3
Haziran
2024
Pazertesi
ANASAYFA

Mahya Sanatı

Ramazan geldi, hoş geldi. Bu vesileyle Ramazan ayı ile özdeşleşmiş ‘’mahya’’ ve mahya sanatından bahsetmek farz oldu. Mahya, Farsça ‘’aylık’’ anlamına gelen ‘’mahiye’’nin Türkçeleşmiş hâli olsa gerek. Ama Türkçemizde mahya anlamının aylıkla ilgisi kalmamış. Ramazan, kandil ve milli bayram gecelerinde camilerin iki minaresi arasına ışıkla yazılan vecize ve şekillere verilen isim olmuş. Bu güzel gelenek diğer hiçbir Müslüman ülkesinde bulunmayan, yüzde yüz Türk icadı bir düzenleme. Vefik Paşa’nın Lehçe-i Osmani’sinde ‘’Çifte minareli camilerde Ramazan ayında avîzan olan resimli kandil’’ olarak tarif ediliyor.

 

İlk mahya, 1614 yılında Hafız Ahmed Kefevî tarafından, Fatih Camiinin iki minaresi arasında gerçekleştirilmiş ve Sultan Ahmed’e sunulmuş. Bu buluş, Sultanın çok hoşuna gitmiş olmalı ki 1617’de açılan Sultanahmet Camiine mahya kurulması için irade-i seniye çıkmış. Ardından Eyüp Sultan Camiine iki şerefeli çifte minare yapılması ferman buyurulmuş. Bütün bu bilgileri, çok daha ayrıntılı olarak ve de güzel üslûplarıyla Balıkhane Nazırı Ali Bey, Ahmed Rasim, Musahipzade Celal, Sermet Muhtar Alus, Halit Fahri Ozansoy, Ercümend Ekrem Talu ve de Burhan Felek gibi ediplerin yazılarında bulabilirsiniz.

MAHYA NASIL YAPILIR?

Her şeyden evvel projesi çizilir. Kâğıda resmedilen yazı veya şekil, karelere bölünür. Uygulamada iki şerefe arasına gerilen halatlar arasında bu karolaj, iplerle ve belirli oranda büyütülerek oluşturulur. Her bir kareye düşen desen için yüzlerce yağ kandili, çıkrıklarla teker teker yerlerine yerleştirilir. Böylece kâğıda çizilen şekil veya yazı, 20 günlük çalışma sonunda kandillerin ışığı ile pırıl pırıl gözler önüne serilmiş olur. Düşünebiliyor musunuz ki bu kandiller sabah erkenden toplanıyor, akşam yeniden yakılarak tek tek yerlerine yerleştiriliyor. Bu günün mahyaları elektrik ampulleriyle yapıldığından yazı veya resimler bir kere yapıldıktan sonra iş bir elektrik düğmesine kalıyor, böylece her gün toplama ve yeniden kurma meşakkati de yaşanmamış oluyor.

Günümüzün mahyaları, Vakıflar Bölge Müdürlüğüne bağlı mahyacılar tarafından kuruluyor; bu geleneksel ve güzel âdet devam ettiriliyor. Öğrendiğime göre Allah uzun ömür versin, Kahraman Yıldız usta 36 yıldır bu mesleğe emek veriyormuş. İstanbul’da Sultanahmet, Süleymaniye, Eyüp Sultan, Eminönü ve Üsküdar Yeni Camileri, Edirne Selimiye, Bursa Ulucami, Eskişehir Reşadiye ve daha birçok selâtin camilerinde mahya kuruluyor.

