19
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

Kosova (II)


Mareşal Tito, Hırvat asıllı olmasına karşın, etnik ayrımcılık gütmeyen, kendisini ülkenin bütünlüğüne adamış iyi bir komünist liderdi. 1980’deki ölümünden sonra gelen liderler, onun yerini dolduramadı. Ülkede batılı ajanlar kol geziyor, kamuoyunda serbest pazar ekonomisine zemin hazırlanıyor, ayrılıkçı akımlar körükleniyordu. 1989’da Berlin duvarının yıkılışı ve bunu takip eden olaylarla 1991’de Sovyetler Birliği’nin, yine aynı yıllarda doğu Avrupa sosyalist blokunun çöküşü, ikili dengeyi Amerika lehine dönüştürmüş bulunuyordu.

Bu toz-duman içindeki kaos, Yugoslavya’yı da teslim aldı. Bu arada Slovenya, Hırvatistan, Makedonya, Bosna ve Karadağ, ‘Federal Yugoslavya’dan ayrıldılar. Sırp milliyetçisi Slobodan Miloseviç, yeni devletlere karşı iç savaş başlattı. Daha sonra güneye yönelerek Bosna-Hersek ve Kosova’da Sırp olmayan halka karşı ırkçı ve dinci etnik temizlik hareketine başladı. 100 binlerce insanın hayatına mal olan, bir milyon insanın evlerini terk ettiği bu iç savaşta, Kosova’nın kayıpları 15 bine ulaştı. Sadece bir toplu mezardan 900 ceset çıkarıldı. Muntazam ordu Sırpların elinde idi. Sırplara karşı batılıların silahlandırdığı söylenen UÇK (Kosova Kurtuluş Ordusu) gerilla taktiği ile direnebiliyordu. Bu vahşete karşın uygar geçinen ülkeler seyirci kalıyor, nihayet Birleşmiş Milletler kararı ile görevlendirilen NATO kuvvetleri iç savaşı sonlandırabiliyordu. 1999’dan beri Kosova’da NATO komutasında bulunan KFOR birliklerindeki 17 bin asker, barışı koruma çabası içinde. Kosova’daki 20 bine yakın Türk asıllının yaşadığı Prizren’de NATO’ya bağlı Türk taburunda 800 askerimiz görev yapıyor.

Kosova halkı komünist dönemde de huzurlu sayılmazdı. Ama Miloseviç’in Kosova’ya reva gördüğü katliam Sırp devleti üzerinde bir kara leke, daha doğrusu bir kızıl leke olarak kalacaktır. Sırplar, Kosova toprağını tarih boyunca sahiplendikleri için, kendi toprakları olarak görmektedirler. Tarihî oluşumları incelerken gördüğümüz gibi Kosova’da hep Sırp etki ve hâkimiyeti yaşanmış, Osmanlı bile Kosova’nın başına Sırp despot ve voyvodalarını atamıştır. Bu gün de Sırplar, kendilerini Kosovalıların efendisi olarak görmeye devam ediyorlar. Emir Kusturica gibi büyük bir sanatçı-yönetmen bile ‘’Kosova Sırplarındır’’ diye beyanat verebiliyor. Burada bir noktaya dikkat etmek gerek: Kosova, Yugoslavya’dan ayrılan diğer devletler gibi ‘federe devlet’ değil, Sırbistan’a bağlı ‘özerk bölge’ idi. Sırpların Boşnaklarla olan ayrılığı ırk ayrılığından değil, din ayrılığından geliyor. Onların Müslüman olmalarını bir türlü hazmedemiyorlar. Aslında Osmanlı, halklar üzerinde din değiştirmeleri konusunda hiçbir cebir ve şiddet kullanmamıştır. Boşnaklar kendi rızaları ile Müslümanlığı kabul etmişlerdir. Ama Kosova halkının çoğunluğunun Müslüman Arnavutlardan oluştuğunu da dikkate almak gerek. Kosova’daki Sırp sayısı azdır. Sadece kuzeyde Sırbistan’a komşu ve de zengin maden rezervleri olan Mitrovitza’da Sırp çoğunluğu vardır. Bu bölge her halde yeni devletin başını çok ağrıtacaktır.

