Nazar’a...... 

    Üzerinize afiyet, 3 gündür  piyangodan çıkan büyük ikramiye  gibi aniden beliren sağlık problemlerim nedeniyle yatağıma yakın, işyerime ve öğrencilerime uzak yaşamaya,mesai saatlerim içinde yastık yorganla pozitif  iletişim kurmaya debelenirken, oturduğum yerden zor bela  doğrulup şöyle bir ekran-ı endam eyleyim dedim ve çok sevdiğim bir dostumun yine çok sevdiğim bir başka dostuma yaptığı davet ile irkildim.
      Yazı, değer verdiğim bir arkadaşıma ,Bekir Coşkun’un bir köşe yazısı aracılığı ile yapılmıştı. 

      Ben de, hem Bekir Coşkun’a ,hem de güzel dostum Nazar’a  tabiri caiz ise kendi çöplüğümden seslenmek, mümkünse köşeme klavyesi ile  “Nazar” değdirmesini talep etmek istedim.







    Kendimizi vurmayacağız....
 
         Ne davalar, ne kavgalar,ne hain ,ne ucuz planlar gelip geçti bu vatan toprağının üstünde aynı havayı soluyan insanlarımızın arasından.. 
    
         Birileri hep aynı pilavı farklı tencerelerde sundu önümüze.Baylar, bayanlar, kaydıraktan kayanlar, buyurun ”yerseniz” diye binbir şekilde ama hep aynı kötü niyetle yerleştirdiler kan kokan kareleri  çoluk çocuğumuzun  beyin hücrelerine.... 

      İnanıyorum ki bize dayatılanlar,yaşatılanlar ve toplumca üzerimize milliyetçilik kispesi altında yamanmaya çalışılanlar, hiçbir zaman gölge düşüremeyecek yüreğimizde sizinle birlikte söylediğimiz  kardeşlik ve dostluk türkülerine... 

      Ne bu gece,ne gelecekte, değerli gazeteci Bekir Coşkun’un yazısında belirttiği gibi;” Hiç birimiz sevdiğimiz adamı , sevdiğimiz kadını, yahut sevdiğimiz dostlarımızı “ırk” larından dolayı vurmadık, vurmayacağız da .”

       Yüzümüze savaş boyası sürmeye niyetlenenlere nispet aynı masada topik yiyip, barış şarkıları ile ortalığı tozutacak,katil kuklalarını ortalığa salan kuklacıların  iplerini ayaklarına dolayıp,birilerinin  sırf can sıkıntısından döktüğü kana ortak olmayacak,bir delinin söylediği kötü bir sözü  yedi sülalesine fatura etmeyeceğiz.... 


      
           Bush’lar, Saddam’lar,Blair’ler,Rice’lar keşke çocuk kalsaydı...


       "Bugün dünyayı  keşke çocuklar yönetseydi,ne savaş olurdu, ne kan,ne terör,ne ırkçılık,ne soykırım...
    
       En kötü ihtimalle fikir ayrılığına düşüldüğünde su savaşları yapılır, roket atarlar yerine masum insanların yaşadığı şehirlerin üzerine kartopu falan atılırdı. Tüm bu savaşların sonucunda olsa olsa üstümüze başımıza sadece su bulaşırdı, ıslanırdık... Kan bulaşmazdı ekranlarımızın orta yerine, çocuklarımızın hayal güçlerine şiddet karışmazdı böylesine....
    
     Gidenlerin ardından elbet analar,babalar,dostlar,arkadaşlar,yandaşlar ağlardı ama kimse kan ağlamazdı. Ölenlerin arkasından kardeş kardeşe düşmez,yürek parçalayan feryatlar duyulmazdı.

      Bugün dünyayı çikolatasını bölüşmekten çekinmeyen çocuklar yönetseydi, bir ülkeden bir ülkeye giderken kimse vize falan sormazdı birbirine..Aynı havayı soluyan ,aynı toprağı paylaşan insanlar birbirini arkadan vurmazdı... 

       Eğer dünyayı süper amcalar ve teyzeler yerine, benim okulumdaki miniciklerim  gibi  “Öğretmenim  çişim geldi!” diyecek kadar aklı olan çocuklar yönetseydi,petrol için,hava için,toprak için, din,dil,ırk ve milliyetçilik için,dahası zevk için,keyif için, sırf birilerinin canı öyle istediği için onbinlerce masum insan ölmezdi. Bilmem kaçıncı maddeden ya da haneden gencecik  insanlar yargısız , çete usulü  sokak ortasında yahut  sinsice dağ başında   nöbet  tutarken katledilmezdi.

      Şu an dünyayı yazık ki çocuklar yönetmiyor...
      Bir zamanlar çocuk olduğuna inanasım   gelmeyen  matrix'den  bozma süper adamlar yönetiyor.. 
      Bunca kan,bunca kavga dün çocuk olmayı bile beceremeyenlerin yüzünden bulaşıyor  bugün sağımıza solumuza...
      Keşke yuvarlak meşin yahut plastik toplarla oynasalardı da, ilişmeseydiler dünyaya....
      Bulaştırmasaydılar hezeyanlarını insanların arasındaki iyi niyete,hoşgörüye  ve dostluğa..... "


        

     Diyeceğim şudur ki: Hiç bir   kötü  adam ve  hiç bir  kötü söz , koca bir milletin düşüncesine yahut eylemine mal edilemez.Arkasına  milli duyguları alarak eylem yapma,kan akıtma hakkını kendinde bulanlar ancak "Millet"in yetki ve hak verdiği adamlar olabilirler. Bu yüzden son zamanlarda yaşanan polemikleri, med-cezirleri  başladığı günden beri   inanın hiç bir yerime takmıyorum.

         Ben yine Agop amcanın fötr şapkasına takılmaya, canım Lilyan’ın enfes mezelerine yumulmaya,  sevgili Açik ile aynı tiyatro sahnesinde rol almaya, güzel insan Nazar ile yardım toplamaya inadına devam edeceğim... 




            Bana göre;“Titreyip kendine dönmesi gerekenler biz değil, biz’den,bizliğimizin özünden, ilkesinden dönenlerdir. “ 




ÖNEMLİ EK BİLGİ: Yukarıda bahsedilen " işareti içine alınmış Millet kelimesi ,Türkiye'de  yaşayan  70 milyon TÜRK vatandaşımızın  bizzat  kendisinin verdiği hak ve yetkiyi  ifade etmektedir. Anlayana tabii!...