15
Mayıs
2024
Çarşamba
ANASAYFA

Herşey Ama Herşey Bugün... Yarın; Ya Yoksa!



     “Çok zaman önceydi , öyle ki ; zaman diye bir şey yoktu. 
      İnsanlar sadece güneşin doğuşundan batışına kadar yaşıyorlardı hayatı.
       Bir daha hiç yaşamayacakmış gibi dolu dolu ve anlamlı.

       Derken zaman diye üç parçalı bir şey icat etti insan.
       Bir parçasına “dün” dedi, diğer parçasına “bugün” öteki parçasına da “yarın”.
       Sonra fesatlık karıştı , önce insana hemen peşi sıra zamana. 
       Ve insan bugünü unuttu.
       Dünü düşünüp pişman oldu..
       Yarını düşünüp kaygılandı.
       Lakin işin ilginç tarafı tüm kaygı ve pişmanlıkları hep güneşin doğuşundan batışına kadar yaşadı.
       Farkında olmadan rezil etti bugününü.
       Oysa yarın, bugüne dün diyor,dün de bugün için yarın diyordu.
       Bir türlü beceremedi.Bir eliyle yarına,diğer eliyle düne yapıştı.
       Bugünü de eline yüzüne bulaştırdı. 

       Mutsuz oldu insan. 
       Ve; ne gariptir ki; yarının kaygılarını da, dünün pişmanlıklarını da hep bugün yaşadı.
       Ama…Bugünü hiç yaşayamadı.”


      Sevgili dostum, Erdal Demirkıran’ın kitabında rastlamıştım bu güzel sözlere. Okur okumaz beynime, sonra yüreğime ve gerektiğinde kafi dozda almak üzere ilaç niyetine geçsin diye de bilgisayarımdaki dosyalardan birine kaydettim. 

          Yetmedi..:) Bir de  üstüne üstlük sizinle paylaşmak istedim.

         Bu hafta ki yazımın niyeti ; her şeye rağmen "Yaşanacak ve yazılacak günler var" niyeti. 
        
        Şükürler olsun “Bugün” denen mucize varmış ki; yüreğime ,beynime ve bilgisayarıma kaydettiğim böylesi güzel mesajları sizlerle paylaşabiliyorum. Sizin için de “Bugün” denen kendi mucizeniz iyi ki varmış , yazdıklarımı okuyabiliyorsunuz. 

         

        Akıllının biri çıkıp ;2006 ‘yı nasıl hatırlarsın derse bana.Hiç öyle iyi halliydi,rahmetliydi filan diyemeyeceğim.Hem benim için, hem ülkem için , hem sevdiklerim için, hem de dost bilinenlerin "kim dedi-ne kodu" halleriyle ard arda yüzleştiğimden mi neyse , hiç iyi halli olmadı geçtiğimiz yıl bana göre. 

          31 Aralık gecesi de iyi halli demedim . Ama  gece 12 ‘den sonra ,gidenin arkasından sual olunmuyor ya;  işte bu saygımdan ötürü ,üstün körü soranlara mecburen eh işte! diyebiliyorum.

            Özellikle geride bıraktığımız yıl, beni en çok dürtükleyen duygularımdan biri; “Zaman” denen kavramın işlemediği bir yerlerde yaşama isteğiydi… 
            
           Düne ; insanların zayıf karekterlerine, dedikoduya, iftiraya, yalana, menfaate, açlığa, savaşa, yolsuzluğa, dünyanın başka bir taraflarında olan biten tatsızlıklara gereğinden fazla üzülmeden, “Ah keşke!” demeden yaşamak isterdim.
            Şöyle bir dönüp baktığımda, dün yaptığım ve planladığım, sıkıntısını içimde taşıdığım birçok şeyin aslında hep yarına dair olduğunu görüyorum.
            Tıpkı sizin gibi....


