18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Taksim Meydanı

1939 yılında yıktırılmış bulunan Taksim Topçu Kışlasının da yeniden yapımını kapsayan Taksim Meydanı Yayalaştırma Proje uygulamasına evvelki gün başlandı. İstanbul Belediye Meclisi tarafından oybirliği ile kabul edilen ve 04 Ocak 2012 tarihinde Anıtlar Kurulu tarafından onaylanan plan, Mimarlar Odası başta olmak üzere birçok sivil toplum örgütleri tarafından protesto edilmişti. Bundan sonra da itirazların devam edeceğini, hatta hukuki yollara başvurulacağını tahmin ediyorum.

Taksim Topçu Kışlası ve ortasında Taksim Stadı (Yıkılmadan evvel)
 

Kenthaber okurları her halde anımsarlar; 7-8 yıldan beri ve daha ortada bu plan yokken yazdığım birçok makalede Taksim Meydanının yayalaştırılması ile beraber yıkılan Topçu Kışlasının yeniden ihya edilmesini dile getirmiştim. Bu yakınmalarım, Taksim Meydanının bu günkü düzensiz durumundan, özellikle de trafik keşmekeşinden rahatsız olmamdan kaynaklanıyordu. Meydanın kurtarılmasını isteyen ve beni destekleyen birçok İstanbullu hemşerimin ve meslektaşlarımın da bulunduğunu biliyorum.

Mevcut Taksim Meydanı nasıl bir meydandır?

Kent meydanları, uygar kentlerin olmazsa olmazlarındandır. Ama oto trafiğinin oluşturduğu düğüm noktalarını, kavşakları, otobüslerin beklediği, park ettiği münteha noktalarını içeren meydanlar,‘’kent meydanı’’ sınıfına girmezler. İşte Taksim, böylesine bir meydandır. Kentlinin bu meydanı yaşam alanı olarak benimsemesi ve kullanması, ehven-i şer olanla yetinmekten başka şekilde açıklanamaz. Dikkat ettinizse, pik saatlerde meydanın trafik lambaları altında karşıdan karşıya geçmek üzere bekleyenlerin sayısı 10 dakikada bir yüzleri bulur. Bu arada hareket eden arabaların arasından kendine yol bulma çabasında koşturan pek çok kişiye de tanık oluruz.

Kent meydanları nasıl olmalıdır?

Kent meydanları, kent merkezlerinde, uygar kentlinin sosyal ve yaşamsal ihtiyaçlarına, toplumun birlik ve beraberlik bilincine ve de estetik duygularına hitap eden dış mekânlardır. Meydan, yoğun oto trafiğinden arınmış olmalı, meydanın çevresinde seçkin yapılar ve bu yapıların halka dönük işlevleri bulunmalıdır. Estetik çizgilerle düzenlenmiş bu gibi meydanlar, halka güven hissi verir ve bir mimari mekân oluşturur. Bu mekânın içinde halkın hava alacağı ve çocuklarını getireceği yeşil elemanlar, havuzlar ve heykellerin yanı başında oturma yerleri, çevre binalarda dostlarıyla sohbet edeceği, hafif müzik dinleyeceği kafeler, alışveriş edeceği mağazalar ve de özellikle sergi salonları, tiyatro ve kütüphaneler bulunur. Bu meydanlarda özel günlerde bayram da kutlanır, miting de yapılır.

Bazılarının muhafaza etmekte direndiği Taksim Meydanında bunlar var mı?

Yok.

İşte aslı gibi yeniden inşa edilecek ve yeni işlevler verilecek Topçu Kışlası bu gibi ihtiyaçları karşılayacaktır.

Trafik keşmekeşinden kurtulacak Taksim, niçin İstanbul’un San Marco’su, Piazza Navona’sı olmasın?

Topçu Kışlası yapılacak diye yeşili, Taksim (İnönü) Gezisini feda mı edelim?

Taksim (İnönü) Gezisi 1940’lı yıllarda düzenlendiği zaman Talimhane ve Mete Caddesindeki apartmanlar konut niteliğindeydi. Ne var ki kentlerdeki büyüme, gelişme, genişlemeler, bölgelerin de niteliğini değiştiriyor. Talimhane bölgesi, inşa edildiğinde üst düzey ailelerin ikamet ettiği bir konut bölgesi iken bir ara oto yedek parçacılarının istilâsına uğradı, ticaret bölgesi oldu. Bundan rahatsız olan aileler başka semtlere göçtü. Son yıllardaki turizmin gelişmesi ile oteller bölgesine dönüştü.

Yeni Taksim Meydanı düzenlemesi (Kuşbakışı perspektiv)

Parklar, halkın oturduğu yerlerde, konut bölgelerinde yapılırsa bir değer oluştururlar. Halk orada temiz hava alır, kimi çocuğunu gezdirir, kimi spor yapar, kimi kitap okur, kimi yaşlılar güneşlenir, dinlenir. Ama artık çevrede yoğun konut yok ki. Hadi sağdan soldan geldiniz diyelim. Nikâh dairesine giren-çıkan otomobillerin arasında, egzost gazı koklayarak mı çocuk gezdirecek, alt kat lokantalardan yayılan kebap kokuları içinde mi temiz hava alacak, o hayhuyun içinde mi kitap okuyacaksınız? Gece oradan geçerken falcı kadınlar, tinerci çocuklar, muhabbet tellâlları önünüzü kesmedi mi, sarhoş haytaların olay çıkardığına tanık olmadınız mı?