 

 MAHYALARDAKİ SLOGANLAR

Son zamanlarda rastlamadığımız, daha ziyade Osmanlı döneminde rastlanan bazı desenler varmış. Örneğin, çiçek, Kızkulesi, yandan çarklı vapur, çifte kayıklar gibi desenler. Günümüzde ay-yıldızlı al bayrağımız resmediliyor. Ne yazık ki Arap elifbasında yazılmış eski mahyalara ulaşamadım. Son yıllarda gördüğümüz Lâtin abeceli ve dînî içerikli bazı sloganlar şöyle:

HOŞ GELDİN YA ŞEHRİ RAMAZAN
ŞEFAAT YA RESUL ALLAH
LA İLAHE İLLALLAH
İMAN ALLAHADIR
ORUÇ TUT SIHHAT BUL
ZEKÂT MALI ARTTIRIR
NAMAZ DİNİN GEREĞİDİR
ORUÇ ARINMAKTIR
ONBİR AYIN SULTANI

1908 İkinci Meşrutiyette:

YAŞASIN HÜRRİYET
HÜRRİYET ADALET MÜSAVAT UHUVVET

Savaş yıllarında:

EYTAMA YARDIM (Eytam = Yetimler)
HİLALİ AHMERİ UNUTMA (Hilal-i Ahmer = Kızılay)

Cumhuriyet döneminde.

SEVELİM SEVİLELİM
YAŞASIN İSTİKLAL
İLİM HAYATTIR
YERLİ MALI AL
CUMHURİYETİN … YILI

29 Mayıslarda:

YÜCE FATİH RUHUN ŞAD OLSUN

Bu Ramazan belki daha orijinal söylemlere rastlayabiliriz.

Mutlu Ramazanlar…


yerguvenc@gmail.com  
 

Yayın Tarihi : 1 Ağustos 2011 Pazartesi 15:41:52
Güncelleme :8 Ağustos 2011 Pazartesi 09:41:42


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Teoman Törün IP: 85.98.173.xxx Tarih : 3.08.2011 14:17:17

Toplumumuzun bu çok sevimli ve estetik geleneğini, özellikle, bizim gibi bu konuda alargada kalan okuyucalara hatırlatıp daha yakından tanıtan yazara çok teşekkürler. Gerçekden toplumumuzun bizim gibi eskiye bigâne kimselerin dahi yüreklerini ısıtan mutlaka muhafaza edilmesi gerekli gelenekleri ve sanatı var; her ne kadar resimdeki mahyadaki slogana hıfz-ı sıhha yönünden katılmasam da.


Yılmaz Ergüvenç IP: 88.236.163.xxx Tarih : 6.08.2011 12:40:04

Sayın Yaşar Ertaş yorumuyla yazıma çok isabetli bir katkıda bulunmuş. Geleneksel sanatlar da yeniliğe açık olmalı. Aynen katılıyor ve kendisini kutluyorum.


yasar ertas IP: 94.135.148.xxx Tarih : 6.08.2011 00:21:45

Adi güzel kendi güzel "mahya sanati.`` Ilk baslangici 1600 lü yillarda buda  ne kadar güzel. Maalesef görünüslerinde güzelige malzemelerinde tedbire  yenilige hic bir adim atilmamis. Eski düzen eski lambalar etrafi bantlarla cevrili edisonun ilk cikan ampüleri (artik bunlar avrupada yasak) nedir bu sistem  bunu anlayan varmi hicmi bizim elektrik mühendisimiz yok allah muhafaza bir kopsa yandik ceryanami tutuluruz lambalarin camlari oramizami buramizami girer bilmem benden nasihat oralarin yakinindan altindan gitmemekte gecmemekte fayda   vardir. mahya sanatini bari Yarim yamalak yapmayin allahinizi severseniz Hele bir emek verin hele bir güzellik verin hele bir teknik verin hele bir caga uydurun hele bir isiklari dini  dans ettirin elinizi öpmesem na merdim Bu iste bir ekonomi yatiyor 11 ay ugrasilsin üretilsin caba harcansin 1 ay bereketi yensin bu mübarek bereketli ayda hem gözlerimize güzel görüntü olsun hem ugras verenlere bir risk yaratilsin Not: hic yoktan genede iyi ama neden daha iyisi olmasin