2
Mayıs
2024
Perşembe
İSTANBUL

Soykırımdan Nobel’e


Nobel’i Kaptırdım, Darısı Noel’e
Gitti güzelim Nobel. Hem de göz göre göre. Nasıl böyle atalete kapıldım bilmiyorum.
Aslında uyarmışlardı beni. “Nobel ya Pamuk’a ya da Pamukyan’a gider diye. Kafam almadı bir türlü. Zaten, okumadığım bir ilkokulun doğmamış öğretmeni “Bu çocuk adam olmaz” demişti benim için. Gökten yere haklıymış rahmetli.
Hani Türkler bir milyon Ermeni’yi kesmiş ya, ondan daha iyi bir atış yapmalıydım. Bir buçuk milyonu da Hrantçığım kaptığına göre daha üste çıkmam gerekiyordu. Aslında; bir Pamuk, bir buçuk Hrant, enflasyon da artısı.
O günden bu yana enflasyon yüzde kaç olmuştur acaba? Kaç gündür arıyorum, kimse tutmamış çetelesini. En iyisi sevgili hükümetimizin buyurduğu memur maaş zamlarından yola çıkmak. Ne de olsa mucizevî bir orandır bu. İlk dönem yüzde iki, gelecek dönem de yüzde iki der, yasal kesintileri düşersek uyum yasalarına uyumlu bir halde on beş milyonu buluruz şüphesiz. Bizim toplardamarlarımızda gezinen kirli kan var ya, işte o kirli kan bu on beş milyon Ermeni’yi, pamuklara sarıp bir şafak vakti sağdan sola, soldan sağa saydırmış tek sıra. Üstelik; Edirne’den İzmit’e, Samsun’dan Erzurum’a, Maraş’tan Antep’e, Adana’dan Ağrı’ya dek soyları kırdırılmış Türkler’i boş geçerek. Ben armudun sapı, üzümün çöpü derken eloğlu malı götürüverdi. Bu on beş milyonla kesin alırdım Nobel’i. Aslında en ağırı milyonluk çeki kaptırmak. Acısı fena oturdu içime.

Gerçek Hak Sahipleri
Tüm çığırtkanlara rağmen adamcağızın hiçbir kitabını birkaç sayfadan fazla okuyamadım. O kitaplar yurt dışında gerçekten okunuyor ve geniş kitlelere hitap ediyorsa bunda, çevirmenlerin kendilerine özgü üslup kalitesini devreye sokmaları mı etken oldu acaba? İnsan düşünmeden edemiyor.
Naçizane fikrim; eğer Orhan Pamuk imzasıyla yayınlanan kitaplar gerçekten Nobel’i hak ettiyse bunun, o eserleri kendi dillerine çeviren çevirmenlerle paylaşılması ya da doğrudan o çevirmenlere verilmesi gerekirdi.

Gösterinin Yıldızı
CNN International uzatmış mikrofonu, soruyor üst üste. “Fransa’nın kararına karşı ne söyleyeceksiniz?” El insaf! Soykırım rakamlarını tek batında doğuran birine sorulacak soru mu bu? Adam zaten söylemiş söyleyeceğini.
Yine de zehirinden mahrum etmemiş dünyayı. ”Hayır! Ben şov yapmam” demiş. İnanın o an müsamerenin baş çocuğu halleri vardı üstünde.
Günler sonra Türkiye’ye dönük yayın yapan bir televizyon kanalına konuşmak “Fransa bu yasayla ne yazık ki ayıp etti” demek, iki ters bir düz hafifliğinin hangi aşaması ola ki?
Bunun adına şovla karışık bir başka şey denmez mi?

Tebrik Kuyruğu
Pamuk’la ilgili tebrik kuyruğunun ilk sırasındakilere bakın lütfen.
“Soykırımcı Türkler’e tokat” çığlıklarıyla Ermenistan, acele “Fahri doktora çağrısı” yapan Holanda, “Yunanistan’ı ziyaret et” diye haber salan Dora Bakoyanni, Los Angeles’ta yayınlanan Times Gazetesi’nin “İfade özgürlüğü davasının cesur savunucusu” yakıştırmasıyla orada mebzul miktarda bulunan Ermeni diasporası…

İsveç’e Bir Hatırlatma
Dinamiti bularak yok ediciliği istemeden toptanlaştıran Alfred Nobel’in iyi işlerde kullanılsın diye bıraktığı miras hâlâ yok edici yönde etkiliyor dünyayı. Nedense sürekli kendi ülkesine karşı çıkanlara ya da başımıza geldiği gibi, yalanlarla karşı çıkanlara veriliyor Nobel. İşin trajikomik yanı neresi biliyor musunuz? Bir süre Paris’de yaşamasına rağmen Alfred Nobel bir Fransız karşıtıdır.