           YAŞAMAYI VE YAŞANACAKLARI YARINLARA ERTELERKEN ,BUGÜN UMARSIZCA KAYIP GİDİYOR ELLERİMİZDEN… 


          Külahı, takkeyi önüne koyup etraflıca ama tarafsızca düşününce; dünler çoğaldıkça yarınların aynı oranda azaldığı gerçeğiyle yüzleşiveriyor insan.Dünlerimiz o veya bu şekilde bitti ... Yarınlardan kendi payımıza düşen bir “Yarın”ımız var mı onu da bilmiyoruz…

           Kimi zaman dostluklarımızın arasında cirit atmaktan usanmayan kara kedilerin tırmaladıkları yerlerin hafif çiziklerinden sızan yürek acılarımızı dindirmeye debelenirken, kimi zaman amansız bir hastalık,bir ölüm ya da beklenmedik ayrılıklar yakınımızdan geçtiğinde vicdanımız mutlaka sorguluyor acımasız tavrımızı .
           Bu bahsettiklerimin acısı geçtikten sonra, yine aynı telaş ve kaygılarla dalıp gidiyoruz zamanın tüketici çarkına. 
           Yine hırslar… 
           Yine zamanla yarışmalar; yine yeni yeniden aynı taslar,aynı tasalar… 


         PEKİ YA ,GELECEK HİÇ GELMEYECEKSE! 


          Zaman denen kavramı, hissemize düşen sayıda nefes alıp vermeyi , havai bir sevgiliye benzetmişimdir çoğu zaman. 

          Ya, o şımarık sevgilim bugün beni, sevip, okşarken, dur gitme! dememe fırsat bile vermeden, arkasına dönüp bir an bile bakmadan, bir sabah yada bir akşamüstü ansızın beni bırakıp giderse…
           Ya aynı sevgili , beni ve benden önceki nicelerini umarsızca bırakıp gittiği gibi ,sizi de aynı vurdum duymazlıkla terk ederse.
           İşte bu risk yüzünden mutlu olmak , 
           Birilerini mutlu kılmak ve tebessümle anılabilmek için geçerli olan “bir gün” varsa o gün,bugün ... 


         (Yazdıklarımı  kontrol etmek için  şöyle bir göz attım da, klavyemin tuşları amma  gevşemiş bugün..:) 

         

          Hadi şimdi okumaya ara verin de; bir kahve ısmarlayıverin benim adıma kendinize.:) 

         Sevdiğiniz bir parçayı çalın ( o da benden  olsun) ya da uzun zamandır aramak isteyip de arayamadığınız birine bir telefon açın.Mesela küs olduğunuz birini arayın... Yok, onu yapacak cesareti bulamazsanız hiç değilse kendinizle barışın :) 

          Bir bakın bakalım ,siz gerçekten seviyor musunuz sizi? Aynaya bakınca yüzleştiğiniz kişiyi… Başınızı yastığa koyup,yüreğinizin sesini dinlediğiniz o sizi… 


           HERKES CENNETE GİTMEK İSTİYOR AMA KİMSE ÖLMEK İSTEMİYOR:)

          Cennet nedir hiç birimiz tam olarak bilmiyor, belki de bu bilgisizliğimizden ötürü kendimize ait ama sahte, ama yalancı cennetler yaratıp onlarla avunup duruyoruz…          
       Bu cüret  yetmiyor,işi abartıp bütününü görmediğimiz, tek bir parçasını bile tahayyül edemediğimiz o cennetten kendimize pırıl pırıl akan dereler,yemyeşil çayırlar,huriler,yemişler,saadetler biçiyor, bilmediğimiz  taraftaki cennet için onca çaba harcarken , bildiğimiz ve  yaşadığımız  tarafı cehenneme çeviriyoruz.(Aslına bakarsanız  bilim adamları da ,beynimizin toplam kapasitesini  bilmiyor ama toplamını bilmediğimiz birşeyin binde birini kullandığımızı iddia ediyorlar. Cennet  kavramı da onun gibi bir şey sanırım:)

           Cennet  bence ne biliyor musunuz?

          Cennet , bugün nefes alabilmek…Cennet bugün mutluluk saatlerimizi çoğaltabilmek….Cennet küçücük bir çocuğun yüzünde gülücükler açtırabilmek…Ya da Rahşan Ecevit’in tanımıyla;”"Bir ömür boyunca sevdiğinle aynı koltuktan bahçene bakıp çay içebilmek,sohbet edebilmek.”.

