3
Mayıs
2024
Cuma
İSTANBUL

Gölgedeki Paganlar


Latince’de köylü anlamına gelen paganus sözcüğünden türemiş pagan.
Hıristiyanlar bu sözcüğü simge kalıplarına sokup çok tanrılı dinlere yapıştırmışlar zamanla.
Bu da yetmemiş tatmin için. Kendi dinlerine girmeyi reddeden her toplumu da lekelemişler bu sözle.
Oysa onların kutsal saydığı İncil; gerçek dinle ilgisi olmayan, Allah sözü olmaktan çıkartılan, masallar zinciri haline getirilmiş bir kitap. Uzmanları korkup söylemekten kaçsa da aşağıladıkları paganizmle ortak öğeler taşıyan bir yapıttır bugünkü İncil... 

Bir zamanlar İncil adını taşıyan sayısız kitap varken birileri oturup dördünü bir kenara ayırmış. Bildiğimiz İznik’te olmuş bu iş…
İşte bugün İncil; kul yazımı, kul kurgusu, kul seçimi bu dört kitaba verilen ortak addır. Seçilenler paganizmin vehimlerine yer verdiğine göre, elenenlerden birinin Allah’ın kutsal sözlerini taşıyan gerçek İncil olmadığını kim söyleyebilir?
Gerçek İncil; Kur’an-ı Kerim’in aksine, Âlim olan Allah’ın bilgeliği nedeniyle hiçbir tanrısal koruma vaadi edinememiştir. Geleceği de geçmiş gibi bilen Allah tarafından, yine yalnız onun bildiği gizemli bir âlemde sürdürmektedir varlığını…
Sormak gerek! Hıristiyanlar’ın bugün gerçek kabul ettikleri dört İncil; neden masallar zinciri, neden pagancı vehimler anlatısıdır? Allah tarafından gönderilen bir dinin; her biri diğerine göre çelişkiler içeren yüzlerce kitabı olabileceğine inanabilir mi insan?
İnanan, ya bilimin araştır emrini reddeden ya da temizlik anlamı dışındaki saflığı hak eden biridir mutlaka...

Allah’ın çelişkisi yoktur. Gönderdiği her peygamberle bildirdiği kurallar birbirinin aynıdır.
Namaz bunların başında gelir.
Süryaniler, Gregoryen Ermeniler gibi Hıristiyan örnekleriyle Yahudi dini mensuplarının kıldığı gibi...
İlkel toplumları, çok tanrılı dinleri, Hindular’ı ve daha birçok dini incelediğinizde tanrıların ve tanrısal vasıflara sahip olduğuna inanılan nesnelerin önünde secdeye varıldığını görürsünüz. Aztek, Maya, İnka kültürlerinde oldukça belirgindir bu varış.
İçkiyi de unutmayalım. İçkiyi dinsel yasak kapsamında gören birçok Hıristiyan grubu olduğu gibi semavî olmayan dinlerin üyelerinde de görürüz içki düşmanlığını. Hacca gitmenin evrenselliği de ortak benzerliklerden yalnızca biri…
Demek ki kutsal kitaplar tahrif edilse de gerçeklerden bir kısmının sözlerle taşınarak yüz yılları aşması engellenemiyor. 

Verdiğimiz örnekler; gönderilen dinlerin tek, görevlendirilen binlerce peygamberinse yoldan çıkmışları doğru dine döndürücü seçkinler olduğu konusunda küçük bir bellek tazelemesidir yalnızca…

Görünen o ki; piyasalardaki İncil spekülasyonunu yok etmek amacıyla karar almak isteyen ünlü İznik Konsülü, bu kez dört spekülatörün hizmetine girmiş. Matta, Markos, Luka ve Yuhanna’nın yazdığı ve İncil adını verdikleri kitaplar best-seller olmuş. Daha sonra Barnabas İncil’i diye redde uğramış yeni bir kitap daha çıkmış ortaya. Son bulunansa Kıpti dilindeki Yahuda İncil’i…

Bugün, Hıristiyan dünyasının inandığı İncil adlı kitaplarda “Allah’ın baba, İsa Aleyhisselâm’ın oğul, Cebrail Aleyhisselâm’ın Ruh-ül Kudüs” vasıflarıyla anılarak birleştirildiğini görürüz. Yani baba, oğul, kutsal ruh kavramlarıyla Allah’ın yanında bir kul ve bir melek de tanrılaştırılıyor. Göz göre göre ünlü teslis saçmalığı kabullendirilip zehirleniyor inanç peşinde koşanlar.