Kosova’nın demografik durumunu internetten araştırdım. Ancak 1991 yılı sayımına ait kesin rakamlar bulabildim. Bu tabloya göre toplam nüfus 1 milyon 954 bin 747. Bu nüfusun % 83’ü Arnavut, % 10’u Sırp, % 3’ü Boşnak, % 2’si Roman, % 1’i Karadağlı ve % 1’i Türklerden oluşuyor. Yeni tahminlere göre 2,3 milyon nüfusun % 92’si Arnavut, % 4’ü Sırp, % 2’si Boşnak, % 1’i Roman, % 1’e yakını Türk olarak veriliyor. Her halde bu son hesaba göre boşalan köyler falan var ki Sırp nüfus azalınca Arnavutların oranı yükselmiş. Boşnak ve Türklerin bir kısmı ise yaşanan karmaşa içinde Türkiye’ye kaçmış olmalılar. Yine bu hesaba göre nüfusun % 52 buçuğu 18 yaş altındaki gençler ve çocuklardan oluşuyor. Ülkede % 70 oranında işsizlik var. Halkın % 95’i Müslüman, % 5 kadarı da Ortodoks veya Katolik zannediliyor. Müslümanların % 20 si Bektaşi, % 80’i Sünni imiş. Müslüman kadın-erkek arasında kaç-göç yaşanmıyor. Sokaklarda türbanlı kızlara rastlanmıyor. Onun için de Priştine üniversitesinde bizim üniversitelerde yaşanan olaylara rastlanmıyor. Evlilik törenleri kadın-erkek bir arada camide icra ediliyor.

Ayrılıkçılarla problem yaşayan bazı devletlerle Rusya ve Sırbistan’ın muhalefetine rağmen, bazı AB devletlerinin, özellikle de ABD’nin desteğini alan 120 kişilik bölge parlamentosu, 17 Şubat 2008 günü Kosova’nın bağımsızlığını ilan etti. Ancak bu öyle bir bağımsızlık ki, ordu 17 bin NATO askerinden, polis, yargı ve bürokrasi 2 bin BM elemanından oluşuyor. ABD’nin izinden ayrılmayan Türkiye de yeni devleti tanımakta gecikmedi. Bu acul tanımanın Türk iç ve dış politikası ile olan çelişkisinin, Rusya tarafından kullanılacağını da göze almamız gerekecek. Dış politikada duygulara yer yoktur. Karşılıklı çıkarlar söz konusudur. Ayrıca, yeni devletin BM üyesi olabilmesi epey zor görünüyor. Rusya’nın vetosu ile karşılaşacakları kesin gibi.

Altı etnik grubu temsil eden 6 yıldız ve Kosova haritasından oluşan yeni bayrak, Türkiye Sapanca’da bir bayrak fabrikasına sipariş edilmiş. İlk etapta, bağımsızlık ilanından bir gün önce 200 bin bayrak Kosova’ya yetiştirilmiş, kalan 2 milyon adet bayrak da gönderilmek üzere imiş. Bunu niçin yazıyorum? Demek ki Kosova’da tekstil gibi basit bir sanayi bile yok.

Acaba bağımsızlık ilanından sonra Sırp-Kosova savaşı çıkar mı? Batı dünyasından gelen kuvvet desteği durduğu sürece böyle bir olasılık çok zayıf olmalı. Ama özellikle kuzey bölgelerinde yer yer karışıklık çıkması kaçınılmaz görünüyor. Slovenya 27 AB ülkesinden biri oldu. Hırvatistan ve Makedonya da aynı yolda yürüyorlar. Sırbistan’ın AB üyeliğine kabulü ise şimdilik olası görünmüyor.

