22
Mayıs
2024
Çarşamba
ANASAYFA

Merak Ettiğim Bi'şey var...




     Geçenlerde annem ve babamla birlikte İstanbul’un inci gerdanlığı Boğaz’da enfes bir Pazar turu yapıp, maaile H2O hallinde halleştik.
     Sahil yolu boyunca gördüğüm ilginç manzaralar cidden etkiledi beni. Açık havada, dip dipe, piknikten başka her şeye benzetebilecek, manda misali bayıra çayıra yayılma eylemi yapıp, mangal dumanıyla haberleşen magandalar vardı sağda solda..(Magandalar diyorum çünkü büyük çoğunluğu, canım sahilin çevre düzenini rezil edip, ağacı,çiçeği katledip ,ellerinde içki şişeleri ve etrafa saçtıkları çöplerle cidden ünvanlarını fazlasıyla hak ediyorlar... ) 

    Ha! bir de belediyenin katkısıyla yeşil alanlara ilave edilen son model kondisyon aletleri dikkatimi çekti.Uzun etekle ya da ellerinde bira şişeleriyle de olsa insanlarımızın spora bu kadar düşkün!! hale gelip, bazılarının kondisyon aletlerinden sırf bu düşkünlüklerinden ötürü düşüvermeleri cidden komikti.:) 
    Şaka bir yana, üç- dört kişinin birden kullanabileceği  bu  aletler sayesinde, muhtemelen ilk kez orada karşılaşan insanların birbirlerinin yüzüne tebessümle bakıp, gülüştüklerini de keşfettim bugün. (Meğer ne hikmetli, ne aydın bir gün yaşamışım,aymışım ben vallahi aymışım.:) Daha önceden tanışmayan, tesadüfen karşılaşan insanlar birbiriyle konuşuyorlar ve sıra beklerken kavga etmiyorlar, ne müthiş bişi. Gözüme ilişen kareye sıkışan onca insan,yüklü paralar ödemeden hem spor aletlerinden faydalanıyor, hem de sosyalliğe pozitif uyum sağlayarak insan olma eylemini yüksek noktalara çekiyorlardı adeta. Eminim, otu , böceği,yolu, köprüyü paraya bağlayan zihniyet bu aletleri de jetonlu, paralı, KSGS,OSGS şeklinde para ile çalışır vaziyette hizmete sunsaydı, tüm bu pozitif oluşumların gerçekleşmesi minimuma iner, aletler de büyük ihtimal, işlevsizlikten paslanıp giderdi. 
 
     Bugün bir kez daha anladım ki neye imkan bulursa insan, ancak o yönde aşama kaydedebilir.
     Sporcu olur, müzisyen olur, yazar olur, kapkaçcı olur, tinerci olur, dilenci olur, üçkağıtçı olur,yalancı olur....
     Uzun lafın çekmişi; “Alışkanlıkları hangi yöne sapmış ya da saptırılmışsa o olur.. “ 

    Çoğumuz büyük ihtimal zamanında fark etmedik bunu.Hayatlarımıza dair tercih edebileceğimiz fazla bir seçenek görmedik. 
    Kabına göre şekil alan ,sıvı kıvamında bir hali vardı belki de yaşamlarımızın. Etraflarımızda kurtların dansettiği, eşitsizlik yahut haksızlıkların kol gezdiği, gerçeklerimize hiç de uymayan yalan dolu şarkılarla beynimizin yıkandığı,iki şıklı bir nevi sınav olarak bildik adeta yaşamı. Şıkları okumak veya arttırabilmek için kendimizi zorlamak işimize gelmedi o dönemlerde. Şimdi içinizden bazılarının aklından,” yakınımızda Oxford vardı da biz mi gitmedik tarzında düşünceler geçirdiğini tahmin ediyorum:)”.
    Evet  haklısınız belki yoktu ama büyük ihtimal şıkları arttırmak,bir şeyleri zorlamak hani derler ya; çoğumuz için yemiyordu...:) 

