22
Mayıs
2024
Çarşamba
ANASAYFA

İstanbul Yarışıyor


Amerika’da yayınlanan 1,5 milyon tirajlı seyahat dergisi ‘Travel and Leisure’, okurlarından görülmesi gereken kentleri seçmelerini istedi. Oylama sonucunda ilk 10’a giren kentlerin içinde İstanbul, dünyanın sekizinci, Avrupa’nın üçüncü kenti seçildi. Okurların ilginç buldukları ve görülmesini önerdikleri kentlerin sıralaması şöyle:

1/ Floransa

2/ Buenos Aires

3/ Bangkok

4/ Roma

5/ Sidney

6/ New York

7/ Udaipur

8/ İstanbul

9/ San Fransisko

10/ Kap (Cape Town)

Dergi okurlarının, görülmesi gereken kentleri seçerken hangi kriterleri kullandıklarını bilmiyorum. Paris, Londra, Venedik, Barselona, Prag, Rio de Janeiro gibi bir çok açıdan önemli ve ilginç kentlerin ilk ona girememelerinin nedenini de anlayamadım. Paris’in Eyfel Kulesi’ni, sanat ve eğlence atmosferini, kafelerini, mutfağını, kendi sosyal yaşantılarına göre çok mu harcıâlem buldular veya kenti göre göre kanıksadılar mı bilmiyorum. Keza Venedik, kanalları, sarayları, uygar yaşantısına rağmen ilk on sıralamaya girememiş. Buna karşın Bangkok’u ve Hindistan’daki Udaipur’u, egzotik özellikleri ile ve de her halde Amerikalı gözü ile ilginç bulmuşlar.

Floransa, Rönesans yapıtları ile, Roma, Coliseum gibi antik yapıtları ve Vatikan gibi Katolik dünyasının merkezini barındırması açısından sıralamada hak ettikleri yerleri almışlar. New York, gökdelenleri, ünlü beşinci avenüsü ve de günün her saatinde yaşayan bir dünya başkenti olması ile sıralamada yerini almış. İnanç turizminin önemli kenti Kudüs, her halde karmaşık politik durumu ve güvensizlik nedeni ile hak ettiği yeri alamamış. Moskova, Tokyo, Hong Kong, Atina, Madrid, Milano gibi kentlerin sıralamada geride kalmaları ise çok normal.

İstanbul’a gelince. İstanbul, 100 tam puan üzerinden 84,78 puan almış ki önemli kentler sıralamasında alınmış çok iyi bir puan. Eğer doğası ve orijinal sivil mimarisi katledilmemiş olsa idi, imar planlarında ve kültür yaşamında 2700 yıllık tarihi öne çıkarılsa idi, Bizans – Osmanlı mimari sentezindeki başarısı ve kibar İstanbulluları ile birinci dahi olabilirdi.

Kentin doğası ne kadar tahrip edilmiş olsa da, Boğaziçi’nde yapılacak bir vapur gezisinde, bazı kötü yerleşimlere gözümüzü kapatmak şartı ile, hâlâ güzellikler görebiliyoruz. İktidarın alkollü içkilere koyduğu ağır vergilere, şarapçılığa vurduğu darbeye rağmen Boğaz kenarında, Beyoğlu’nda biraz tuzlu da olsa içkili balık lokantaları, barlar bulabiliyoruz. Sultanahmet, tüm arkeolojik çevresi, Bizans ve Osmanlı yapıtları ile bir dünya mirası. Osmanlı sivil mimarisine ait örnekler, imar yolu açma pahasına tahrip edilmiş olsa da kalan birkaç mahalle, bakımsız, harap ve lümpenlerin eline geçmiş olsa da yine güzel. Damadım, önemli bir yabancı konuğuna İstanbul’u gezdirirken konuk, bir Osmanlı – Türk mahallesi görmek isteyince bir anlık tereddütten sonra, eskiyi az çok muhafaza edebilmiş, TV’deki ‘İkinci Bahar’ dizisinden sonra rağbet görmüş ve eli yüzü düzgün hale getirilmiş bir mahalle olarak düşündüğü Samatya’ya götürmüş. Yabancı konuk, çevreden çok etkilenmiş ve çok beğenmiş.

Bir gezgin, peyzaj, deniz, güneş, kayak, dağ sporları gibi genellikle kent dışı etkinlikler dışında kentlerin içinde ne arar? Kentin uygarlık anıtları, antik değerleri, müzeleri, eğlence hayatı, alışveriş olanakları, mutfağı, bar ve kafeleri, sanat ve kültür ortamı, sosyal yaşantısı, insanları o kente çeken unsurlar oluyor. Bilimsel kongreler ve ticari toplantılar, kültür ve sanat etkinlikleri, festivaller, bienaller, fuarlar da kent ziyaretlerinin önemli nedenleri arasında.

Tabii, bir de dış ülkelerden gelişte kara, deniz, hava yollarındaki ulaşım kolaylıkları, makul resmi formaliteler, ülke rejiminin güvenlik vermesi ve de asayiş sorunlarının olabildiğince yaşanmaması önem kazanmaktadır.

Kent içi konaklama ve ulaşım sorunları da uygar bir ülkeye yakışır kalitede olmalıdır. Gezgin, çevreyi görerek dolaşmak ister. Onlar için tramvay en uygun araçtır. Hiçbir gezgin zorunlu olmadıkça köstebek gibi yerin altına inmeyi, metroyu kullanmayı tercih etmez. Metro, çalışan halkın kullandığı, insanlara zaman kazandıran ideal araçtır; ama bir gezgin için ideal araç değildir.

İstanbul, kenti çepeçevre saran denizleri ve güzel vapurları ile gezgine sunduğu güzellikleri, kubbe ve minarelerin kompozisyonu ile oluşmuş eşsiz silueti, Galata Kulesi, Kızkulesi, Bizans Surları, Topkapı Sarayı, Ayasofya, Sultanahmet, Süleymaniye camileri ve daha bir çok değerleri ile, dünyanın en ilginç ve güzel kentlerinden biri olduğunu bu yarışma ile tescil etmiş oluyor. Bu yarışmada aldığı dereceden çok daha önemlisi, 2010 yılında ‘Dünyanın Kültür Başkenti’ unvanına lâyık görülmesidir.

Demek ki kentimiz, Tevfik Fikret’in deyişi ile ‘’Bin kocadan arta kalmış bîve-i bâkir’’, her olumsuz müdahaleye rağmen güzelliğini ve bekâretini korumakta ısrarlı.

Yayın Tarihi : 6 Ağustos 2007 Pazartesi 17:09:01


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Yılmaz Ergüvenç IP: 217.131.174.xxx Tarih : 7.08.2007 12:48:21
Yazımı internette okuyunca hatamın farkına vardım. İstanbul, 2010 yılında dünyanın değil, Avrupa'nın kültür başkenti oluyor. Özür diliyorum.