22
Mayıs
2024
Çarşamba
ANASAYFA

Sahi: Binlerce "Ne"yiz Biz?



          Her geçen gün bir kaç nefes daha tüketse de ömürden,ruh anlamıyor bu yaşlanma,ihtiyarlama meselelerinden. 
          Kim ne derse desin, neyi iddia ederse etsin, o inadına kafasına estiği gibi takılıyor.

            Adı üstünde ruh bu; gözle göremiyor,elle hissedemiyorsun... 
            Yıllar bedenlerimizi yıprattıkça, bu inatçı direniş uğruna ne viagralar,ne botokslar,ne liposuctıonlar, ne mesir macunları üretti insanoğlu... Ama gönlü genç tutmak için bi halt düşünemedi.Düşünenler olduysa da uygulamaya dökemedi...

            Geçen zamanlarımıza kimbilir neler sığdırdık ya da sığdırmaya uğraştık ama yine de bu hayata bir türlü doymadık,doyamadık. 
          
           Hangi birimize sorsalar gönlümüzdekileri hala yaşayamadık.
          Nazım Hikmet’in şiirindeki gibi; En güzel denizlere henüz giremedik... En güzel çocukları henüz büyütemedik... En güzel sözlerimizi henüz söyleyemedik...Bir çoğumuz en iyi yazımızı henüz yazmadık...En iyi filmi çekmedik... Kış günü çıplak ayak sahilde yürüyemedik..( şu ; “dik” ekinden kendimi tenzih ediyorum) 

            Peki ya siz?
            Siz istediklerinize kavuştunuz mu? Aradığınız aşkı buldunuz,hayalinizdeki evde oturdunuz mu? 

             Hepimizin hayatında yakınlaştıkça uzaklaşan , tam tutacak iken kaçıveren hayaller var aslında.. 
           
              Biz ne istersek isteyelim,hayat hep kendi istediklerini, kendi istediği zaman ve mekanda veriyor avuçlarımıza...Ya da kendi gönlünce alıveriyor beklenmedik bir anda ,sormadan umarsızca...... 


                            
                   "BİR ZAMANLAR ANNEANNEM DE GENÇTİ...AMA BEN HENÜZ İHTİYARLAMADIM Kİ ! "

          Anneannem bir idol, tek başına yazılası bir tarih gibi gelirdi çocukluk yıllarımda bana... 
         Himalayalar gibi güçlü ,everest gibi ulaşılmazdı... Kumral dalgalı saçları,deniz mavisi gözleri , sürekli makyajlı bir yüzü ve pullu boncuklu elbiseleri vardı..Her işin en iyisini en güzelini o bilir,içinden çıkamadığımız her işi bir çırpıda o bitiriverirdi.(hala da öyle:) 

            Şimdilerde aynaya baktığında “iş işten geçmiş,bende pil bitmiş” dese bile hala en güzelimiz ,en beceriklimiz ve herkese kök söktürenimiz o bizim.:)
           Yıllar sonra farkediyorum ki, meğer birilerine kök söktürmeyi,ona kök söktüren hayat öğretmiş.
          Hiç bir erkeğe sırtını dayamadan,”toplum ne der”mişlere aldırmadan, kafasına ve yüreğine göre takılmış . İyi ki de öyle yapmış..

           Anneannem ve onun gibiler, bizim idol tartışmaları yaptığımız bu devirlerden çok zaman önce kendilerini ortaya atmış ilk feminist kadınlarmış aslında.
            Her davasını ,her lafını zamanla büyüdükçe anladımsa da,”gençliğinin değerini bil bitanecik kuzum” cümlesine hasıl olan manayı inanın tam anlamıyla çözebilmiş değilim ...:)

           Nerdeyse tüm 20' li yaşlarım bu sözü düşünmekle geçti de , gençliğin kıymeti nasıl bilinir,onu hiç idrak edemedim... 
          
            Ne gerekiyordu bu bilinç için ? 
          
            Gençlik denen dönemi dövize mi çevirseydim, hisse senedine mi,altına mı, yoksa bankaya mı yatırsaydım? 
            Yahut orman arazilerine tünemiş villalardan mı alsaydım, ne yapsaydım da kıymetini bilseydim şu meretin ... :)

          Gençliğinde bir işin olsun ,yaşlılığında emekli maaşın dediler; eşek gibi çalışmayı kendime hak belledim,işimin hammalı oldum...

           Ne olursa olsun, mutlaka yanında seni anlayan ve seven bir eşin olsun dediler ; düşündüm taşındım “ayı “taklidi yaptım, sol göğüs kafesimin içindeki ile uzun bir uykuya yattım..Ama bahsettikleri o “sevgili” eşi kış uykumda bile bulamadım. ..

          Sonra sonra anladım ; taklitler asılları azaltıyor... Asıllar, taklitler arasında ya çok sivri kalıyor ya da eriyip gidiyor... 

           Ne garip çelişkidir ki ;İnsanlar maymundan geldi, hızla maymunluğa doğru geri dönüyor...

                                                                                                                                            Ruhun şad olsun Darwin:)


                                 " SAHİ; SİZCE  MİLYONLARCA “NE”YİZ BİZ? "


               Hayatlarımızda her şeyin efektten ibaret olduğunu  daha fazla  hisseder oldum son zamanlarda..

              Samimi ve dürüst olan ,dostluk ,arkadaşlık ve sevda adına paylaşılan ne kadar güzellik varsa,dev bir kolondan adeta yankılandırılıyor gün içinde  kulaklarımıza.

            Eskiden açık arttırmalarda bile vermeye kıyamadığımız canım duygularımızı,şimdilerde kredi kartına 108 taksitle verir olduk ama layıkı ile alan yok... 