Özgürlükler Ülkesi
Ah, özgürlükler ülkesi Fransa, ah! Bu da yapılır mı insana. Az tüyo versen, ne soykırımlar yaratırdım ben sana. Aslında Yahudiler’i yıldız takmaya zorlayarak Fransa’daki evlerinden alıp Hitler’in ellerine yollayan da bendim. Hintli’ye Çinli’ye inat, el âlemin denizinde üst üste atom denemeleri yapıp tektonik tabakaları belki de onulmaz derecede zayıflatan, insan ve canlı neslinin geleceğini tehdit eden de ben. İtiraflarım arasına bu da eklensin.
Fransa, az sabret. Cezayir hurması gibi tatlı olmasa da yakında yemek için yeni bir yem bulursun kendine. Bu konularda öyle yeteneklisin ki!
Özgürlükler ülkesi dedim ya; başbakanım, dış bakanım, politikacılarım, bilim adamlarıyla bilge basınım verdi bu ünvanı sana. Kanla yoğurduğun ihtilalinin kanlı dudaklarından biri bir söz etmişmiş de o söz düşmüş tesadüfen hepsinin gönlüne.
Bugünün dünyasında Hindiçini’yi hatırlayan kaç kişi kaldı. Ya da Saint Bartholemy katliamını duyan? Bu olaylarda sayılamayacak kadar çok cana kıyılmış. Kuzey Afrika meselesi yalnız Cezayir’le sınırlı olmadığı gibi Cezayir meselesi de Fransa’nın yediği herzelerin son bulduğu yer değil. 
Fransa hiç akıllanmadı. Ruanda’da uyguladıkları soykırımda da önce, o güne kadar çok iyi geçinen iki kabileyi birbirine soktu. Sonra azınlığın çoğunluk üzerinde baskı kurmasını sağlayıp yüz binlerce insanın vahşice yok edilişinin hamiliğini yaptı. Bizde de aynı soysuzluğu yapıp Ermeniler’in Türkler’i yok etmesini sağlamamış mıydı? Bugün Kürtler üzerinde oynadığı oyunlar, insanı insana kırdırma yolunda aynı yöntemi bıkmadan usanmadan bizim gibi saflara yedirmesinden başka ne ki?

Sen Aşağıla Ben Alkış Tutayım
Şu üç yüz birinci madde kabak tadı verdi. Zavallı AB ve onun “Tak Şak Paşacıları” başlangıçta onay verdikleri bu maddeye “Ingıh!” demekten bitap düştüler. Bu haklı ve doğru yasa maddesinin çok daha ağırı AB ülkelerinde var. Ben okudum yanlışa rastlamadım. Kelimesi kelimesine aynen şunlar yazıyor. Okuyun, belki değişik fikirlerle katkınız olur.
1- Türklüğü, Cumhuriyeti veya Türkiye Büyük Millet Meclisini alenen aşağılayan kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
2- Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini, Devletin yargı organlarını, askeri veya emniyet teşkilâtını alenen aşağılayan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
3- Türklüğü aşağılamanın yabancı bir ülkede bir Türk vatandaşı tarafından işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte bir oranında artırılır.
4- Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz.
Bu yasanın yanlış olduğunu iddia edenler; Fransız, İngiliz, Alman milletini aşağılamayı deneseler ya! Birkaç yıl önce bir siyasetçimiz “Almanya’nın arka bahçesi” sözünü etmişti. Neler olduğunu hatırlamayan var mı? Yoksa bazılarımız için Türk adının telaffuzu, hafızayı beşeri nisyanla malul mü ediyor”.

Canım Vatandaşım Fransa’yı Bezdirecek Ambargonun İlk İşaretlerini Verdi
Gelir durumu iyi olan insanımız Fransa’ya gidebilmek için turizm ve uçak şirketlerinde boş koltuk bırakmamak için birbirlerini çiğnemişler.
Salyangozcu bir iş adamımıza sormuşlar, “Fransa’yla iş yapmaya devam edecek misiniz?”. Cevap “Fransız halkının ne kabahati var. İnsanları aç bırakacak halimiz yok ya! İş yapmaya devam edeceğim”. 
Zaten gerek iş adamlarımızın büyük çoğunluğu, gerekse hükümet üyelerimiz, bir kısım kerameti kendinden menkul bilim adamı, belli köşe yazarları ve yine belli TV yorumcularımızla birlikte itidal tavsiye etmekten yoruldu bize. Bu çabalarını soykırım palavracılarına karşı yönlendirselerdi bugün dünya üzerinde herkes gerçekleri öğrenmiş olurdu. Allah’tan Halacoğlu, Sinan Aygün gibi birkaç insanlık düşmanımız (!) var da yalnız olmadığını anlıyor, gönlü ısınıyor insanın.