         Eğer hayat; bir kapıdan girip, bilmediğimiz bir yolda el yordamıyla yürüyüp, yine bilmediğimiz bir zamanda, meçhul bir kapıdan beklemediğimiz bir anda , başka bir kapıya ve boyuta varmak (sa! )diye karamsarlığın son noktasına geleyim, ve bu noktada kıssadan hisseyi size devredeyim. :)


                    EY AŞK…, SEVGİ…, DOSTLUK…, SAMİMİYET…
                                              HALA BURALARDAYSANIZ YA EKRANIMI TIKLATIN, YA  FİNCANI KIPIRDATIN…

             Ecevit gibi birinin, siyaset tarihimizdeki yerini ve önemini unutup, ölüm haberini İbrahim Tatlıses’in ağzından halka duyurmayı uygun bulanları görmezden gelip...

            Eşi Rahşan Hanım'ın, 4-5 saat tabuta sımsıkı tutunarak,Bülent’inin koluna girercesine, hepimize öğrettiği, bir ömür ve öldükten sonra da,sevdiğinin yanında nasıl yürünür’ün fotoğraflarıyla sol göğüs kafesimi sızlatıp...

             “Çok uzak bir ülkenin en güzel şehrinde” diye başlayan hikayelere beni konu edip, yaptıkları o güzel yorumlarla içimin en hassas yerine dokunan güzel dostlarla yüreğimi ısıtıp... 

          Vefayı , sevdayı, sadakati,dostluğu tekrar tekrar EQ’ma (duygusal aklıma) yerleştirdim bugün, ola ki IQ’um (akıl sanılan aklım ) bir gün şaşarsa  yine duygularıma sarılacağım…:)


        Düşüncelerimi, hislerimi,yüreğimden geçenleri bembeyaz bir web sayfasına  döktüm… Bu yazıyı okuduysanız eğer, bugün benim için varmış demek…. Bu yazının son paragrafına kadar gelebildiyseniz , bugün sizin için de varmış demek… :)

         Beğendiğiniz satırları birileriyle mi paylaşacaksınız… 
                                                Yazdıklarımı birilerine mi anlatacaksınız... 
                                                                  Neler yazmış yine bu kadın diye dedikodumu mu yapacaksınız…:) 

      
      Ya da benim  bugün  yaptığım gibi, bir dönem kahkahaları,hüzünleri,sevinçleri paylaştığınız,” bir milyon” vefalı dostunuza kucak dolusu sevgilerinizi ve teşekkürlerinizi mi sunacaksınız…

      Bende ,hepinizi (yalan!!!  bir çoğunuzu) “ çok özledim” mesajı mı vereceksiniz…

       Hadi şimdi…
                Her şey ama her şey bugün…
                                           Ertelemeyin hiç bir şeyinizi…

                                                                             YA YARIN YOKSA!… 


Yayın Tarihi : 11 Ocak 2007 Perşembe 17:33:36
Güncelleme :12 Ocak 2007 Cuma 09:57:05


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
gamzeyılmaz IP: 81.213.69.xxx Tarih : 12.01.2007 20:12:50
nilgün ablacım,çok güzel bir yazı yaşmışsınız.bu yazıyı okuduktan sonra artık bugünün değerini daha iyi anladım.bugünü dolu dolu yaşayıp,yarını heyecanla bekliyorum......ve SENİ ÇOK SVEİYORUM...

Ayşe Dikicioğlu IP: 88.241.195.xxx Tarih : 11.01.2007 19:45:39
Sen bizi ve "bir milyon" dostlarını asla unutmazsın ama biz de seni hiç unutmadık.Her zaman gönlümüzde olduğunu sen de biliyorsun ama sarı inadın tuttu bi kere işte:)Şimdilik bu konuda susuyorum ama sanma ki sonsuza kadar susacağım Gününü bekliyorum.Seni çok seviyorum ve çok özledim perimmmm:)

Bahar Şahin IP: 81.215.207.xxx Tarih : 12.01.2007 11:15:13
"BİRMİLYON" Kahkahadan,gülücükden gerçeğini ve asılsızını ayırdığımda elimde bir avuç dolusu kadar dost kalıyor sadece...Ama en güzeli ayrılığın dostlar arasında her zaman ayrılık getirmediği...Hayat bir koşturmaysa ve bizde bu koşturmanın parçalarıysak,kafamızda dolaşan binlerce olayın arasından bir anda ansızın aklımıza gelebiliyosak yada nedensiz yere bi alo diyip hal hatır sorabiliyosak hatırlıyor ve hatırlanıyoruzdur...Sen hep hatırlananlar arasındasın...İyiliklerle dolu kalbinin yeniden "birmilyon" kişinin yanında olması dileklerimle:)) Eline ,yüreğine,kalemine sağlık...