      Yemiyordu dedim de aklıma yeme eylemini çağrıştıran başka  bişi geldi. 
      Daha çocuk yaşlardayken duymuştum "hortumlama" kelimesini. :)
      Aslında bu trişkadan bir duyu meselesiydi.
      Yüzlerce kez hakkı yenen bizlerin üzerinde herhangi bir etki yaratamayan, isyan ettirmeyen cinsten.
      Bu iş için sürekli ve gerekli olan tek hammadde: İnsan...
     Hatırlarsanız ,kısa bir süre önce eczanelere sahte ilaçlar süren eczacılarla tanıştık toplumca. Bu üçkağıt işin matbasına kadar her şey tek tek planlanmıştı.
      Bu ve buna benzer olaylara bünyemiz bağışıklık gösterdiğinden olsa gerek çok fazla etkilenmedik, daha önceki, pek çok doğal ve suni afetten etkilenmediğimiz gibi.=) 
    Amaaannnn  altı üstü sahte bir haptı işte canım.
     Biz de alt tarafı insandık... 
     Hatta belki de bu, topluca bize yaşatılanların en masumuydu ondan kuzu kuzu sustuk. 
    

       " Eğer bir ülkede   bazı doktorlar bir tek muayene için, hastasından  dört yüz milyon gibi bir rakam talep edebiliyorsa, SSK  sözleşmesi hastanelerde saat beşe kadar işliyorsa, o ülkede konuşulacak çok şey var demektir bayanlar , baylar..."

       Orta kuşak sayılabilecek bir yerde ve yaşlardayız çoğumuz. 
       Familyamız insan.
      Peki bu top kürede aldığımız nefesin, tükettiğimiz ömrün amacı ne sizce?
       Yeryüzünün ve gökyüzünün, kainatın kilidi kimin elinde, bu soruyu hiç düşündünüz mü? Muhtemelen yalnız değilim, illaki içinizden bazıları, benim gibi geceleri yatağına girdiğinde bir kaç kez çevirmeye çalışıyor belki anahtarı, sorguluyor nedenleri, nasılları....
Bazen de birbirimize soruyoruz kapılar cidden kilitli mi? 

      Oysa ki Dünya'ya çarpan bir göktaşı gibi yaşam. Şöyle bir etrafa bakıyorum da, hala kadına kalkan eller, hala çocuğa şiddet ve taciz uygulayan yetişkinler, hala diz boyu maçoluk, hala hoşgörüsüzlük, bilmem kaç bin rakıma yükselmiş egolar, etrafımızda ne de çok, büyük dağları yarattığını sanan  küçücük insan-cık-lar var. 
       Cehalet ne zaman yok olacak bunu cidden çok merak ediyorum.Çağımızın ilkel illetini yok etmek için insanlar ne zaman bir şeyler yapacak? Kimler? Ne zaman? Gerçekten “ insan” olmak için ne yapmak veya yapmamak gerektiğini kendinde sorgulamaya başlayacak?

                                          İnsanoğlu  ne zaman, insansız olamayacağını anlayacak?

        Farkındasınız değil mi? Yeryüzünde yıllardır sadece egolar üzerine anlamsız savaşlar yapılıyor.
       Birilerinin paşa keyfi öyle istiyor diye binlerce insan ölüyor, kaymağı o birileri yiyecek diye faturayı hep masumlar ödüyor.
      Çağdaşlık,bağımsızlık, biraz insanlık ,biraz insanca yaşamak isteyen ellere kurşun sıkılıyor,bombalar atılıyor.
Ülkemiz de ,geçmişi ve bugünüyle kendi kategorisinde en ilginç ülke bana göre. Bu topraklarda konuşmak, çizmek, düşünmek, yazmak, tercih etmek harbiden ciddi bir sorun.

         Üç günlük dünyalarımızda,yerkürenin her bir yerinden bencillik kokan sesler, kavgalar yükselmekte son dönemlerde. Herkesin ama herkesin kendine göre hesabı, kitabı, hakkı, planı var.
         Gerçekleştiremeyeceğinin farkında olsa da, yine de kendine göre bir düzen kurmuş insan kendi kafasınca. 

         Ve bu düzenin, bu alemin kralı da “ para”. 
 
       Aynı gökyüzünü, yıldızları, güneşi, havayı, suyu bölüştüğümüz Dünya’nın ormanları, kıyıları bilmem kaç yıldızlı otellerle parsellenmiş.   Hatta bunlar yetmemiş, gezegenler pay edilmiş, Ay’daki araziler satılığa çıkarılmış, koca koca adamlar paraya satılmış... 