Allah’a karşı insanoğlunun yapmaya kalktığı en büyük hakarettir teslis.
Doğmayan, doğurmayan tek Allah’a karşı yapılmış en büyük hakaret!
Onlar bu vasıfların Allah’ın birliğini bozmadığını iddia ede dursunlar, Hıristiyanlık’tan binlerce yıl önce var olan bugünün kayıp efsanevi uygarlıklarından biri neler söylüyor, bir bakın dikkatle. “...Bir’in Kulları ve Bir...”
Okumacıların Hıristiyan dogmacısı olması dolayısıyla Bir’in Kulları; “Bir’in Kızları ve Bir’in Oğulları” haline sokuluvermiş. Buna rağmen bu okumalar çok şey anlatır. Bunların başında gelense Allah’ın teslis değil tek olduğunun bugün efsaneler dünyasında yaşattığımız atalarımız tarafından da bilinmekte olduğudur.
Önünde bütün geçmiş dinleri tamamlayan, tahrif edilmiş bütün kitapları yürürlükten kaldıran yüce bir din dururken, misyonerlerin transfer tekliflerini kabullenip sonsuz hayatlarını acı ve pişmanlıkla geçirmeye talip olan Müslüman eskilerinin bunları görmesi, öğrenmesi şart. Bugünün; her şeyi mantık süzgecinden geçirdiği, en uygar vasıfları bünyesinde topladığı söylenen insanına gel de şaşma, gel de onları yargılama!
Gel de adına batı denen ve bu saçmalıklara iman etmiş ülkelerin talimat ve emirlerine “Baş üstüne!” mantığıyla şapka çıkaran politikacılarımıza şaşma, gel de onları diğerleriyle birlikte yargılama!

Bugün yurdumuzu üçüncü kez bir papa ziyaret edecek.
Gelen papa, yukarıda anlattığım tuhaflıkların ürünü olan tahrif edilmiş bir dinin baş temsilcisi.
Papa seçildiği andan itibaren, bize garip ve komik gelen bir uygulamayla üzerine bir takım tanrısal güçler monte edilmiş kişi… Temsil ettiği şey her ne olursa olsun, kendisinde bir takım özellikler olduğu kanısına vardırılmış çok büyük bir nüfus var arkasında. Söylemlerinin onlar da yaratacağı şiddetli etkiyi, içlerinde bulunmadıkça bugünden tasavvur etmek çok zor.

Biz gerçek Türkler’in, misafirlerimizi her zamanki gibi nezaketle karşılayacağımızdan şüphem yok.
Tarihin gerçek sayfalarında, kendisini düşman bellemiş insanlara bile şefkat gösterdiği anlar çoktur Türkler’in. Bu da öyle anlardan biri olsun isterim. Gösterilmesi gerekli tepkiler varsa onlar da Türk’ün nezaketine uygun olacaktır mutlaka.
Yalnız bir şeye dikkat, provokatörlere dikkat şart!

Benedict XVI, Bento XVI, Benedetto XVI, Benedicto XVI, Benedictus PP. XVI gibi isim bolluğuyla anılan yeni papa; bugüne kadar Türkler ve Müslümanlar hakkında oldukça çirkin sözler sarf ederek kıyamete kadar sürmesi muhtemel kötülük tohumları saçtı dünyaya. 
Bugün ondan beklenen; hayatına yön veren Nazizm, CIA öğretileri ve pagancı kışkırtmalardan sıyrılıp insan olduğunu hatırlaması. 
Bugün ondan beklenen; dindar, dinci, politeist, ateist olmasına bakmadan herkesi, her toplumu birbirine kaynaştıracak, kaynaştıramadıklarının da birbirlerine saygı duymalarına yol açacak davranışlarda bulunması. 
Söylem ve davranışlarıyla olumlu dalgalar yayıp dünyayı karanlıkta tutan düşüncelerden uzak kalması...
Yayın Tarihi : 28 Kasım 2006 Salı 02:27:55
Güncelleme :28 Kasım 2006 Salı 12:41:21


