa şartlarına dayanıksızlığı ile zamanımıza kadar gelememişlerdir. 762 tarihli Bağdat Ulu Camii kerpiç olarak inşa edilmiş, daha sonra pişmiş tuğlaya dönüştürüldüğü için zamanımıza kadar gelebilmiştir. Pişmiş toprak, İran ve Mezopotamya eserlerinde ana malzeme olarak kullanıldığı gibi, cephelerde süsleme elemanı olarak da kendini göstermiştir. Eyvan ve taç kapıların ayna tabir edilen üst yüzeylerinde örgü aralarındaki derzlerle birçok geometrik motifler elde edilmiştir. Kalıba dökülmek suretiyle stalaktit ve yazı frizleri de elde edilmiştir. IX. yüzyılda Harun-ur Reşid’in eşi Zübeyde Hanım Türbesi, İran Veramin Ulu Camii, Hasankale Zeynel Bey Türbesi cephelerindeki İran etkili geometrik desenli tuğla derzleri ilginç örneklerdir.

Sıva, kum ve sönmüş kireçle elde edilen yüzey malzemesidir. Sıva ile iç ve dış mekânlarda düz ve malakârî işçilikle değişik dokular elde edilmiştir. Beyaz kireç badana üzerine renkli boya ve kalemkârî işçilikle çeşitli nakış ve motifler işlenmiştir. Kalem işi motiflere hemen her caminin kubbe, kemer ve tonozlarında rastlanır. Motifler dönemlerine göre devamlı yenilenmiş, batı menşeli barok, rokoko ve ampir üslûplar dahi kullanılmıştır.

Alçı, kireç sıvalar üzerine kaplanarak fresk sanatına elverişli düz ve parlak yüzeyler, malakâri işçilikle ilginç dokular elde edilmiştir. Alçı, kalıplara dökülerek stalaktit ve yazı frizlerinde panolarda da kullanılmıştır. Alçı döküm stalaktit ve malakârî sanatının en güzel örnekleri Gırnata Elhamra ve Alkazar Saraylarındadır. Alçı döküm, camilerin iç mekân tepe pencerelerinde de kullanılmıştır. Daire veya poligon boşluklara renkli camlar monte edilerek ‘elvan pencere’ler elde edilmiştir. Osmanlı klâsik dönem camileri, bu eserlerin en güzellerini sergilemektedir.

Seramik sanatının yapı süslemelerine uygulanması olan çini sanatı, duvar kaplamalarında kendini gösterir. Çini sanatı, isminden de anlaşıldığı gibi Çin menşelidir. İslâm eserlerinde kullanılması İran’la başlamıştır. İran uygarlığı, İslâm öncesinden beri çini sanatına âşina idi. Çininin dayanıklılığını sağlayan ‘sır’ ise çiniye parlaklık veren ve desenleri koruyan bir tabakadır. Çatlamayan kaplamaların formül ve işçiliği ustaların sırrı idi. İran’dan Anadolu, Ortadoğu, Mısır, Kuzey Afrika, Endülüs’e kadar yayılmış, Osmanlı’da büyük gelişme göstermiştir. Çiniler, düz renkte (genelde mavi ve yeşil) olabildiği gibi üzerinde arabesk, zincirek, poligon motiflerle beraber lâle, sümbül, karanfil, gül, hurma yaprağı ve servilerin stilize şekilleri ile yapılan kompozisyonlar içerir.

Desensiz çinilerden bir örnek, Timur Türbesi’nin dilimli kubbesini kaplayan mavi çinilerdir. Bursa Yeşil Cami duvarları, 3 metreye kadar koyu yeşil, açık ve koyu mavi çini kaplamadır. Cami iç cephesini dolaşan friz, mavi zemin üzerine beyaz renkli ayetlere, mihrap siyah, beyaz, mavi, altın rengi çinilerle kaplanmıştır. Bu cami çinileri için özel atölye kurulmuştur. Çelebi Mahmed Türbesi yeşil çinilerle kaplanmış, bu nedenle adı Yeşil Türbe olmuştur.

