16
Mayıs
2024
Perşembe
ANASAYFA

Küstümmm. Verin Misketlerimi, Oynamıyorum


         Kimi zaman tanımadığımız bir yüz yahut hiç duymadığımız bir ses kendimize getirir kendi içimizin karmaşasında kaybettiğimiz benlerimizi...
         Bilmediğimiz,nereden gelip, nereye gittiği hakkında fikir yürütemediğimiz,sokakta gezinirken üzerimize üzerimize gelen onca kalabalığın arasına karışıp gitmek istediğimiz anlar olur bazen...
         İçimizdeki kargaşanın arasına saklanan sinsi yalnızlığımızla birlikte kaybolmak, hani şimdiye dek hiç kimselerin bilmediği, görmediği ,sitemkar sözlerin baş müdavimi ,o meşhur “hiç kimse “olmak, tanınmayan kalabalıkların arasında bir silüet olmak isteriz ....... 

        Sözlerini bilmediğimiz yabancı bir şarkıyı,tamamen uydurma sözlerle çığlık çığlığa söylemek,repliklerini ve rolümüzü hiç bilmediğimiz bir oyunda başrol oynamak ya da sıradan bir fotoğrafın içinde hiç dikkat çekmeyen sıradan bir detay olmak iyi gelir kimi zaman ... 
       
         Hayatın içinde bize tanıdık gelen bir çok şey; arkadaşlar,eşler,dostlar,çocuklar ,sevgililer ve hatta aileler bazen insanı nasılda yalnızlaştırıyor değil mi?
         Dışımızda kendimize hayranlık duyan,bizi sevdiğini söyleyen, yanımızda olmaktan duyduğu mutluluğu ifade eden ,kocaman sahte kalabalıklar büyütürken , aslında çoğu kez istediğimiz tek şey alıp yanımıza o vefakar yalnızlıklarımızı,caddelerde akan o kaosa karışmak, hatta gürültülü sokaklardan geçmek,sahilde gece yarısı suyun içinde yürümek lakin kimseler tarafından görülmemek isteriz... 

        Hani o çocukken oynadığımız oyunların içinde,mızıkanlarla karşı karşıya geldiğinde, dudağını büzüp, sonra da bütün mızıkanlara arkasını dönüp, dolu dolu gözlerle “küstüm ,oynamıyorum” diyen o cesur çocukluğumuza geri dönesimiz gelir... 

        Ve yaşamın,hayatımızın içine girip çıkanların ya da bir türlü çıkamayıp ruhlarımıza çivi çakanların bize verdiği, bizi bize yabancılaştıran tüm bilyeleri  muhataplarına iade etmek, oyuncak bebeklerimizi ve  telli arabalarımızı geri almak isteriz bazen..
       Kimi zaman da yaşanan hayal kırıklıklarını bir uçurtmanın kuyruğuna bağlayıp , gökyüzünün yedinci katına kadar uçurmak, sonra ipini serbest bırakıp arkasından kahkahalarla el sallamak hayali düşüverir düşüncelerimizin tam orta yerine.... 

         Sizi bilmem ama benim bazen , yedi tepeli şehrin en yüksek tepesinden ve her yerinden görülebilecek muhteşem bir havai fişek gösterisi yapmak geliyor içimden ..:) Bütün iyi niyetlerimi,içimde biriktirdiğim bütün güzellikleri, değerini çoğu kez anlamayanlara sunduğum boyu boyumdan büyük sevgilerimi , en renkli , en güzel, en muhteşem düşlerimi önce alabildiğince gökyüzüne doğru fırlatıp, sonra yeryüzüne ışıltılar saçarak inişini izlemek, bana benzeyen tüm yalnız silüetlere tebessüm ettirmek, rimelleri akmış,makyajı deformasyona uğramış,sağı solu sarkmış ,yıpranmış,yıpratılmış bu koca şehrin yüzüne bir anlık gülücükler kondurmak istiyorum... 

        Ruhumuzu cendereye sokan insanlarla yaptığımız o sıkıcı konuşmaların tam ortasında ya da hiç yapmak istemediğimiz bir şeyi ,sırf mecburiyetten yaparken, bir kere de bize ayıp olmasın diye değişiverse dünya ne olur du sanki..:)) 
         Hani şu çoğumuzun dalga geçtiği müzikallerdeki gibi ,kolkola girip dansetmeye başlasa herkes mesela sokak ortasında....:) 

          O kadar yoruldum, o kadar sıkıldım, o kadar kırıldım ki,sadece her şeyi unutup, gerilmekten kaskatı kesilen tüm vücudumun her bir zerresini serbest bırakıp,saatlerce bağıra çağıra dansetmek , mavilerime dönmek isterken, malesef çoğunuz gibi sadece yalnızlaştığımı hissediyorum.... (Hoş, ben bu durumumu, çok sevdiğim mavimle buluşamadığım,sualtına henüz dalış siftahımı yapamadığım için, klinik mavi sendromu diye adlandırıyorum...:) 

          Bu aralar ,küstüğümü kimselerin çakmadığı , büyük oyunları da oynar oldum...:) Üstelik çocukluğumdaki kadar cesaretli de değilim o kadar, ne içimdeki aşkı-sevdayı insiyatifime bırakacak, bana huzuru ve dinginliği çağrıştıracak bir sevgilim, ne de benimle kolkola girip sokak ortasında dansedebilecek cesareti gösterecek çılgın kalabalıklarım var.... 

