22
Mayıs
2024
Çarşamba
ANASAYFA

Uzanmışım Kumsala, Ruhumun Denize Olan Kıyısına..

 

      Uzun ve yorucu bir iş temposunun ardından Sertab gibi” uzanmışım kumsala, güneş damlar içime”diyerek tembellik ediyor, klavyeden,internetten,terleten işlerden ve kişilerden uzak tatilin keyfini çıkarıyorum.:)
     Tembellik tembellik de nereye kadar değil mi ama…
      Parmaklar alışmış yazmak, gönül bildiklerini, yürek hissettiklerini paylaşmak ister ya hani, bende bu hazla uzun zamandır ihmal ettiğim köşemden yine yeni yeniden sıcacık bir merhaba diyorum… 

     İnsan yazmaya bir kere ara vermeye görsün, tekrar yazmak istediğinde en büyük sıkıntı “nerden başlasam,nasıl anlatsam” sendromları oluyor…
      Yazacak öyle çok konu,paylaşacak öyle çok duygu var ki, işte alt paragrafta bunların ilk’i…


      “Sahildeyim, kısacası ait olduğumu hissettiğim nadir yerlerden birindeyim...
        Oturup duygularımı demlediğim bu deniz kıyısının neresi olduğu çok da mühim değil, önemli olan ruhumun denize kıyısının olması...
        Sessiz ve benden beklenmeyecek kadar büyük bir sükunetle oturuyorum kumların üstünde, sakince...

       Hatta sakinden öte hissizce, değişik bir durgunlukla mavilerime dalıp dalıp gidiyorum, bir an geliyor denizin tamamını, okyanusları filan içmek istediğimi, ancak öyle deniz olabileceğimi düşünüp, delice aklıma giren bu uçuk düşüncelerime sevgiyle tebessüm ediyorum... Ya ben bu abuk hamle bayılıyorum:))

       Yıllarca yaban(cı) laşmamın müsebibi olan bazı olumsuzlukları ve onları yaşatan insanları da sevdiğimi hissediyorum işin kötüsü.:)
Kana kana içmeye başlıyorum mavilerimi ...
       Sonra öyle bir an geliyor ki, denizle arama negatif insanlar giriyor, sevimsiz, sahte, gri, menfaatperest silüetler...
       Ben bu düşüncelerimle deplasmana gelmişken dünya ile arama bir perde çekiliyor yavaş yavaş ... Garip bir panikle, kısacık bir an, bir kalp atımı kadar sürede kayıp hissi yaşıyorum…
       Sonra umursamıyor hatta bendeki iyi niyeti hak etmeyen tüm insancıklardan uzaklaşmayı başarabildiğime sevinip, tüm bu düşünceler acaba denizi içiyor olmamdan mı diye düşünüyorum... :) Ama bunu da umursamıyorum…
        Artık bildiğimi sandığım,iki bilinmeyenli denklerimle kıyaslayamasam da az çok öğrendiklerim,arka tarafta bir yerlerde ara ara acısını  hissettiğim vakti zamanında yedirilmiş koca koca kazıklardan öğretilmişliklerim var ne de olsa...
       Eskiden kendimi bildiğime ve doğruluğuna inandırmak için türlü tuzaklar kurduğum şeyler yok oldu hayatımdan sırayla ama onun yerini bildiğim çok daha değerli birkaç şey aldı...

       Hayatıma bir şekilde dahil olan Pinokyo’lara şöyle bir hafıza gözümle baktım da, çok uzun süre sonra hatırlamıştım, aralarından bazıları sanki birazcık daha renkliydi diğer grilere göre...
       Ama ne olursa olsun zamanla , iç dünyalarıyla tanıştıkça grileşiyordu hepsi bir bir nasılsa…
       Aslında içlerinden en az gri görüneninin üstüne bir avuç boya fırlatabilirdim, kendimdeki renklerden alıp ruhuna olmasa da ,yüzüne, gözüne sürebilirdim mesela ...
       Veyahut  yazarın dediği gibi  bir avuç deniz suyuyla kendimi silebilirdim, bilinen tüm ara ve ana renklerden arınabilirdim...
        Lakin ben bunların hiç birini yapmadım.
       Hepsini olduğu gibi bıraktım, dokunmadım...
       Burada mısınız diye sorduğumda ya sesim gitmedi östaki borularına, ya da grilere boğulduklarından duyamadılar beni... 
       İşte böylesi bir med –cezir terapisi yaşarken kafamı denize çevirdim birden...
        Aradan ne kadar zaman geçtiğini hiç bilmiyorum.. .
        Karşımda  deli mavi bir deniz vardı iç iç bitiremediğim, bir de renk renk boyadığım yüzüm vardı suyun mavisine yansıyan ...
        Sevgiyle baktım kendime, tüm dünyaya baktığım gibi...
        "Çok seviyorum seni deniz" dedim...
         Yürüdüm gittim...
         Ha,perdeye ne mi oldu? 
        Bakın onu hiç bilmiyorum…:)
        Bir duvar vardı koskocaman, üstünde tırnak izleri…
        Ama tırnaklarıma baktığımda duvarın izi yoktu... “

