Üzerinden çok zaman geçmedi… Şunun şurasında 24 Temmuz 2007 Genel Seçimleri öncesinden söz ediyoruz… Başbakan Tayyip Erdoğan’ın hiç hazzetmediği medya (ki Erdoğan’a göre en büyük muhalefet) Erdoğan’ın seçim mitinglerine ANA ve ATA uçağını kullanarak gittiğini yazmıştı. Hatta Başbakan ANA ve ATA uçağı ile gittiği yerlere OBA helikopterini de götürdü ve yakın illere de OBA’yı kullanarak gitti. Böylece bir günde 3 yerde miting yaparak bir rekora bile imza attı.
Bu haksızlık haber bültenlerinde daha çok yer almaya ve muhalefet “Başbakan, devletin olanaklarını partisi için kullanıyor” diye sesini yükseltmeye başlayınca Erdoğan’ın kurmaylarından “Başbakan TOKİ ya da tesis açılışlarına gidiyor. Bu arada AKP mitinglerine de katılabilir” savunması gelmişti. Ki hatırlarsanız; o törenlerde yapılan açılıştan çok AKP propagandası yapılmış ve Başbakan tarafından AKP’ye oy istenmişti.
“Kanunu kanuni” bir şekilde delmek bizim insanımız için son derece normal.
Tabi ki, Başbakan da seçime 10 gün kalana, seçim yasakları başlayana kadar ANA ve ATA uçağı ile OBA helikopterini babasının malı gibi kullanabilir. Başbakan Erdoğan da 14 Temmuz’a kadar, devlet malını anasının ak sütü gibi helal saymış ve kullanmıştı.
Durduk yerde bunları niye mi harırlatıyorum? Boşuna dememişler “Tarih tekerrürden ibarettir” diye. Şimdi Başbakan aynı Başbakan, zihniyet aynı zihniyet olduğuna göre değişen bir şey olamadığı için yazdım. Sadece takvim yaprakları 2009 için koparılıyor.
29 Mart 2009’da yerel seçimler var. Başbakan Erdoğan, partisinin propagandasını tıpkı 24 Temmuz 2007 Genel Seçimleri’nde kullandığı yöntemi kullanıyor. Yani devlet malını partisinin propagandasında kullanıyor.
Muhalefet, henüz Ankara’dan dışarı adımını atmamışken Başbakan Erdoğan, yanına partisini yöneticilerini da alarak tam 15 ile gidip partisinin propagandasını yapmıştı.
8 Şubat: İstanbul’dan devletin kendisine tahsis ettiği Başbakanlık araçlarıyla Kocaeli’ne gitti.
10 Şubat: Ankara’dan Kırşehir’e gitti ve OBA helikopteri emrine amadeydi.
11 Şubat: Ankara’dan Kastamonu’ya giderken OBA helikopterini kullandı.
13 Şubat: Ankara’dan Sivas’a ANA uçağı ile gitti.
14 Şubat: Başbakan bir güne 2 AKP mitingi gibi açılış sığdırdı. Ankara’dan Sinop ve oradan da Amasya’ya ANA uçağı ile gitti.
15 Şubat: Ankara’dan Samsun’a ANA uçağı ile gitti.
16 Şubat: Ankara’dan ANA uçağı ile Nevşehir’e gitti.
17 Şubat: Ankara’dan Kırıkkale’ye gidişinde yine OBA helikopterini kullandı.
19 Şubat: Ankara’dan Aksaray’daki mitinge geçmek için Nevşehir’e ATA uçağı ile gitti. Nevşehir’den İstanbul’a ATA ile döndü.
20 Şubat: İstanbul’dan Sakarya’ya gidiş-dönüşte OBA helikopterini kullandı.
21 Şubat: İstanbul’dan Diyarbakır’a ANA uçağıyla gitti.
22 Şubat: Ankara’dan Adıyaman’a ATA uçağı ile oradan da yine ATA uçağını kullanarak Kahramanmaraş’a gitti.
23 Şubat: Ankara’dan Mardin’e ANA uçağı ile gitti.
Bugün 24 Şubat 2009… Bu liste seçim yasaklarının başlayacağı 19 Mart’a kadar daha da uzayacak.
Bu arada da düşünmek lazım, dünya ekonomik krizden kurtulmanın çarelerini bulmak için topyekün uğraşıyor. Çözüm önerileri tartışılıyor. Çeşitli çareler bulunup uygulamaya konuluyor. Ya Türkiye’deki her gün katlanarak derinleşen kriz ne olacak? Her gün yüzlerce kişi işini kaybediyor. Yüzbinlerce çalışan ise işini kaybetme tehlikesi yaşıyor. Başbakan ise seçim gezilerinde… Maksat oy… Bu arada seçim rüşvetleri aralıksız dağıtılıyor. Okullara verilen yakıt harcamaları kesilmiş. Müdürler ‘çocuklarınızı isterseniz okula yollamayın’ diyor. “Tok açın halinden anlar mı?” soralım bakalım. Anlamaz tabi…
Eee biz bunu yazınca suçlu, oluyoruz da Başbakan, devlet malını partisinin çıkarları için kullanırken sütten çıkmış ak kaşık mı oluyor?.. Güzel Türkçemizde güzel bir deyim vardır, “Bal tutan parmağını yalar”… Yalamalı mı sizce de?..
