7
Mayıs
2024
Salı
İSTANBUL

Toplum Yeni Tinerci ve Gaspçı Yetiştirmekle Meşgul...

 
 
Bundan yedi,sekiz ay önce bir dostun isteği üzerine, tinerciler ve gaspçılarla
ilgili bir yazı yazmıştım. Bu yazı, ülkem insanının dertlerine herkesten çok eğilen birisine gönderilecekti. Hem de üzerinde fazla değişiklik yapmama sözü verilerek. Gerçekten, neredeyse hiç değişiklik yapılmayarak uyuldu bu söze…
Pekiyi kime gönderilmek için istenmişti bu yazı?
Kime olabilir ki “Ülkem insanının dertleri” deyince akla gelen ilk kişiye.
Tabii ki Sayın Sinan Aygün’e…
 
O yazı hayli uzundu. Fazla yer kaplayacak türden. Bu nedenle bugün olmasa bile gelecek yazılardan birinde özetleyip paylaşmak isterim sizlerle…
 
Konusu; tinerciler ve gaspçılar.
Hani, son haftayı sürekli onlarla ilgili haberleri izleyerek geçirdiğimiz insanlar.
O yazımın yazıldığı günden bu yana değişen ne var?
Sözde trenlere güvenlik güçleri yerleştirilmişti. Gören oldu mu hiç?
Şimdi güvenlik gücü konmasından söz ediliyor. Pekiyi önceki sözler şaka mıydı?
Can o kadar ucuz mu ülkemde?
Hani yasalar ağırlaşmıştı. Caydıramadıktan sonra kime ne?
Tinerci, gaspçı cinayetleri yoğunluğunu kaybetmeden sürüyor.
Dedim ya, o yazının yazıldığı günden bu yana değişen hiçbir şey yok.
Önce on sekiz yaşında, hayatının başlangıcında bir yavrucuk öldürüldü.
Adice, ahlâksızca…
Hemen ertesinde bir yurttaşımızın gözleri çıkarıldı demirle.
Hayvanların bile yapmayacağı tarzda vahşice, zalimce…
Şimdi de site baskını.
Herhalde artık tinerci, gaspçı ordularından söz etmemiz gerekecek.
Baksanıza, bireysel hareketi bırakıp düzenli ordu kurmuşlar.
Kurmuşlar da site basıp örgütlü operasyon yapıyorlar.
Güler misin, ağlar mısın? Şu caniler sürüsüyle baş edemiyor, vatandaşımızı koruyamıyoruz. Olacak iş mi bu ?
 
İnsan merak ediyor. Bu kıyım kaynağı ne zaman kurutulacak?
Engel olmak için daha kaç insanın başı derde girecek?
Sıra kimde şimdi?
 
Yalnız polisiye tedbirler işe el koymaya yeter mi?
Buna inanandan iyi komedyen olur.
 
Yoksulluk sınırının bir buçuk milyarı bulduğu ülkemde emekli maaşının bir günlük market alışverişiyle eşdeğer olduğunu, net asgarî ücretin bir market alışverişinde harcandığını bilip de çözüm üretmemek, hangi insaf ölçüsünün sınırlarında kalır acaba?
 
Anlatmaya gerek yok. Toplum yeni tinerci ve gaspçılara gebe…
Bunu görmedim demek için hiç kimse, hiçbir bahanenin ardına sığınamaz.
İnsanlar sıkıntıda. İnsanlar parasızlıktan çökmüş.
En büyük servetleri olan çocuklarına bile bakamıyorlar.
 
Sanmayın ki asgarî ücretle çalışanlar küçük bir azınlık.
İktidarlar tarafından asgarî ücretle sürünme yoluna itilenler neredeyse işçilerin tamamı. İnanmazsanız alın bordroları işverenlerinden. Eğer bordroları bulamazsanız SSK kayıtlarını isteyin.
Görün ülkem işçisinin halini!
 
Bir de işçi,memur diye ayırım icad etmişler. İşçi memurdan çok alıyormuş da
memur maaşları işçilerinkine yetiştirilecekmiş.
Bu da insanı insana kırdırmanın başka yolu.
 
Bu gazeteler neden çıkıyor hâlâ, neden televizyonlar hâlâ görüntü veriyor.
Yalnız kendilerini ve küçük bir azınlığı mutlu etmek için mi? Öyle olduğu tirajlarından belli değil mi?
 
Bu iktidarlar halkıyla nasıl helâlleşecek acaba?
Dert ettiklerini sanmam. “Ahiret Gününe” daha çok zamanları var nasılsa…
Etselerdi, yoksulluk sınırını bile es geçip açlık sınırında maaş verirler miydi insanlarına.
Lütuf değil maaş. İnsan emeğinin karşılığı.
Piyasayı yükselt, her şeye zam yap, kendi maaşının azlığından yakın.
Sonra gel, çalışanlara insan onuruna ters bir ücret ver.
Sen benim işverenim değilsin ki. Sen yalnız hakkı teslim etme makamındasın. Pekiyi neden böyle yaparsın? Hakkı teslim daha kolay ve daha doğruyken, halka ve Hak’ka hizmet varken bu yönleniş ne?
 
Enflasyon yüzdelerine de inanmıyorum. Geçen yılla bu yılın fiyatları ortada. Çarşıya pazara gidense halk. Enflasyonu onlardan iyi bilecek kim var?
 
Az önce de söyledim. Bu siyasiler, aldıkları milyarlarca lirayı az bulmuşlar.
Yakınıyorlarmış. Maaşlarının yanına bir de az pişmiş asgarî ücret isterler mi acaba?
 
Ölmeden önce insanca yaşamak mümkün mü dersiniz?
Herhangi bir yerde değil ülkemde, herhangi bir zamanda değil hemen şimdi.
İstenen, insan gibi kabullenilmek değil. İnsan olduğumuzun tescili.
Bir gün o da olacak muhakkak.
Yaşayanlar için geç kalınmış olsa da…
 
Yayın Tarihi : 9 Kasım 2004 Salı 18:59:39
Güncelleme :20 Nisan 2005 Çarşamba 17:18:43


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?