5
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

Malezya Kaplanı 29

İnönü’nün Kahire’ye Davet Edilmesi, II. Kahire Konferansı

İnönü, gene Müttefiklerin baskılarını göğüslediği 2.Kahire Konferansında Roosevelt ve Churchill ile birlikde

Tahran Konferansının akabinde, başlangıçta, 1941 yılına kadar, Mihver devletlerini stratejik petrol kaynaklarına götürecek yolu bloke etmesi nedeni ile Türkiye’nin tarafsızlığından memnun olan Batılı Müttefikler artık ittifaka almayı hayatî gördükleri İnönü’yü, Dışişleri Bakanı Numan Menemencioğlu ile İngiliz mevkidaşı Anthony Eden’in Kasım başlarındaki müzakereleri ardından bir ay sonra Kahire’ye davet ettiler. “Sextant” kod adlı II. Kahire Konferansı 4-6.Aralık.1943 tarihlerinde gerçekleştirildi. Aslında ABD Başkanı Franklin Delano Roosevelt, Türkiye’nin savaşa girip Almanlara yenik düşmesi halinde, petrol kaynaklarının önünün Nazilere açılması, öte yandan Rusların boğazlara inip inisiyatifi eline almaları ihtimalinin daha kötü bir sonuç vereceğinden endişeli idi (Nitekim savaştan sonra Stalin’in Boğazlar üzerinde egemenlik iddiasını açıkça da beyan etmesi üzerine Türkiye tarafsızlık ilkesinden vazgeçerek 1952’de NATO ittifakına katılacaktır.) Britanya Başbakanı Winston Churchill ise Türkiye’nin muharip olarak ittifaka alınmasında yarar görüyordu.

İnönü’nün tereddüdü ise, fazla direnmeden hemen savaşa katılmanın, Churchill’in Adanada vaad ettiği malî ve askerî yardımı azaltması ihtimâli idi. Gerçekten de Churchill aşağıdan alma taktiğini bırakmış; sert tavır almıştı. Fakat İnönü zekası ve esprili uslûbu ile onun baskılarını berteraf ediyor; buna hayran olan Roosevelt Churchill’i alaya alıyordu. Sonuçta, Türkiye’nin tarafsızlığını muhafaza etmesi kabûl edildi. Sadece, gereğinde Müttefiklerin kullanabileceği Adana yakınlarındaki İncirlik Üssünün inşasına karar verildi. Fakat bu üs inşası da Savaş bittikten sonra başlamış: Sovyetlere karşı verilen Soğuk Savaş sırasında NATO için önemli rôl oynamıştır.

Korgeneral Kavuabe

Bu görüşmede ele alınan farklı bir konu da Batı cephesini güçlendirmek ve başka öncelikleri olan Çin’in elini rahatlatmak için, 1942 sonlarında, Burma’yı (ya da Birmanya şimdiki Myanmar) Korgeneral Kavuabe komutasında Britanya, Hint ve Çin güçlerini püskürterek işgâl etmiş Japon güçlerine karşı gene birleşmiş güçlerle denizden çevirerek kurtarmayı hedefleyen “Anakim Harekâtı”nın ertelenmesi kararı alındı.