      Yaaa  ben fazla oluyorum biliyorum ama, içinizden biri söyleyiversin bu hatuna, acaba "ölümsüzlüğü ve ötesini"  içimizden kim satın alacak? "
Yayın Tarihi : 28 Mayıs 2007 Pazartesi 23:58:23
Güncelleme :30 Mayıs 2007 Çarşamba 01:48:23


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Onur Acar IP: 85.107.92.xxx Tarih : 11.06.2007 00:36:33
kleşe bir giriş yapalımda selam diyelim bari :O) sayfaya rastgele denk geldim okudumda, gerçekten sadece gerçekler yazıyor bu sayfada :O) ama aslında aslında hiç bir şeyi tartışmaya,sövmeye,isyan etmeye,tebrik etmeye vs.. gerek yok.Bu saatten sonra insanlara ne derseniz deyin kesinlikle değişmiyeceklerdir:O) Okul okumanın hiç bir şeye faydası yok yada herhangi bir şey bunlar reklam kokan hareketler :O)Bizede zamanında bak olm görüyormuusn ayşenin Fatmanın oğlu çalıştı ev aldı kendine deniliyordu ama Bilmiyorlardı ki o evlere çalışarak alınmadı. Şu Miras olayı işte işin aslı. ''SANA'' miraz kaldıysa rahatsın ama çalışarak birşeyler yapmak istiyorsan son paranı ya bir silah almak için yada en sağlamında bir halatı almanız için tavsiye ederim :O) Şu DÜNYADA Alla'tan Sonra tek gerçek ''PARA''...

ERDALGEYİKÇİ(KÖÇEK)...! IP: 85.104.154.xxx Tarih : 29.05.2007 12:52:47
MERHABA NİLGÜN ABLA BU HAFTAKİ YAZINIZDA GEÇEN BAZI SORUNLARI,İNŞALLAH GEREKLİ MERCİLER OKUMUŞTUR VEDE ÖNLEM ALIRLAR...!YAZINIZIN GENELİNE BAKACAK OLURSAK"EĞİTİM"GEREKTİĞİNİ DİLE GETİRMİŞSİNİZ..!YILLARDIR"EĞİTİMLE,ÖGRETİMİ"AYNI KEFEYE KOYUYORLARDA BEN ONA ÜZÜLÜYORUM..!ÖNCELİKLE EGİTİMLE,ÖGRETİMİ AYIRALIM NİLGÜN ABLA..!İLK OKUL MEZUNU BİRİSİYİM..!OKUYAMADIĞIM İÇİN,İÇİMDE BİR KIRIKLIK VAR..!AMA OKUYANLARA BAKIYORUMDA OTURUYORLAR..!YANLIŞ ANLAŞILMASIN"OKUYANLARA",KARŞI DEĞİLİM"OTURANLARA"KARŞIYIM...!İLK OKULDAN,ÜNÜFERSİTEYE GELENE KADAR,NERDEYSE 15 YIL SIRALARDA OTURULUYOR...!DAHA SONRADA BİR"KOLTUK SEVDASI"İÇİN SİYASETE ATILIYORLAR..!BELKİDE AYNI OKULDA OKUDUKLARI ARKADAŞLARLA AYNI ÇATI ALTINDA HALEN OTURMAYA DEVAM EDİYORLAR...!DEĞİŞMEYEN TEK ÖZELLİKLERİ"SORULAN SORUYA PARMAK"KALDIRMAMALARI..!ASLINDA BENDE İLK OKULDA FAZLA PARMAK KALDIRMAZDIM,TABİRİ CAİZSE"TEMBELDİM"NİLGÜN ABLA..!AMA GERÇEK HAYATTA ELİMDEN GELDİĞİ KADAR ÇALIŞIYORUM...!GEÇMİŞİ DÜŞÜNÜYORUMDA"KEŞKE"OKULDA PARMAK KALDIRSAYDIMDA ÇALIŞKANLARIN İÇİNE GİRSEYDİMDE ŞİMDİ BİR KOLTUKTA OTURUYOR OLURDUM NİLGÜN ABLA,"ÖLÜMSÜZLÜĞÜN"NE"ÖTESİ"NEDE"BERİSİ"VAR NİGÜN ABLA,ZAMANI GELDİĞİNDE 3 METRE BEZE SARILACAK,MUSALLA TAŞINA YATIRILACAK 3 METRELİK BİR ÇUKURA KONULACAK,HESABINIDA"ALLAH"SORACAK...!SAYGILARIMLA.ERDAL GEYİKÇİ(KÖÇEK)...!