22
Mayıs
2024
Çarşamba
ANASAYFA

Kör Noktamız Neresi?



      İçimizden herhangi biri,geçmişine,yaşanmışlıklarına,“ yeniden dönebilseydim” dediği zincirin o kopan halkasındaki “keşke”si bol anlarına geri dönüp baktığında,mutlaka tüm hatalarını en zayıf olduğu anlarında yani “kör noktasında” yaptığı gerçeği ile yüzleşecektir... 
      
       Hiç merak ettiğiniz oldu mu acaba nedir bu” kör nokta?” Eğer siz de Google’da mouse’ı büzüşesicelerdenseniz;bu kelimenin TDK’nın sözlüğünde “kör alan” olarak açıklandığını tek “tık” ile tespit edebilir,bir çoğunuz da,gündelik yaşantınızda araba kullanırken, şerit değiştirirken,sağ ve sol dış aynaları kontrol ederken göremeyeceğiniz noktalar olduğu mutlaka bilirsiniz. 
      
       Son yıllarda,araçlardaki “ kör nokta “ probleminin yeni teknolojiyle üretilen çok daha geniş görüş alanına sahip aynalarla çözüldüğünü biliyorum.O nedenle,ben bu haftaki yazımda mevzuyu farklı bir açıdan klavyeye almak niyetindeyim... 
       
       Söz konusu kör noktalarımıza mecazi anlamda baktığımızda, zaaflarımız, hassas yanlarımız, zayıf halkalarımız, kopma noktamız gibi bir çok anlamlarla tamamlayabilir, pekala binlerce yeni kişisel boyutla tanımlama alanını genişletebiliriz... 
     
       Toplumun yapı taşları; yani insanlar, bu “kör nokta” hatasını en çok nerede ve nasıl yapıyorlar dersiniz?
       Birimizin bir diğerinde, aynı yerde asla göremeyeceği kör noktaları , birbirinden çok farklı yerlerdedir aslında.
       İçinde bulunduğumuz o an çoğunlukla farkedemediğimiz,hatta birisi bizi uyarsa bile “bakmak ile görmek” arasındaki farkların,genellikle hep “bakmak” kısmında takılıp kaldığımız hassas bir nokta benim anlatmak istediğim... 
      
        Bugüne değin yaşamdalığınızın bir çok aşamasında,geçirdiğiniz sıkıntıların,acıların,çoğu kez en güvendiğiniz kişilerce;yani arkadaşınız(sandığınız:),dostunuz (bildiğiniz:),sevgiliniz, eşiniz gibi size en yakın ve asla savunmaya geçemeyeceğiniz insanlardan geldiğini eminim siz de fark etmişsinizdir. 
      
        Peki, güvenebileceğimiz, yüreğimizi,arkadaşlığımızı,sevgimizi, samimiyetimizi teslim edebileceğimiz insanların hızla tükendiği bu dönemde, kendi kör noktalarımızla nasıl yüzleşebiliriz?
     
         Bahsini ettiğim bu görünmez gibi görünen noktalar,aslında hiç de öyle tahmin ettiğimiz gibi karanlıkta,kuytuda filan değil; kalabalıklarımızın, ilişkilerimizin tam orta yerinde karşımıza çıkıveriyor maalesef. 
   
         Kah gördüğümüzü sandığımız halüsilasyonvari şeyler bizleri yanıltıyor, kah yalnızca görmek istediğimiz şeyleri görüyoruz hayatımızda.     

        Sık sık hatalar yapıyoruz mesela. Hayat tecrübesi denen olguyu kazanmaya debelenirken, her seferinde sil baştan yapıyoruz defalarca... 
      
        Yaşanmışlıklarımızdan hiç ders almadan, bıkmadan, yorulmadan her defasında yine birilerine güveniyor, kazığı yiyince dersimizi fazlasıyla aldığımızı sanıyoruz. :) 
      
       Az da olsa, bazen cidden kıssadan hisse çıkarıyoruz ve bir daha mı asla !!! diyoruz kendi kendimize, ama çoğu zaman başımızı yaslayabileceğimiz güvenli bir omuza ve dostlara da feci biçimde ihtiyaç duyuyoruz. 
        
