3
Haziran
2024
Pazertesi
ANASAYFA

Van ve Erciş depremlerinin ardından…

17 Ağustos 1999 depremi ardından 12 Kasım 1999’da gerçekleşen ikinci depremden ders almayan yetkili ağızlar, 23 Ekim 2011 Van ve Erciş depreminden sonra, ‘’Bundan böyle artçılar dışında yıkıcı deprem olmaz, rahatlıkla az hasarlı evlere girebilirsiniz’’ diyebilmişlerdi. Aynı yetkililer, 09 Kasım 2011’de gerçekleşen ikinci depremin getirdiği yıkım ve can kaybını hayretle ve ağızları bir karış açık izlemiş olsalar gerektir. Çünkü ilk depremin ön hasar tespitlerini 3 gün içinde bitirmişler, dışarıdan bakışta sapasağlam görüntü veren, içerideki hasarı ‘’sıva çatlağıdır’’ diye önemsenmeyen iki otelin müşteri kabul etmesini normal karşılamışlardı. Bu durumda birinci depremle, yılların birikimi cehalet ve umursamazlığın neden olduğu can kayıpları, ikinci depremle cinayet eylemine dönüşmüş bulunmaktadır.

Yine her zaman olduğu gibi ‘’Ölen ölmüş, kalan sağlar bizimdir’’ meselince ve de plansız, gelişigüzel dağıtılan, kapanın elinde kalan çadırlar, gelen soğuklarla yeni ölümlere neden olmaya başlamış bulunmaktadır. Kış şartlarına uymayan bu yazlık çadırlarda ya zatürrie olmayı göze alacaksınız, ya da soba yakıp yangın riskine razı olacaksınız. Yaşlı ve çocuk ölümlerini en aza indirmek, salgın hastalıkların önüne geçmek için, her şeyden evvel hijyen ortamı sağlanmalı, sahra mutfağı ve ortak yemekhaneler, sağlık ocakları, uygar tuvalet ve banyo hacimleri yapılmalı, koğuş tipinde içerisi bölmeli konteynırlar çok evvelden hazır bulunmalı ve nakledilmeli idi.

Şimdi Mimarlar Odasının Van ve Erciş depremleri için hazırladığı rapordan aldığım bazı bilgilere kulak verelim: Van imar planı 1994 tarihlidir. Ne var ki bu plan, 2000’lerden sonra aşırı göçlerle oluşan nüfus artışı ile yetersiz kalmıştır. Van ili nüfusu, 2009 kayıtlarına göre bir milyon kadardır. Bu nüfusun yarısı şehir ve beldelerde, yarısı köylerde yaşamaktadır. Van merkez ilçe nüfusu 365 bin olarak belirtilse de bu rakamın devam eden göçlerle çok daha fazla olduğu tahmin edilmektedir. İşte yetersiz kalan imar planının ardından, mahalli belediye meclisi tarafından onaylanan ‘mevzii imar planları’ ile kentin yanlış bölgelerde gelişimine ve gevşek karakterli arazi üzerine yayılan yapılaşmalara cevaz verilmiştir. Aslında yapı mühendisliği açısından her türlü arazide yapı yapma olanağı vardır. Ancak burada temel ve yapı strüktürü teknolojisinden bîhaber oluşan yapılaşmalar, depremde yıkımlara ve can kayıplarına davetiye çıkarmıştır. Bu gibi yapıların sayısı, 60 bini bulmakta olup, bunların sadece yüzde 15’i ruhsatlıdır. Demek ki yüzde 85’i eski veya kaçak yapılardır. Ruhsatlı yapıların da sağlam yapılar olup olmadığına şüphe ile yaklaşmak gerekir. Mimari proje ve statik hesaplarda düşey kuvvetlerin yanında yatay, sismik kuvvetlerin ne derece dikkate alındığı meçhulümüzdür.