Desenli çinilerin ilk örneklerinden biri Emeviler döneminde zengin motifli çinilerle döşenmiş bulunan Kudüs Kubbet-üs Sahra olmuştur. İran, Tebriz Mavi Cami de değerli XV. yüzyıl çinilerini içerir. Osmanlı klâsik mimarlık döneminde Mimar Sinan, camileri klâsik üslûbuna uygun çinilerle bezemiştir. Şehzade Camii’nde sarı zemin üzerinde kabartma çiçek ve yaprak kompozisyonu, Süleymaniye Camii’nde kabartma mercan kırmızısı çiçekler, köşelerde narçiçeği rûmîler, daire içinde lâcivert zemin üzerinde beyaz renkte istiflenmiş nesih yazı ile Elham Suresi dünya şaheserlerindendir. Selimiye Camii mihrap, minber arkası, alt kat pencere alınlıkları çiçek kompozisyonlu çinilerle kaplı olup burada da lâcivert zemin üzerinde beyaz renkli sureler kullanmıştır. Eminönü Rüstem Paşa ve Sultanahmet camileri de çinileri ile meşhur olmuş eserlerdendir.

Demir, döğme usulü ile şekillenir. Döğme demir ve sacdan mamul, perçinli kapılara, hemen her mimarlık eserinde rastlanır. Kapılar üzerinde de İslâm sanatına ait motifler yer alır. Pencere parmaklıkları 12’gen dökme demir lokmalara yuvarlak kesitli çubuklar geçirilerek elde edilir. Bu parmaklıklar, özellikle Osmanlı camilerinin çevre duvarı pencerelerinin vazgeçilmez unsularındandır. Dökme demir şebeke, korkuluklar da yine İslâmî motifler eşliğinde kullanılmıştır. Camileri aydınlatan büyük çaplı avize çemberleri de demir imalâttır.

Bronz (Tunç), kapı, pencere ve korkuluk şebekelerinde ve doğrama hırdavat aksamında kullanılmıştır. Şam, Ümeyye Camii kapıları dökme tunçla imal edilmiştir.

Ahşap, gerek mimarlık, gerekse süsleme sanatlarında taştan sonra en çok kullanılan malzemedir. Ahşap, kapı, pencere, dolap, saçak, şebeke ve minberlerde kullanılmıştır. Kapılar, küçük parçaların birbirine geçmesi ile birleştirilmiş, bu şekilde geometrik desenler elde edilmiştir. Pencere doğramalarına köşeli ve armûdî profillerle güzellik verilmiştir. Saçak kaplamaları, çıtalarla verilen geometrik desenler ve ahşap rozetlerle süslenmiştir. Şebeke, pano, istifli yazılarda sert ağaçlar kullanılmıştır. Ağaç oymacılığında Mısır sanatı başı çekmektedir. Kahire’de imal edilmiş kapılar, minberler, dikkalar (hafız mahfilleri), örneğin Kahire, Tolunoğulları Camii oyma ahşap frizleri şaheserdir. Osmanlı’da Süleymaniye Camii vaaz kürsüsü de ahşap oyma şaheseridir.

Fildişi, sedef, arusek, kapı ve dolap kapaklarında ahşap doğrama üzerine kakma ve marküteri eserleri olarak kullanılmıştır.

Cam, süsleme elemanı olarak kubbe çevresinde ve üst kısımlarda alçı elvan pencerelerde kullanılmıştır. Ayrıca özel imal edilmiş cam fanuslar, doğal ışık alan kubbe deliklerinde, hamamlarda örtü elemanı olarak yer almıştır.


yerguvenc@gmail.com  

 

Yayın Tarihi : 29 Eylül 2009 Salı 11:21:31


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?