27
Mayıs
2024
Pazertesi
ANASAYFA

Ya inanacaksın ya da inanacaksın

Bir tıp kongresinde doktorlar tıpta gerçekleştirdikleri son gelişmeleri anlatıyorlarmış. Önce İngiliz cerrah çıkmış kürsüye anlatmaya başlamış;
-Bir trafik kazasında bir adamın sadece bir parmağı sağlam kalmıştı. Biz onu aldık. Ona vücut ekledik. Organlarını, kasları ekledik. O kadar mükemmel yaptık ki çok çalışkan bir insan oldu. 50 kişinin yapacağı işi yaptı. 50 kişi işsiz kaldı.

Kürsüye Alman cerrah çıkmış;
- Biz bir kişinin sadece bir tel saçını bulduk. Ona organlarını ekledik.Kemik ekledik, kas giydirdik. O kadar muazzam yaptık ki çok süper birisi oldu. Çok çalışkandı. 100 kişinin yapacağı işi yapıyordu ve 100 kişiyi işsiz bıraktı.

Kürsüye Türk cerrah çıkmış;
- Siz var olan, elle tutulabilir şeylere vücut yapmışsınız. Biz daha zor olanı yaptık. Bir ses bulduk. Onu aldık, ona uzuvlar ekledik, kemik ekledik, kas yaptık. Bu kişi o kadar çok çalıştı ki başbakan oldu. Ve sadece 1 yılda kayıtlı işsiz sayısını 1 milyon 79 bin 519'a çıkardı. Buna Türkiye İş Kurumu’na başvurmayanlar ile iş aramaktan umudunu kesenleri de eklesek 1 yılda işsiz kalanların sayısı 3 milyonu geçti.

E bu biraz değiştirilmiş fıkra tabi… Ancak dünyanın global ekonomik krizin pençesinde kıvrandığı bir gerçek… Başta Avrupa liderleri olmak üzere, krizi en az zararla atlatabilmek için toplantı üzerine toplantı yapıyor ve çareler arıyor.

Brüksel'deki olağanüstü Avrupa Birliği zirvesinde kıyamet koptu. BBC’nin haberine göre, Avrupalı liderlerin gündeminde, küresel ekonomik kriz karşısında dayanışma ve ortaklık ruhunun korunması ancak korumacı politikalardan uzak durulması yolunda kararlar vardı.

Zirvede, Orta ve Doğu Avrupa'daki üyelerin durumu ise en çok tartışma yaratan konuların başındaydı. “Avrupa Birliği'nin zengin ve yoksullarını yeni bir 'Demir Perde' bölecek” endişeleri arttı.

ABD’nin çiçeği burnunda Başkanı Obama ise piyasaların hararetini gidermek için paket üzerine paket açıklıyor…

Bir de bize bakalım. Bugün Başbakanlık Merkez Bina'da Bakanlar Kurulu toplandı. Başbakan’ın binaya beklendiği dakikalarda adının Tuncer A. olduğu öğrenilen emekli polis memuru, bina önüne gelerek, yetkililerle görüşmek istediğini söyledi. Reddedilince de üzerindeki iki tabancadan birini kafasına, diğerini de göğsüne dayadı ve eylem yaptı.

Emekli polis memurunun eyleminin gerekçesi ise çok tanıdıktı… Gırtlağı çoktan geçmiş borç…

Bugün, Bursa'nın İnegöl ilçesine gelen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, partisinin aday tanıtım toplantısında işini kaybeden bir vatandaş iş istemeye kalktı. Vatandaş Bakan’a sesini duyurmak için sesini yükseltmeye çalıştıkça Bakan Çelik de vatandaşı duymamak için sesini yükseltti. Vatandaş, korumalar tarafından apar topar salondan çıkartıldı.

Başbakan, miting meydanlarında kendine gösterilmeye çalışılan “İş istiyoruz, kömür ve beyaz eşya değil” pankartlarını görmezden geliyor.

E nedeni çok açık “Kriz Türkiye’yi teğet geçiyor”. “Bu vatandaşlar daha ne istiyor, öyle değil mi?” Ayrıca seçimlere kadar da yiyecek yemeği, elektrik faturası ödemeye gücü olmayan vatandaşlara buzdolabı dağıtılıyor.  (Seçim yardımı aslında vatandaşa mı, yoksa birkaç AKP’li esnafı kalkındırma yardımı mı? Bu zaten günlerce konuşuldu. E malum bunlar sütten çıkmış ak kaşık yeniden yazmaya lüzum yok.)

Hiç beklemeyin “O buzdolaplarının içine koyacak yiyeceği hangi parayla alacak benim oy istediğim sevgili vatandaşım?” diye sormasını.

Güzel Türkçemizde çok güzel özdeyişler var… Örneğin “Tok açın halinden anlamaz”, “Kasap et derdinde koyun can derdinde”

Serbest piyasa ekonomisinden ‘sadaka ekonomisi’ne geçtiğimizden beri Başbakan ne derse o olacak. Ne zaman karnınızın doyuracağınızdan, kime oy vereceğinize kadar Başbakan karar verecek. “Açız” demek vatan hainliği… “İşsizim, iş istiyorum” demek de aynı derecede suç…
Başbakan’ın çizdiği tabloya ya inanacaksınız ya da inanacaksınız.

Bu arada ne zaman öleceğinize de karar verecek kişi malum. Yoksa AKP’nin Sincan teşkilatı 4 Şubat’taki aday tanıtım toplantısına “mp3 çalar” sözü verilerek götürülen ve ödüllendirilmek üzere havuza götürülen çocuklardan 17 yaşındaki Tolga Taşkın gibi boğularak ölürseniz de sizin bileceğiniz iş… Böyle “yanlışlıkla” ölürseniz eğer AKP’li yetkililer çıkar ve “Bu ölümün bizimle alakası yok. O çocukları cankurtaranı ve acil müdahale ekibi olmayan havuza bizim arkadaşlarımız götürmedi” minvalinde bir açıklama yapar, gözünüz gibi baktığınız fidanınızı kara toprağa gömmenin acısıyla baş başa kalıverirsiniz. O mp3 çaları alabilseydiniz eğer yavrunuzun yaşıyor olabilme ihtimali beyninizi kemirirken, malum şahısların elçileri “takdiri ilahi” deyip hatalarını Tolga Aşkın’la birlikte kara toprağa gömme yarışına girer…

Yayın Tarihi : 2 Mart 2009 Pazartesi 23:04:21


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
mustafa IP: 88.225.215.xxx Tarih : 3.03.2009 10:15:54

yazınızı okudum  hak vermemek elde değil çok güzel bi konuya değinmişsiniz.sizi kutluyorum.. saygılarımla


Hasan IP: 78.160.206.xxx Tarih : 6.03.2009 17:25:30

Ayşe hanım üsdad tek kelimeyle harika sessiz toplumun sesi olmuşsunuz kutlarım sizi yüreğinize sağlık.