herkesin bal tutmak istediği bal tutan parmağını yaladığı vede herkesin ballı parmağı yalamak istediği için bu ülke bu halde :) hırsızlık dilencilik ruhu ,ruhuna islemis milletin ,,,geçmis olsun bunsan sorasıda ardtık konusmaya bile gerek birakmazsızın karanlık.yuh ki ne yuh vah ki ne vah :(
sayın akyürek,değindiğiniz konu oldukça önemli. bal tutan parmağını yalar deyimini ilk olarak siyaset literatüründe Turgut özal kullanmıştı.ama bu noktalara nasıl gelindiğini yaşasaydı ve görseydi. boynuz kulağı geçti. o gün özal ın bu yaklaşımına tepki göstermeyenlerin bugün pek fazla söz hakkı olmamalı..
Yazınızın başlığına bende katılmıyorum.Bu ülkede yaşayan yetmişbir milyon insan hepimiz ortağız.Hepimiz bu vatanın kar ve zararından aynı derecede ve oranda sorumluyuz.En yüksek yöneticide en ücra dağın başında yaşayan vatandaşımızda. Ama paylaşıma gelince sahipsizlere kimsesi olmayanlara devamlı zarar yazılıyor. Seçim zamanları ellerine birer file veriliyor susturulmaya çalışılıyor.Artık ülkemiz şu mahalli seçimler öncesi bu seçilecek adaylardan başlayarak niye herkes açık açık mal beyanlarını sunamıyor.Hepsi eğer dürüst insanlardır ,çıksınlar bütün adaylar neleri var neleri yok ilan etsinler. 5 yıl sonrada yine ilan etsinler neleri varsa. Hatta yakın akrabalarının bile varlıklarını açıklasınlar. Vatandaşa güvendirsinler kendilerini vatandaşta birilerini seçecek.Bu temiz topluma doğru gidişe önayak olabilecek bir davranış değil mi? Hatta bütün kamuda çalışanlar v e hepimiz bunu yaparak diğer vatandaşlarımızın itimadını kazanabiliriz.Yurtdışında genelde İsviçre bankalarında 65.-70 milyar dolar Türk vatandaşlarının parası olduğu biliniyor. Bu paralar bu ülkede kazanılıp oraya giden paralar.Bu paraların sahipleri garibanlar değil.İşte bunlar hesap vermek istemeyenlerdir. Yinede burada bu kişiler işlerini yürütüyorlar.İçimizde zengin vatandaşlarımızda olacak ama hepimizin hakkını çeşitli entrikalarla gasp etmelerine hepimiz karşı gelmeliyiz.Eğer karşı gelemezsek bu entropi bu toplumu çıkmaza sokacaktır .O zaman hepimiz zarar göreceğiz. BİZLER BÜTÜN TOPLUMUN HAKKINI ARAMAK İÇİN HAKSIZLIKLARA KARŞI ÇIKMAK ,EN YETENEKLİ EN DÜRÜST İNSANLARI BAŞIMIZA YÖNETİCİ SEÇMEK VE ONLARI DENETLEMEK İÇİN KISACA HUKUKSUZLUĞUN OLMADIĞI BİR ÜLKE İÇİN DOĞRUYA VE DÜRÜSTLÜĞE DESTEK OLMAK ZORUNDAYIZ. İyi ve mutlu günler dileği ile.
HER ZAMAN OLDUDUGU GIBI KOZ HEP YÖNETICILERDE OLMUSTUR.HELEDE BIR ÜLKEYI YÖNTEN PARTININ ELINDEYSE,O PARTIDE TÜRKIYEDEYSE NEDEN OLMASIN.O YÜZDEN IKI YAKAMIZ BIR ARAYA GELMIYOR HER ISIMIZ YANLIS ZATEN NEYIMIZ DOGRUKI .
Güzel bir sekilde kaleme almissiniz ellerinize saglik.Yaliniz yalanacak bal kaldimi Türkiyede o bali bulmak bence imkansizlasti.Devlet mali bir denizdir,derler firsatini buldunmu kullanacaksin.Bu deniz simdiki iktidarin elinde istedigi gibi kulaniyorlar.Baskasi kulanmaga kalktimi kafasina bir Padisah sopasi iner.Ama iktidar yanlisi oldunmu her türlü bali bulup ikram ederler saygilarimla.
merhaba ayşe abla.köşenizde Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanını Sn.R.tayyip Erdoganı,Başbakanımızı konu etmişsiniz.ben tek taraflı düşünerek,Bence Bir Ülkenin başbakanı heryere gitmelidir.Bir başbakanında Gittiğine,Giyindiğine,Yediğine ve Bindiğinede karışılmamalıdır ayşe abla.ama söylediginiz gibiyse siyasi parti adına gidiyorsa ayrı birşey.ama bizim memleketede geldi,bende dinlemeye gittim ne yalan söyleyim.açıkcası ben başbakanımız olduğu için gittim ayşe abla.illahaki oy verecem diyede birşey yok.Yinede Allah Anamızı,Atamızı ve Obalarımızı Başımızdan eksik etmesin;ALLAH HERTÜRLÜ KAZADAN VE BELADAN KORUSUN ayşe abla.saygılarımla.erdal geyikci/sanatcı