2
Mayıs
2024
Perşembe
İSTANBUL

Chéri Avrupa, We Love Amerika


Şu Amerikanistan’ın gerçek sahipleri her zaman ilgimi çekti.
Mazlum, kendi içinde bölünmesi için üzerinde her türlü oyun oynanmış, soykırıma uğratılmış bir ulus.
Tüm bunlar yetmezmiş gibi uygarlıktan yoksun, pespaye, çocuk kaçıran sarhoş katiller sürüsü olarak damgalanmışlar.
Kimler tarafından hem de?...
Bugünkü Amerika’nın kurucusu olarak İngiltere, Fransa, İspanya gibi birçok Avrupa Ülkesi’nden gönderilen idam mahkûmu caniler tarafından…
Kimler tarafından hem de?...
Coşkulu bir sevinçle karşıladıkları, ölümden kurtardıkları, yemeklerini, giysilerini paylaştıkları Avrupalılar tarafından.
Şu “Batı” dediğimiz güruh ne ahlâksız!
Bu tür sahtekârca tescilleri sık sık yaptıklarının en büyük şahididir Türkler.
İşte Ermeni Meselesi, işte Girit, işte Kıbrıs!
Hangi birini sayayım? Kuzey Afrika Ülkeleri’nden mi başlasam?
Yoksa Avrupa ya da Asya’daki Türkler’den mi?
Kürt Meselesi ya da Yunanlılar’dan mı?
İnsanın yapılanlar karşısında ruhu da bedeni de isyan ediyor.
Hani bir görüş var, Almanlar’ın soykırıma uğrattığı Yahudiler’in tamamı aslında “Hazer Türkü’dür” diye.
Acaba insanoğlunun kötülüğünü simgeleyen başıbozuklar; hep Türkler’i mi katletti, hep Türkler’i mi soykırıma uğrattı?
Yoksa bizlerle aynı kaderi paylaşan “Kızılderililer” gerçekten de bizden mi?
Orasını bir gün; araştırmacılar, arkeologlar, tarihciler ortaya çıkarır inş’Allah!
Bize gelince; dilimizdeki benzerliklerin, hatırı sayılır, gözden kaçması imkânsız benzerliklerden birkaç örneğin içine dalalım şimdi.
Dikkatle okursanız şaşıracak, kelimelerin anlam ve telâffuzda birbiriyle nasıl örtüştüğünü görecek, hayrete kapılıp düşüneceksiniz.
Sözcükleri biriyle konuşurmuş gibi telaffuz edebilirseniz olay daha da netleşir.
Başlıyorum…

Tepek, tepekl, tepe onlarda; tepek, tepeğ, tepe bizde…
Kazyun onlarda, kayın bizde…
Yangi onlarda, yengi ve yeni bizde…
Kuşkuş onlarda, kuş bizde…
Tooz ve toos onların toz ise bizim dilimizde…
Hani bizim on dördüncü yüz yıldan sonra kullanmaya başladığımız küçük var ya, işte bu küçük onlarda; Kuççi, kiçeeç, kiçik olmuş. Ondördüncü yıla kadar biz de kiçi diyip durmuşuz küçüğe.
Çıran onların, yılan ise bizim sürüngenimiz.
Bizim yakut kelimesi onlarda yokut olmuş. Belki de ters söyledim. Onların yokutunu biz yakut yapmışız.
Çapultepek bizde ne anlama gelir bilir misiniz? Çapulcu Tepesi…
Kir onlarda da bizde de aynı. Yani kir…
Cehenneme onlar tano demiş bizse tamu.
Sarı hem onlarda hem de bizde sarı, ayrıca doğu demek tabii.
Mavi onlarda da mavi, ayrıca doğu anlamı zamanla sarıdan uzaklaşıp mavinin üzerine yapışıp kalmış.
Ak bizde de ak, yön olarak da batı tabii…
Kara yine kara ve yönlerden kuzey demek.
Bas, bizde beş…
İg bizde iki…
Onlardaki havasu sözcüğü bizden pek farklı değil. Mavi Hava Su kutsal göl demek. Tabii ki maviyi de simgeliyor. Suyun da havanın da mavi renkli göründüğünü hemen hatırlarsınız okurken. Pekiyi, Arizona’da Hava ve Su adlı bir göl olduğunu duymuş muydunuz?
Aıtıl bizdeki ırmak, deniz, gök anlamındaki ıtıl,itil.
Ak-Kapana, ak kapı…
Kapakta-Kon, kapalı kapı…
Ve yine tek harflik değişiklikle Kapakta-Ko; efsanevi yurdu, içinden çıkılması imkânsız gibi görünen kapalı yurdu anlatır. Yani Ergenekon’u…
Çakira, çakır…
Yaşıl, yaş…
Islak ve yeşil anlamında kullandıkları naş; yaş, ıslak, yeşil.
Islak, yeşil, mavi anlamındaki raş; yine yaş, ıslak, yeşil, ve mavi.
Te bizdeki de’nin tam karşıtı. İçinde anlamında kullandığımız trende, gemide, geçmişte ile aynı şekilde kullanılmış.
Kişi bizde de kişi…
Tanığ; yüce yaratıcımız, kulluk ettiğimiz tanrı. Hani, bazı acayip düşüncelilerin çok kızdıkları kelime. Sanki Yunus Emre, yüce Rabbimiz’e Çalap dememiş gibi. Nedense öz Türkçe kullanınca insan dinden çıkarmış gibi…
Çıksa Yunus Emre böyle güzel bir kul olur muydu hiç?
Yine yüce Allah’a bizler; Tengri, Tingir, Dingir, Kün-Ana, Tanrı demişiz.
Onlarsa; Tanığ’dan başka Ton-Atığ, Tau, Tunallı, Tahaneri, Tekvitli, Tangra’yı da kullanmışlar.
K'u bize göre kut yani kutlu, kutsal…
Ata bizdeki ata, atea, hataa, ecdat…
Akkoca yine aynen ak koca.
Kon ve kin sözcükleri bizde de kün yani gün ve güneş anlamında kullanılmış.
Ay-nal veya uynal’a biz ay diyoruz.
U, uya, ut, utah, utara bizde de uy, utağ, üy, ev, yuva…
Onlardaki kırmız bizde de kırmız. Yani aynı kızıl renkli böceğe her ikimizin de verdiği ad.
Kan, kkan bizde kaan, kağan, han, hakan…
Tekun, tokin bizde de tekin, tigin…
Huan ise han…
Kayak bizde kayık…
Ghaz bizdeki gez…
Köç bizde bildiğimiz göç.
Yao-tl ise bizdeki yağı yani düşman.
Mayalar’ın ünlü kılsız köpekleri it-zcu-intli ve it-zevintli ise bizim anlı şanlı it’imiz.