Aslında Kosova devletinin ve komşularının ileride başını ağrıtacak başka önemli bir problem var. O da şu: Arnavutluk devletinin (Albania – Republika e Shqiperise) nüfusu 4 milyon kadarken, Makedonya’da 2 milyon, Kosova’da 3 milyon, Karadağ’da yarım milyon ki toplam 5 buçuk milyon olarak tahmin edilen Arnavut asıllı nüfusun çevre devletlerde toplandığını görüyoruz. Bu demektir ki, Balkanlarda sular durulmayacaktır. İleriki yıllarda, karşılarına bir fırsat çıktığında çevredeki bunca Arnavut nüfusun ‘anavatan’la birleşmeyeceğini kimse temin edemez.

Yüzyılımızda dahî, ‘Bir arada yaşama ruhu’ bir slogandan öteye gitmiyor. Uygar dünyada hâlâ geçerliliğini koruyan bağnaz ulusçuluk akımları ile oluşturulan bu bölünmeler daha ne kadar devam edecek dersiniz? Bu parçalanmaların sonu neye varacak? Birçok kaynaktan yoksun küçük küçük ülkeler ekonomilerini nasıl düzenleyecek, hızla ilerleyen bilim ve teknoloji dünyasına nasıl ve ne derece ayak uydurabilecekler? Bu sorulara müspet yanıt vermek oldukça zor olsa gerek.

ABD, çeşitli ulusların birliği ve beraberliği ile oluşmuş süper bir devlettir. Buna karşın, dünya halkları üzerinde klâsik ‘böl ve yönet’ ilkesini uygulatmak işine geliyor.

Kosova’da Osmanlı mirası birçok cami, medrese, türbe, tekke, zaviye, kütüphane, arasta, çeşme, şadırvan, sebil, imarethane, han, hamam, kervansaray, köprü, kale ve tipik Osmanlı yerleşimleri var. Bundan sonraki yazımda bu eserlere, bu eserlerin bu günkü durumlarına ve de Türkiye’de yaşayan, artık bizden olmuş, kardeş Arnavutlara ve Kosovalılara değineceğim.

Yayın Tarihi : 3 Mart 2008 Pazartesi 12:11:58


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
sinasi IP: 85.100.228.xxx Tarih : 13.03.2008 10:20:57

Sayın Ergüvenç,çok güzel bir şekilde Kosova'nın yapısını işlemişsiniz.Makedonya bağımsızlığını ilan ettiğinde ilk tanıyan T.C.idi. Gönül isterdiki Kosova için de aynı çevikliği gösterebilmeliydik.Size 1994 te yaşadığım bir anımı anlatmak istiyorum.Üsküp'te ticaret faaliyetlerinde bulunmak için bir firma açtık.Bu işlemleri yapabilmek için bir avukatla irtibata geçtik.Bu avukat daha sora çok iyi bir dostumuz oldu.İlerleyen günlerde bana balkanlarda olabilecek hadiselerle ilgili bazı planlardan bahsetti.Bu planlardan biri Büyük Arnavutluk Devletidir.Makedonya'nın parçalanması,Sancağın Sırbistandan ayrılması,Karadağın bağımsızlığı,Bosna'nın parçalanması,yani özetle nüfusları 5 ile 8 milyondan oluşan etnik,birleştirilmiş küçük devletler.O bölgedeki toplum mühendislerinin uygulamalarında da sanki bu planları gözlemeniz mümkün.Kısacası bölge daha birçok gelişmeye gebe.Burada yaşayan halklar uzn süre bu problemler altında ezilecek gibi görünüyor.Osmanlı,ne kadar iyi siyaset uygulamışki uzun yıllar aynı insanlar bir arada barış içinde yaşayabilmiş.Aynı örneği Tito döneminde de görebilirsiniz.Bugün ise Batı'nın vahşi kapitalist politikaları ve ayak oyunları aynı insanları birbirine kırdırbiliyor.Bölge halklarının bir an önce huzura kavşmalarını temenni ederken, bu konuyu buraya taşıdığınız için size ayrıca teşekkür ediyorum.


