2
Mayıs
2024
Perşembe
EKONOMİ

Serbest bölge kan kaybediyor

Son zamanlarda kaçakçılık iddiaları ile sık sık gündeme gelen Mersin Serbest Bölgesi kan kaybediyor. Artan vergi yükü ve devletin değişken politikaları bölgedeki işletici sayısını azaltırken, ticaret hacmi de düşüyor. 2004 yılının ilk 6 ayında 1 milyar 494 milyon dolar ticaret hacmine sahip Mersin Serbest Bölgesi, bu yılın aynı döneminde yüzde 30 gerileyerek 1 milyar 35 milyon dolar ticaret hacmi gerçekleştirdi.

1987 yılında 786 bin 300 metre karelik bir alanda faaliyete geçerek Türkiye'nin ilk serbest bölgesi olma unvanını alan Mersin Serbest Bölgesi, bugünlerde cazibe merkezi olmaktan hızla uzaklaşıyor. 2000 yılında 695 işleticisi ile yaklaşık 8 bin kişiye istihdam sağlayan Mersin Serbest Bölgesi, 2004 yılı sonunda yüzde 20 küçülerek 72'si yabancı 557 firmaya düştü. İstihdam oranı da 6 bin seviyesinde. Bu durum Mersin Serbest Bölge kullanıcılarını da oldukça rahatsız ediyor.

Mersin Serbest Bölge Kullanıcıları Derneği (MESBAK) Başkanı Ahmet Yılmaz, serbest bölgelerin yeniden cazip hale gelebilmesi için serbest bölgelerle ilgili vergi kanununun 6 Şubat 2004 tarihinden önceki haline getirilmesi gerektiğini söyledi. Yılmaz, bu tarihten sonra fon adı altında ödenen vergilere bir de kurumlar vergisinin konduğunu, artan vergi yükü nedeniyle artık firmaların Mersin Serbest Bölgesi'nde faaliyet göstermek istemediğini kaydetti. Serbest bölgelerin vergiden muaf hale getirilmesi gerektiğini belirten Yılmaz, zaten hassas olan yabancı sermayenin, devletin değişken politikaları nedeniyle hızla bölgeden kaçtığını ifade etti.

Mersin Serbest Bölgesi'ndeki kaçakçılık iddialarına da değinen Yılmaz, telaffuz edilen rakamların abartılı olduğunu, bunda art niyet aramadıklarını, ancak bunun tamamen bilgisizlikten kaynaklandığını söyledi. Hazırlanan raporlarda sadece 3 firmanın incelenmesi sonucu 2 milyar dolar civarında kaçakçılık olduğu yönünde iddialar ortaya atıldığını hatırlatan Ahmet Yılmaz, bu rakamın bir hayli abartılı olduğunu, buna göre bölgeden binlerce TIR malın kaçak çıkış yapması gerektiğini, böyle bir durumda bir kamyon kaçak malı bile yakalayan güvenlik güçlerinin, binlerce TIR malın kaçırılmasını görmemesinin mümkün olmayacağını söyledi.

"KAÇAKÇILIK İDDİALARI ABARTILI"

Serbest bölge ve kaçakçılık yan yana getirildiğinde ilk akla Mersin Serbest Bölge Müdürlüğü'nün geldiğini ifade eden MESBAK Başkanı Ahmet Yılmaz, "Kaçakların takibini yapan güvenlik güçleridir. Kapıların kontrolü de muhafazadadır. Dolayısıyla siz bu birimlerin dışında başka birimi suçlu ilan edip kanun karşısına çıkartırsanız, bu tamamen bilgisizlik olur. Sonuçta berat ediyorlar. Ama adalet tecelli etmiyor ve kara leke alıyor. Bir kamyon ile giden plastik hurdasını yakalayan emniyet, binlerce TIR'ı yakalamaktan aciz mi? Kaçakçılığa konu olan mallar nedir? Çay, sigara, içki. Bunlar hacim olarak da fazla yer kaplayan mallar. Kaçakçılık vardır, olabilir. Ancak bu abartılmaktadır. Olan kaçakçılık da yakalanmaktadır. Sanal kaçakçılık denilen olaydan kesinlikle Mersin Serbest Bölgesi'nin arındırılması lazım. Yakalanan olursa birlikte üstüne çıkıp tepinelim" dedi.