          Şşşştt.... Durun,durun bir dakika... 

         Dinleyin.... 

         Sizde duyuyor musunuz? 

         Yakınlarda bir yerlerde, ufaktan ufaktan Göksel ‘in “depresyondayım” şarkısı mı çalıyor, yoksa bana mı öyle geliyor.)) 



          Şaka  bir yana,depresyondan uzak günleriniz,depresyona sokmayacak sevgileriniz olsun...:))) 

Yayın Tarihi : 18 Mayıs 2007 Cuma 00:10:06
Güncelleme :19 Mayıs 2007 Cumartesi 14:37:22


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Mustafa YENİDOĞDU IP: 85.104.181.xxx Tarih : 21.05.2007 19:48:37
İNSANLAR ZAMAN ZAMAN COCUKLUKLARINA İNMEK İSTER, FAKAT; BUNU NE KENDİSİ NEDE BİR BAŞKASI TARAFINDAN GERÇEKLEŞTİREBİLİR. UMUDUN BAŞLADIĞI YERDE HAYAT SORUMLULUĞU İLE BİRDEN KARŞILAŞIVERİRSİNİZ, HER NE KADAR, VURDUM DUYMAZDA GÖRÜNSENİZ UMUDUN SİZE VERDİĞİ HAYAT BOYU YİTİRMEMEK ÜZERE CEBİNİZE DİKER VE ADETA BİR DAHA KOPMAYACAKMIŞ GİBİ SABİTLEŞTİRİRSİNİZ. ARTIK BİR HAYATINIZ VAR DEMEKTİR. KÜSMEK İÇİN KENDİNİZE BİR AVUÇ DOLUSU MİSKET ALIP BİRKAÇ DOST İLE PAYLAŞIR VE SONUNDA KÜSMEYE BAHANE OLSUN DİYE GERİYE İSTERSİNİZ. TABİKİ BU EN DOĞAL HAKKIMIZDIR ÇÜNKÜ O MİSKETLER ÇOK DEĞERLİDİRLER VE ASLA RENKLERİ SOLMAZ GICIR GICIRDIR ADETA... HAA! UNUTMADAN ATA DERKİ; BİRGÜN KÜSMEYİ DÜŞÜNDÜĞÜNDE, KENDİ GÖZLERİNİ AYNADA SEYRET'Kİ KÜSECEĞİN KİŞİYLE YÜZLEŞEBİLESİN... SAYGI VE SEVGİLERİMLE. :))

Aysenur Ulubas IP: 81.214.129.xxx Tarih : 18.05.2007 11:18:57
Sevgili; derin mavilerine dalış yapamadığı için klinik mavi sendromu geçiren mavi meleğimiz.. Benimde kulağıma da uzaktan biryerlerden "depreyondayım unutuldum" diye birileri bişeyler söylüyor. Hadi senin mavi sendromun maviyle buluşunca geçecek ya ben, ben neden depresyondayım onu bile bulamadım. Etraf bana kalabalık... Yazınız çok güzel olmuş. Ellerinize sağlık. Ama sakın mavilere dalınca bizleri unutmayın.

erdal geyikçi(köçek) IP: 88.232.174.xxx Tarih : 18.05.2007 09:57:01
bugünkü yazınızı okuyunca aklıma yine çocukluğum geldi NİLGÜN ABLA...!ÇOCUKKEN OYNADIĞIMIZ OYUNLAR GELDİ AKLIMA...!mahallemizin kızlarıyla ip atlardık,EVCİLİK OYUNU OYNARDIK,BEN HEP BABA OLURDUM...!EVLENENECEGİM İNSANI BULMAYA ÇALIŞIRKEN BAKTIMKİ MAHALLEMİZDEKİ KIZLARIN HEPSİ EVLENMİŞ ÇOLUK ÇOCUK SAHİBİ OLMUŞLAR..!ÇOCUKKEN ARKADAŞLARIMLA MİSKETTE OYNARDIK NİLGÜN ABLA,BEN HİÇ KÜSMEZDİM...!ÇOCUKKEN BİLE HAYATTA KAZANMANINDA,KAYBETMENİNDE OLDUĞUNU BİLİYORDUM,KAYBEDENLER KÜSERDİ...!ŞİMDİ BAKIYORUMDA NİLGÜN ABLA ÇOCUKKEN OYNEDIĞIM ÇELİK COMAK OYUNUNA DÖNMÜŞ TOPLUM,BİRİSİ ATIYOR,BİRİSİ TUTUYOR,BİRİSİDE VURUYOR...!çocuk olmasamda arasıra bizim mahallenin çocuklarının misket oynadığını görünce bende onlarla arasıra misket oynuyorum..!BENİ OYNATMAK İSTEMESELERDE ÇOCUKLARA KÜSMÜYORUM,ÇÜNKÜ ONLAR ÇOCUK BENDE ÇOCUKLARI ÇOK SEVİYORUM...!SAYGILARIMLA.ERDAL GEYİKÇİ(KÖÇEK)...!