16
Haziran
2025
Pazertesi
ANASAYFA

Siyasi Parti İlkeleri Mimariye Yansıyor (VII)

Cumhuriyet derin bir yara daha alıyor: 12 Eylül 1980 ve ötesi

1979 Kasımında kurulan Süleyman Demirel hükümeti döneminde ideolojik kamplaşmalar ve cinayetler şiddetini arttırmıştı. Bu kaos ortamına bir de Cumhurbaşkanı’nın seçilememesi eklenince, askeri darbe için yeterli bahane oluşmuş bulunuyordu. Bilindiği gibi 12 Eylül 1980 günü Orgeneral Kenan Evren ve dört kuvvet komutanı yönetime el koydular. Cunta, teröre son verdi ama uyguladıkları faşist yönetim sonucunda, aydın kırımı, işkence ve idamlar birbirini izledi. Ülke, 1982 Anayasası sınırlarında kısıtlı da olsa, çok partili sisteme dönüş çabaları içinde bocalarken, devam eden askeri müdahalelerin acısını bu günlere kadar çekti ve de çekiyor.

Darbelerin ülkeye verdiği zararlar, darbe günleri ile sınırlı kalmıyor. Yıllar ve yıllar sonrasına kadar etkisini sürdürüyor. Önceki yazımda, 1960 – 80 arasında geçen 20 yıl içindeki istikrarsız hükümetler dönemine Osmanlı tarihinden ilham alarak ‘fetret devri’ demiştim. Keza, 1980 darbesinin siyasi ve sosyal yaşamımıza getirdiği istikrarsızlığı da bu günlere kadar çektik ve çekiyoruz.

1982 Anayasası, güdümlü Kurucu Meclis’in hazırladığı, faşist hükümler içeren bir anayasa olmasına karşın yapılan referandumda uysal halkımız tarafından % 92 gibi büyük bir çoğunlukla kabul edilmişti. Buna milli irade diyebilir misiniz, bilmiyorum. Bu Anayasa, geçen 28 yıl boyunca yapılan zorunlu tadiller dışında bu günlere kadar nasıl gelebildi acaba? Çünkü o zamandan bu zamana kadar iktidara gelen hükümetler, faşist yasanın işlerine gelen yönlerine ilişmediler ve kendi çıkarları doğrultusunda kullandılar.

Cunta dönemi mimarisi

Kenan Evren, ayağının tozu ve de göstermelik ve şekilci Atatürkçülüğü ile 26 Eylül 1980 tarih ve 2302 sayılı, ‘Atatürk’ün Doğumunun 100. Yılı Kutlaması ve Atatürk Kültür Merkezi Kurulması Hakkında Kanun’’u çıkardı. Kendi başkanlığında kurulan ‘Millî Komite’’, Ankara’nın Kızılay – Ulus arası ve Atatürk Bulvarı batısında bulunan 141 hektarlık araziyi bu iş için 5 bölgeye ayırdı. 1. bölge olan eski Hipodrom arazisi üzerinde inşa edilecek Atatürk Kültür Merkezi için 1981 yılında mimari proje yarışması açıldı. Birincilik ödülü alan Mimar Coşkun ve Filiz Erkal’ın projesi 6 yılda tamamlandı. Yapılan kitle, ana kompleksin müze, sergi ve kütüphane işlevlerini içeriyor.

Ankara Atatürk Kültür Merkezi, Mimar Coşkun ve Filiz Erkal (akm.org.tr)

Ankara Atatürk Kültür Merkezi (AKM), Anadolu bozkırındaki antik höyük mimarilerine gönderme yapan, tepesi kesik kare piramit kitleden oluşuyor. Yeri ve programı yanlış seçilmiş bu proje, kent içinde fazla işlerlik kazanamadı. Bu günlerde yıkılması gündeme gelmiş durumda. Yerine yapılmak istenen proje, ne yazık ki başkentin Cumhuriyet kültürünü hiçe sayan, İran etkili eklektik bir proje.

Anavatan Partisi (ANAP) iktidarı

ANAP, Turgut Özal’la özdeşleşmiş bir parti. Özal’la gelmiş, Özal sonrası bitmiştir. Bu dönemin mimari gelişmelerine geçmeden evvel 12 Eylülden evveline, 24 Ocak 1980 kararlarına gidelim. Bu liberal ekonomi esaslı kararların mimarı, Süleyman Demirel hükümeti Başbakanlık Müsteşarı Turgut Özal’dır. Aynı esaslar ilkesinde, 1983’te kurduğu Anavatan Partisi, aynı yılın sonunda yapılan seçimlerde, Cunta’nın arzusu hilâfına da olsa, % 10 barajının sağladığı nimetle Meclis’te çoğunluğu elde etti.

