26
Nisan
2024
Cuma
ANASAYFA

Seçmece Mimari

Bu başlığın mimarlık literatüründeki adı ‘’seçmece’’ değil, eklektik (eclectic), yani ‘’seçmeci mimari’’dir. Ne var ki bizler bu akımı son yıllarda karpuz seçer gibi mimari örnek seçmece durumuna getirmiş olduğumuz için böylesine bir başlığı daha münasip buldum.

Avrupa’da seçmeci mimarlık Rönesans fikirleriyle filizlendi. Antik dönemin Yunan ve Roma, Ortaçağın Gotik mimarlık üslûbu biçim ve elemanlarının yer aldığı binalar inşa edilerek yeni bir seçmeci mimari kompozisyon yaratıldı. Kilise ve katedral mimarisine has elemanlar, kültür yapılarında ve saray cephelerinde yer alabildi. Gotik mimariye özenen evler inşa edildiği gibi, İtalya’da yaptıracağı ikametgâhın Hint mimarisinde olmasını mimardan isteyen görgüsüz yeni zengin mal sahipleri vardı.

Mimar Charles Garnier’nin Paris Operası Viktorien Gotik, Londra Westminister Hall, parlamento binası, dikey çizgileriyle Gotik çağrışımlı seçmeci mimari üslûbun başarılı örnek binalarındandır.

Thomas Jefferson, ABD’nin üçüncü başkanıdır. Başkan, hukuk menşeli bir devlet adamı olmasının yanı sıra yazar, müzisyen ve de sanat tarihine aşina bir mimarlık heveslisi idi. Virginia Eyalet Meclisi binasının projesini yanına bir mimar danışman alarak bizzat kendisi çizdi. Kitle olarak Antik Roma mimarisini örnek almakla beraber, cephe sütunlarında Roma’da olmayan Grek mimarisi İyon başlıklarını kullandı. Yan cephelerde işlev zorunluluğu ile günün işlevine uygun pencereler sıralandı. Bu bina, bundan sonra inşa edilecek Amerikan kamu yapılarına örnek teşkil etti. Ön cephelerde kullanılan İyon başlıklı sütunların yanı sıra Bizans mimari elemanlarının da eklediği birçok kamu binası yapıldı.

Tarih boyunca devlet adamları, kendilerini unutturmayacak mimarlık anıtlarını, iktidarda bulundukları süre içinde inşa etmekte ısrarcı olmuşlardır. Örneğin Napoleon Bonaparte olsun, 3. Napoleon olsun, Hitler ve Mussolini olsun, yanlarına aldıkları müşavir mimarlara, seçtikleri mimari üslûptaki ve zevklerini yansıtan anıtsal yapıları inşa ettirmişler, genellikle ‘’seçmeci mimarlık’’ yanlısı olmuşlardır.

Seçmeci mimarlık, ülkemizde de revaç bulmuştur. Çeşitli stilleri bir araya toplamış bulunan Aksaray Valide Camii, bir ‘’seçmeci mimarlık’’ ürünü eserdir. Mimar Kemalettin ve Vedat Beyler de eserlerinde kubbe, kemer, sütun başlığı gibi Osmanlı’nın dini mimarlık elemanlarını sivil mimarlık yapılarına uygulamışlardır. Bu gibi yapılar, ayrıntılarında ‘’Klâsik Osmanlı’’ mimari elemanlarını kullansalar da bu elemanların inşa ettikleri binaların işlevlerine uyumsuzlukları açısından ‘’biçimci’’ sıfatından kurtulamamışlardır. Yine de günümüzde inşa edilen Mimar Sinan Camii gibi Mimar Sinan eseri Osmanlı camilerinin birebir kopyası olarak inşa edilen ‘’seçmece camiler’’i gördükten sonra, Kemalettin, Vedat ve Arif Hikmet Bey gibi mimarlarımızı, eserlerinin bütününde ‘’kopyacılık’’ yapmadıkları için takdir ediyor, mimarlık tarihimizde saygıyla anıyoruz.