emre öztürk IP: 85.110.194.xxx Tarih : 15.03.2008 00:07:23

...''grebene kahramanı yarbay bekir fikri'' isimli eseri tavsiye ederim.. bu arada emel hanım düşüncelerinizi paylaşmak için stumetu@yahoo.com adresimdir. herkese saygılarımla...


emel mejzini IP: 88.235.39.xxx Tarih : 11.03.2008 10:50:22

Merhabalar, Ben 1999'da Türkiye'ye yerleşen bir Kosovalı Türk'üm.1984 doğumluyum ,İ.T.Ü. Şehir ve Bölge Pl. bölümünde okuyorum.Buraya sığınmamın sebebi yaşıtlarım gibi özgür büyümek ,okumak ve gelişmekti.Yaptığınız yorumlar doğru olsa da mantık çerçevesinden çıkmıyor.Şunu söyleme ihtiyacı duyuyorum,duygusal yaklaşım tabi ki olmalı,özellikle bizim gibi yakın toplumlar arasında.Biliyorsunuz ki,Batı toplulukların politikası hep birbirini tutan ve kendi çıkarlarını güten bir yaklaşım içindedir.Bu bağlamda,Yugoslavya'nın parçalanması sadece Miloşeviçin ırçılığı(etnik temizleme)kadar basit olmadığını düşünüyorum.Kosova'da savaş dört ay sürmüştü fakat Bosna'da dört buçuk seneyi bulmuştu,yani zaten yeterince müslüman ölmüştü-hedefe ulaşılmıştı!Biz,yani ailem ve ben savaştan bir hafta öncesi kadar Sancak'a sığındık.Çevre köylerine Sırp birlikleri saldırılarına başlamıştı bile,nato nerdeydi,yani yine geç kalınmıştı.Bu durumda daha hızlı davranmak gerekmiyor muydu,karar süreci hızlandırılmamalımıydı?Sizin gözünüzde yeterince hızlıydı belki ama o zamanı hala yaşayan ve hisseden ben öyle düşünmüyorum.Farklı olmalıydı,birşey yapılmalıydı. Osmanlılar sadece o bölgeyi değil kocaman bir bölgeyi kuşatmıştı.Asıl Yugoslavya'nın diğer ülkeleri Sırpların değildi ama yine de ayrılmaları zor oldu.Dediğiniz gibi Kosova'nın bir özerklik durumu vardı ama hiçbir zaman bir devlet değildi.Fakat o kadar katliam ve zülümden sonra bunu fazlasıyla hak etmiş,tekrar birlikte yaşamayı imkansız kılmıştır.Üzülerek yazıyorum,Kosova'da inanılmaz bir nefret var(sırplar-arnavutlar arasında),hala var ve uzun bir dönem olacak,çünkü çocuklar öyle yetişiyor. Biz Kosova'lı Türkler'e değinmem gerekirse,hep iki toplum arasında kalmıştık ve hiçbiri taraf bizi benimsenmemişti.Şimdi umutluyum nedense,o kadar ki mezun olunca dönmeye düşünüyorum.Zaten Türkiye'nin politikası da o,Kosovalı Türkleri döndürmek,bir türlü vatandaş olamadık (6 sene).Size soruyorum biz nerdeyiz,Kosovalı Türkler,bizi düşünen var mı? Kosova'lı Aranavutlar'ın "Büyük Arnavutluk" hayalleri yoktur,en azından oradaki gençlerin yok.İstedikleri şey kendi küçük devletine sahip çıkmak ,ilerlemek ve özgür kalmak,rahat bir nefes alabilmek. Şu anda fakir olan KOsova zengin olabilecek potansiyele sahiptir(Bunu bir Şehir ve Bölge Plancısı olarak söylüyorum),yoksa niye Batı KOsova'yı desteklesin ki? "Mülüman bir ülkeyi" Bu arada Emre Bey'e hak veriyorum Sırp'lar hala Osmanlı'lara kinliler bu yüzden Türkler'den nefret ediyorlar ve bir intikam duygusu içindeler. Yazacak çok şeyim var aslında,çok ileri gitmekten çekiniyorum(belki gitmişimdir bile).Şimdilik bu kadar,umarım bu yazışmalar devam eder,bu kadarcık umursanmaktan bile mutluluk duydum. Teşekkürler...


