1
Mayıs
2024
Çarşamba
İSTANBUL

Sayın Vladimir Vladimirovich Putin’e Açık Mektup



Sayın Vladimir Vladimirovich Putin, biliyorsunuz ülkem Türkiye üzerine yapıştırılan kara bir leke var. Şu ünlü Ermeni Soykırımı masalı. Emin olun, birkaç istisnai kişi dışında hepimizin içini öyle sıkıyor, o kadar çok üzüyor ki! Kelimelerle anlatmamın imkânı yok. İki yüzlü, ilginç bir masal bu! Hem milletçe soykırıma uğratıldık, hem de soykırımcı damgasıyla arşivlendiriliyoruz.
İşin en garip, en acı, ama bir yandan da en komik tarafı şu… Tüm bunların, tarihleri soykırım çöplüğüne dönmüş devletler tarafından yapılabilmesi. Bunu, soykırımcı Ermeniler’i azmettiren milletlerin yapması.
Ermeni iftiralarının boyutu karşısında oy dilencisi politikacıların utançsız davranışlarından söz etmek istemiyorum. Bu, o ülkelerin iç sorunu. Devlet olmayı bilseler, çığırtkanların elinde oyuncak olmazlardı. Hatta ülkemde Ermeniler tarafından satın alınmış, Zorian Enstitüsü ve benzeri kaynaklardan maaşa bağlanmış bilim adamı denen bilim dışı varlıklardan, gazeteci, yazar tayfasından da söz etmek istemiyorum. Bay Orhan Pamuk’un, gerçeklere vâkıf herkesi rencide eden Nobel’e uzanış öyküsünden de. Bence; insan gibi insan olan kimse, böyle büyük çirkinliklerin önünü arkasını görür, çıkarlarının salıncağında kendini kirletmezdi. İzninizle; Ermeniler’le ilgili birkaç söz söylemek, Ermeniler’i hatırlatmak istiyorum ben…

Sayın Vladimir Vladimirovich Putin, siz onları yalnız arşivlerden, yalnız tarihten tanımıyorsunuz. Karabağ’da, Hocalı’da yaptıkları soykırıma daha birkaç yıl önce şahit oldunuz. Bunda, Azeri Ermeni tercihini bana göre çok yanlış kullanan o dönemdeki yöneticilerinizin de kabahati çok. Olanları gördükten sonra bir daha böyle bir yanılgıya düşen çıkmaz herhalde… Ermeniler yalnız toprak işgali için değil, yok etme, soy kurutma amacıyla saldırıyorlar insana. Bu yüzden; kurtulmak için yerini, yurdunu terk edip kaçanları da, teslim olanları da sağ bırakmıyorlar. Her türlü vahşeti yaptıktan sonra tabii… Kulaklar, burunlar kesiliyor, karınlar deşiliyor, ceninler süngülerle deşilen ana rahminden çıkarılıp futbol oynanıyor. İşte bizim bildiğimiz Ermeni’de bu. Hiç değişmemişler. Yıllar onların insanlıklarına en küçük bir katkıda bulunmamış. On dokuzuncu yüzyılda, yirminci yüz yılın başında neyseler bugün de aynı. Hepsi birer ölüm makinesi sanki.
Bir başka özellikleri daha var. Önce adamı döven, sonra kendi giysilerini parçalayarak “Beni dövdüler” diye canhıraş feryatlar atan tipitipler gibiler. Benim o minicik “Yörük Ahmet” öykümdeki gibi…
Çok tutarlılar yani. Hâlâ eli kanlı, hâlâ insanlık dışı, hâlâ yalancılar.

Sayın Vladimir Vladimirovich Putin, tüm uyarılara rağmen bizdeki bir kısım aymaz politikacıların aslında önem sırası çok gerilerde olan bambaşka işlerle uğraşması da konum değil. Haber almadaki deneyimleriniz nedeniyle bunların hepsini çok iyi bilmektesiniz. Konum sizin şahsınızda Rusya Federasyonu…
Aslında buna, sizden ve ülkeniz Rusya’dan, büyük önem taşıyan bir ricam var demek daha doğru.
Lütfen bu Ermeni iftiralarını durdurun!
Size zavallı masumlar için; dedeler, babalar, analar, çocuklar, torunlar ve torunların gelecekteki torunları adına sesleniyorum. Size geçmişimizin ve geleceğimizin lekelenmemesi adına sesleniyorum. Ermeni iftiralarını durdurun!
Hayatınız boyunca yaptığınız görevlerin içeriği nedeniyle olayları en iyi bilenlerden biri de sizsiniz. Yapacağınız işse çok basit. Birkaç küçük cümleyle vereceğiniz bir emir hepsi. Lütfen şu Ermeni olaylarının iç yüzünü açıklatın.
Arşivlerinizden, tarihçilerinizin belge ve bilgilerinden dökülecek her kırıntı bizler için önemli. Çünkü iftiracı devletlerin susmasına neden olabilecek bu açıklamalar bir insanlık dersini de beraberinde getirecek. Doğruları da…
Çok küçük yaşlardan bu yana Ermeniler’in soykırıma uğratıldığı değil, Ermeniler’in soykırım yaptığı gerçeğiyle karşılaştım. Her gittiğim yerde yapılan ahlâksızca katliamların, parmakla “Ta orada!” diye işaretlenen toplu mezarların, toprağın dışa attığı kemiklerin anlatı ve görüntüleriyle yüz yüze geldim. Anlatanlar son şahitlerdi. Onlar; Allah’ın kendilerini Ermeniler’in yaptığı soykırımdan kurtardığı, kendilerine ikinci bir hayat bahşettiği insanlardı! Birbirinden yüzlerce kilometre uzaktaki her yerden yükselen acı anlatım şaşılacak kadar birbirinin benzeri, hatta aynısıydı. Ermeniler’in işlediği soykırım suçlarının had safhaya tırmandığı dönemde Ağır Ceza Reisliği yapan dedemin vefatı sonrası, başsız kalan ailesine sahip çıkan babaannemin üç küçük yavrusunu alarak, talika denilen her tarafı açık atlı arabayla Anadolu’nun bir ucundan kalkıp Trakya’nın ortalarına kadar gelişi de başlı başına hazin bir öykü. Aynen diğer kaderdaşları gibi…
Yollarda saldıran Ermeni çeteciler, her şeyi geride bırakarak yola çıkmanın getirdiği yoksunluk, soğuk, açlık, dizanteri…
İnsan başına gelmeden çekilenlerin şiddetini anlayamaz tabii.

