26
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

İsviçre’de Minare Yasağı

İsviçre’deki camilere minare eklenmesi, yapılan referandum sonucu % 57,5 oy çokluğu ile reddedildi. Bu olay, tüm İslâm âlemi gibi Türkiye basınında ve hükümet nezdinde itirazlara, hatta protestolara neden oldu. ‘Uluslararası Af Örgütü’ de oylamanın inanç özgürlüğüne karşı bir hareket olduğunu ve bu kararın ‘Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden döneceği umudunu dile getirdi.

İnanç özgürlüğü diyoruz. Burada İsviçre’ye çuvaldızı batırırken kendimize de bir iğne batırmamız gerekmiyor mu? Yeni kilise inşaatlarına olmadık engeller çıkartan, restore ettiğimiz Van Gölü’ndeki Ahtamar kilisesinin kubbesine haç koymayı reddeden biz değil miyiz?

İsviçre’de estetik olması şartıyla herhangi bir mabet inşa edilmesi için getirilmiş engel yok. Yüksek volüm içeren seslerin (ezanın) yasaklanması, çevrenin ve komşuların rahatsız olması nedeniyledir. Bizler, adeta kulak zarımızı patlatır derecede sonuna kadar açılmış hoparlörlerden yayılan ve alaturka gazel havasında söylenen ezanlara alıştık. (Orijinal tilâvet üslûbu ile pes perdeden söylenen güzelim ezanı ne hale getirdiklerinin farkında değiller her halde) Ama bunu bir yabancı ülkede, değişik dinde insanlara kabul ettiremezsiniz. Bu bir.

İkincisi, her ülkenin, her kentin kendine özgü karakterini belirleyen, tarihleri boyunca oluşmuş siluetleri vardır. Örneğin İstanbul, tarihi yarımadadaki camilerin orantılı kubbe ve minarelerinin oluşturduğu silueti ile özdeşleşmiş bir dünya kentidir. İsviçre halkı, cami yapımına karşı değil, minare yapımına karşı çıkmıştır. Belki de bilinçaltından kentlerinin orijinal siluetini korumak, siluete yabancı bir eleman olan minareyi sokmak istemiyor olabilirler. Nitekim birçok Avrupa kentinde, bu konuda kötü örnekler var. Örneğin, Almanya, Hamburg’da Merkez Camii’ne vinç yardımı ile iki çelik silindir kule diktiler. Üstelik şerefeleri de olan bu taklit minarelere çıkılamıyor. Bilmem, resimlerini gördünüz mü? Silindiri beyaza boyamışlar, üzerine yeşil renkte altıgen motifler resmetmişler. İslâm mimarlığının şaheser minareleri yanında bu teneke minareler, şaheser motifleri yanında böylesine zavallı süslemeler, sadece mimarlık çevrelerinde alay konusu olmakla kalmıyor, bizleri ele-güne de rezil oluyor.

Diğer bir husus, ezanda, salâda, vaazda hoparlörün devreye girmesi ile minarelerin işlevsiz kalmış olmasıdır. Artık hiçbir müezzin, zahmet edip de minareye çıkmıyor. Minarelerin yüksek kule şeklinde yapılması, ezanın uzakta kalan çevrelerden de duyulması, duymayanların da şerefe etrafında dolanan müezzini görmesi amacını taşır. Kubbe ve minare, İslâm’da temsili nitelik kazanmış, cami deyince sokaktaki adamın aklına ve gözü önüne kubbe ve minare gelir olmuştur. (Bu imaj nedeniyledir ki, çağdaş cami mimarlığı, birkaç istisnası ile bir arpa boyu kadar bile yol alamamıştır)

Hz. Muhammed’in, kum ve kerpiçle inşa edilmiş, üzeri hurma ve palmiye yaprakları ile örtülü mescidinde minare yoktu. Çünkü Bilal-ı Habeşi ezanı küçük bir topluluğa okuyordu. Dört halife döneminde yapılan camilerde de minare bulunmuyordu. (Kudüs Kubbet-üs Sahra, Ömer Camii’nde de minare yoktur) İlk minare, Emevi saltanatı, Halife Muaviye döneminde, Mısır Valisi Meslem bin Muhalled tarafından, 678 yılında Fustat Camiine eklendi. Daha sonra Arap, İran, Hind, Türk mimarileri, farklı üslûp, farklı oran ve farklı geometrik şekillerdeki minareleri inşa ettiler. Cemaat sayısı arttıkça ezanın yüksek bir noktadan okunması zorunlu olmuştu. Ama minare, hangi mimari stili içerirse içersin, göğe doğru yükselişi ile İslâm’ın bir sembolü olarak günümüze kadar geldi. (Necip Fazıl’ın ‘’Göğe yükselen şahadet parmakları’’ dizesinde olduğu gibi)

Bu gün hoparlörle ses, elektrik ışığı ile görüntü elde edilebildiğine göre minare şerefeleri işlev açısından gereksiz, minareler mimari imaj açısından aranılan birer sütun olmaktan ileriye gidemiyorlar. Minarenin ezanı iletme işlevini, çağdaş teknikler paralelinde, yine bir mimari eleman olarak değerlendirilebilecek bir veya birkaç sütun yerine getirebilecektir. Ezanın açıkta okunamadığı yabancı ülkelerde buna da gerek duyulmayabilir. Esasen İslâm’da Allah’a gösterişli bir mabette yaklaşmakla, mütevazı bir mescitte yaklaşmak arasında fark yoktur. Çünkü namaz bireysel bir ibadettir. Katedraller gibi haşmet yarışına girmeyen cami ve mescitlerde de güzel ve başarılı mimarisi olan yapıtlar yaratılabilir. (Japon mabetlerini anımsayalım)