Yalta (Kırım) Konferansı

Üç büyüklerin, savaş sürerken ikinci defa bir araya geldiği ve kod adı “Argonaut” olan bu konferans Normandiya çıkarmasının yapıldığı 6.Haziran1944’den beri Almanyanın gerilediği ve artık savaşı kendi topraklarında yapmaya başladığı 4-11.Şubat.1945 tarihinde Kırım’ın Yalta kentinde “Livadia Sarayı”ında Komünist Parti Genel Sekreteri ve Sovyetler lideri Stalin, ABD Başkanı Roosevelt ve Birleşik Krallık Başbakanı Churchill’in katılımı ile yapıldı. Savaşın harap ettiği Avrupa ülkelerinin yeniden nasıl ayağa kaldırılacağının ana konu yapıldığı ve ayrıca savaş suçlularının uluslararası bir mahkemede yargılanmasının, kurtarılan ülkelerde bütün demokratik unsurları temsil edecek geçici hükûmetlerin kurulmasının ve ardından en kısa sürede yapılacak serbest seçimlerle halkların iradelerini temsil edecek hükûmetler kurulmasının görüşüldüğü konferans son derece çekişmeli geçti. Ayrıca, 1904 savaşından Rusya’nın Japonya lehine kaybettiği toprakların Sovyetlere iadesini, dış Moğolistan’ın bağımsızlığını öngören bir gizli protokol yapıldı. Sonradan, 1946’da açıklanan bu gizli protokol ABD’de sert tepkilere neden olmuştur.

Potsdam Konferansı

Batıdan ABD ve Batılı müttefik güçlerin yaklaştığı, doğudan dalga dalga Sovyet güçlerinin girmekte olduğu Berlin’de, bu cehennemî savaşın birinci müsebbibi Hitler 28-29.Nisan gecesi metresi Eva Braun ile evlenmiş; ertesi gün birlikte intihar etmişlerdi. Yerine geçen Karl Dönitz teslim şartlarını Batılılar ve Sovyetlerle ayrı ayrı görüşme yollarını aradı ama bunu başaramadı. 7.Mayıs.1945’de Rheims’de bütün Müttefik temsilcileri ile teslim belgelerini imzaladı. Teslimden sonra 17.Temmuz-2.Ağustos.1945 tarihleri arasında Berlin’in banliyösü Potsdam’da “Cecilienhof Sarayı’nda toplanan Müttefikler, bu defa 12.Nisan’da vefat etmiş Roosevelt’in yerini alan yardımcısı Truman, Britanya’yı temsilen Churchill yerine iktidar değişikliği ile Başbakanlığa gelen İşçi Partisi lideri Clement Attlee ve SSCB adına Stalin’in katılımı ile toplandı. Görüşülen ana konular; Almanya’nın işgâl ettiği toprakların geri alınması, “Einschlus’un yâni Avusturya ve Almanya’nın birleşmesinin ortadan kaldırılması, Almanya’nın demokratikleştirilmesi; Berlin ve Viyana kentlerinin bölünmesi; savaş suçlularının yargılanması; Oder-Neisse hattının Almanya ve Polonya’nın geçici sınırı kabûl edilmesi; Almanya dışında ikamet etmekte olan Almanların anayurtlarına geri gönderilmesi oldu. Bu konferans temel olarak Savaşın Avrupa’da hâsıl ettiği yıkım sorunları ile ilgili idi ise de hâlâ savaşı sürdürmekte olan Japonya hakkında da “Üç Büyükler” enine boyuna fikir ve bilgi alış verişinde bulunmuştu. Bu arada, Truman, Stalin’e ABD’nin çok güçlü yeni bir silaha sahip olduğunun işaretlerini müphem bir biçimde vermişti. Fakat kendisi, Sovyet istihbaratının, Manhattan Projesi”nin (ABD yönetimince 1942-45 yılları arasında atom bombası üretimi araştırma projesi) daha ilk evrelerinde atom bombasının varlığını öğrendiğinden haberdar değildi. Stalin bunu bildiğini hissettirmedi ama bu yeni güçten etkilenmiş gibi de görünmedi.

Potsdam Konferansında Clement Attlee, Ernest Bevin, Vyaçeslav Molotov, Iosip Stalin, William D. Leahy, James F. Byrnes ve Harry S. Truman’ın yer aldıkları bir oturum.
 