Serbest bölgede kaçakçılığa bağlı alarak, olmayan bir şey bahane edilerek birtakım uygulamalar getirildiğini kaydeden Yılmaz, örnek olarak Türkiye'ye çay girişi serbest olmasına rağmen, kaçakçılık endişesi ile serbest bölgede ticaretinin yasak olduğunu belirtti. Kaçakçılık ile ilgili hadiseler de eğer gerçekten serbest bölge orijinli ise elbette ki cezasını çekmesi gerektiğini ifade eden Yılmaz, "Bazen diyorlar ki, 'Bölgedeki çürük firmaları temizleyin'. Nasıl temizleyelim? Bize herhangi bir şirket kurulacağı zaman yetkimiz de yok ama 'Bu şirketi kuranlar gerçekten bu işi yapmaya ehiller mi' diye soruluyor mu? Sormaması da doğaldır zaten. Normalde herkese izin verilmelidir. İzin verilecek ama falan yerde kaza oldu diye yolu trafikten men edemezsiniz. Önlem alacaksınız. Kamera gerekiyorsa kamera, polis ise polis, yani yolu düzelteceksiniz. Sepete çürük elmayı atan ben değilim ki, çürük elmayı ben temizleyeyim. Çürük elmaları koymakta bize yetki vermiyorsunuz. 'Siz koyuyorsunuz, temizleyin' diyorsunuz. İnsan olan her yerde, bu vergileri de koyduysanız kaçakçılık olur, az veya çok mutlaka olur. Bugün 1997'den beri 7-8 yıldır yargılanan kişilere bakıyorsunuz hep belli kişiler. 10 kişiyi geçmiyor bunlar. Bu 10 kişi koca Mersin Serbest Bölgesi'nin adını karalıyor. Tutulan raporlara bakıyorsunuz hepsi hayali. Raporları düzenleyeni iyi biliyor diye farz ediyoruz. Sadece iddia konusu bir dosyadaki malın Türkiye'ye sokulabilmesi için 750 TIR gerekiyor. Burada devletin ayıbı ortaya çıkmıyor mu? İstihbarat birimleri uyuyor mu peki. Bu kadar dedikodusu yapılan bölgenin çıkış kapısında ve içeride istihbarat yapacak kimse yok mu?" diye konuştu.

"MERSİN ORTA DOĞU'NUN HONG KONG'U OLABİLİR"

MESBAK Yönetim Kurulu Üyesi Necip Ensari ise, 2000 yılı öncesi yabancıların Mersin Serbest Bölgesi'ne ilgisinin bir hayli fazla olduğunu belirterek, ancak 2000 yılından sonra gümrük kanunundaki değişiklikler, vergi oranları ile kaçakçılık iddialarının yabancıları bölgeden uzaklaştırdığını söyledi. Doğu Akdeniz ve Akdeniz ile Orta Doğu'nun bir Hong Kong'a ihtiyacı olduğunu belirten Ensari, "Ama İstanbul Hong Kong olamaz. Çünkü İstanbul, kimliği itibari ile stratejik konumu ile Hong Kong olması mümkün değil. Ama Mersin buna çok müsait. 500 kilometre sahili var. Dilediğiniz kadar alan yaratabileceğiniz bir havza olabilir. Buraya 2 tane Hong Kong yapabilirsiniz" şeklinde konuştu.

Serbest bölgedeki vergi konusuna da değinen Ensari, şöyle devam etti: "Serbest bölgelerde kötü kullanımı engelleyebiliriz. Kötü kullanımı ortadan kaldırabilirler ama bunlar serbest bölgeyi kullanmayı kaldırdılar. Türkiye demek ki şuna karar verdi, yabancı ve yerli yatırımcı şuna inanıyor, Türkiye tercihini kullandı, serbest bölge rejiminden vazgeçti. Şu an yasal statü bunu gösteriyor."

MESBAK Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ferhat Özbekoğlu da, Mersin Serbest Bölgesi'ne büyük haksızlık yapıldığı görüşünde. Kaçakçılık iddiaları nedeniyle, bölgeye ha bire ağır bürokratik koşullar konduğunu ifade eden Özbekoğlu, "Mevzuat bilinmiyor. Birileri kasten sanki çok güçlü bir yerden karalama kampanyası yapıyor. Organize bir güç bu, Mersin Serbest Bölgesi'nin sanki kapanmasını ister gibi ya da başka bir statüye bölünmesini ister gibi. Biz bunu hissediyoruz. Çünkü devamlılık var, şiddet var, abartı var. O kadar milyar dolarlık kaçakçılık yapıldı ise bu mallar nereden çıktı? Devletin resmi bilirkişisi 3 milyar dolarlık kaçakçılığın yapıldığını söylüyor. Bu söylenenin onda birinin olması mümkün değil. Deniyor ki, '7 firmada 2 milyar dolarlık devletin kaybı var'. Böyle bir şey yok. Verginin olmadığı yerde kaçakçılık olmaz. Kapıdan ötede yerde güvenlik iyi çalışmalı. Kaçakçılık devletin bir mal üzerinde gereğinden fazla vergi almasıyla olur. Serbest bölgenin içerisinde vergi gümrüğü olmadığından zaten kaçakçılık olamaz. Burada böyle bir şey yok. Kaçakçılık Serbest Bölge'nin dışında. O zaman da devletin güvenlik gücü var önler. Zaten önlüyorlar. Mevzuata göre zaten burada kaçakçılık olamaz. Kaçakçılık vergiye tabi mallardır. Serbest bölgede böyle bir şey olmadığından kaçakçılık da yoktur" şeklinde konuştu.

İHA
Yayın Tarihi : 12 Ağustos 2005 Cuma 17:34:28
Güncelleme :12 Ağustos 2005 Cuma 18:26:54


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?