Müslümanlar, Avrupa’da kültür ve sanat değeri taşımayan camiler inşa edip, taştan, betondan, tenekeden mamul, işlevsiz minare yarışına gireceklerine, terörün beslediği İslâm karşıtlığını ortadan kaldırmakla, cehennem tehdidi ile insanları sindiren din bezirgânlarından kurtulmakla, kadınlara tanıyacağı eşitlikle, senin dinin sana, benim dinim bana anlayışı ile geliştireceği ilâhi ve insani değerlerle öğünmelidir.


yerguvenc@gmail.com  

 

Yayın Tarihi : 8 Aralık 2009 Salı 11:24:50


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
M.Levent User IP: 217.131.160.xxx Tarih : 11.12.2009 16:16:13

Sevgili Yilmaz Agabey,

Minare yasagindaki konular o kadar derin ki, sanirim en azindan bir kac sayfalik dizi olur. Bunlari yazmak isterim (eger zamanim olursa). Benim goruslerim, tabii ki ancak, bir kisinin gorusleri. Isvicre’de yasamamakla beraber uzun seneler ve sayisiz seferler ziyaretlerimden, ayrica Isvicre’li olupda o yillarda Almanya’da outran arkadaslarimdan edindigim intibalar var.

Benim yaklasimim seninki ile parallel ve ulkenin mimari cehresi pek tabii muhim. Eminim Isvicrenin kararinda da cok kucuk bir yuzde de dahi olsa etken olmustur. Ancak, bence kararin altinda yatan bir cok neden var ve bunlar cok boyutlu. Kisaca;

1- Isvicre insaninin ozgurlugu ve kendini Avrupa’lilarin bir parcasi gormemesi,
2- Isvicrenin karakterine yuzyillardir islemis tarafsizlik ogesi,
3- Isvicrenin laik bir devlet olamayisi ve laiklik ilkesini referendum ile red etmis olmasi,
4- Isvicre demografik yapisinin suratle islam kokenli insanlar lehine degisiyor olmasi,
5- Dunya’da suratle gelismekte olan ve yumusak istila denilen islam hareketinin Avrupa’yi kapsamasi,
6- Islam seria duzeninin bir cok ulkede (ozellikle Iran’da) cok kotu tatbiki ve bunun getirdigi korku,
7- Isvicre’de bu referandumu one suren asiri sag goruslu partinin istimini yitirmis olamasi ve Isvicrelinin oyunu kendine cekebilmek icin yeni bir “amaca” olan ihtiyaci,

Ve daha bir cok nedenler, Isvicrenin komsulari ile (ozellikle Lichtenstein) olan iliskileri gibi.

Bunlari yazmaya vakit ayirmaya degermi bilemiyorum. Ama, bazi goruslerimi seninle de paylasmak istedim. (ozellikle yazindan sonra)

Bir hayret verici konuya deginmeden gecemiyecegim. Burada (Amerika’da) boyle bir sonuc cikamasina en buyuk tepki islam gruplardan degil, yahudi gruplardan gelmekte. Anlasilan, damdan dusenin halinden en iyi damdan dusen anliyor

Sevgiler,


Teoman Törün IP: 85.103.87.xxx Tarih : 10.12.2009 16:41:52

Ne olur yorumcular; yazarın yazdıklarını biraz daha dikkatli okusanız. Minarenin orijinal İslamla hiç bir ilgisi yok; ki estetiğin önüne geçsin. Muaviye İslâma zulûm getirdiği gibi onun döneminde de "minare" bid'at edilmiş. Sen, sabah akşam namaza yatıp kalkar görünüp İsviçre bankalarında para iddihar eden âdemlere de o paraları yurda biraz zor getirtirsin. 


SELCUK GÜNDÜZ IP: 217.227.238.xxx Tarih : 8.12.2009 13:47:39

BURADAN BÜTÜN MÜSLÜMAN, VE TÜRKLERE SESLENIYORUM:BIZLER ISVICRE BANKALARINDAKI  PARALARIMIZI CEKIP VE ISVICRE SIGORTALARINA KAYITLI OLAN SIGORTALARIMIZI BIR AN ÖNCE IPTAL ETMELIYIZ:BU BIZIM VATANDASLIK GÖREVIMIZDIR:KENDINI BILEN BIR INSAN BU OLAYA SEYIRCI KALAMAZ


yasar ertas IP: 94.223.2.xxx Tarih : 5.01.2010 14:23:07

Minare yapimini meslek edinmis,  cok kisiler bu yoldan risklerini kazanmaktadirlar. Bazi meslekler otamatikman zamani gelince ölürler kimse bundan faydalanamaz. Minare  bu zamanda teknigin karsisinda  özelligini kaybetmistir. sadece göze hitap etmektedir ve beyinlerde tabu olmustur. Sanki minare olmazsa cami cami degil görüsü beyinlerdedir. Yenilige hala kapalimiyiz acaba!!!! (bir zamanlarin maatbaga  meselesi gibimiyiz. bir arpa yolu yol alamiyormuyuz?)  minarelere lazerisikli bir konu  cikti  Avrupa insanindan olabilirmi olur hemen zit fikir cikiyor bizden  ya sabir  yok. Müslümanlardan  daha iyifikir cikmiyor. Korkaklikmi var  tabulari yikmakmi suc Aslinda millet olarak  her konuyu bir kackisi bir araya gelince  aninda hükümeti kurar  aninda hükümeti fes eden bir toplumuz Benim  yorumumda sadece buna benzer olabilir.  Okuyanlarin saygi ve hos görülerine tesekkür  selam yasar .....