1
Mayıs
2025
Perşembe
ANASAYFA

Başbakan, bugün 10 şehit verdiğimizi duydu mu?

Haftaya öyle bir başladık ki, bu hafta Türkiye hatta dünya tarihine geçecek. Domuz gribinin öldüre öldüre yayıldığı haberi pazartesi sabahı dünyaya duyuruldu. Dünyada onlarca ülke kırmızı alarma geçti.
Günlerce, aylarca ve hatta aylarca konuşulacak konu sadece bu değil tabi. Pazartesi sabahı naklen bir polis operasyonu da izledik. Bostancı'da polis ile bir terörist arasında 5,5 saat süren çatışma çıktı. Çatışmada başkomiser Semih Balaban şehit oldu. Başından vurulan 16 yaşındaki Mazlum Şeker isimli genç hayatını kaybetti. 7 polis ve 1 kameraman yaralandı.

Türkiye adeta ayağa kalktı. Başbakan Erdoğan, hiç sesini çıkarmadı. Başsağlığı dilediyse bile duyan olmadı.

Gelelim bugüne...

-Diyarbakır-Bingöl karayolunun Lice'ye 10 kilometre uzaklıktaki Abalı köyü yakınlarında sabah saat 06.00 sıralarında Lice Piyade Tugayı'na bağlı bir birliğin geçişi sırasında PKK'lı teröristlerin patlattığı mayın sonucu 2'si uzman çavuş, 7'si er 9 asker şehit oldu.
-Yetmedi! Öğleden sonra Hakkari’den bir şehit haberi daha geldi. Hakkari'de, Irak sınırındaki bir askeri birliğe uzaktan açılan ateş sonucu, bir Mehmetçik şehit oldu.
- Eski bakanlardan Prof. Dr. Hikmet Sami Türk'e, Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde saldırı girişiminde bulunan bir kişi etkisiz hale getirildi... Türk, saldırıdan yara almadan kurtulurken, canlı bomba olduğu öğrenilen Didem A. ve erketesi Onur Y. yakalandı.
 

Bitmedi…
-Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, Genelkurmay Karargahı'nda “İletişim Toplantısı” yaptı. Ve Türkiye’nin duymaya pek alışık olmadığı güzel şeyler söyledi. Başbuğ, “Ergenekon” ifadesine haklı olarak kızdı ama “O” davayı kestirmeden anlatacak başka bir şey olmadığı için ben de üzülerek “Ergenekon” diyeceğim. “Ergenekon” kapsamında yapılan kazılarda ele geçirilen silah ve mühimmatın orduya ait olmadığını vurguladı ve TSK’ya yamanmak istenen pek çok konuyu ayrıntısıyla açıklayarak iddialara yanıt verdi. Dedi ki, “Bizim bu iddialarla alakamız yok. TSK olarak demokrasiye bağlıyız. TSK’nın bünyesinde mevcut rejime aykırı faaliyette bulunan kimse bulunamaz ve barınamaz. Biz hukuk devletine bağlı ve saygılıyız. TSK bünyesinde farklı düşüncede olan kimse barınamaz. Buna müsaade etmeyiz. Böyle bir durum söz konusu değil. Bu konulara ilişkin olarak TSK bünyesinde böyle bir araştırma ihtiyacı da yoktur.”
İşte burası çok önemli, “darbe” diyenlere sıkı bir cevap.

Yukarıya yazdığım gündemi belirleyen 4 madde sadece sabah saatlerinde yaşandı ve emin olun yıllarca konuşulacak.

Başbakan Erdoğan tüm bu gelişmeler olurken ne mi dedi? Erdoğan’ın gündemi ise 29 Mart’a takılıp kalmıştı. Başbakan, partisinin ilçe başkanları ile yaptığı toplantıda Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Durak'ı suçladı, seçimlerin yenilenmesini istedi ve ekledi:

“Zorlu bir seçim dönemi yaşadık ki bunlardan bir tanesi Adana seçimleridir. Adana seçimlerine mevcut Büyükşehir Belediye Başkanı tarafından karıştırılan şaibeler siyasi ahlak açısından dikkatle takibe, dikkatle kayda geçmiş olan bir süreçtir. Bütün o görüntülere hep birlikte şahit olduk, bütün televizyonlarda hep birlikte izlediğimiz bütün o görüntülere, hep birlikte şahit olduk. Bu şahıs tarafından seçime hile, şaibe karıştırıldığına dair bunca belge ve delil, Adana seçimlerinin aslında yenilenmesini veya oyların yeniden sayımını gerektiriyordu.”

Yaa işte böyle Adana’da seçimlerin yenilenmesini istedi. “Bayram değil, seyran değil eniştem beni niye öptü” diye sormazlar mı adama?

Yoksa Başbakan Erdoğan, bugün 10 şehit verdiğimizi bir Allah’ın kulu söylemedi mi?

Bir günde toplam 10 şehit… Gerçi “Askerlik herhalde yan gelip yatma yeri değildir canım kardeşim” diyen Başbakan’a Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı bebek katili Apo'ya 'Sayın Öcalan' ve şehitlerimize de 'Kelle' dediği için dava da açılmıştı…

Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un konuşmaları konusunda yorum yapmasını beklemiyorum ama Eski bakanlardan Hikmet Sami Türk’e yapılan saldırı konusunda da Başbakan sessiz kaldı.

Ya aklıma bir konu takıldı… Danimarkalılar Başbakan Erdoğan’a hilekar demişti… Hatta bir önceki konumun başlığıydı.

Avrupa Parlamentosu’nun Danimarkalı Üyesi Mogens Camre aynen “Türkiye’deki seçim hileleri” başlığını attığı önergesinde, “Komisyon ayrıca iktidarda kalmak için seçim hilesine başvuran hükümeti bulunan bir ülkeyle katılım müzakerelerini hala yönetmenin AB ilkelerine uygun olup olmadığını açıklayabilir mi?” demişti.

Kopenhag Kent Meclisi üyelerinden Danimarkalı Lars A.Rasmussen ise “Bilgi verenlere göre iktidardaki AKP, seçmenleri, kamu çalışanlarına katılmaları konusunda baskı yapılan parti mitinglerine taşımak için, kamu toplu taşım araçlarından yararlandı. Bir başka Danimarkalı seçim gözlemcisi Kopenhag Bölge Meclisi üyesi Serdar Benli, AKP’nin var olmayan 18 bin seçmeni seçim kütüklerine kaydetmeyi denediğini bildirmiştir. 180 kişi ise daha sonra bir ahır olduğu anlaşılan tek bir adreste kaydedildi” demişti.

Başbakan, 29 Mart Seçimleri’nden önce kendi partisi AKP’den olan Aytaç Durak’ı hilekarlıkla suçladı. Buna da “Kendi gözündeki merteği görmez, elin gözündeki çöpü görür” derler…

"Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil..." Ben çok sıkıldım. 

Not: Danimarkalıların Başbakan'a hilekar demesinin ayrıntılarını "Danimarkalılar Başbakan’a ‘hilekar’ dedi" başlıklı yazımdan okuyabilirler...
 

ayse_akyurek@yahoo.com

Yayın Tarihi : 29 Nisan 2009 Çarşamba 20:36:54
Güncelleme :30 Nisan 2009 Perşembe 01:56:03


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
turgut IP: 82.113.106.xxx Tarih : 30.04.2009 01:10:01

helal olsun size ayse abla gine gercekleri yazmissiniz aman dikkat edin yoksa yarin sizide ergenekom bahanesiyle iceri atarlar...bu Akp liler bizlere daha neler yasatacak