18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Türk Tiyatrosu ve Tiyatro Yapıları (VIII)

Türk Cumhuriyet tiyatrosunun devlet ve belediye desteği ile başlayan gelişimi özel tiyatrolarla daha özgür bir yapıya kavuştu. Cumhuriyetin ilk dönemlerinde, özel tiyatro kumpanyaları, bin bir mahrumiyet ve meşakkat çekerek gerçekleştirdikleri Anadolu turnelerinde, en ciddi eserleri bile popüler yorumlarla oynayarak halka sevdirebilmişlerdir. Örneğin W. Shakespeare’in ‘’Othello’’su, ‘’Arabın İntikamı’’ adı altında defalarca oynanmış, Anadolu halkında tiyatroya ilgi ve sevgi yaratabilmiştir. Millî Mücadele Ankara’sında, ahırdan bozma tiyatroya gelen gezici kumpanyadan meşhur sanatçı Otello Kâmil, Vahram Papazyan üslûbunda ve ağır bir Osmanlıca ile Abdullah Cevdet çevirisi ‘’Arabın İntikamı’’nı oynamış. (Nazım Hikmet’in bir anısından)

Beyoğlu, Muammer Karaca Sokağında Karaca Tiyatro'nun girişi

Çocukluğumdan bilirim. Afyonkarahisar’a gelen Burhaneddin – Seniye Tepsi Kumpanyası, çay bahçesinde alelacele ve derme çatma kurulan sahnede, bir kahve sandalyesi üzerine ariyeten temin ettikleri bir halı seccadeyi sererek Şah İsmail’in tahtını kurmuşlar ve ciddî bir oyun sergilemişlerdi. Keza yine aynı kente gelen Halide Pişkin – İhsan Balkır Tiyatrosu, ahırdan bozma kerpiç bir sinema salonunu kiralamışlar, sahne aksesuarı olarak ihtiyaç duydukları koltuk takımı arayışına girmişlerdi. Gündüz provayı seyrederken, içimden hâlâ eksilmeyen tiyatro aşkımla sahneye seslendim. ‘’Ben size güzel bir koltuk takımı getiririm, üç gün sonra temsil bitince iade edersiniz’’ dedim. Esas amacım oyunda bir figüran rolü kapmaktı. Evimizde çok sık kullanmadığımız misafir odasındaki koltuk takımını, tuttuğum atlı yük arabasına yükletmek üzere eve gittiğimde annem avaz avaz bağırdı ve müsaade etmedi. Akşam babamdan ‘’Çocuk, utanmıyor musun, kendi başına işler çeviriyorsun, hâkimin evinden oyunculara eşya gitmiş derlerse ben elâlemin yüzüne nasıl bakarım’’ diye okkalı bir zılgıt yedim. Zaten İhsan Balkır, elinde keserle dekor çakmak için merdivene tırmandığında düştü, kolunu, bacağını kırdı, temsil verilemedi; ben de mahcubiyetten kurtuldum.

Muammer Karaca

Bütün bunlara karşın Muammer Karaca’nın, eski Darülbedayi’li olduğundan mıdır nedir, devlet indinde özel bir yeri vardı. Afyonkarahisar Halkevinin her türlü olanağa sahip tiyatro salonu ona verilir, oynadığı popüler vodviller ve her vesile ile sahneye çıkardığı 8-10 güzel kıza ‘’Mim Karaca’nın kızlarıyız biz çaalışırız’’ şarkısı eşliğinde yaptırdığı danslarla yüzde yüz doluluk sağlar, biletleri karaborsaya düşerdi.

Muammer Karaca, Darülbedayi, daha sonra İstanbul Şehir Tiyatrosuna yıllarca emek verdikten sonra kendi tiyatrosunu kurdu. ‘’Etnan Bey Duymasın’’ gibi politik oyunlar, 4 bin oyunla rekor kıran ‘’Cibali Karakolu’’ gibi taşlamalarla çok popüler bir sanatçı oldu. 1955 yılında, yılların emeği birikimiyle ve borç-harç, İstanbul, İstiklâl Caddesinde, Galatasaray-Tünel arasında, Odakule karşısında, bu günkü ismi Muammer Karaca Çıkmazı olan sokakta kendi tiyatrosunu, Karaca Tiyatroyu açtı. Borçlarını çıktığı Anadolu turneleriyle ödedi. Karaca’nın yeğeni mimar Perran Doğancı, İstanbul’a güzel bir tiyatro salonu kazandırdı. Geniş sahne tesisleri ve akustiği ile başarılı bir eser olan tiyatro, 385 koltuk kapasitesinde olup Ses tiyatrosundan sonra, yanmadan veya yıktırılmadan zamanımıza kadar gelebilen ikinci tiyatrodur. 632 metre karelik arsada evvelce Fransız Kapitülasyon Mahkemesi vardı. Bu gün de bu tarihi binanın kalıntıları tiyatronun altında ve gezilebilir durumdadır. Çünkü tiyatro, bu kalıntılar üzerinde, ama kalıntılara zarar vermeden inşa edilmiştir.

