20
Mayıs
2024
Pazertesi
ANASAYFA

Yine Yıkıldık

Evet, hem maddî, hem manevî alanda yine yıkıldık. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’muz, 23 Ekim 2011 Pazar günü, saat 13.41’de merkez üssü Van ve Erciş arası olan, 7.2 şiddetinde depremle sarsıldı. Evvelki depremlerde olduğu gibi yine birçok bina çöktü, yine birçok vatandaşımız göçük altında kaldı; hayatını kaybetti. Büyük yıkım ve zayiatın Van ili, özellikle Erciş ilçe merkezi ve çevre köylerde daha yoğun olduğu anlaşılıyor.

Bu arada mesleğimiz açısından ilginç haberler alıyoruz: Yan yana ve aynı nitelikteki zemin üzerinde inşa edilmiş iki apartmandan biri yıkılıyor, diğeri sapasağlam duruyor. Keza, on yıl önce Bayındırlık uzmanlarının oturulmaz raporu verdiği diğer bir binada, oturmaya devam ediyorlar; Belediye buna göz yumuyor ve bina son depremde çöküyor. Yine diğer bir apartmanın sokak katında oto galerisi açılıyor; galerici binada oto teşhirine mâni olan taşıyıcı iki kolonu (sütunu) kesiyor, kaldırıyor; üst katlarda oturanların kılı kıpırdamıyor; bu duyarsızlıklarının sonunda ölüm geliyor. Köylerde yıllardır oluşan depremlerle yıkılan kerpiç evlerin yerine yapılan evler, tekrar aynı usullerle yapılıyor; tonlarca ağırlıkta toprak döşeli tavanlar depremde yine çöküyor; insanlar göçük altında can vermeye devam ediyor. Kâgir evleri ağızdan kapma, kulaktan dolma bilgilerle betonarme tekniğinden habersiz kalfalar yapıyor; onlar da çöküyor.

Demek ki yıllardır değişen bir şey yok. Televizyonlar yine her deprem sonrasında olduğu gibi konunun uzmanı profesörlerle konuşmaya devam ediyor, jeoloji, jeofizik, inşaat mühendisliği dallarının değerli hocaları fikir ve deneyimlerini tekrarlıyorlar.

Şimdi soruyorum: İnşa ettiğimiz binalarda yıllar yılı, niçin aynı hataları tekrarlıyoruz? Acaba inşaat arazisinin jeolojik durumu incelenmiyor mu? Mimarlarımız proje kurgusunda, mühendislerimiz yapı statiği, deprem ve betonarme hesaplarında hata mı yapıyorlar? Yoksa bu meslek adamları önemsenmiyor, işler doğrudan alaylı kalfalara mı veriliyor? Şantiye sorumluları, teknik denetim yapanlar ilgisiz, inşaat kalfa ve ustaları yetersiz mi? Mal sahipleri yeterli finansman, kaliteli ve yeterli miktarda malzeme sağlamakta nekes mi davranıyorlar? Müteahhitlerin tek amaçları kâr sağlamak mı? Projeye onay, inşaata ruhsat, biten yapıya kullanma izni veren, kent ve kasabalarda belediye, kırsal kesimde bayındırlık elemanları lâkayt mı? Halkımız oturdukları evlerin, kullandıkları binaların niteliğini önemsemiyor, incelemiyor; sel, deprem gibi afetleri ‘mukadderat’ diyerek Allaha mı havale ediyor?

Nerede yanlış yapıyoruz? Yukarda saydığım çok bilinmeyenli denklemi çözmek çok mu zor? El cevab: Hiç de zor değil. Bütün bunları organize eden yönetmelikleri hazırlayacak, her bir hizmeti yerli yerine oturtacak genel ve yerel yönetimler yok mu? El cevab: Var, var ama ciddî hizmet aşkları ve de aralarında eşgüdüm yok.

Mimarın ve mühendisin sorumluluğundaki binalar yıkılmıyor mu? Yukarda saydığım faktörlerden biri veya birkaçı eksikse neden yıkılmasın? Mesleki açıdan, bu bilgisayar ortamında statik hesapta hata yapılması uzak ihtimaldir. Ne var ki ‘Yapı Denetim’ şirketlerinin inşaatçı tarafından seçilmesi ve ücretlerinin ödenmesi, kötümser bir bakışla ‘bozacı – şıracı’ ilişkilerini akla getirebiliyor.

Diğer bir önemli husus, mühendisin dilinden anlayacak, direktif ve ayrıntıları yapı ustasına iletecek ve denetleyecek ara teknik eleman ve sürveyanların yetersizliği veya yokluğudur. Bu, orduda subay ve er arasında astsubay olmaması ile eşdeğer, önemli bir husustur. Efendim, teknikerler var ya diyeceksiniz. Hayır, yok. Milletimiz, bulunduğu pozisyonla yetinmeyen, asil bir millettir. Nasıl ki bir garsonun ideali, çalıştığı restoranın sahibi olabilmekse, bir teknik elemanın da ideali, ne yapıp edip mühendis olabilmek, emir kumandaya kavuşabilmektir. Deneyimle sabittir. Onlara mavi tulum giydiremezsiniz, ille de beyaz yakalı olacaklardır. Bir zamanlar, Yıldız Teknik Okulu ‘Fen Memuru’ mezun ederdi. Birleştiler, dernek kurdular, Meclis’e kadar gittiler; sonunda ‘Mühendis’ unvanını aldılar. O zaman hakiki mühendislere de ‘Yüksek Mühendis’ dendi, ne şiş yandı ne de kebap.