Tepkisiz Toplum
Aslında şu ana kadar, doğru dürüst bir tepki görmedik resmi ve sivil örgütlerimizden. Tepki dediysem, her fırsatta bayrak yakma ilkelliği değil sorgulanan. Gözler, Türk kelimesi geçince milliyetçiliği kendisinden başkasına bırakmayan insanları arayıp durdu günlerce. Adalet deyince türbanım diyen, cuma namazlarını bayram sevincinden çıkarıp türban partisi haline getirenlere bir çift sözüm var. Ulusal meselelerde sizleri görmek ne mümkün, buna bir anlam yüklemek istemiyorum. Yalnız; Allah’a oğul yakıştıranların antipatik papası, sevgili peygamberime hakaret ettiğinde de gık çıkmadı sizden. Bu da diğeri gibi dikkat çekici bir eylemsizlik değil mi?

Gerçek Yüce Millet
Ermeni vatandaşlarımız rencide olmasın diye Ermeniler’in yaptığı soykırımı ders kitaplarında doğru dürüst okutmadık. Oysa, her fırsatta üzerimize çamur atan Ermeni, Yunan ve Rum’un ders kitaplarını bir inceleyin bakalım. Bu hassas ve zarif tutum başımıza dert üstüne dert saldı. Gençler bilmez, aydın bilmez, siyasetçi bilmez, sade vatandaş bilmez. Bu yüzden insan taslakları iki de bir ortaya çıkıp “Türkler tarihleriyle yüzleşmeli” borusunu üflüyorlar. Bizim çıngıraklılarla saftriloglar da araştırıp öğrenmeden “Wow” demiyor mu? Hiçbir şey bilmeden ülkeme pislik atmıyorlar mı, işte en aşağılık olması gerekenler bunlar değil mi?

Soykırımın İzleri
Okumama hastalığına yakalanmış olsanız bile, Trakya ve Anadolu’yu gezdiğinizde çok şeyler öğrenirsiniz soykırımın üstüne. Hemen her yerde Ermeniler’in yaptığı soykırımın hüznü, izi ve şahitlerinin yakınları duruyor. Son şahitlerin neredeyse tamamı bugün hayatta değil. Onlar olmasa da izler hâlâ duruyor. Her şey o kadar açık seçik ki biraz ilgi, biraz dikkat gerçeklerin toprak üstüne çıkmasına yeter de artar bile…

Kaçak Ermeniler ve Çıngıraklı Yılan Korkusu
Yalnız İstanbul’da, kimine göre yüz bin, kimine göre yetmiş bin civarında Ermenistan vatandaşı yaşıyormuş. Türkiye’ye girişi olduğu halde çıkışı bulunmayan, tamamı kaçak çalışan on binler. Türkler işsizlikten kıvranırken çalışmalarına göz yumulan on binler.
Ne garip milletiz biz. Adamlar her yerde dünyayı saldırtsın üstüne, sen kalk kendi insanından esirgediğin hizmeti onlara yap. Bu on binler kısa bir zaman sonra; diaspora ve onların çıngıraklı ortaklarının çabasıyla dünyanın gündemine birkaç milyar olarak girmesin sakın. “
Yazıyor! Son havadisler! Yazıyor, üç buçuk milyar Ermeni’yi…”

