25
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Siyasi Parti İlkeleri Mimariye Yansıyor (IX)

Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) (AK Parti) iktidar oluyor

2002 yılında kurulmuş bulunan üç parti koalisyonu, ne hikmettir bilinmez, aynı yıl erken seçim kararı aldı. Yapılan seçim sonucunda Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) tek başına iktidar oldu. Partinin esas lideri olan Recep Tayip Erdoğan, daha İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken bir söylevinde cami kubbelerini asker miğferine, minareleri süngüye benzeten bir Ziya Gökalp manzumesini okuduğu için -ceberut ve antidemokratik bir icraatla- başkanlıktan alınmış ve hapsi boylamıştı. Bu eylemi yapanlar, ileride söz sahibi olacak bir lider yarattıklarının farkında değillerdi. Esasen aynı Ziya Gökalp’ın ‘’Bir ülke ki camiinde Türkçe ezan okunur / Köylü anlar mânâsını namazdaki duanın / Ey Türkoğlu işte senin orasıdır vatanın’’ dizelerini söylemek, dönen devran içinde kimsenin işine gelmiyor, cezası (!) biten esas lider, bir ara seçimle TBMM’ne giriyor ve başbakan oluyordu.

Yeni parti, Türk siyaset tarihi içinde DP – CHP çekişmesinden sonraki en çok kutuplaşmaya neden olan bir iktidar oldu. Partinin bir ‘Radikal İslâmcı’ partiden ayrılanlarca kurulması ve de tek başına iktidar olması, Kemalistler ve Cumhuriyetçiler üzerinde soğuk duş etkisi yarattı. Nitekim Dünya kamuoyu da yeni iktidar partisini ‘Ilımlı İslâm’ olarak anıyordu. Kurucular, kendilerini ‘merkez sağ parti’ olarak niteleseler de muhafazakârlığı, otoriter eğilimleri, dış politikada Batıdan daha fazla Ortadoğu’ya, İslâm âlemine yaklaşması, bu savı doğrular niteliklerdi. Bunun yanında ‘çağdaş liberal ekonomik sistem’ uygulamaları ile ekonomi alanında başarılı bir iktidar olduğunu da yadsıyamayız.

AKP döneminde mimari

AKP iktidarının güttüğü ‘gelenekçilik beraberinde çağdaşlık politikası’ mimariye de yansımış bulunmaktadır. Bunun tipik örneğini Ankara Söğütözü’nde inşa edilen AKP Genel Merkez binasında görüyoruz. Bu binadaki mimari ifade ve üslûp, partinin siyasi profilinin ve kültür tercihlerinin aynası olmuş durumda. Modern teknolojinin geniş olanakları ile inşa edilen binada Selçuk ve Osmanlı özentisi ayrıntılar yanında İslâm’a göndermeler de dikkati çekiyor. Simetrik yapıda orta kısımda oluşturulan yüksek ‘taç kapı’, giydirme camla kaplanmış. Cam üzerinde yukarıdan aşağıya doğru dizilmiş 10 adet ve üst üste çaprazlama yerleştirilmiş iki kareden oluşan 8 köşeli yıldız motifleri görülüyor. Bu arabesk motifler İslâm dünyasında, iki üçgenden oluşan 6 köşeli Hz. Davut yıldızına nazire olarak niteleniyor. 8 köşeli motif, İslâm’da 8 cennet imgesini betimler. Bunlar, Celâl, Karar, Selâm kapıları ve Huld, Meva, Adn, Firdevs, Naim nitelemeleridir. Bu motifler, bir camide, bir dini mahalde yer alabilir; ama lâik bir ülkedeki bir siyasi partinin cephesinde resmedilmesinin anlamı nedir, anlayamadım. İç mimaride, altın yaldızlı süslemeler, kristal avizeler, ağır kadife perdelerle haşmetli bir dekorasyon tercih edilmiş. Bu dekorasyon, İslâm’ın alçak gönüllülüğünü değil; olsa olsa Emevi saltanatının abartılı, gösterişli dekorasyonunu çağrıştırıyor.

AKP Genel Merkezi (arkitera.com)
 

İktidarın özellikle Milli Eğitim ve Adalet Bakanlıkları, okul ve adliye bina projelerine müdahale etmişler, proje mimarlarını Selçuk, Osmanlı ve dini mimari üslûp ve ayrıntılarını canlandırmaya yöneltmişlerdir. Ne yazık ki ortaya çıkan projelerden pek çoğu, Türk kültür ve sanat birikimini yansıtmaktan uzak, basit ve yoz şekillerden ibaret kalmıştır.

24 derslikli tip ilköğretim okulu (arkitera.com)
 

Gerçekleştirilen bu gibi yapıların Türk mimarlık sanatına hiçbir katkısı olmayacaktır. Bunun nedeni mimarlar arasında, tarafsız jürilerin seçeceği mimari proje yarışması açılmaması, buna karşın projelerin Bakanlık emrinde çalışan memur mimarlara veya kendilerine uygun anlayıştaki mimarlara çizdirilmiş olmasıdır. 24 derslikli tip ilköğretim okulu ve Kuşadası Adliyesi gibi iki örnek fotoğrafı takdirlerinize sunuyorum.

