1
Mayıs
2025
Perşembe
ANASAYFA

Leyleği Havada mı Gördüm Ne?

Diyeceksiniz ki bu hatun kişi bir hafta sonu da evde oturmaz mı? diye. Haklısınız ama kendim için bir şey istiyorsam namerdim. Hep sizin için geziyorum, görüyorum ve yazıyorum:)

Geçtiğimiz hafta sonu Ayvalık’ taydım ( kızmayın canım anlatıyorum işte daha ne istiyorsunuz ) Su altı yapısının ve canlılarının zenginliğini duymuştum ama bir türlü dalmak kısmet olmamıştı. Ta ki o güne kadar.

Cuma akşamı yine bizim dalış grubu toplanıp ( Yusuf abi hariç.. O gelmemiş.. Çok şey kaçırdı çookk :)) Ayvalık’a hareket ettiler. Ben Altınoluk’ta olduğum için ertesi sabah Ayvalık’ta dalış teknesinde buluştum onlarla. Hava çok sıcak ama bir rüzgar var tarifi mümkün değil. Dalga durumu da bayağı iyi.. Dalış noktasına gidene kadar biraz zorlandık.. Giderken teknenin arkasında öğle yemeğimiz olan balıkları ayıklıyorlardı. Denize attıkları balık artıklarına martıların yaptığı dansı seyretmek her şeye değdi doğrusu. Nefis bir görüntüydü ama bende bunu resmedecek makine yoktu. Evde unutmuşum :(

Neyse dalış noktasına vardık, hazırlanıp suya atladık ve şok! Bu ne soğuk. Buzlu su gibi. Elbisenin dışında kalan yerlerimiz daha dalmadan donmaya başladı. Temmuz ortası ilk defa böyle bir suya daldım. Mayıs’ın başında Kıbrıs’ta dalmıştık.. Ben oraya soğuk demiştim ama orası buranın yanında hamammış meğer.

Biraz dalgalarla mücadele sonrası nihayet dalmayı başardık. Dip çok güzel. Görüntü kalitesi mükemmel.. Çok berrak. Kayaların yapısı, üzerinde ki mercanlar ve etraflarını süsleyen kırık amfora parçaları sanki bir ressamın fırçasından çıkmış gibi.. Herşey harika ama balık yok.. Göremedim yok işte. Kendimi şartlandırmış olduğum için biraz hayal kırıklığı yaşadım doğrusu ama ümidimi kaybetmedim.. Kısmetse 2. dalışta..

Neyse çıktık öğle yemeği, derken 2 dalışlarımızı da yaptık.. İşte oh be!bir ahtapot.. Liderimiz Doğa almış eline ahtapotu oynuyor.. O ittikçe ahtapot gelip eline yapışıyor. Bir yandan da mürekkep atıyor nedense.. ( korkuyorsan git değil mi ne diye sarılıp duruyorsun çocuğun ellerine..) Zaman geçti ve ayrılık vakti geldi.. Sevgili Doğa’da regülatörü ağzından çıkarıp veda öpücüğü kondurdu sevimli ahtapotun yüzüne ( nasıl yani yaa ? )

Dalışımız bitti dönüş yolundayız. Kapüşonlu eşofmanlarımız üstümüzde biraz sohbet biraz da dedikodu yaparak limana doğru yol almaya başladık. Herkesin dilinde daha doğrusu gelemeyenlerin dilinde bizim mavi tur maceramız var. Yazımı okuyan ve resimleri gören, hafif bir kıskançlıkla iç çekiyor “seneye kesin bende mavi turdayım” diyor. ( Oldu canım yer kalırsa senide alırız. 14 kişilik tekneye 30 kişi nasıl sığacaksa :) sanırım Cüneyt hoca birden fazla mavi tur organizasyonu yapmak zorunda kalacak. )

Neyse o akşam bizim grup Cunda ‘da rakı balık muhabbetine yelken açarken ben çoktan Altınoluk’un yolunu tutmuştum bile..

Sabah 9:30da yine teknede buluştuk. Bugün hava daha sakin.Deniz kıpırtısız ve çok güzel bir dalış noktasındayız. Enteresan ama deniz düne göre daha sıcak. İlk dalışlar için hazırlandık ve gruplar halinde suya atladık. Bir kayanın üstünden geçerken altındaki kovuktan bir sürü irili ufaklı balığın çıkıp çıkıp tekrar geri girdiğini gördük.Benim meraklı bodym (dalış arkadaşım) aynı zamanda sevgili eşim Semih hiç durur mu vurdu paleti indi aşağıya. Tabi bende peşinden..
İçeriye doğru bayağı derin bir kovuk ve içinde de balıklar var. Uzaktan görüyorum ama Semih ısrarla beni daha yakına çağırıyor. Tamam böyle iyi diye anlatmaya çalışıyorum ama anlamıyor ( aslında biraz korkuyorum ) ve beni tuttuğu gibi kolumdan kovuğun ağzına itiyor. Gözlerime inanamıyorum. Boyları yaklaşık 40 cm. civarında sayıları belki de yüzleri bulan Eşkinalar. Kımıl kımıl kaynıyor içerisi. ( gerçekten bu Ayvalık iyiymiş be! ) Geri çekilip Buğhan’a yer açıyorum o da şaşkınlıkla seyrediyor.Görülmeye değer bir manzara. Yaşasın denizlerimizde balıkların nesli daha tam anlamıyla tükenmemiş. Bunları görmek umutlandırıyor bizi. ( Nerdesin Yusuf abi ? Keşke olsaydın da bu bir daha ele geçmez anları ölümsüzleştirseydin ) Dalışı bitiriyoruz ve tekneye çıkıp öğle yemeklerimize hücum ediyoruz ( şükür bugün köfte ekmek var.Dün aç kalmıştım da )