Erciş ilçesindeki durum da Van il merkezinden farklı değil, hatta daha vahimdir. 160 bin nüfuslu beldede sadece 500 ruhsatlı bina mevcut olup, bunların sadece 150’sinde mimar imzasına rastlanmıştır. Kaçak yapılaşmaların belediye gözetimi dışında oluştuğu ve geliştiği hiç de inandırıcı değildir. Bu gibi binalar, vasıfsız malzeme ve bilgi noksanlığı ile gelen ‘cahil cesareti’ ve de gözü kara uygulamalarla 7 ve 8 katlı ve kaçak (!) olarak inşa edilmiş, yerel yönetimler bunlar hakkında hiçbir işlem yapmamışlar ve kaçağı önleyici hiçbir tedbir almamışlardır. Ruhsatlı yapılarda da denetim eksikliği olduğu hiç şüphe götürmez. Geçmiş evrakın incelenmesiyle ‘gerçek kaatiller’ ortaya çıkarılmalıdır.

Bir gerçek daha var ki, o da okullardaki ve devlet yapılarındaki yıkım ve hasarlardır. Öğrendiğimize göre Van ilindeki resmi binalardan sadece ikisi kullanılabilir durumda imiş. Bu binaları yapanlar ve denetleyenler, yüzlerce yıldan beri oluşan depremlerde kılı bile kıpırdamamış, zamanımıza kadar sapasağlam gelmiş Akdamar Kilisesinden de mi utanmıyorlar? Bu ihmal ve suiistimallerin hesabı mutlaka sorulmalıdır.

Kırsal kesimdeki hasarlarda geleneksel sistemde inşa edilmiş taş veya kerpiç inşaatlarda yeterli duvar kalınlığının, dikey ve yatay ahşap bağlantı hatıllarının noksanlığı ve toprak dolgulu ağır tavanların çökmelere ve can kayıplarına neden olduğu görülmüştür. Keza betonarme adıyla anılan binalarda gerekli nitelikte malzeme kullanılmadığı, usta ve kalfalarda sistemin gerektirdiği bilgi birikiminin bulunmaması nedeniyle yine çökme ve can kayıpları yaşanmıştır.

Şimdi size bir aymazlık belgesi daha sunacağım: Çevre ve Orman Bakanlığınca 01. 04. 2011 tarihinde onanmış bulunan Van - Muş – Bitlis Planlama Bölgesine ait 1 / 100 bin ölçekli ‘Çevre Düzeni Planında’ arazideki jeolojik, jeoteknik yapı, fay hatları, sel, taşkın ve aktif heyelan gibi yerleşim açısından sakıncalı bölgeler tespit edilip işaretlenmemiştir. Hâlbuki şehir imar planlarına veri oluşturacak, ülke ve bölge çapındaki etüt ve fiziki planların her türlü jeolojik ve topoğrafik verileri içermesi gerekir.

Afet işleri, yakın zamana kadar Başbakanlık Türkiye Acil Durum Yönetimi, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Afet İşleri ve İçişleri Bakanlığı Sivil Savunma Genel Müdürlükleri yetki ve sorumluluğunda iken, bu çok başlılıkla başarılı bir eşgüdüm sağlanamamıştı. Bu nedenledir ki 29. 05. 1999 tarih ve 5902 sayılı ‘Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’ yürürlüğe girmiş bulunmaktadır. Ne var ki 2009’dan bu yana yaşanan afetler ve afet sonrası yapılması gereken işlerde yeterli eşgüdümünün yine de sağlanamadığı ortaya çıkmıştır. Örnekler göstermiştir ki, afet sonrası organizasyonlarındaki başarı veya başarısızlık, o ilin valisinin bilgi, görgü ve yeteneği ile doğru orantılıdır. Bu yerleşik idari sistemimiz içinde AFAD, gerekli uyum ve eşgüdümü oturtamamıştır.