            Lüks yaşamlarımızın arasında gecekondu duygular yaşıyor,temeli toprağın üstünde,çatısı yalanla örülmüş, tek göz odasında, yüzlerce oynar göz taşıyan sahte dostluklar paylaşıyoruz.

               Benetton mavisi,Lacoste yeşili,Nescafe gold kahvesi gözlerimiz var artık yaşasın !.. 

             Ha bir de; neyin eksikliğinde oluştuğu belirsiz takılar peydahlandı isimlerimizin başına yahut sonuna. 

             Mizah duygularımız belden yukarı çıkmaz oldu.Bir çoğumuzun aşık olduğu insana hitabı “slm” diye başlıyor, “nbr” diye devam edip,”ok” diye bitiyor. 
             İşin acı yanı, adına aşk! denen duyguların çoğu LCD ekranlarda ,tuzu kuru şekilde yaşanıyor. İşi abartıp,hasretlerini,özlemlerini aynı masada oturup, göz göze bakıp, konuşarak ya da dokunarak değil de “webcam” lerle giderir olanlarımız dahi var aramızda. 

               Özgeçmişimiz,hobilerimiz,beyaz atlı prens yada prenseslerimizden beklentilerimiz sanal bir ağda dolanıp duruyor.
               Medeni hallerimiz,sadakatimiz  deseniz muallakta...

                 Ölüm sebeplerimize de bir haller oldu son yıllarda .Deliren danaların girdiği bostanlardaki lahanaları yiyip, grip olmuş kuşlar tarafından katlediliyoruz adeta..Birileri yediklerimizin genleriyle oynayıp,sağlığımızı bozuyor ,bir kişi de çıkıp hesabını sormuyor.

             Evlerimizde nasibini alıyor bu keşmekeşten . .. 
            Odaya  kilim sersek otantik,ayaksız sehpada bir şeyler atıştırsak minimalist, desenli çekyatta otursak antika oluveriyoruz ve işin en kötü tarafı bir akşam  sushi  yediğimiz ayaksız sehpada  votka yudumlarken  “in” , bir sonraki akşam çekyata  uzanarak yediğimiz lahmacunla  “out” ilan ediliyoruz.

               Farkında mısınız;e skiden bize saçma gelen herşey artık yapılabilir normlara büründü.

             Demokrasiye ve ülke birliğine sıkılan kurşunların defteri yüreklerimizde çoktan dürüldü, lakin” it ürür” diyen alçakların hepsi kendi kervanlarını alıp bir güzel yürüdü. 



          Tepkisizliğe aşina, korkak ruhlarımızla; toplum halinde milyonlarca , belki de milyarlarca; sahi artık “ne”yiz biz!..
Yayın Tarihi : 21 Ocak 2007 Pazar 21:13:05
Güncelleme :22 Ocak 2007 Pazartesi 10:51:43


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
seba teker IP: 88.233.67.xxx Tarih : 22.01.2007 16:34:56
sahi aslında neyiz-kimiz "biz".... değişik sıfatlar yükleniyor omuzlarımıza; bir zamanlar sadece "çocuk"ken; şimdi "anne-baba,eş,işçi,öğrenci,öğretmen,müşteri,yolcu....vb."""ne çok sıfatımız oldu artık!!!!! hiç bir masal avutmuyor; hiç bir gerçek doğru gelmiyor; kendi yanılsamalarımızla yitip gidemiyoruz bile.... olduğu yerde donakalmış heykeller gibi miyiz biraz??? kendi sorularımızla, kendi sorgulamalarımızla çelişip duruyor muyuz ne????AMA TÜM BU SORGULANMALARIN ÖTESİNDE "ADAM GİBİ ADAM" OLMUŞLUĞUMUZ VAR; KAYITSIZCA DİMDİK "AYAKTA" DURABİLMİŞLİĞİMİZ VAR!!!!SENİN DURUŞUNU -BENİM DURUŞUMU; BU ÇOKLUKTA "BİZ"İM DURUŞUMUZU, "ADAM GİBİ" DURUŞUMUZU SEVİYORUM.

erdal geyikçi-köçek IP: 85.99.80.xxx Tarih : 24.01.2007 13:45:50
HANİ BİR SÖZ VARYA NİLGÜN ABLA....!İNSANLAR KONUŞA,KONUŞA ANLAŞIR.HAYVANLAR KOKLAŞA,KOKLAŞA ANLAŞIR."BİZ"ÖNCELİKLE İNSANIZ.AMA BAZI İNSANLARI GÖRDÜKCE HAYVANLARI DAHA ÇOK SEVESİM GELİYOR NİLGÜN ABLA.YILLARDIR ÇEVREME VE YAŞADIKLARIMA BAKIYORUMDA."BİZ"LER DEĞİŞMEYE BAŞLADIK NİLGÜN ABLA.İNSANLARIN KONUŞMAYI BIRAKTIĞINI VE KOKLAŞMAYA BAŞLADIĞINI GÖRÜYORUM.BAZI HAYVANLARINDA KONUŞMAYA BAŞLADIĞINI DÜŞÜNÜRSEK.NESLİ TÜKENEN HAYVANLARI AVLAMANIN YASAK OLDUĞU GÜNÜMÜZDE,İMSANLARIN HAYINCE VURULDUĞUNU VE KATLEDİLDİĞİNİ GÖRDÜKCE,BİZİM NE OLDUĞUMUZUN ANLAMI YOK NİLGÜN ABLA....!BİZ YALNIZCA(İNSANOĞLUYUZ......!saygılarımla.erdal geyikçi-köçek........!