nihal Ünal IP: 88.234.16.xxx Tarih : 12.01.2007 10:25:02
Nilgün ablacığım hiç bir zaman untulmadın ve unutulacağınıda hiç sanmıyorum... Seni çok Seviyorummm... Dön artık ablam (dely)

Talat Nayir IP: 85.108.156.xxx Tarih : 12.01.2007 12:33:46
talatnayir: kenthaberden "abidos" olarak tanıyordum zaten sizi...Birmilyonda azda olsa konuşmuştuk...Vefalı dostlarınızdan olabilmek dileğiyle :)))

İsmail Uzun IP: 85.101.28.xxx Tarih : 13.01.2007 09:37:18
Sevgili Nilgün Hanım, yazınızı okuyunca;düne gittim ben de bir an ve sizin tabirinizle 'kim dedi-ne kodu' ile beyhude geçen bir sene geldi aklıma bol sıfırlı dostlar sitesinde:) Benzer duyguları yaşadığımız için yazınız hiç yabancı gelmedi bana, sadece bir konuda ayrışıyoruz galiba, bence Vefa; günümüzde hala, çoğu kimse için bir bozacı adı ve o kadar yaşanandan sonra bir anda hatırlanacak ve telafi edilecek bir duygu değil ya da olmamalı.. Bir de 'ahde vefa' tabiri vardı eskiden, hukukta geçtiği için; onun de konumuzla bir ilgisi yok:) Bana çok değerli bir dost kazandırdığı için o güzel (eskidendi çook eskiden)siteye teşekkür ederek bitireyim yorumumu da; vefasızlar sınıfına girmeyim durduk yerde:) Hiçbir duyguyu yarınlara bırakmadan yaşayacağınız, kötülüklerden uzak, iyiliklerle dolu günleriniz olsun hep... Saygılarımla...

SENADAHEPGULER IP: 81.215.202.xxx Tarih : 11.01.2007 19:06:38
yüreğine sağlık harika yazın için... ayrıca senide çok özledik maviperimiz... dön artık:(

ARZU TUNA IP: 88.248.13.xxx Tarih : 11.01.2007 18:47:51
SEVGİLİ DOSTUM HER ZAMANKİ GİBİ YAZIN ÇOK GÜZEL HATTA MUHTEŞEM.BİRMİLYON VEFALI DOSTUN AKLININ ŞAŞIPDA DUYGULARINA SARILIP TEKRAR BİZİMLE OLACAĞIN GÜNLERİ BEKLİYOR.BELKİ YARIN OLMAYABİLİR DİYE BUGÜN BERABER OLMANIN HİÇBİR SAKINCASI YOK SANIRIM.LÜTFEN ERTELEMEYELİM HİÇBİR ŞEYİMİZİ:)

Cevahir ULUSCUL IP: 88.234.144.xxx Tarih : 12.01.2007 13:41:11
Güzel bir yazı olmuş, arada bir istenildiğinde bende bazı dergilere yazı yazıyorum. Ama Mali mevzuatla alakalı bir konu ne kadar insanın yüreğine hitap edebilir ki, yada insanın kişiliğini ve düşüncelerini yansıtabilir ki. Ama görüyorum ki siz yazılarınıza herşeyinizi katmışsınız. Dün-bugün-yarın hakkında Erdal Demirkıranın cümlelerini, sizin kurduğunuz cümlelerin takip edişi çok güzel, o bir başlık gibi olmuş sanki. Herşey ama herşey bugün, ya yarın yoksa! Dünün eleştirisi, yarının kaygısıyla uğraşan insanlar bugünlerini yaşayamazlar bence de. Elinize, emeğinize ve yüreğinize sağlık. (zarha)

mehmet serif adanır IP: 212.116.219.xxx Tarih : 12.01.2007 09:13:58
NİLGÜN Hanım ağzınıza sağlık.kimsenin ne zaman ne olacağını Allahtan başkası bilemez.hep iyi şeyler yapalım ki,arkamıza dönüp baktığımız zaman pişman olmayalım.Zaman asla geri gelmez.yarınların da gelip gelmeyeceği meçhul.NİLGÜN Hanım ekstradan müsait olduğunuz zamanlar da bana bu tür yazıları meil adresime (mehmet_serif_adanir@hotmail.com) yollarsanız sizlerden memnun olurum.hürmetler...