Gelelim müteahhitliğe: Müteahhitlik bir meslek midir? Yurdumuzda her dileyen, hiçbir eğitim almadan sellemehüsselâm ‘müteahhit’ olabiliyorsa, orada bir meslek disiplininden bahsetmek olanaksızdır. Yurdumuzda belli bir sınavdan geçmeden ‘berberlik’ bile yapamazsınız ama müteahhit olabilirsiniz. İsterseniz yerel Ticaret Odasına kaydolabilirsiniz ama o da serbest müteahhitlikte zorunlu değil, resmi bina müteahhitliğinde zorunludur. Sizce bu başıboşluğa bir son vermenin zamanı gelmedi mi?

Resmi dairelerden proje onayı almak, yapı ruhsatı almak, inşaatın bitiminde oturma izni almak; bütün bu işler için bürokratik işlemleri takip eder, işin raconuna uymak şartıyla, kayda değer engellerle karşılaşmaz, hiçbir teknik denetime tâbi olmadan, yağdan kıl çeker gibi işinizi bitirebilirsiniz. Bilmem ki size daha ne diyeyim?

Yalnız şu hususu hatırlatmakta yarar görüyorum: Müteahhitlikte gerek duyulan etik kurallar, sadece büyük işler yapan veya büyük ihaleler alan, meslek örgütlerine bağlı, ciddî müteahhitlik firmaları için geçerli bir husustur. Özel sektörde çalışan saygıdeğer firmalar ve yarattıkları eserler; resmi sektörde büyük inşaat işlerini başarıyla teslim eden müteahhitlik firmaları ve de TOKİ’nin çalışmalarının, bu yazıda irdelediğimiz ‘depreme dayanıksız yapılar’ kategorisinin dışında kaldığını hatırlayalım.


yerguvenc@gmail.com  
 

Yayın Tarihi : 26 Ekim 2011 Çarşamba 09:28:00


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Hüsamettin ŞENER IP: 85.97.210.xxx Tarih : 29.10.2011 12:53:43

 KENDİLERİNİ jAPONLAR GİBİ BEĞENENLERDE  KARŞIMDA YIKILMIŞLARDI. ERKEN UYARILARIMA UYMADIKLARI İÇİN. BUNLARADA DEFALARCA SÖYLEDİM YETMEDİ TEKRAR TÜBİTAK'A GİTTİM  O DA KAFİ GELMEMİŞ . SONUÇ ORTADA. GAZETE VAN'I ZİYARET EDEREK YÖRE HALKINIDA UYARDIM.

*Önce yerel gazeteleri ziyaret ediyorum tedbir almaları için ikaz ediyorum. Devlet Görevlilerinin resmi yazı ile ne zaman nerede saat kaçta olacağını sormalarını bekliyorum. Ama şimdiye kadar sorumluluk almaktan kaçınanlar hiç sormadılar. Bilim ve teknoloji düşmanı arabiyalaka olanlar.Önemli Şartımda 32 yıldır beni oyalayanların Özür dilemeleri resmen . Olan zavallı halka oluyor...Avantacı ve intihalcilerin sayesinde.
www.depremerkenuyari.com


yasar ertas IP: 94.135.148.xxx Tarih : 27.10.2011 16:15:46

Yine yikildik, biz aslinda bir isimize baslarken yikilmis bir toplumuz.Bununda cin gibi bilincindeyiz. Bile bile yikilmayi seven buna hazirlik yapan miletiz Yaparken bireysel kisiler bireyselliklerini firma sahipleri kafasina göre islerini vs. vs. yapar herkez kendi kendini bir sey sanar. Ortalikta dolasan  sözümüz insaatti yapan usta degil insaati yaptiran ustadir!  bizi gayet iyi anlatmaktadir. vs. vs. En önemli bir is yasalarca baslamali yasalarca bitmeli  maalesef yok veya cok az olmakla  var. Var olani  uyguluyanlar iflas etme sanslari cok fazladir. hemen yikalacgini bilir öbür yolu secer yikilmasini erteler. Is yaptirma is yapma is teslim etme bu ana temellerden en önemlisi is teslim etme vardir. is teslimini bilir kisiler yapar yanlislik var isi teslim almaz.  Cezayi yapan ceker ya yeni yapar ya hatayi düzeltir. Avrupada bir yerde basit bir ince siva bir duvara yapildi. is bitti   isin tam tamina yapildigini ve bitirildigini eden kisi geldi hem elle hem makina aleti ile kontrol etti. Gözle görülmeyen siva icinde kabarciklar oldugundan isi teslim almadi. is biti imzasini basmadi.(imzasini atmadimi bu ise para ödenmez.)bu firma bu isi yeniden elden gecirdi. isini teslim etti parasini aldi. Bu is teslimatindan her firma her isci usta korkar. Yanlis yaparsa tekrar ayni isi yapacak ve belki zarar edecekten korktugundan isini saglama ve bilincli yapmaya gayret eder. Garantisinide verir bizde bir basi bosluk vardir bunuda cözecek yoktur onun icin basa gecen bu isleri kimse düzeltemez der basa gecmisken önce kendi islerini ceblerini iyi eder . Bir gün belki oda bu yikilan islerden nasibini alir.  simdiki zamanda yikilmadik ayaktayim sözünden direnc alir ama bir gün yikilacagini hic aklindanda cikarmaz.Tam unutmusken bir yikilani görür. aman ben degilim der yikalani allah görür der ve  sirasini bekler beklesin bakalim nereye kadar 


Yılmaz Ergüvenç IP: 88.251.107.xxx Tarih : 28.10.2011 21:43:30

En büyük bayramımız, CUMHURİYET BAYRAMIMIZ kutlu olsun.