       Sonuç olarak,“ne çabuk geçti” diye hayıflandığımız zamandan çok daha büyük bir hızla büyüyoruz. Sonra birdenbire bir bakıyoruz ki; aslında insanın özündeki o “ kör nokta” kişinin kendisi oluveriyor. 
       Dönem dönem, mevsim mevsim yahut tercihimize göre bir ömür boyu tek mevsimlik aşklar yaşıyor çoğu kez karşımızdaki kişinin hatalarını görmezden geliyoruz. 
       Hatta; “nasılsa düzelir”yahut “ilerde değişir” diyerek kendimize teselliler, bu beraberlikleri devam ettirebilecek yepyeni sebepler bile üretiveriyoruz, cidden ilginçiz biz... : ) 
       
         Bazen, kaybetmekten korktuğumuz kişileri savunur,yapmış oldukları her işin altına imzamızı atarken belki de en önemli noktaları; doğruları kaçırabiliyoruz. 
         Kimilerimiz bunu isteyerek, her şeyi göze alarak yapıyor, ama ya fark etmeden yapıyorsak? Ya pişmanlıklar,“keşke”ler hayatımızda giderek hızla artıyorsa? 
        İşte bana göre esas sorun tam da bu noktada başlıyor... 
     
       Her şeye rağmen bu hayattan doyasıya keyif alabiliyorsanız, arkadaşlarınızı, dostlarınızı, sevgilinizi,eşinizi ve işinizi doğru seçtiğinizi düşünüyorsanız, “iyi ki o günleri yaşamışım” diyerek yaşadığınız olumsuzluklardan kendinize pozitif pay çıkarabiliyorsanız ,kör nokta aynasına ihtiyacınız yok demektir... 
      
       Sadece dikiz ve yan aynalarınızla hatta zamanla hiç aynasız yolunuzu bulabileceksiniz demektir.... 
       Sağ duyularınız ve tecrübeleriniz size doğru istikameti sağlıklı biçimde gösteriyor demektir... 
       Peki ama, ya girişi olan fakat çıkışını hiç bulamadığınız,gün ışığına ulaşamayacağınızı düşüdüğünüz karamsar bir yoldaysanız? 
      
       Kimbilir o zaman hayatınızı yeniden gözden geçirmenin, aynalarınızı yenilemenin zamanı gelmiştir belki de? 
     
     

       “Keşke”lerinizi hep minimumda yaşayacağınız, ilişkilerinizin temelini dürüstlüğün oluşturduğu,anne kucağı kadar sıcak bir hayatınız olması , tüm yokuşlara, virajlara, tümseklere,açık unutulan rögar kapaklarına rağmen , birlikte yol almaktan keyif alacağınız sevdiklerinizin her daim yanıbaşınızda , çocuklarınızın ise mümkünse hep arka koltukta olması dileğiyle...:)
Yayın Tarihi : 20 Nisan 2007 Cuma 00:04:37
Güncelleme :20 Nisan 2007 Cuma 00:31:58


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Guney Lee IP: 81.213.237.xxx Tarih : 26.04.2007 03:32:17
Yazılarınızı Beğeniyle Takip Ediyorum.Sizden Bir İsteğim Olacak Eğer İzin Verirseniz.Buraya Yazdıklarınızı Sizin Adınızı Kullanarak Sitemde Köşe Yazısı Kullanmak İstiyorum. Sevgi Ve Saygılarımla Guney

erdal geyikçi(köçek) IP: 85.98.220.xxx Tarih : 20.04.2007 13:21:18
ben insanların hayatını SON MODEL BİR ARABAYA VE trafik ışıklarına benzetiyorum NİLGÜN ABLA.HANGİ ŞIKTA DULACAK,HANGİSİNDE HAZIR OLUNACAK,HANGİSİNDE GEÇİLEÇEK.EN ÖNEMLİSİ"SAĞIMIZA VEDE SOLUMUZA BAKMALIYIZ"IŞIK OLMAYAN BİR YOLDADA UYANIK OLMAK GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM.SAYGILARIMLA.ERDAL.GEYİKÇİ(KÖÇEK).....!