Japon İmparatorluğuna karşı da ABD, Britanya ve Çin’in katılımı ile, maddeleri özetle vereceğimiz ‘Potsdam Bildirisi’ hazırlanıp 26.Temmuz.1945’de açıklandı. Buna göre, Japonya’nın kayıtsız şartsız teslimi: Japonya’yı Dünyayı Fetih macerasına sürükleyenlerin, İmparator Hirohito’nun kutsal kişiliği gözetilip, onu istisna tutarak, savaş suçlusu olarak yargılanmaları; Japon topraklarının belli noktalarının işgâlinin Müttefiklerce belirlenmesi; Japon egemenliğinin, sadece, Honşu, Hokkaido, Kyuşu, Şikoku ve Müttefiklerin takdir edecekleri küçük adalara hasredilmesi; Japonya’nın 1943 Kahire Konferansında beyan edildiği üzere Japonyanın 1894 öncesi sahip olduğu topraklara çekilmesi; Japon Ordusunun tümden silahsızlandırılması; tüm savaş suçlularına en sert biçimde adaletin uygulanması yaptırımları belirlenmişti. Ancak, Japonya’nın bir ırk ve ulus olarak aşağılanmasının ve esir muamelesi görmesinin söz konusu olamayacağı; Japon Hükûmetinin demokratik eğilimler, konuşma, din ve fikir özgürlüğü önündeki engelleri kaldırılması, temel insan haklarına saygı anlayışının tesis edilmesine destek olunması yanında Japonya’nın ekonomisini ayakta tutması ve ülkesindeki harabiyetin onarımı için belli endüstrilerini işletmesine izin verileceği; müttefik işgâl güçlerinin hedeflerine varıldıktan ve Japon halkının serbest iradesi ile sorumlu hükûmetini seçtikten sonra ülkeden çekilecekleri ve “kayıtsız şartsız teslim” statüsünün sona ereceği kabûl olundu.

Bildiride, Japonlarla ilerde kurulacak barışın kolaylıkla tesisi için İmparatorun savaş suçluları içinde adı hiç zikredilmedi. Japonya’nın en kısa zaman teslimini sağlayacak “çok güçlü tahribat aracı” maddesi (Konferansın başlamasından bir gün önce, New Mexico Eyaleti Alomogordo alanında, plütonyumlu türü başarı ile test edilmiş) atom bombasını üstü kapalı ima ediyordu.

Japon Militarizminin Çöküşü

Japon donanmasının, 1945 Temmuzunda, artık Pasifikte operasyonlar yapma yeteneğini kaybetmesi sonucu Japonya’yı bir Müttefik işgâli çok beklenen bir şey olmuştu. Hem bu gerçek hem de “Potsdam Deklarasyonu”nda Japon halkı hakkında kullanılan okşayıcı ifadeler, Konferansın bitiminden sadece 4 gün sonra, 6.Ağustos.1945’de, Yamaşita’nın da gereksiz olduğunu ifade ettiğine değindiğimiz atom saldırıları başlatılarak Hiroşima kentine, 9 Temmuz’da Nagasaki’ye atılıp kentlerin büyük bölümlerinin yerle bir olmalarını, bir çoğu aniden diğerleri şokun, radyasyonun etkisi ile birkaç ay içinde 300.000 kişiden fazla sivil halkın ölümünü engellemedi. Bu arada, 8.Ağustos’da, Yalta anlaşmalarına uygun olarak Sovyet-Japon Tarafsızlık Pakt’ına rağmen Sovyetler Birliği 8.Ağustos 1945’de Japonya’ya savaş ilân etti.

Şimdi biraz geriye dönüp dizimizin odak noktası olan Yamaşita’nın Malezya, Singapur ve Filipinler seferleri dışındaki Japonya’nın teslimini getiren “Japon Militarizmi”nin çöküşü konularına özetle göz atalım.