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Prof. Dr. Mehmet Yılmaz IP: 85.108.72.xxx Tarih : 30.11.2006 20:00:45
Sayın Hocam Merhaba! Türkiyemizle uğraşanlara savaş açtığınızı görmekteyiz.Bu her vatandaşın yapması gereken bir görev.Son yıllarda herkes kafasını kuma soktuğu,aman ailemi zor geçindiriyorum birde işimden olmıyayım demek durumuna zorla itildiği için vatandaşlarımızın büyük çoğunluğu bu görevden kaçıyor.Ücretlerin çokaz, kitap, gazete çok pahalı olduğu sebep ile Türkler gazete kitap okumuyorlar.Ülke meseleleri artık 3. , 5.planda.Varsa yoksa televole ve sabah tuhaflığı proğramları. Gelelim asıl meselemize.Hristiyanlık bir pagan dinidir diyorsunuz ve bundada yerden göğe kadar haklısınız.Hristiyanlık hristiyanlar tarafından bu hale düşürülmüş bir dindir.Bizler ve sizin gibi düşünen birkaç insan teslis saçmalıklarına inanan,Hz.İsanın resimlerini ve heykellerini yapıp bunun önünde tapınma vaziyeti alanların komik olduklarını görebiliyoruz.Birde onlardan emir alan AB'nin sorgulanmasız yandaşları ve batıcılar görebilse iyi olacak.1996 tarihinde bir mesleki dergide yazdığınız yazının yayınlandığı nüsha arşivimdedir.O yazınızda hristiyanlara bu günkü şekilde pagan diyorsunuz.O tarihe kadar literatürde pagan terimini hristiyanlara yakıştırmış başka kimse görünmüyor.Bu yakıştırmada çok haklısınız,çünkü pagan demek çok tanrılı din mensubu demektir.İnsanların oturup din kitabı yazmalarıda büyük bir saçmalık.İznik konsülü bu saçmalıkların doruğudur.Bende sizin gibi müslümanlık geldikten sonra geçmişte kalan din mensuplarının akıllarını başlarına almaları gerektiğine ve 4 kitaplı din olamayacağına inanıyorum.Peygamber öldükten sonra vahyin devam ettiği nerede görünmüş.Evet, her dinde bir takım yasaklar ve yardımlaşma kuralları var.Namaz var.Oruç var.Bunları insani zaafiyet ve insani zevki engelleyici olması nedeniyle yok kabul etmişler.Hz.İsanın heykelciği önünde diz çöküp tapınma vaziyeti almanın aslı namazın rüku safhasıdır."Bir'in oğulları ve Bir'in kızları" Cayce okumalarında sıklıkla kullanılmış bir terimdir ve dediğiniz şekilde "Bir'in kulları" olmaları mümkün görünmektedir. Papaya dönersek yapacağını yine yaptı.Fatihin ortodokslara ekümeniklik ünvanı verdiği yalanını-ki Fatih onlara ekümenik dememiş milletin başı şeklinde hitap etmiştir- papanın ağzından dünyaya ilan etti.Papa Türkiyedeki azınlıkların zorluklar içinde yaşadığınıda araya sokuşturuverdi.Kimse Türklerin sıkıntılarında söz etmiyor. Şeytanın kadrolu elçileri yazınızdan etkilendiğimi söylemeden geçemeyeceğim.Memur ve işçi ve emekliler hakkındaki eski ve yeni yazılarınız nedeniylede sizi kutluyoru.Evet her yazar yılda 15 yazısını bu insanlara ayırsa yoksulluk azalır.Buda terör ve gaspa kadar her köşeyi olumlu etkiler.Bu arada insanları yollarda perişan eden,iş ve evlerine gitmelerini engelleyen girilmesi yasak bölgelerin yaratıcılarınıda buradan kınıyorum.Saygılarımla