3
Mayıs
2025
Cumartesi
ANASAYFA

İnanç Ve Hoşgörüsüzlük -4-


İSA'NIN ÖLÜMÜNDEN SONRA İSA İNANCININ YAHUDİLİKDEN KOPMASI: Tekrarlayalım, Hıristiyanlık, başlangıçda bir “yoksullar hareketi” idi. İlk Hıristiyanlar “ebionim - yoksul” diye anılırlardı. Server Tanilli’nin ”Uygarlık Tarihi” adlı eserinde, Ernest Renan’a atıfla değindiği üzere “Hıristiyanlığın kurulması, halkdan gelen insanların bugüne değin başardıkları en büyük eser” olmuş. Olmuş da encamı ne olmuş? Zaman gelmiş; şefkâtin yerini “Engizisyon zûlmü” almamış mı? Bugün Hıristiyanların kiliselerinin, katedrallerinin görkemi, ruhanî sınıfın debdebesi öteki inanç sahiplerini imrendirmiyor mu? İnancın “ahlâkî” özü, kardeşlik, eşitlik ilkesi erdemleri bir yana itilerek, ihtişamda üstünlük yarışına girme hevesi gibi çarpık bir eğilime tahrik etmiyor mu?

Konumuz İsa’nın yaşamı ve Hıristiyanlık tarihi değil ama İsa öğretisinin Yahudilikden nasıl koptuğunu açıklayabilmek için çok özet bazı bilgiler verme zorunluğu var. İsa’nın ölümü üzerine kaleme alının Aramca ve Yunanca pek çok sayıda incilin taranıp tasfiye edilmesinden sonra kanonik (kurala uygun - vahiy eseri olduğu) kabûl edilen, kiliselerde okunan (hepsi Yunanca) dört İncil arasında da ciddî çelişkiler vardır (bugün de kiliselerde vaaz veren papazların en önemli uğraş konularının, bu çelişkileri, ıkına sıkına telif etmeye çalışmak olduğuna bizzat tanıklık etmişimdir). Bu bakımdan İsa’nın gerçek yaşam öyküsü karanlıkta kalmaktadır. Markos İncili onu sık sık “Nazareth-Nasıra”lı diye anar. Matta ve Luka İncilleri ise onun doğum yerini Davudun yurdu “Beytlehem-Beytüllahim” olarak gösterirler. Yahudi adı Levi olduğu rivayet edilen Matta’nın İncili, o sıralarda çok ileri yaştaki Yusuf’dan İsa’nın babası değil, Meryem’in kocası diye söz eder. Meryemin, soyu Hazret-i İbrahim’e dayanan Yusuf ile nişanlanmadan önce gebe kaldığı anlaşılmış; temiz kâlpli Yusuf kadıncağızı âleme rüsvay etmek istemediği için gizlice boşamak niyetinde iken Rabbin meleği rüyasına girip doğacak çocuğun Ruhülkudüsden olduğunu söylemiş ve kavmini günahlardan temizlemek üzere gelen bu çocuğu korumasını, adını da “İsa” koymasını tembih etmiş. Yuhanna İncilinde ise İsanın “Tanrının Oğlu olduğu” açıkca beyan edilir. Luka İnciline göre (Peygamberler soyundan olan) Yusuf (muhtemelen) İsa’nın babasıdır. Bazı kaynaklarda, örneğin Paulus’un “Galatyalılara Mektup’unda doğrudan “Rab” olarak anılması, İsanın bizzat Tanrının kendisi olduğu inancına da yol açmış. “Yuhannanın İşleri” adında yazarı belirlenemeyen bir Hıristiyanlık metni, İsanın fizik bedensiz bir görüntü olduğu şeklinde “Doketist”* bir görüş getirmektedir. İsanın İncillerde sözü geçen dört kardeşlerinin nesepleri hakkında bir bilgi yoktur. Talmud’da, İ.S.I. ve II. yüzyıl hahamlarından aktarılan, İsa’nın Roma Ordusunda hizmet eden “Panthera” adlı bir lejyonerin gayrı meşru oğlu olduğu, büyücülükle uğraştığı, din büyüklerini ciddîye almadığı, halkın inançlarını saptırdığı bilgisi verilir. İsa’nın nesebi konusu İslâmda da ele alınmış; Tanrıya, bir insan üretiminin fizyolojik sürecine katılma yakıştırılamadığı için İsanın babası olmadığı, ancak bakire Meryem’in baba müdahalesi olmadan çocuk sahibi olabileceği gibi bir mucizeye açık kapı bırakılmış.