Yapılması ve Yapılmaması Gerekenler
Her ilde, ilçede soykırım enstitüleri, arşivlerle takviyelenmiş müzeler, dağ başında gizlenen değil en turistik alanlarda açılmış soykırım anıtları, araştırma yazıları, romanlar, şiirler, filmler, konferanslar gibi tedbirler hâlâ fayda sağlayabilir. Ermeniler’i anlatan şarkı, türkü ve fıkraları uluslararası alana taşıyacak insanları bulmak çok kolay. Onlar nasıl Türk tezini savunan ya da herhangi bir konuda Türkiye’ye yakınlık gösteren herkesi tehdit ve baskıyla susturuyorsa aynı usulü bizler de tatbik edebiliriz. Hiç vakit geçirmeden; ilkokulun ilk sınıfından başlayıp üniversite bitimine kadar, "Soykırım tarihi ve uluslararası ilişkilerin gerçek yüzü" ders olarak konmalı okullara. Üniversitelerde açılacak soykırım kürsüleri, Ermeniler’in yaptığı her yalan salvosuna anında gerçeklerle cevap vermek, her ülkede Türk diasporalarını örgütleyip aktifleştirmek, bize yaptıkları gibi Ermeniler’i her alanda bezdirmek gerekir.
Ermenistan’la birlikte; Ermeniler’i kullanarak soykırım yoluyla atalarımızı yok eden Fransa ve Rusya’dan tazminat istemeliyiz. Mezra, köy, kasaba, kent demeden yerleşim bölgelerimizi yakıp yıktıklarını da bu hesabın içine katarak.
O devirde bu soykırıma alet olan veya sessiz kalarak onayladığı hâlde bugün değişik hesaplar nedeniyle soykırım çamurunu üzerimize sıvamaya çalışan tüm ülkelere karşı yapılmalı bu işlem. Başı kim çeker bilmem ama; devlet, hükümet, sivil toplum kuruluşları ve hâli vakti yerinde herkes önayak olmalı buna…
Ermeniler’in; yüz yılı aşkın bir süredir diplomat, devlet adamı, kentli, köylü, zengin, gariban demeden düşman bildikleri her Türk’ü öldürmelerini unutmak mümkün mü? İnşallah bizde de uluslararası kışkırtmalara kapılıp Ermeniler’in yolundan gidecek, dünyada ilk kez Ermeniler tarafından uygulanan bu iğrenç metottan esinlenip Ermeni devlet adamlarını vurmaya başlayacak fanatikler çıkmaz ortaya. Ne Türk’ün ne de yüce dinimizin asaleti bu tür yolları önermeyip engeller.
Eğer dünyada bizimle gerçekten dost olan ülkeler varsa biz de onlardan Ermeniler’in yaptığı soykırımı kabullenmesini isteyebiliriz. Kuzey Kıbrıs, Azerbaycan ve diğer Türk Cumhuriyetleri’yle Pakistan ve Çin gibi ülkelerden başlasak fena mı olur?
Biraz daha beklemek bir gün onların da karşı tarafta saf tutmasına yol açabilir.
Tam yirmi yıldır bu tür önerileri yazıp söylüyorum. Kimbilir, benim gibi yazıp duvarlara okutan kaç kişi daha var. Ne yazık ki yönetenlerimiz ve toplumu etkileyecek durumdaki insanlar başka eğilimler içinde.

Kavuşma Ne Zaman?
Çok merak ediyorum, ülke ve dünya gerçeklerini hızla kavrayıp etkin eylemle karşılık veren hükümetlere ne zaman kavuşacağız. Ne zaman girgin dış işlerimiz, yön veren muhalefet, öğreten öğretmen, öğrenen ve takip eden seçmenimiz olacak?
Yoksa yeni bir Atatürk mü bekliyoruz uyanmak için uykudan.
Ya çıkmazsa?
Ya çıkmazsa, yenisi ?!
Yayın Tarihi : 20 Ekim 2006 Cuma 16:08:02
Güncelleme :18 Kasım 2006 Cumartesi 09:12:31


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Beril Bertok IP: 85.108.191.xxx Tarih : 28.10.2006 13:36:39
Kavuşmak? Bence artık hayal.Hiç umudum kalmadı. Geçim derdine düşen insanımız okumuyor,öğrenmiyor,öğretmiyor.Yakın tarihimizi özellikle cumhuriyet tarihimizi bilmezsek yeni nesillere ne bırakacağız, kendimizi dünyaya nasıl tanıtacağız? Bilgisiz adamlarla olmuyor olmayacak BU İŞ.Saygılarımla.