Özellikle dini mimaride yeni değerler yaratmak yerine geçmişin değerlerini yinelemek, günümüz kültürünün yerinde saydığı anlamına gelse de, bunun Türk mimarlık sanatının yerinde saydığı anlamına gelmediğini, sadece muktedir devletlilerin kişisel muhafazakâr görüşlerinin ürünü olduğunu dikkate almamız gerekiyor. Çünkü günümüzün özel kuruluşları ve çağdaş kültürlü işverenler, genç mimarlarımızın çağdaş eserlerine değer vermekte ve ülkeye ilginç yapılar kazandırmaktadırlar.

Şimdi sözü inşa edilmek üzere olan ‘’Çamlıca Camii’’ne getirmek istiyorum. Daha evvelki yazılarımda belirttiğim gibi Çamlıca Tepesine Sultanahmet Camisinin kopyasının çok daha azametli bir agrandismanını yapmanın, Türk mimarlığına hiçbir katkı sağlamayacağını, üstelik bu günün Türk mimarlığı adına bir nakısa teşkil edeceğini ifade etmiştim.

Çamlıca Camisi (İlk proje)

Bu defa Sayın Başbakanın akademik çevrelerle müşterek çalışmalar yaparak seçilmiş proje üzerinde bazı tadilâta gittiğini Hürriyet ve Radikal gazetelerinden takip ettik. Seçilmiş bulunan proje ile tadil edilmiş projenin sadece cephe fotoğrafları yayınlandığı için proje üzerinde etraflı bir fikir beyan etme imkânımız bulunmuyor. İlk intibada insanın ‘’Ha Hoca Ali, ha Ali Hoca’’ diyesi geliyor. Yani tadil edilmiş projenin ilk projeden pek fazla farkı yok. Yine de bu yeni projenin, eskisine nazaran kopyacılıktan ziyade seçmeci (eklektik) mimariye daha fazla yaklaştığı anlaşılıyor.

Tekrar edeyim; fotoğraflardan gördüğüm kadarı ile yeni projede tespit edebildiğim seçmeci elemanlar şöyle:

Dış giriş kapıları ve revak galerileri cephelerindeki sütun ve kemer tipi, Osmanlı’da hiç kullanılmayan, tam dairesel kemer tipi olup tümüyle ANTİK ROMA üslûbunu içermektedir. (Bu tip kemeri Osmanlı, sadece kubbe çevresindeki küçük pencerelerde kullanmıştır).

Yüksekliği ilk projeye nazaran düşürülen ve basık forma getirilen ana kubbe, BİZANS - AYASOFYA üslûbuna dönüştürülmüştür.

Caminin değiştirilmiş ana girişinde yer alan stalaktitli taç kapı, İRAN MENŞELİ – SELÇUK üslûbudur.

Çamlıca Camisi (Yeni proje)

Girişin iki yanındaki nispeten sağır bırakılmış duvarlar SELÇUK yapılarına yakın bir görünüm almıştır.

Caminin ana kitle örtüsü, MİMAR SİNAN – ŞEHZADE CAMİİ örtü şemasıdır.

Minareler konum, adet ve üslûp açısından SULTANAHMET CAMİİ minarelerinin benzeri olmakla beraber, yükseklikleri, KLÂSİK OSMANLI camilerindeki kubbe ve minare arasındaki altın oran’ı dikkate almamış, anormal sivrilikte minarelerdir. Keza minare petek kulesi de normalin üzerinde uzundur.

Çamlıca Camisi şadırvan avlusu (İlk proje)

Şadırvan avlusunda, ilk projede her halde yenilik olsun diye düşünülen, şadırvan üstündeki ‘’Yedinci Minare’’ adı verilen UCUBE kaldırılmış. Çok isabet olmuş.

Çamlıca Camisi şadırvan avlusu (Yeni proje)

Şimdilik fotoğraflardan görebildiklerim bu kadar.