ANAP dönemi mimarisi

Turgut Özal’ın mimarlık açısından ilk ve en önemli icraatı, imar konularında halk oyunun önünü açmak ve yerel yönetimlere yetki tanımak amacı ile İmar ve İskân Bakanlığını lâğvetmesi ve bunun sonucunda imar planlarının ve önemli inşaatların Ankara’ya bağımlılığına son vermesidir. Bu iyi mi olmuştur, kötü mü olmuştur, tartışılır. Şu gerçek ki, yerel partizanlıkta ‘ahbap çavuş’ ilişkileri ve maddi çıkarlar ön plana çıkmış, bundan kent plancılığı ve mimarlık sanatı büyük zararlar görmüş, ülke kültürü bütün bu oluşumlara lâkayt kalmıştır.

AKM'nin yıkılarak yerine yapılması gündeme gelen proje, Mimar Feruz Manevi (Azerbaycan) (arkitera.com)

Özel sektör, inşaat malzemesi ve yapı sanayiinin gelişmesinde büyük ilerlemeler kaydetmiştir. Betonarme prefabrikasyon, çelik kayar ve tünel kalıp yapı sistemleri, hazır beton, yapı elemanlarında standardizasyon, asansör, yürüyen merdiven, klima, elektrik, elektronik, plastik, cam sanayiindeki gelişmeler, akıllı bina ve gökdelen inşaatlarının ve çağdaş mimari proje uygulamalarının önünü açmıştır.

Tüm radikal ekonomik kararlar paralelinde turizm sektörüne verilen önemle sahillerdeki orman arazileri imara açılmış, yüzlerce otel ve tatil köyü projeleri gerçekleştirilmiştir.

Antalya'da bir tatil köyü (Club Nena) (tatiller.org)

Resmi inşaat projelerinde, çağdaş mimari akımlar paralelinde çalışmalar yapılmıştır. Yapılan çağdaş mimari proje ve inşaatlara hükümetin hiçbir müdahalesi olmamıştır. O dönemde Türkiye’deki devlet yapılarından sorumlu bir kişi olarak bunu söylüyor ve olayı geniş ufuk ve demokrasi anlayışının bir yansıması olarak görüyorum.

TBMM Camii, Mimar Behruz Çinici (mimarizm.com)

TBMM Camii, mimari açıdan Türk Müslüman dünyasının Batıya açılan bir çağdaşlık örneği olmuştur. Mimar Behruz Çinici’nin bu yapısı, İslâm akidesini iyi yorumlayabilen, aynı zamanda çağdaş ve modern olabilen bir mimari eser olmuştur. Bu gün bazı muhafazakâr iktidar milletvekilleri tarafından caminin mimarisi konusunda olumsuz eleştiriler ve de ‘’Hiç minaresiz cami olur mu?’’ şeklinde sızlanmalar oluyorsa da eser, çağdaş Türkiye’nin çağdaş bir eseri olarak nitelenmeyi hak etmiştir.

TBMM Camii, iç mekân (mimarizm.com)

(Sürecek)


yerguvenc@gmail.com  
 

Yayın Tarihi : 26 Ekim 2010 Salı 11:44:52
Güncelleme :26 Ekim 2010 Salı 11:59:50


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
gokcin yalcin IP: 78.166.89.xxx Tarih : 27.10.2010 19:21:23

 devam

Ayrica AKM nin proesini neden bir  Azeri mimar ciziyor.  Tabii ki kendi mimarisini buraya tasiyacak.  Hic Turk mimar kalmamis mi  AKM  proesi cizecek.

 Not: ozur dilerim  sanirim  gerekli harfi basmiyor klavye. (proe)


gokcin yalcin IP: 78.166.89.xxx Tarih : 27.10.2010 19:15:56

  Yazinizi cok begendim. Cok guzel bir profil cikarmissiniz. Cok haklisiniz  siyasi parti ilkelerinin mimariye yansimasi konusunda. Son on yillarda yapilan  cami minareleri  bizim degil sanki.   Camiler de oyle.

 Minaresiz cami olur mu da ne demek. Sanki minareye cikip ezan okuyan var da.  Bu teknoloik ortamda minareler hicbir sey ifade etmiyor sungu obesini beyinlerimize  ve gozlerimize  sokma amaci disinda.  Nerede insana husu veren  ezanlar  hasret kaldik onlara.  Bilali habesinin kemikleri sizliyordur eminim. iyi gunler.