Yeni inşa edilecek Topçu Kışlası ve ortasındaki park

Bir zamanların önemli maçlarına ve oyuncularına tanık olmuş Taksim Stadı, yıkılan Topçu Kışlasının orta avlusundaydı. Bir futbol sahası 70 x 105 metre boyutunda olur veyan alanlarıyla 12 bin beş yüz metrekare alanı kaplar. Tribünleri de hesaba katarsanız kışlanın ortasında 20 dönüm alanın bulunduğunu anlarız. Bu günkü gezinin etrafını kanser hücreleri gibi sarmış dükkânları ve nikâh dairesini ve de iç otoparkı düşünürsek, kışla inşaatından sonraki yeşil alan kaybının çok da fazla olmadığını görürüz. Tesislerin çevrelediği yeni yeşil alan, gece-gündüz yaşayan bir parka dönüştüğünde işte asıl o zaman halkın yaşayabileceği bir park oluşacaktır.

Yeraltına alınacak trafik, meydana yayaların ulaşımını güçleştirecek mi?

Evet, böyle bir iddia var. Bir kere İstiklâl Caddesinden gelenler için böyle bir problem yok. Toplu ulaşım araçları ile gelenler için de bir problem olmaması gerek. Metro ile gelenlerin kolaylıkla meydana ulaşabildikleri gibi otobüs yolcuları da meydana çıkabilecekleri gibi özel otolar için gezinin altında inşa edilecek garajlardan da meydana ulaşılabilecektir. Tarlabaşı, Cumhuriyet ve Sıraselviler caddelerinden gelenler için de yüzeyde yaya trotuarları olması gerekecektir.

Trafik master planı (NOT: Tüm resimler hurriyet.com.tr'den alınmıştır)
 

Bütün bunlar bir yana; bizler projeyi biliyor muyuz?

Şimdi çekici hem nalına hem mıhına vuralım. Ben mimar olduğum halde bilmiyorum ki halk nereden bilecek? Basına sunulan proje, sadece kuşbakışı perspektiflerden ibarettir. Ayrıntılı bir meydan planını görmüş değiliz.

Yeniden inşa edilecek Topçu Kışlasının yeni işlevinin de ne olacağını bilmiyoruz.

Arkadaşlar, böyle şey olmaz, kamuyu ilgilendiren projeler kapalı kapılar ardında hazırlanamaz. Bu gibi projeler, sivil toplum kuruluşları ile fikir alışverişi sonucu gelişir. Bu ülkede Mimaralar Odası var, Şehir Plancıları Odası var. Sosyologlar var, ekonomistler var, trafik uzmanları var, en önemlisi kamuoyu var. Belediye olarak her şeyi ben bilirim derseniz Ankara Valisi Nevzat Tandoğan’ın ‘’Bu ülkeye komünizm gerekli ise onu da biz getiririz’’ herzesine dönersiniz.

Ben yukarıda kişisel fikirlerimi söyledim. Merhum mimar Vedat Dalokay da aynı fikirlere sahipti. Birincilik aldığı Taksim Meydanı proje yarışmasında trafiğin alt kota alınmasını savunmuş ve jüriden kabul görmüştü. Ne var ki bu fikirler için yüzde yüz doğrudur diyemiyorum. Aykırı fikirleri de dikkate almak, üzerinde tartışmak gerekirdi.

Bu gibi projeler niçin tartışmaya açılmaz? Niçin oldubittiye getirilir?

Peki, halkın temsilcisi olan şehir meclisi projeyi kabul etti, anıtlar da onadı diyelim, amenna. Projeler niçin dört başı mamur şekilde halka açıklanmaz, yayınlanmaz?

Sayın Başkanın konuşmalarından anladığım kadarı ile projeler üzerinde hâlâ çalışmaların ve düzeltmelerin devam ettiğini zannediyorum. Bu da bizim karakterimize uyan bir uygulama olsa gerek.

Eskiler ne demiş? ‘’Kervan yolda düzülürmüş’’.


yerguvenc@gmail.com

Yayın Tarihi : 2 Kasım 2012 Cuma 12:53:20


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Dr. S. A IP: 95.15.168.xxx Tarih : 5.11.2012 00:09:51

Yeri gelmişken "1 MAYIS 1977"  olaylarından da birkaç kelâm etmenizi dilerim ! Tarih, unutulmaya mahkum edilmemelidir !


yasar ertas IP: 94.135.148.xxx Tarih : 5.11.2012 11:19:45

taksim de bir degisiklik yapilma zamani gelmis ve gecmistir bir kac sene önce eline bir kürek bir torba cimonta alan törenle bir fabrika vs. temeli bir yerlerde atiyordu ve temel orada kaliyordu bu zihniyet ile bu ise kalkisisilsaydi  hallo !!! ne oluyor orada denebilinirdi sizinde belirtiginiz gibi tartisma olabilirdi buda uzun uzun olur her kafadan bir ses cikar iste urgan gibi uzarda uzardi netice elde var sifir sifir olurdu simdi yeni yapilanmalara yeni calismalara göre bir hayli yol alinmis görünmektedir isi isi yapanlara birakma devridir zaten mesleklerde bundan olusmustur ben insaat yaptirirken mühendisten cok bilirsem ona akil verirsem ve bizde bu huy böyledir  her is yaptiran kafasina göre is cikarir karma karisiklik ortaya bir görüntü cikar görün halimizi birde yapan degil yaptiran ustadir dendimi keyif sen usta ol mesleginin erbabi ol is yasalarida bunda dogru oldumu  ne soracan ona buna böylemi yapayim söylemi yapayim yamuk bir durum oldumuda ben bunu yapamam  suc islerim de bak sonunda isin güzeligine güzeligin sonu ucsuz bucaksizdir her güzeledede vardir bir kusur ama bizde cok varsa kusur bunu düzeltmekte varsa elde yapmiyorsak artik ayip oluyor