Sessiz, dilsiz emeklilerimiz. Dünya yaşamının gereksiz unsurları
Kendilerini yönetsin diye vekâleti verip vekillerini tayin ettikten sonra sürünmeye başlayan topluluk.
Maaş kuyruklarında ölen, açlık sınırının altında yüzen güzelim insanlar.
Ne atadıkları vekiller, ne her gün izlemeye çalıştıkları televizyonlar hatırlar onları
Gazetelere gelince onlarla ilgili haber yapan, köşelerini onlara ayıran iki, üç kişi bile çıkmaz.
Çünkü entelektüel değeri yoktur onları anlatmanın.
Oysa, Bilmemne otele bedava davet edilen yazarın yedikleri, hem haber, hem yorum, hem de köşe yazısına aktarılacak kadar değer taşır.
Açın, bir inceleyin gazeteleri. Toplum yararına kaç köşe yazısı bulacaksınız.
Ya birbirlerine saldırıp egolarını tatmine çalışırlar. Ya da birilerine şirin görünen yazılarla sütunlarını öldürürler.
Oysa, biraz gerçek görevlerine sarılsalar. Azıcık, birazcık
Emin olun çalışanların da emeklilerin de hayatı değişir hemen.
Bize öğretilen gazetecilik toplum hizmeti veren güzide bir meslektir.
Güzide olmasına sözüm yok ama, toplum hizmetine gelince
Bu konuda sizlerin şüphesi yok mu?
Benim var !
Yazmaktan vazgeçmiştim ama ufacık bir Deme yapacağım.
Siz herhangi bir telefon şirketinin emeklilere hediye paketi verdiğini duydunuz mu?
Paketleri alınca televizyon karşısına geçtiklerini.
Sonra haylaz çocukların kabahatlerini saklamaya çalıştıkları yöntemlere başvurarak Hediyelerin, onların hangi ulvî değerleri için verildiğini anlattıklarını
Göremezsiniz.
Neden mi?
Onlara ancak Ramazan Ayında reklâm paketleri gider.
İnsanı uşaklığa, dilenciliğe alıştırmak ne zamandır hayrın tarifi içine girdi.
Reklâm ne zamandır hayır...
İnsanımıza iş vermek, emekliye hakkını iade etmek en doğru seçim değil mi ?
Emekli lûtuf beklemiyor ki.
Beklediği, hakkının teslimi.
Elinden alınan, zamanında kendisine verilmeyen alın terini geri istiyor.
Bu onların hakkı.
Borcunuz bu !..
Merak etmişimdir.
Şu vekillerimiz halkın büyük bir kesimine kestikleri cezayla yaşasalar, asgârî ücret ve emeklilere takdir ettikleri maaşı alsalar.
Onlar da yalnız ücretleriyle geçinme savaşı verseler, gizli açık ödenekleri olmasa.
Hiçbir indirimden yararlanmadan yol parası verseler.
Kira, yemek, giyim-kuşam, öğrenim gideri ödeseler.
Aynı hastanelere gitseler, aynı sosyal hakları kullansalar.
Lütfen biraz düşünün bunları.
Bugün; içinde hastalanmadan yaşanacak bir evin kirası emekli maaşının çok çok üstünde.
Geriye yaşamak için ne bırakıyorlar ?
Ne yapıyor bu yönetenler ?
Emeklilerimize bir kez daha değinebilmek ümidiyle
Sevgiyle, insanca yaşayalım, insan kalalım her zaman.
Atadıklarımız, hakkın asıl sahibini keşfetmeseler bile...