Sayın Vladimir Vladimirovich Putin, o dönemlerin siyasetleri nedeniyle atalarımla atalarınızın sık sık karşı saflarda yer aldığını, birbirleriyle kıyasıya savaştıklarını biliyorum. Hatta Ruslar’a, “1914 Kışında Sarıkamış Karları” adlı şiirimde dile getirdiğim gibi “Moskof Gâvuru” dendiğini de. Sözlük anlamına baktığımızda çok ağır bir lakap olmadığını da görürüz bu deyişin. Aslında Müslüman olmayan Moskovalı anlamında bir deyiş bu. Mutlaka sizinkiler de bizler için neler söylemiştir. İnsanlar kapışmaya görsün, neler derler birbirlerine. Uzun zaman düşman olduk ama hiçbir zaman cani gözüyle bakmadık Ruslar’a. Size en büyük kızgınlığımız, savaşta kullandığınız Ermeniler’in yaptığı vahşeti dizginleyememeniz. Onun dışında, şerefli düşmanlar olarak gördük sizi. Ermeniler’i kullanmanızı da normal karşıladık aslında. Yaşanan bir savaş vardı ve bu savaşta karşınızdakini alt edebilmek için her türlü enstrümanı kullanacaktınız. Doğal bir şey bu… Doğal olmayansa soykırıma teşvik etmek, soykırıma göz yummak, soykırım yapmak. Amerikalı ve Avrupalı misyonerlerin “Hristiyanlık’a hizmet ediyorum, dinimi yayıyorum” diye ortalığı kirletmesinden başlayarak İngiliz, Fransız, Alman rezillerinin yaptıkları her şey ortada. Hele o Almanlar yok mu? Hem Osmanlı’yı savaşa soktular, hem size silah sattılar, hem de ordularımıza komuta ettiler. Az önce kızgınlık dedim ama, geçmişindeki kıvrak devletleri yeni yeni öğrenen halkım, onlardan nefret ettiği kadar sizlere kızmıyor asla. İşte, belki de bu yüzden o bükülgen devletlerin bize ahlâksızca çamur atan çirkin seslerini kısacak en önemli adımları da sizden bekliyoruz.
Evet, o devirde kıyasıya savaştığımız ama Ermeniler’in yaptığı her şeyin şahidi olan siz Ruslar’dan!

Sayın Vladimir Vladimirovich Putin; sizden rica ettiğim eylem, ülkeler arası dengeleri de farklı etkileyecek bir yaklaşıma neden olabilir. Birbirimize zıt düşerek hiçbir şey kazanamayız. İnsanların hayatı nasıl inişli çıkışlıysa devletlerin hayatı da aynı. Bunu hatırlayarak ortak paydalarımızın üzerine daha fazla gitmeli, dostluklarımızı daha fazla geliştirmeliyiz.
Doğruları açıklattığınız zaman ne olacak? Türk insanının kalbini, Türkiye’yi kazanacaksınız. Ermeni Soykırımı modasıyla ahlâksızca davranan ülkelerden bıkan Türkleri, başınız sıkıştığında yanınızda bulacaksınız. İlişkilerinizin daha rahat olacağı bir komşunuz olacak. Küresel güç kavgasında elinizdeki kozları güçlendireceksiniz.
Doğruları söyleyerek yetmiş beş milyonu kazanmak, sessiz kalarak iki milyonluk Ermenistan’ın iftiralarıyla bir milleti mahkûm etmekten daha insanca değil mi?

Sayın Vladimir Vladimirovich Putin, kapınıza kadar geldim. Gerçekleri almadan gitmeme izin vermeyin.
Yayın Tarihi : 23 Şubat 2007 Cuma 00:00:00
Güncelleme :14 Şubat 2007 Çarşamba 15:54:32


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?