Cibali Karakolu film afişi

Muammer Karaca, tiyatroyu Belediyeden kiraladığı bu arsa üzerinde inşa etmiş, sanatçının 1978’de vefatından sonra tiyatro, İstanbul Belediyesine intikal etmiştir. Tiyatro, yıllarca Şehir Tiyatrosu ve özel tiyatrolar tarafından kullanıldıktan sonra, 2010 yılında Belediye Meclisi, ‘’sosyal ve kültürel alan’’ olan imar planında değişikliğe giderek arsaya ‘’turizm alanı’’ kararı almış, böylece tiyatronun yıkılarak yerine otel yapma olanağı doğmuştur. Ne var ki bina zemininde bulunan eski eser Fransız Mahkemesi kalıntıları dolayısıyla Koruma Kurulunca alınan muhafaza kararı, Belediyenin rant yaratma teşebbüsünün önüne set çekebilmiştir. Belediye, çeşitli zamanlarda tiyatro salonunun orijinalini bozarak yaptığı tadilatlarda, proje müellifinin telif hakkını dikkate almamış, kendisine danışma gereği bile duymamıştır. Ne demişler? ‘’Çelebi, böyle olur bizde hukuka saygı dediğin’’.

Şan Tiyatrosu, Taksim-Harbiye arasında Elmadağ’da, Surp Agop Ermeni Katolik Hastanesine gelir getirmek üzere inşa edilmişti. Salon, genellikle sinema olarak kullanılmakla birlikte 15 günde bir her Cuma Devlet Senfoni Orkestrası konseri, yine 15 günde bir her Cuma Türk Sanat Mûsikîsi konseri verilirdi. 1978-80’lerde, Egemen Bostancı’nın organize ettiği, Haldun Dormen’in sahneye koyduğu müzikli oyunlardan örneğin ‘’Hisseli Hârikalar Kumpanyası’’nda Erol Evgin, Nevra Serezli, Âdile Naşit, Mehmet Ali Erbil, Şener Şen ‘’Yedi Kocalı Hürmüz’’ oyununda Ayten Gökçer, Cihan Ünal, Erol Günaydın gibi oyuncular bu salonda yıldızlaşmışlardır.

Hisseli Harikalar Kumpanyası afişi

Ferhan Şensoy’un Ortaoyuncular grubunun Şan Tiyatrosunda sahneye koyduğu ve oynadığı ‘’Muzır Müzikal’’, Şan Tiyatrosunun sonunu getirdi. İsmi gibi oyunu ‘’muzır’’ bulan gericiler grubu, evvelâ tehdit mektupları, sonra telefonlarla yaptıkları tehditlerle oyunun kaldırılmasını, aksi halde tiyatroyu yakacaklarını söylediler. Grup koruma polislerine güveniyordu. Koruma polislerinin nöbet değişimi günü, 7 Şubat 1987 gecesi tiyatro yakıldı; bir bekçi öldü. Resmi makamlar yangının elektrik kontağından çıktığını rapor ettiler; konu kapandı ise de oyuncuların kasıt iddiaları devam ediyor.

Haldun Dormen

Yirmi beş yıl kadar evvel, ben de ANAP Hükümeti Kültür Bakanının ricası ile Şan Tiyatrosunun ihyası için araştırmalar yaptım. Ne var ki hukuki prosedür, bir taş koymamıza bile cevaz vermiyordu. Şimdi memnuniyetle öğreniyoruz ki, hukuki engeller aşılmış, cemaate gelir getirecek alışveriş merkezi ile birlikte Şan Tiyatrosu yeniden hayat bulacakmış. Yeni hükümeti her bahane ile tenkit edecek hâlimiz yok; böyle işleri de başarıyorlar. Bravo. Bu arada büyük sanatçı Ferhan Şensoy restore ettiği tarihî Ses Tiyatrosunda oyunlarını sürdürüyor.

Arena Tiyatrosu, Taksim Meydanından Sıraselviler Caddesine girişte, sol kolda 75 numaralı iş hanının üzerinde yer aldı. Yüksek mimar ve hamâsî Türk romanları yazarı Abdullah Ziya Kozanoğlu, kendisine ait hanın üst katını tâdil etti. İstanbul’a yeterli sahne tesisleri ve 285 koltuğu bulunan bir tiyatro salonu kazandırdı. Tiyatroya asansörle çıkılıyordu. Salonu sanatçı Asaf Çiğiltepe’ye verdi. Tiyatro,13 Kasım 1962 günü Alfred Jarry’nin ölümsüz eseri, absürd tiyatronun milâdı sayılabilecek ‘’Kral Übü’’ oyunu ile açıldı. Diğer ses getiren eser, Çek edibi Jaroslav Hasek’in ‘’Aslan Asker Şvayk’’ eseri oldu. Eser, Birinci Dünya Savaşını tiye alan bir kara mizah şaheseridir. Ergun Köknar, Başar Sabuncu, Tolga Aşkıner, Ege Ernart, Ani Şahnazar gibi gelecek vaad eden oyuncuları vardı.

Ses Tiyatrosu parter görünümü

Bu tiyatro, AST, Ankara Sanat Tiyatrosunun nüvesini oluşturacaktır.

(Sürecek)


yerguvenc@gmail.com
 

Yayın Tarihi : 17 Temmuz 2012 Salı 16:23:30
Güncelleme :17 Temmuz 2012 Salı 16:42:19


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?