26
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

İstanbullu Salvador Dali’yi Sevdi


Şimdi sizlere Emirgân’daki Sabancı Üniversitesi, Sakıp Sabancı Müzesi’nde sergilenen Salvador Dali ve resimlerinden söz etmek istiyorum. Yeniköy’de oturmam dolayısıyla sık sık önünden geçtiğim Sakıp Sabancı Müzesi (SSM) önünde caddeye taşan izleyici kuyruklarını görüyor ve yurdum adına göneniyorum.

Sürrealizm = Gerçeküstücülük akımının resme yansıması olan Salvador Dali eserlerinin bu derece ilgi uyandıracağını –doğrusunu söylemek gerekirse- hiç ummuyordum. Her sınıftan halkın, özellikle gençlerin oluşturduğu kuyruklar, bir süre için de olsa kötümserliğimizi üzerimizden atmamıza, kara gözlüklerimizi çıkarmamıza vesile oluyor.

Bu derece ilgiyi ummuyordum; çünkü Türk eğitim sistemi, sanat tarihine ve de felsefi akımların öğretilmesine fazla önem vermez. Öğrencilerimiz de fikir denizine açılmaktansa konuları ezberleyip sınıf geçmeye bakarlar. Descartes’ın aşağı yukarı 380 yıl önce söylediği ‘cogita ergosum = düşünüyorum, öyleyse varım’ sözü ezberlenir ve unutulur. Çoğu öğrenci, ‘5’ten şaşma, 6’yı aşma’ ilkesi ile sınıfları atlar.

Bu kadar serzenişten sonra artık sadede gelelim: Gerçeküstücülüğü, edebiyat (nesir ve nazım), resim ve plastik sanatlardaki yerleşik değerlere ve de mantık, etik ve sosyal kalıplara karşı başkaldırı ile içgüdümüzde gizli kalmış arzu ve hayalleri ifade etme sanatı olarak özetlersem eksik bir tarif mi yapmış olurum acaba. Gerçeküstücülük, André Breton ‘Manifeste du Surréalisme’ bildirisi ile 1924’de tanımlandı. 1916’da, akıldışılık, rastlantı ve sezgiyi ironik bir görüşle ele alan Dadaizm’i, felsefi açıdan bir gömlek ileriye götüren sürrealizm, ideoloji açısından komünizme yakın, faşizm, savaş ve sömürge düzenine karşı bir akımdı. 

Gerçeküstücü resim, izlenimcilik ve kübizm akımlarından sonra, 1928’de kendini kabul ettirebildi. Resim sanatı alanında, Max Ernst, Pablo Picasso, Joan Miro, Salvador Dali ve daha birçokları bu akım paralelinde yapıtlar ortaya çıkardılar. Salvador Dali, yarattığı soyut figürler ve rüya âlemi ile resim sanatına değişik bir yorum getiriyordu. Yukarıda gerçeküstücülerin faşizme, savaşa karşı olduklarını söylemiştim. Ancak Dali, II. Dünya Savaşında nazizmi ve de Franco’yu desteklemekle -Ata’mızın ifadesi ile- ‘gaflet ve dalâlet’ içine girdi. Diğer sürrealistler Dali’yi dışladılar. Kim bilir? Bu hareketi, belki de tabiatında bulunan ‘aykırılık’ dürtüsünün bir dışa vurumu idi.

Sergi, yağlı boya resimler yanında, çizim, gravür ve litoğraf ağırlıklı olsa da, el yazmaları ve fotoğrafları ile izleyiciye ilginç bir Dali portresi sunuyor. Özellikle Servantes’in Don Kişot ve Dante’nin İlâhî Komedya eserlerinin yeni baskıları için yaptığı resimlemeleri ve de prizmalar, aynalardan oluşan üç boyutlu resimleri ilgi ile izleniyor. En azından, gerçeküstücülüğü ve Dali’yi tanımayan izleyiciye gerçeküstü sanatını ve Dali’nin kim olduğunu anlatmış oluyor. 

Birçok kimsenin ‘böyle de resim mi olurmuş’ diye söylenip, sonra da ‘ne demek istiyor acaba’ diye sergiyi sonuna kadar izlediğini tahmin etmek de zor değil. Bazı ‘hanfendiler’ için, İstanbul Modern ve SSM sergilerini izlemenin, sağda solda anlatmaları açısından bir zorunluluk haline geldiğini de biliyorum. Ama kızlı - erkekli gençler –ki aralarında türbanlılar da var- büyük bir merak ve öğrenme isteği içinde sanatçının biyografisini okuduktan ve ‘Gala’nın Dali üzerindeki etkilerini öğrendikten sonra, eserlerin üzerinde tek tek durduklarını ve aralarında yorumlar yaptıklarını görmek insanı mutlu ediyor; geleceğe olan karamsarlığımızı bir nebze de olsa gideriyor. 

20 Eylül 2008’de açılan sergi 20 Ocak 2009’da kapanıyor. Demek ki kapanmasına 2 – 3 gün kaldı. Eğer bu güne kadar gitmediyseniz veya gidemediyseniz, ayağınıza kadar gelen bu kısmeti kaçırmayın, hemen gidin. Bir tane de ‘istanbulda bir sürrealist, salvador dali’ kitabından edinin.

Not: Salvador Dali sergisi 1 Şubat 2009'a kadar uzatılmıştır.

Yayın Tarihi : 17 Ocak 2009 Cumartesi 11:59:38
Güncelleme :22 Ocak 2009 Perşembe 11:39:35


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?