İsa’nın gömüldükten sonra yeniden dirilip göğe çıktığı söylentileri de aynı ölçüde içinden çıkılmaz tartışmalara konu olmuş.

Kanonik kabûl edilen İnciller Yeni Ahitteki sırası ile Matta, Markos, Luka ve Yuhanna tarafından yazılmış. Fakat yazım tarihleri sırası tam belli değildir; yazım tarihlerinde olduğu kadar müellifleri üzerinde de kuşkular ortaya çıkmaktadır.. Matta İncili Yahudi anlayışına göre tasarlanmış olup Yahudi kökenli olanları aydınlatmaya çalışmaktadır. Eski Ahitteki kehanetlere atıflarda bulunur. Aramca yazılmış eski bir metinden aktarılmış olduğu iddiası da tartışılmaktadır. Aziz Paulus’un, ”iş arkadaşım” diye sevgi ile söz etmesinden Makedonya’ya kadar uzanan misyonerlik gezilerine katıldığı anlaşılan Luka, İncilini, Hıristiyanlığı benimseyenlerden Yahudi kökenli olmayanlar ve soylular için yazmış. Markos İncilinin ise, Yahudi geleneklerinin ve Aramcadan çevrilen dinle ilgili terminolojinin keza Yahudi kökenli olmayanlara tanıtılmaya çalışıldığı anlaşılmaktadır. Burada İsa “İnsan Oğlu” olarak anılır. Uzmanlar, Kudüs’ün ve İkinci Tapınağın Romalılarca yıkıldığı sıralarda (İ.S. 70 dolayı) yazıldığı sanılan Markos İncilinin Luka ve Matta’ya kaynaklık ettiğini düşünmektedirler. Tek kalemden çıkmadığı da iddia edilmektedir. Yuhanna İncili ise, zamanına göre daha gelişmiş teolojik formasyonu ile, bu zatın bizzat kendisi değil, onun öğretilerinden yararlanan başkaları tarafından yazıldığı sanılır. Bu İncil’de, İsanın uzun vaazlarına, mucizelerine çok daha fazla yer verilir; yeni din’in sistematiğini yapar. Nitekim, aradan zaman geçip, gerçek olayların üzerine gölge düşmesi ile İsa’nın “Tanrı Oğlu” olduğu iddiasının ikna edebilirliğinin daha kolay olduğu düşünülmektedir. Server Tanilli “İslam Çağımıza Yanıt Verebilir mi?” isimli eserinde, Musa ve İsa’nın tarihî değil, efsanevî şahsiyet olmalarının kendilerine mucize yakıştırılmasında kolaylık sağladığını ima etmektedir. İsa’nın olaganüstü hitabet gücü ve yeteneği Yuhanna İncilinde çok daha geniş biçimde yer alır. Nitekim, bu kitabın en başında “Söz’ün gücü ve ilâhîliği vurgulanır: “Kelâm başlangıçda var idi, ve Kelâm Allah nezdinde idi, ve Kelâm Allah idi….. Hayat onda idi ve hayat insanların nuru idi. Nur karanlıkda parlar…” Bu sözler ilginç bir biçimde “Felsefe” ile bağlantı kurmaktadır. Mitoloji dizimizde çeşitli yerlede değindiğimiz üzere, çeşitli dillerde “Tanrı” karşılığı sözcükler hep “ışık, aydınlık” kavramından kaynaklanır (Türkî dillerdeki “Dingir, Dengri, Tanrı” sözcüklerinin kökeni “Tan yeri”dir). Hayat ve varlık olgusu ise Arapçadan aldığımız sözcükle “natıka” (Yunanca “logos”) ile algılanır. Natıka “söz”dür, “konuşma”dır; fakat salt ağızdan çıkan sesler değildir; “düşünülerek yapılan konuşma”dır. Türkçe “uslama-akıl yürütme” diyebileceğimiz “Mantık” felsefe yapmanın temelidir. Nitekim İslâm felsefesine verilen isim “Kelâm”ın bir anlamı “söz”, bir anlamı da “ortaya çıkma, varlığını gösterme”dir. Bu iki olgu, düşünerek konuşma ve ışık içinde varlığın algılanışı Dünyaya gelen her insanın merakını çeker. Konudan ayrıldık gibi ama, ilkel kaynakdan çıkan bir inanç sisteminin zaman içinde amaca göre yozlaştırılabileceğini de, işlenip rasyonalize edilebileceğini de göstermek istedik.