 

    Dalgaların size kavuştuğunda yalnızca güzellikleri getirmesi, ayaklarınızın altından çekilirken sadece hüzün ve dertlerinizi götürmesi dileğiyle…

Yayın Tarihi : 17 Temmuz 2007 Salı 13:27:57
Güncelleme :17 Temmuz 2007 Salı 16:13:03


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
ERDAL GEYİKÇİ(KÖÇEK)...! IP: 85.98.160.xxx Tarih : 18.07.2007 12:59:37
ÇOKTANDIR GÖRÜNMÜYODUN TATİLDEMİYDİN NİLGÜN ABALA.:))SİZ YOKKEN SY:ERDEM YÜCEL ABİMİN KÖŞESİNE TAKILDIM NİLGÜN ABLA,HEMEN HEMEN HEPSİNİ OKUYORUM GERCİ KENT HABERİN KÖŞE YAZARLARININ.KÖŞENİZİ OKUYUNCA AKLIMA ANTALYADA ÖGRETMENLER PLAJINDA ÇALIŞTIĞIM YILLAR GELDİ.HAFTA SONLARI ÖGRETMENLER PLAJINDA ARKADAŞLARLA ANİMOSYONLAR YAPARDIK.O GÜNLERİ BİLEN ANTALYADAKİ VEDE TÜRKİYENİN ÇEŞİTLİ BÖLGELERİNDEN GELEN ÖGRETMENLERİM BİLİR.ADIMIN ERDAL GEYİKÇİ OLDUĞUNU BİLMEZLER"MAYKIL"DERLERDİ BANA.20 YILDIRDA"MAYKIL"DİYORLAR.NİYE DİYORLAR,KİM KOYDU BU LAKABI BANA BİLMİYORUM.AHA YAŞIM 36 OLDU HALEN DÜŞÜNÜRÜM ABLA.GEÇMİŞ GÜN TARİHİNİ HATIRLIYAMIYACAGIM BİR PAZAR GÜNÜYDÜ PILAJA GİDİYORDUM.BİR SANATCI ARKADAŞIMIN BANA SESLENDİĞİNİ DUYDUM"MAYKIL"DİYE DÖNÜP SELAMLAŞTIK.KONUŞURKEN YANIMIZA BİR BAYANI YAKLAŞTIĞINI GÖRDÜM.ARKADAŞIMIN MANKEN ARKADAŞIYMIŞ.YANIMIZA YANAŞTI,YUSİPİNK İNGİLİŞ DEDİ.BENDE ANLAMADIM EFENDİM DEDİM.SİZ TÜRKMÜSÜNÜZ DEDİ,BENDE ELLHAMDÜRÜLLAH MÜSLÜMANIM,TÜRK EVLADIYIM DEDİM.SİZE NİYA"MAYKIL"DİYORLAR OZAMAN DEDİ BENDE FALLAHA BENDE BİLMİYORUM.YAPTIĞIM İŞTEN OLSA GEREK DEDİM.BENDE MANKEN ADINI HATIRLAYAMAYACAGIM.BENDE İLK DEFA BİR MANKENLE TANIŞIYORUM DEDİM.BANA GÜLEREK GERÇEKTENMİ HİÇ MANKEN ARKADAŞIN OLMADIMI"MAYKIL"DEDİ.BENDE ÇOK MANKEN ARKADAŞIM OLDUDA HİÇ KONUŞMAMIŞTIM DEDİM.NASIL YANİ DİYE SORDU,BENDE HEPSİ VİTRİNDE CANSIZ DURUYORLAR KİMSEYE NE ZARARLARI VARDIR,NEDE KONUŞURLAR DEMİŞTİM.5 YILDIR ANTALYAYA GİTMİYORDUM NİLGÜN ABLA BİR AY ÖNCE 15 GÜN KALDIM.BİRKERE DENİZİN KIYISINA İNDİM.DENİZE BİLE GİRMEDİM.BİZİM ZAMANIMIZDA"DENİZLER"TEMİZDİ BİRAZ KİRLENMİŞ GÖRDÜM.BURDANDA"DENİZ TEMİZE"SESLENMDEN GEÇEMEYECEGİM.SAYGILARIMLA.ERDAL GEYİKÇİ(KÖÇEK)...!