eren yılmaz IP: 88.254.179.xxx Tarih : 12.03.2008 16:37:21

bende bir arnavutum dedemin babası kosovadan gelmişler kosovanın bağımsızlığına sevindim yazarımıza her konuda katılıyorum emel hanımada katılıyorum ben adana ceyhanın ilçesinde oturuyorum çevretepe köyünde bazen kosovadan turistler geliyorlar köyümüze köyümüz hep arnavut arnavutçe konuşuyoruz emel hanım eyer bu msj okursanız sizinle tanışmak isterim umarım arnavutçe de konuşuyorsunuzdur msn de konuşururuz erdi_6146@hotmail.com eklerseniz konuşmak için tarihi msn me atarsınız ozamn gireirim tanışırız bende bir arnavutum ve arnavutçe biliyorum unv okuyorum


emre öztürk IP: 85.110.115.xxx Tarih : 8.03.2008 17:55:36

sayın yazar tanımanın acele olduğunu ve duygusal karar olduğunu söylüyor. katılmıyorum geç bile kaldık tanımada. ilk tanıyan biz olmalıydık. zannediyor musunuz ki biz Kosova'yı tanımasak Rus politikası değişir? sırpların gözünde biz Türklerin yerini anlamak için Slobodan Miloşeviç'in 28 Haziran 1989'da Kosovada toplanan yaklaşık 1 milyon Sırp vatandaşa yaptığı konuşma metnini okumalısınız. bu tarihi konuşma 1389 1. Kosova savaşının günü gününe 500. yılında bilerek yapıldı. sırplar için o gün (28 haziran) hala kutlanır ve bir Türk padişahının öldürüldüğü gün olarak kutsaldır. Boşnak ve Hırvatlar bile kaybettikleri bir savaşı kutlayan Sırpları anlayamaz.!! Sırpları Türkler hakkında ne düşündüğünü anlamak için General Ratko Mladiç'in Temmuz 1995 te Srebrenica'da 15000 Boşnak erkeği katletmeden hemen önce söylediklerini izleyiniz. (BBC belgesellerinde var!)Büşnak şehrini ele geçiren bu cani Türklerden intikam aldığını ve kendisinin bu harekatının 1806 daki isyandan sonraki en başarılı harekat olduğunu söylüyor...


GÜRBÜZYILMAZ(GAZİ ÜNİV.) IP: 85.96.233.xxx Tarih : 11.03.2008 12:58:47

Ben bir türk oğlu türk göçmeni olarak SAYIN EMEL MEJZİNİ isimli kişiyi sonuna kadar destekliyorum.Bence artık kosova'da türk kalmamalıdır.Çünkü orada güvende değiller ve ben kardeşlerimizin artık zarar görmesine tahammül edemiyorum.Bütün kardeşlerimiz buraya vatanımıza gelmelidir.(ve tabii ki Osmanlıdan orada kalacak eserlerde)Eğer gelmelerinde aksi bir durum çıkarsa biz onları gerekirse gider sırpların elinden kan dökerek alırız.Allah(c.c.)tan başka hiç kimseden korkumuz yoktur, bunu da böyle bilsinler.


emre öztürk IP: 85.110.194.xxx Tarih : 15.03.2008 00:05:26

sayın Emel Hanıma, ben de sizin söylediklerinize tamamen katılıyorum. Türklerin Kosova'da bu kargaşalardan önce de çok sıkıntılar çekmiş olduğunu az çok anlayabiliyorum. eğer diğer arkadaşlar da Osmanlı zamanında en sadık millet olarak anılan ve bu yüzden ittihat terakki yönetimine kadar vergi alınmayan Arnavutların 1912 ve 1913 te nasıl kandırılıp balkanlardaki osmanlı türküne ihanet ettiğini ve balkan savaşının detaylarını merak ediyorsa