Hıristiyanlığın başlangıcı ve gelişmesi, ilkel insanı istismara yönelik yozlaştırılması, sapkınlaştırılması ile ilgili söylenecek çok şey var. Fakat, burada varmak istediğimiz sonuç: Tarsuslu Aziz Paulus’un (bazen Luka’nın refakatinde) Helenistik Dünyayı dolaşıp yeni dini (Kavim önceliği şeklindeki Yahudi anlayışının tersine) evrenselleştirdiğini anlatmaktır. Onun çeşitli toplum ve cemaatlere (Romalılara, Korintoslulara, Galatyalılara, Efesoslulara, Filipililere, Koloselilere, Selâniklilere, İbranîlere) ve Efes’de kalıp misyonerliğine orada devam etmesini istediği oğlu Timoteos ile arkadaşı Philemon’a mektupları da Yeni Ahit metnine girmiştir. Yeni Ahit’in beşinci kitabı “Resûllerin İşleri” Paulus’un Yahudi olmayan halklar arasındaki misyonerlik gezilerinin tarihi ve mektuplarının yorumu gibidir. Muhtemelen yakın arkadaşı Luka tarafından yazılmış olabilir.

Bu geziler sırasında, izleyicisi gruplar içindeki Yahudi kökenli unsurların Yahudilikden gelmeyenleri (paganistleri), sünnet olma gibi Yahudi şeriatına (İbranîce “Alaha-yol, yöntem)zorlamasından çıkan uzlaşmazlıklarda Paulus hoşgörü anlayışı ile tek Tanrılı dine yeni katılanların yanını tutmuş; biçimsel şeriata uyma zorunluğunu kaldırmıştır. Keza, beslenme araçlarını bulma güçlüğü domuz eti yeme, şarap içme yasağını da bir kenara itmiş. Belki, İsa’nın nesebinin tartışmalı olması yasa dışı sevgiye insanca yaklaşmaya; bakireliğe “ruhsal iffet” gibi metaforik bir anlam verilmesine de yol açmış olabilir. Son çağlarda Batılıların nefret ettiği Sâmî, Yahudi ırkından olan İsa’nın dinine sonuçda Batı sahip çıkacak; İsanın bir çok tasvirleri sarışın, mavi gözlü, Ariyen ırkdan bir adem olarak gösterilecektir. 


*Doketizm:
Gibi görünme (Yun. “dokein”= gibi görünmek) İsanın nesebini temize çıkarma gayreti içinde icadedilmiş, “madde”nin kirli, “ruh”un temiz olduğunu savunan bir düalist kuram.

Yayın Tarihi : 19 Nisan 2008 Cumartesi 19:11:34


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
corrector IP: 60.229.55.xxx Tarih : 23.04.2008 20:08:34

sayin hocam, yazilarinizi ilgi ile okuyorum. yapici olarak: Yuhanna İncilindeki "rab" / "allah" ile ilgilendirilmis ?Kelâm" i nasil oldu da Turki dillerdeki ?Tanrı? karşılığı sözcüklerin ?ışık, aydınlık? kavramına ilgilendirilmesine benzetebildiniz? burada "kelam"a sifat olarak "isik" deniyor. ama hala hitabetin gucu veya ona atif on planda. ikincisi ise direkt isiga dair. bazen yazilarinizi edit yap-tir-mis olmanizi ve ozellikle bazi yerlerde referans vermenizi cok diliyorum. bu arada sanirim "Beytlehem" degil, "Bethlehem" olacak. son olarak, isa'nin cocuklari, kardesleri ve hatta kardesleri oldugu ve akrabalarinin (Judas dahil) 12 havariler'i olusturduklari bazi genealogistler tarafindan iddia ediliyor. saygilarimla.