Yurt genelinde kaçak yapılaşmanın önlenebilmesinde belediyelerin çeşitli nedenlerle acz içinde oldukları tartışmasız bir realitedir. Batıda örnekleri görülen ‘Yapı Polisi’ sistemine geçebilirsek bu derin yara, kısmen de olsa önlenebilecektir. Legal yapılaşmalarda da ‘Yapı Denetim Yasası’nın yeni baştan ele alınması bir zorunluluk olmuştur. Birçok firmayı tenzih ederim ama birbirimizi kandırmayalım; müteahhidin seçtiği firmanın müteahhidin parasıyla müteahhidi denetlemesi, her şeyden evvel ‘eşyanın tabiatına aykırı’ bir durumdur.

Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, bu sabahki TV’lerde ‘’Van’ın Kevenli Köyünde, sağlam arazi üzerinde yeni bir Van kenti kurulacağı’’ müjdesini verdi. Dileriz ki yeni kent, iyi ve akılcı bir planlama ile kurulsun. Ne var ki yeni bir şehrin kurulması, eski sakıncalı yerleşimdeki yaşamı bitiremiyor. Örneğin Adapazarı depreminden sonra kurulan uydu kent, eski sakıncalı yerleşimlerdeki yaşamı bitiremedi. Çünkü konut yerleşim talebinin sonu gelmiyor; delik büyük, yama küçük kalıyor.

Şimdi bir de İstanbul’un hâl-i pür melâline bakalım: İstanbul’da 3 milyona yakın sayıda bina vardır. Bu binalardan 2 milyona yakını mimarlık ve mühendislik hizmeti almamış, kaçak olarak nitelenen yapılardır. Bunların dışında kalan bir milyona yakın binadan 600 bini, üzerlerine hesapsız kitapsız kat çıkılmış veya eski teknoloji ürünü binalardır. Yurtta oluşan her deprem felâketinden sonra tekrarlanan bir nakarat vardır. İstanbul’da olması beklenen şiddetli depremden sonra çok sayıda binanın yıkılacağı, çok sayıda İstanbullunun göçük altında can vereceği gündeme gelir. Bundan böyle, en kısa zamanda ‘kentsel dönüşüm’ uygulanacağı, mevcut kaçak yapıların yıktırılacağı ve kaçak yapılaşmaya göz yumulmayacağı söylenir. Söylenir ama bu konuda hiçbir kanun taslağı hazırlanmaz ve Meclis’te kanunlaşmaz. Mevcut mevzuatla da bu işler başarılamaz.

Bu defa Sayın Başbakan bu konuya ciddi olarak el attı. Bekleyelim ve görelim.


yerguvenc@gmail.com  
 

Yayın Tarihi : 21 Kasım 2011 Pazartesi 12:49:58


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Hüsamettin ŞENER IP: 95.15.166.xxx Tarih : 23.11.2011 00:05:05

 İTALYA BAŞBAKANI SAYIN BERLUSCONİ GİBİ  . SİSMİKCİLERİ MAHKEMEYE VERECEK ADAM LAZIM NİYE DEPREMİ HABER VERMEDİNİZ DİYE. TÜRKİYE'DE DÜNYADA İLK VE TEK ERKEN UYARI MERKEZİNİ BİR SADE VATANDAŞ KURUNCADA YAPMADIKLARI KALLEŞLİK BIRAKMADILAR SOYGUN DÜZENLERİ BOZULMASIN DİYE. YABANCI İŞEYARAMAZ SİSMİKCİ KARTELLERİN AVANTACI GEÇNEN PROFLARI.

* Dün kayseri gündemi ve Van'ı ziyaret ettim. AHMET ERCAN bizi korkuttu 6.3 magnitüd olacak diye soran vanlı arkadaşlara 4.5 magniyüdlük civarında tesbit ettiklerim olacak diye bildirdim. saatler geçince gerçekleştiler tam isabet derecesinde 4.4, 4.5 ,4.6 olarak.

ÜSTÜN TEKNOLOJİMİ VE BİNLERCE BULUŞUMUN DOĞRULĞUNU 3005. OLARAK İSBATLADILAR.