2.dalış yine muhteşem bir koyda. Suyun rengi yemyeşil. Dalıcı olmayıp iki gündür soğuk diye denize girmeyenler bu güzellik karşısında daha fazla dayanamayıp atıveriyorlar kendilerini buz gibi suya:)

Dalışımızı 20 metrelerde gerçekleştirip tam dönüşe geçmiştik ki bugüne kadar gördüklerimin içinde en büyüğü olan mürenle (yılan balığı familyasından yırtıcı ve saldırgan bir balık) karşılaştım. Kafası benim 2 yumruğumdan bile daha büyüktü. Uzaktan uzaktan bakarak sıvıştım oradan (tırsıyorum yaa napayım) neyse tekneye doğru gitmeye devam ediyoruz. 10 metre kadar derinlikteyiz derken meraklı Semih büyükçe bir kayanın pek te büyük olmayan kovuğunun önüne yere yatıyor.Yatmasıyla titremesi bir oluyor.Dönüp bana hemen buraya gel diye işaret ediyor. Gider miyim hayatta gitmem. Onun o titremesini ve heyecanını gördükten sonra yemin billah gitmem. Gitmedim de. Arkamızdaki sırada olan iki dalgıç arkadaşı hemen çağırıp onlara gösteriyor gördüğünü. Onlar da şöyle bir silkelendikten sonra seyretmeye ve resmini çekmeye devam ediyorlar. Bu arada bizim lider sevgili Doğa görünürlerde yok, almış başını gitmiş. Hadi diyorum bizim gruba gidiyoruz. Onları o kovuktan zor ayırıyorum. Tekneye çıktıktan sonra öğrendim ki babayiğit bir mığrıymış. (müren balığının benzeri aynı familyadan ama onun kadar saldırgan olmayanı) İyi ki görmemişim.. (Yusuf abi nerdesin yaa? :))

Sağ salim dalışlarımızı bitirip karaya dönüş yolculuğuna başlıyoruz. Sohbete ve dedikoduya kaldığımız yerden devam ederek ve biraz da uyuyarak limana varıyoruz.

Ayrılık vakti geldi.. Bizim grup İstanbul’a ben Altınoluk’a doğru yol alıyoruz.
Yine vedalaştık. Ama her zaman ki vedalardan,bir sonraki dalışa kadar.. :)

Ayvalık...
Dedikleri kadar varmış, ne iyi etmişim de gitmişim. Tavsiye ederim..
Yayın Tarihi : 29 Temmuz 2006 Cumartesi 13:27:18
Güncelleme :31 Temmuz 2006 Pazartesi 09:18:13


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Turan IP: 212.174.165.xxx Tarih : 4.08.2006 11:33:04
Abla ne güzel yaşıyor ve anlatıyorsun, okurken hayel bile kuramadım çünkü ben hiç DENİZ görmedimki.Ben Doğu'da doğan ve yaşayan biriyim, ben ırmak gördüm, dere gördüm, küçük göl'ler gördüm başka birşey görmedim, suya girip gözümü açıyorum ama hiç bir şey göremiyorum acaba benim gözümde bozuklukmu var diyorum. Bizim buralarda Kurbağa çok oluyor, bunları yakalayıp satabilirmiyim acaba? Birde Kangal Köpeğim var yavrularıda var, parasızlıktan satsammı acaba diyorum, Kangallar iyi para ediyormuş. Abla birde bizim buralarda(Sivas) açık yüzme havuzu yok, diyorumki sen bir yazı yazsanda Sivasada bir havuz yapsalar nasıl olur, çocuklar Kızılırmağa giriyor çamura veya mil!e saplanıp ölüyorlar, çocuklar kurtulur hiç degilse.Geçen sene 8 çocuk Irmaklarda boğuldu. Bu konuda yetkililere seslenen yazı yazmanı çok istiyor, selam ve saygılarımı sunuyorum.

Murat IP: 88.224.157.xxx Tarih : 25.02.2008 14:07:47

İyi oldugunu bilmek çok güzel...