oğuz aysan IP: 85.108.78.xxx Tarih : 29.10.2006 15:41:33
Bugün 29 Ekim.Türk Ulusu'nun en büyük bayramı.Sabahleyin düşüncelerini geniş kitlelere yayabilmesi için Haber Türk televizyonunun olanaklarını açtığı Arıboğan soyadlı Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı bir profesör,bu milletin okuyup bugünlere getirdiği bir profesör,okutup eğitsin diye çocuklarını emanet ettiği bir profesör,Oylum Talu'nun programında milletini yalanlarla dünyaya şikayet eden O. Pamuk'un iftiraları için 'Ben safça (Saf=Temiz) ve entelektüel buluyorum' dedi.Varın gerisini siz yorumlayın.Ve yine bu sabah Vatan gazetesi kitap fuarında O. Pamuk'un kitaplarının çok ilgi gördüğünü yazıyordu. (İskontoya karşın toplam satış rakamı çok az,300 bile olmadı,bakan çok alan yok diyende var) Eğer ilgi doğru ise biz millet olarak aşağılanmayı kabul etmişmi oluyoruz. Doğru değil ise basın kendisinin yarattığı bu adamı yücelterek zirvede tutmak ve bizleri onun ne muazzam biri olduğuna alıştırmak mı istiyor.Bu millet sanki ülkesinden kaçan o değilmiş gibi Vahdeddin hain değildir diyenleri de gördü. Soykırım kanunu çıkaran 14 ülkeye hala hiçbir karşılık veremedik.Türk katili asalanın aynı kafadaki avukatı, bugünün fransız millet vekili Patrik Deveciyan'ın bütün dünya televizyon ve gazetelerinin temsilcilerine 'Türkler bir şey yapamaz, onlar bir öfkelenir ve hemen sönerler' demesi gerçekleşmiş oldu.Bunda yazınızda adı geçen tüm kurumlar suçludur.Hala geleceğimizin güvenli olacağından umudu olan var mı?Sayın yazar size,sizin gibi insanlara ve bu yazıları cesaretle sayfalarına koyan kenthaber gibi dergilere bu milletin çok fazla ihtiyacı var.Tek beklentimiz bu tür kişi ve kurumların sayıca artması,çalar saat olup milleti gaflet uykusundan uyandırmasıdır.

Fethiye Şişli IP: 85.103.155.xxx Tarih : 25.10.2006 17:28:24
Tebrikler.İronik bir girişle başlayan bu mükemmel yazınızı kendilerine 'AYDIN' diyen ama bana göre yarı aydın olan muhteremlerin okuması gerekir diye düşünüyorum.Belki o zaman tam aydınlanırlar da yurt dışındaki enstitülerde doğru dürüst konuşma ve savunma yaparlar. Saygılar

Mehmet Subaşı IP: 85.103.155.xxx Tarih : 25.10.2006 17:11:04
Yazınızı çok beğendim.Çözümler bölümüne izninizle katkıda bulunmak istiyorum. Dünya- ya ülkemizi sadece siyasi yollarla tanıtıp yüceltemeyiz.Sanat,spor ve patent başarılarımız daha çok ses getirir diye düşünüyorum. Saygılarımla

gülsüm türkeri IP: 85.96.243.xxx Tarih : 23.10.2006 15:27:00
kutlarım.problemi en ilginç yerlerinden yakalamışsınız.önerileriniz çok doğru.ama bunlarla ilgilenecek yöneticilerimiz maaleef yok.sizi ve erdem yücel beyin yazılarını çok ilginç ve bir şeyler öğreten, iz bırakır değerde görüyorum.uzun süredir yazılarınızı görmüyordum.bizi mahrum bırakmayın.sözünü ettiğiniz eskilerle konuşmalarınızı da okumak isteriz.saygılar,teşekkürler

devran yılmaz IP: 85.102.76.xxx Tarih : 27.10.2006 11:50:35
Bu ermeni melanetini binlerce kitapla yazsan yine anlatamazsın.Bunlar çok rezil işler yaptılar.Kızların kadınların ırzına geçip sonra kasaturalarla kestiler anadolunun heryeri toplu mezarlar ile dolu.Zulumun ve mezalimin bu hali başka hiç bir milletde görükmemiştir.İftiracı fransızlar ruslarla birlikte bu işin yani bu zulumun başsorumlularıdır.Birde yüzsüzce türkler soykırım yapdı diyorlar.Birde şimdi kürtler yaptı diyorlar.Yapan kendileri.Antepin yarısını yok ettiler.Hocam ellerine sağlık.Çok güzel yazmışın.Bi şikayette bulunam darılma.Senin yazılarını bulmak çok zor.Görükmüyor.Köşeni belirtir resimi sayfanın ekranda açılışına göre üste olacak halde ayarlar isen millet yazılarını görüp tıklar.Valla ben sayfanın altını tıklamasam göremeyecekdim..Sağolasın ellerin dert görmesin.Gaziantepli Devran Yılmaz(Asri Sanatlar-Kapalıçarşı)