Kuşadası Adliye Binası

Tabii ki yapılanları külliyen kötülemek ve bu konuda bir genelleme yapmak yanlış olur. İstanbul’da yapılan adalet saraylarından, İzmir Adliye Sarayı mimarı Mustafa Aytöre’nin eseri olan İstanbul, Çağlayan Adliye Sarayı gelenekseli doğru yolda özümseyebilen modern bir yapı olmuştur. Keza Ankara Sincan Adliyesi çağdaş mimariyi yansıtan bir binadır.

İstanbul, Çağlayan Adliye Sarayı, Mimar Mustafa Aytöre
 

Anayasa Mahkemesi binası, çağdaş mimarisi ile takdir ediliyor. Gönül ister ki bu güzelim bina, zaman içinde arabesk motiflerle dekore edilmesin.

Ankara Sincan Adliyesi

Burada konumuz gereği olarak siyasi etkilere maruz kalan resmi binalardan bahsettik. Hâlbuki özel sektör, yapı projelerinde en başarılı mimarları seçiyor, büyük yapılarında genel yarışma veya belirli mimarlar arasında sınırlı mimari proje yarışmaları açıyor ve ofis veya konut yapılarında mimari değeri olan projeler üretiyor. Bu binalar, çağdaş teknolojinin gereklerine göre inşa ediliyor ve özel sektör ekonomisi, yapı alanında da doğruyu bulabiliyor.

Anayasa Mahkemesi, Mimar Aybars Acarsoy, Gökhan Aksoy, Gökhan Büyükkılıç (arkitera.com)
 

Nicelik olarak çok başarılı konut üretimi yapan TOKİ’nin de bundan sonraki üretimini özel sektör projelerinde olduğu gibi mimarlık sanatına saygılı ve de nitelikli projelerle sürdürmesini diliyorum.

EPİLOG

Siyasetin mimariye olan etkileri konusuna genel olarak yaklaşırsak, rejimlerin anıtsal yapıları kendi ideolojilerini halka telkin doğrultusunda kullandıkları yadsınamaz. Doğaldır ki, faşist, nasyonal sosyalist, komünist ülkelerin anıtsal yapıları ile demokrasinin geçerli olduğu ülke yapılarında - ki bu yapılar anıtsal yapılar da olsa - büyük farklar vardır. Ayrıca devletçi ekonomik rejimlerdeki başat mimari yapılar devlet yapıları, piyasa ekonomisinin geçerli olduğu liberal ülkelerdeki başat mimari yapılar özel sektör yapıları olmaktadır.

Devletçilikten liberal ekonomiye geçiş süreci yaşayan ülkemizde son yüz yılın mimari panoramasında devlet yapılarının; son onlu yıllarda ise özel sektör yapılarının mimariye yön verdiğini görüyoruz. Bu ana tema paralelinde, genç demokrasi tarihimizde yer alan siyasi partilerin, kısa ömürlü iktidarları süresinde dahi, kendi siyasi ilkeleri paralelinde Türk mimarlığına yön verme gayreti içine girdiklerini bu kısa yazı serisi içinde belirtmeye çalıştım. Bu gibi yapıların, geleceğin Türk mimarlık tarihi içinde fazla yer bulacağını zannetmiyorum.


yerguvenc@gmail.com  
 

Yayın Tarihi : 21 Kasım 2010 Pazar 18:17:26


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
yasar ertas IP: 94.101.46.xxx Tarih : 26.11.2010 09:56:13

Sadece   gözlerimin görüsüne göre görüsümdür özel insaat mimarisi su anda iyi bir yapilis kullanis görünüse uymaktadir ama resmi yerlerin maalesef bir plan bir temeli olmaksizin devam etmektedir buna ragmen güzele gitmektedir avrupadaki gözlerimin görüsüne göre özel insaat dik catilli evleri düz duvardan degilde bir girinti cikinti motifli duvar iscilikleri  zarif itinali özen gösterilmis iscilik ile o iste calisan iscinin emegi ve sanatini düsündürür göze hosluk  verir resmi  yerlerinde kirmizi tuglari degisik duvar mimarisi  duvarda bir motif vs.bunun (bir adi var) bir bakarsin ayni stili bir baska sehirdede görürsün kaldirim tas sistemide  her yerde aynidir  bunlar bunlari kalip sitemine sokmuslardir bunlari yazma tartisma anlami yoktur bakimi vardir bunlar bakarlar ve bag yaparlar  bizler yapsakta bakmayiz dag olur anlayisi var gibime geliyor Örnek  kaliteli beyaz tuvalet taslari ve tuvaletlerimiz bir kac ay sonra gidin  o tas sarimtrak bir kirecleme ile kaplanmistir buda  has bir koku ve kireclenme sanati olarak kalmakta  ve devam etmektedir