*Web sayfamın erken uyarılarına bakın. Yetmezse Basın erken uyarılarına bakın. O da yetmezse Dünyanın en mükemmel deprem araştırma merkezi USGS NEİC in kayıtlarına bakın erken uyarılarımı görün. Bu intihalciyide piyasaya sonradan sürdüler. Soyguncu yabancı sismikci işe yaramaz aletleri devletimize kazıklayan KARTELLER ve onlardan avanta alan sismikci prof takımı. Nasıl rezil olduklarını gördünüz önümde. Çok şiddetli olacak diye boş gevezelik ediyorlardı soran vanlı arkadaşlara 4.5 magnitüd civarında olacak diye bildirdim. Asıl depremide aylar öncesinden tesbit ettiğim gibi 8.0 magnitüd olarak. Endonezya,pakistan,çin,şilii,haiti,japonya depremi ni Tsunamisini ve volkan patlamalarını önceden tesbit ettim web sayfamdan ve Basın web sayfalarından Bütün Dünyaya bildirdimki bu intihalci taifesi soyguncular ASLA İNKAR etmesinler diye.BÜTÜN DÜNYAYA REZİL OLDULAR HALA HABERLERİ YOK ...
www.depremerkenuyari.com


yasar ertas IP: 94.135.148.xxx Tarih : 22.11.2011 11:31:33

Bir dava acildi acilacak. Avukat bu davayi söyle yürütecek.1-Cevre bakanligi Cevrede plan düzenligine bakmadigi 2- Sanirim Imar-iskan bakanligi binalarda yapim vs. islerini tam kontrolünü yapmadigi 3- insaati yapan firma, mütahit, mühendis,usta gerekirse isci ve gelen kalitesiz  tugla biriket vs.kum malzemeleri veren kisiler olarak bir zincir misali dava acilmali ve bu kisiler bu hatayi yaptiklarinin ve bu yaptiklari islerde bir cok insanin yasam larini riske soktuklarini cezasini cekmeli. Bunu duyan veya yeni yapilanmalarda bu is zinciri dogru takip edilmeli yapan yaptiran yanlis yaparsa korkmali. Bir afet bir deprem olunca tüm bunlar yapilaninca demek degildirki bina yikilmiyacak ölüm olmayacak ama azalacak  geri kalanlar bu yaptiklarina göre genede oldu o zaman allahin adi anilacak onun büyüklügü bir defa daha bilinecek ve ona siginilacak.

Van,dan göc problemi asiri oldu oluyor. sayin valimizde gidenlere yine geri gelin güle güle diyor. o ve bazilari asiri göcten geri gelmezselerden korkuyor. Insanlar bu durumda daha iyi yerlere gitme göcme sebebi daha iyi sartlari bulmakicindir. ilerki zamanda bu kisiler geri gelmesi icin bulunduklari yerden göc ettikleri yer sartlari iyi olursa otamatikman geri dönerler . Bu sartida sartlarida zamani gelince  oranin veya devletin yetkileri hazirlarlar bu sartlari duyan vanli degil bilmem nerelide oralara göc eder. Örnek bir sehir Bir zamanlar Berlin de bu durum olmustur hükümet Berlinde yasayacak Berline gidecek aile kisilere is konusunda maasa ek gelir vs. kolayliklar vermis berline cok kisi gelmistir. Mahrumiyet bölgesi gibi bir yer olmustur.sonra dolmustur bu yasa kalkmistir.öyle böyle bizim van valimiz eski misafir perver usulu göc edenleri yolluyor güle güle gidin güle güle gelin arkasndan bir kova su döküp haydi bunlarida yolladik hadi eve gidelim gaaari  güzel olan adetimize göre güzeldirde bu zamandada  böyle güzellikler hatirdan saygidan baska bir sey getirmiyor karin doyurmuyor bunu bu zamanin insanlarida gayet iyi biliyor.