5
Mayıs
2024
Pazar
SAĞLIK

Kapalı ameliyatta şampiyon

21. yüzyılın cerrahisi olarak kabul edilen laparoskopik ameliyatlarda Bursa şampiyonluğa koşuyor. Türkiye'deki 3 merkezden biri haline gelen Bursa'da, 150'yi aşkın böbrek hastasına, iyileşme süresini kısaltan, ağrı ve enfeksiyon riskini azaltan kapalı ameliyat yapıldı.
Karında açılan 3 küçük delik vasıtasıyla hasta organ kamera sistemiyle görülüp ameliyat yapılırken, iyileşme süresi kısalan hasta, ağrı ve enfeksiyon riski almadan, en ağır ameliyatlarda bile kısa sürede ayağa kalkmanın mutluluğunu yaşıyor. Kapalı bir operasyonun üç küçük delikten yapılmasına imkan veren laparoskopi yöntemiyle, kadın doğum ve üroloji dalındaki pek çok ağır ameliyat, kısa sürede tedavi ediyor.

Kısırlık, dış gebelik, yumurtalık ve kist tümörleri, rahim urları, rahim alınması, kısırlaştırma, idrar kaçırma, rahim sarkması, sürekli kasık ve cinsel ilişki sırasındaki ağrılar ile böbrek, prostat ve idrar yolu taşları rahatsızlığı bulunan hastalara yapılan yöntem sayesinde iyileşme süresi hızlanıyor, ameliyat süresi çok kısalıyor ve hastanede kalış süresi azalıyor.

Laparoskopik cerrahiyi 5 yıldır rutin olarak uygulayan Türkiye'deki 3 merkezden biri olduklarını ifade eden Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Ren Tıp Cerrahi Tıp Merkezi İcra Kurulu Başkanı Prof. Dr. Bülent Oktay, bu zamana kadar şehirde 150'yi aşkın vakaya müdahale ettiklerini söyledi. Laparoskopik cerrahiyi en çok yapan merkezin Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi ile Ege ve Antalya olduğuna dikkat çeken Oktay, bunun Türkiye'de yayılmak zorunda olduğunu söyledi.

Laparoskopik cerrahinin, çağdaş tıbbın, minimal invaziv denilen, en az doku hasarı ile operasyon ve tedavi yöntemleri üzerinde çalışmaların yoğunlaşmasıyla geliştiğini ifade eden Oktay, önceleri sadece safra kesesi ameliyatlarında kullanılan bu yöntemin şimdi hemen tüm organda uygulanır olduğunu belirterek, "Bugünün tıbbı, en zor operasyonları bile kapalı ameliyat olarak yapabilmektedir. Kapalı operasyon yöntemleri birçok bakımdan açık operasyonlara üstündür.

Dezavantajları ise, öğrenme güçlüğü ve uygulama sürelerinin başlangıçta uzunluğudur. Teknik donanım gerektiğinden, pahalıya mal olmaktadır. Ancak en önemli operasyonlardan sonra bile ağrı probleminin minimal olması ve birkaç gün içinde normal yaşama dönüş yapılabilmesi, çok az yara izinin kalması, yöntemi cazip kılmıştır" dedi.

Laparoskopik yöntemde karına takılan 1-2 cm'lik borularla, hasta organ üzerinde, görüş ve uygulama yapıldığını anlatan Oktay, "Böbrek taşlarında, böbrek çıkışı darlıklarında, böbrek çıkarılması gerektiğinde (tümör dahil), böbrek üstü bezlerinin operasyonlarında, prostat ve mesane kanseri ameliyatlarında, inmemiş testis aranmasında, hastanın karnında uzun bir kesi yapılmaksızın, birkaç yerdeki tek dikişlik yaralarla işlem başarılmaktadır.

Bu yöntemin bir avantajı da enfeksiyon (iltihaplanma) oranının çok düşük olmasıdır" diye konuştu. Prof. Oktay, laparoskopik cerrahinin avantajlarını şu şekilde sıraladı:

"Bu yöntemle yapılan ameliyatlarda dokular ve organlar çok az zarar görür. Karın açılmadığı için iltihaplanma riski ve ameliyat sonu yapışıklık ihtimali daha azdır. Karın içindeki organlar kameralar sayesinde monitörden 12 kat daha büyük gözlemlendiği için ameliyat daha rahat oluyor ve hata yapma riski azalıyor.

Ameliyat sonrası hastanede kalış süresi çok kısadır. Hasta aynı gün ya da bir gün sonra taburcu olur. Karın duvarı kesilmediği için ameliyat sonrası ağrı çok azdır. Ameliyat izi kalmaz. Karın fıtıkları olmaz ve estetik korunur. Hasta çok kısa sürede sivilce şeklindeki 3-4 yarasıyla normal hayata döner."

.
Yayın Tarihi : 3 Aralık 2005 Cumartesi 11:25:15
Güncelleme :3 Aralık 2005 Cumartesi 12:17:36


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?