Benzerlikler lisanla da sınırlı değil.
Her iki taraf da kocamış erlere kocamış hanımlara büyük saygı gösteriyorlar. Töreler çok yakın. Her ikisinin de ıssız yerlerde inzivaya çekilmiş kutsal bilge adamları var. Bayramlarında da köklü farklılıklar bulmak neredeyse imkânsız. Şamanizm her iki tarafta da etkin. Takvimler,efsaneler,kilimler o kadar benzer ki...
Bu konuda daha fazla bilgi edinmek isterseniz mutlaka Sayın Reha Oğuz Türkkan'ın "Kızılderililer ve Türkler" adlı eserini okuyun.

Bazen aklıma gelmiyor değil.
Şu Arap, Fars ve Batı hayranlığına kapılmasaydık, şu bizim Türk Dil Kurumu kuruluş amacını şaşırıp dilimizle bu kadar oynamasaydı, acaba?...
Ne dersiniz?
Acaba hâlâ aynı dili konuşur olabilir miydik şimdi?...


Yayın Tarihi : 9 Ocak 2006 Pazartesi 18:43:48
Güncelleme :20 Ekim 2006 Cuma 17:20:02


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Senai Kutlular IP: 85.99.214.xxx Tarih : 30.01.2006 10:44:51
Kenthaberin sürekli okuyucusuyum. Bugüne kadar hiçbir yazıya yorum yazmadım. Bir süre önce rasladığım sayfanızı ilgiyle takip ediyorum.Amerika'nın yerli halkından başlayıp Avrupa'ya, içimizde beslediğimiz düşmanlardan yabancı hayranlığımıza, Yahudiler'den Türk Dil Kurumu'na kadar birçok konuya dokunur gibi yapıp aslında kalıcı, etkili ve çok doğru saptamalarda bulunmuşsunuz. Diğer yazılarınızı da okudum, yenilerini de takip edeceğim. Sizi ve Kenthaberi kutluyorum.

CANAY DAVRAN IP: 85.100.240.xxx Tarih : 13.01.2006 15:23:50
Muhteşemsiniz Günay Bey.Ne kadar ilginç ve haklı konulara değiniyorsunuz.Sizi yürekten kutluyorum.

Aylin Eysal IP: 81.214.41.xxx Tarih : 23.01.2008 17:52:51

Sayın yazar.Babamın çocukluğunda bu anlattıklarınız ve sanırım konu dışı olduğu için yazmadığınız daha fazlası çok kişi tarafından biliniyormuş.Atatürk'ün yaptırdığı araştırmalar sonucu Türkler'in nerede ise tüm insanlığın atası sayılabilecek kadar etkili tarihleri olduğu açık bir bilgiymiş.Ama Atatürk'ün ölümünün üstünden bir süre geçince önce araştırmalar durdurulmuş, araştırma sonuçlarını dile getiren kitaplar ortadan kaldırılmış, sonra yeniden koyu bir cehalet ve din taassubuna itmişler halkı.Sanki büyük çoğunluğumuz müslüman değilmişiz, yalnız din tacirliği yapan birileri müslümanmış, sanki yüce Allah "Biz sizi fırkalar halinde yarattık" dememiş gibi.Sanki Türk olmak günahmış gibi.Nedense arap,amerikan,iran,avrupalı vs olmak büyük şeref de Türk olmak ayıp. Buna ihale milliyetçileri de çanak tuttu ya!Neyse...Bunlara İkinci cumhuriyetçileri, gazete ve televizyonlarımızın büyük bir bölümünü de eklemek lazım. Sonuçlarını ise bugün hepimiz görüyoruz. İşte Türkçe'den başka her şeyi konuşan özenti nesiller, hiç bir şey bilmeden yabancıların dediği her şeyi hemen kabul eden insanlar.Bunların içinde (sizin de değindiğiniz ve haklı ve tarihi gerçeklere uygun olarak aslında ermenilerin yaptığı) soykırımı bize mal etmekte dahil.Bu haftaki Ceviz Kabuğunu izlemiş olmanızı dilerdim.Umarım izlemişsinizdir.Türkler'in ne kadar önemli bir millet olduğunu anlayan gözü açılan yeni birileri olmuş mudur dersiniz.Sağlıcakla kalın...