erdal geyikçi-köçek IP: 88.232.5.xxx Tarih : 13.01.2007 19:16:40
MERHABA NİGÜN ABLA BU HAFTAKİ YAZINIZ BAYAĞI UZUN OLMUŞ,OKUDUM....!GÜZELDE YAZMIŞSINIZ....!YAZINIZDA DÜNÜ,BUGÜNÜ,YARINI DEĞİL.....!BİR ÖMÜRÜ YAZMIŞSINIZ NİLGÜN ABLA...!DÜN GEÇTİ,BUGÜN YAŞIYORUZ,YARINLARI HEP DÜŞÜNÜYORUZ.AMA YARINIMIZ OLACAKMI ONU BİLMİYORUZ.BİZDEN ÖNCE ÜLENLER GİBİ ÖLÜMÜ BEKLİYORUZ.saygılarınla.erdal geyikçi-köçek.....!

seba teker IP: 88.233.0.xxx Tarih : 11.01.2007 18:45:37
ya yarın yoksa!!!!!! ya varolduğumuz yerde eksiksek ve sihirli bir PERİye ihtiyaç duyuyorsak....ismini 3 kez seslendiğimde yardımıma koşacak PERİ'mi şimdi ve yanımda ;birmilyon dostun arasında istiyorsam ve bu yüzden bencilsem ve kendimi yanlızlıktan kurtarılacak ilk şey gibi hissediyorsam. 3 kez haykırıyorum PERİ'mi, 3 kısa çığlık; çabuk geeeeelllll:=)

esra arı IP: 85.97.181.xxx Tarih : 11.01.2007 19:04:41
umarım özlediğin birmilyon dostunun arasında yer alıyorumdur. zira ben seni çok özledim...

zeynep Gunes IP: 82.241.217.xxx Tarih : 21.01.2007 00:00:56
Ya yarin yoksa, ya hic gelmeyecekse, ya yarin icin planladiklarimizi yapamazsak bugun soylemek istedigimiz seyleri yarina erteleyipte yarin soylerim deyipte soyleyemezsek ve yarin cok gec olursa, olurmu,!! evet olur, oldu!! basima geldi onun icin bir yarin olmadi bende soyleyemedigimle kaldim ve vicdan azabi cekiyorum Nilgun hanimin yazdigi gibi bugunu dolu dolu yasamak sarilmak bugunu bugun gibi yasamak lazim dolu dolu soylemek istedikleriniz ve yapmak istediklerinizle birlikte; simdi cocuklarimla elimden geldigi kadar dolu dolu yasamaya calisiyorum icimden geldigi zaman bagira bagira onlari sevdigimi soyluyorum nerden bilebilirizki yarin belki benim icinde olmayabilir belki bana hic dogmayabilir.

Mustafa Yenidoğdu IP: 88.232.52.xxx Tarih : 11.01.2007 19:18:29
Evet... çok güzel bir yazı ve bu satırları okurken gözlerimde o kadar güzel günler ve paylaşılan ''BİR MİLYON'' vefalı dostlardan birini hatırlamak ve gururla yazdıklarını okumak çok güzel ve gurur verici bir duygu... Yürek kabartıcı bir takib'e sahip olmak çok güzel bir duygu inan ve her zaman yanında olduğumuzu (en azından kendi adıma diyeyim) unutma lütfen... Yazıyı çok beğendim yüreğine ve ellerine sağlık sevgili NİLGÜN saygı ve sevgiler sunarım...

ferhan adanır IP: 88.249.70.xxx Tarih : 28.01.2008 11:31:45

arkadaşlar ilim,ilim ehlinden alınır. ilimde fetva için bilgi lazımdır.din,deneme tahtası değildir.Allah bizlere dünya ve ahiretimizi kurtaracak gücü versin. Rabbimiz bizleri,ailemizi,milletimizi ve tüm Müslümanları korusun.saygılar.


selin yılmaz IP: 78.178.29.xxx Tarih : 27.01.2009 22:05:54

Nefes almak için çabaladığım gün tanıdım sizi.Ne mutlu o güne.Yaşadığım acı bi deneyim ertesi ne iyi geldi bu kitap.Saatlerimi ayırdım dışarda kahvemi yudumlarken.Etratfa biçok insan vardı ama kimse yoktu.Öylesine zevk aldımki kahveleri sayamadım.Tebrik ederim.İyiki varsınız.