SONUÇ: Çağdaş mimarlığı bir yana koyup, MİMAR SİNAN’ı, SEDEFKÂR MEHMED AĞA‘yı taklide yeltenen ve de onlarla yarışmaya kalkışan mimarların alnını karışlarım.


yerguvenc@gmail.com

Yayın Tarihi : 26 Şubat 2013 Salı 11:32:23
Güncelleme :26 Şubat 2013 Salı 11:48:14


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
yasar ertas IP: 5.61.151.xxx Tarih : 26.02.2013 21:30:22

secmece  basligi bana hemen karpuz satanlari hatirlatti gell gell gel abla secmece bunlar secmece diye bagirirlar kulaklarimi tirmalarlar kafamada takarlar secmece lafini da duyunca karpuzlar aklima gelir

dini yapilarimizda bir özellik bir güzellik  var görüyorum  benim gözlerimi  her zaman özenle onlara  bakmaya cekmistirler yapanlara helal olsun isleri dedirtmistir yillar gecmesine ragmen eskileri ile yenileri arasinda bir ortak yapi   bagi vardir bu güzel bag baglandikca beni memnun da etmektedir

eski ama güzel olan güzellikleri yenilerde bu güzellikleri kopyalama veya icinden parca parca güzellikleride secerek  secmece secmece tere yagindan kil ceker gibi cekerek  güzeliklere güzellik ekliyerek yapilanlara karsi degilim yanliz bu zamanda yeni yapilanmada bahce düzenin ve bu bahce düzeninde ulasim sisteminin en önemlisi araba park yerlerinin olmamasi mimarinin altindan girip üstünden cikmaktadir (camlica camisinin galiba bu park yeri vs. göz önünde tutulmamaktadir resimden görünüsü (res.. bakiniz.....)

dini mimarimiz gibi keske kamu belediye  hükümet vs binalarimizdada olsa cogunlukta bu binalarimiz sahis evlerine benzemektedir

ögünmemizden örnek eeeeh eeeh be yav kutu gibi ev yapti bu komsu aslinda  normal dört tarafi dümdüz bir duvar aslinda duvarini bir cikimli bir girmeli catilarimizi bir dik bir  egik bir düz  oymali yuvarlakli yapsak hem göze hem sevke uydursak ne iyi olur ama bizde bunlar hangarya islerdir biz angarya ise ne zaman nede para harcariz sakkada sukkada is bitecek parayi kapacak kalan harci hatta kütegi orada birakacak arkaya bakmadan oradan kacacak arkaya bakarsa yaptigini görürse utanacak  bu yaptiranlar uyanirsa benden paray i geri  kapacak kac kac der kacanin anasi aglamaz der hakkaten kacanin anasi bizde aglamazdir ama islerimiz binalarmiz dürüst mimarlarimiz hüngür hüngür aglar  


erdemyucel IP: 88.244.140.xxx Tarih : 26.02.2013 12:06:09

Mimari tarihi olarak son derece yerinde ve güzel bir yazı. Kuşkusuz anlayana...Hele son cümleniz olan Mimar Sinan ve Sedefkar Mehmet Ağa'yı taklide yeltenenlerin alnını karışlarım sözcüğün tam anlamıyla bir ibret...O da anlayana tabi...

Çamlıca camisini yapmarın asıl amacı ibadet edecek insanlara yer sağlanması değil. İstanbul'a yaptırdığı eserlerle iz bırakanlarla kendini eş değer görenlerin bende varım demesinden kaynaklanıyor.  Devran değişince şimdi bu yeni proje karşısında sus pus olan mimarlar, sanat tarihçiler bakalım sonra neler yazacaklar. Gerçekten öylesine merak ediyorum ki...

İstanbul'un silueti meselesine gelince, bu güzel şehirde siluetle, tarihle , doğayla bütünleşme diye bir şey kaldı mı ?