Çin ve Birmanya (Myanmar) Cephesi

Mao Zedong

Japonların bu cephelerden hangi koşullar altında, nasıl sökülüp atıldığını açıklamak için önce Çin’deki iç siyasal olayların kısaca tablosunun verilmesi gerekir. Çinde, daha önce sözünü ettiğimiz üzere 1912 yılında Cumhuriyetin ilânı ardından Milliyetçiler Kuomintang adı ile siyasal bir pati kurup parlamentoya girdiler. Parlamento 1914’de bir darbe ile dağıldı. Bu olay üzerine Parti lideri ve Cumhur Başkanı Sun Yat Sen Kuomintang’ı önce gizli bir Çin örgütü, sonra Bolşevik örneğine göre daha güçlü bir biçimde örgütledi. SSCB’nin yardımları ve 1921’den beri kurulmuş olup Mao Zedong’un yönetim grubu içinde bulunduğu Çin komünistlerinin yardımı ile kayda değer başarılar gösterdi. 1925’de Sun Yat Sen vefat edince Çan Kayşek’in hâkim olduğu parti milliyetçi ve baskıcı bir kimliğe büründü. Kuomintang’a da destek verip burada bazı mevkiler elde etmiş, fakat bazı köylü ayaklanmalarını tezgâhlayan Mao Zedong’a da 1927’den itibaren ters düştü ve Kuomintang kıtalarının saldırısına uğrayan Mao dağlara kaçtı. Üç yıl sonra “Kızıl dışlanmışlar” adını verdiği grubu güneydoğu bölgesinde toplayan ve Kızıl Ordusu ikiyüz bin kişiye ulaşan Mao 1931 Kasımında Çin Sovyet Cumhuriyetini ilân etti. Ekim 1933’de Kuomintang takibinden kurtulmak için “uzun yürüyüş” denilen hareketin ilk safhasını başlatıp Jianksi üssüne geldi. Ekim.1934’de şiddetli bir Kuomintang saldırısına uğrayınca Kızıl Ordunun büyük bölümü ile Jianksi üssünden ayrılıp kuzeybatıya doğru asıl ünlü uzun yürüyüşünü başlattı. Yol üzeri Ocak.1935’de ki bir konferansta Partinin fiilî lideri oldu.

Çan Kayşek, eşi ve General Joseph Stilwell 1942’de Birmanyada

Daha önce Mançurya’yı işgâl ederek Çin Cumhuriyetine karşılık kukla bir prenslik kurduğunu ve 1937 Temmuzunda bir sınır çatışması ile ilân edilmeyen savaş açtığını belirttiğimiz Japonlar Pekin, Tianjin, epey ardından Şanghay ve Nanking’i zaptetmişlerdi. Çin kuvvetleri dış düşmana karşı birleşmişlerdi ama Japonların savaş donanımı çok üstündü. Çinle saldırmazlık paktı yapan SSCB Çine silah, uçak ve askerî danışman gönderdi ise de Japonlar Guangju’yu alarak Çin Hükûmetinin yeni merkezinin ikmâl hattını kesmişlerdi. 1939’da kısa bir sınır çatışması yaptığı Japonya ile 13.Nisan.1941’de aynı şekilde “Tarafsızlık Paktı imzaladı. Kargaşa içindeki Çin’i kendi başına bıraktı. Zaten kendisi de Haziran 1941’de de Alman saldırısına uğrayacaktır.

Aralık.1941’de Japonların Pearl Harbour baskınına uğramış olan ABD Çin’deki bu Komünist hareketin verdiği endişe ile de Çan Kayşek’e destek verme çabasına girmiş; Çin’de üsler kurmuş; bu ülkede defalarca görev almış seçkin subaylardan Joseph Warren Stiwell’i Korgeneral rütbesi ile Milliyetçi Çin Kuvvetlerinin Kurmay Başkanlığına ve Britanya’nın, Hindistan’a bağlı olarak sömürge yönetimi kurdukları Birmanya’daki Müttefikler safında Japonlara karşı çarpışan Çin 5. ve 6. Ordularının komutanlığına getirmişti. Fakat, savaş boyunca Çin, Birmanya ve Hindistan’daki ABD kuvvetlerine komuta etmeyi sürdüren bu komutan Hong-Kong’u da ele geçirmiş olan üstün Japon kuvvetleri karşısında 1942 Mart ayında fecî bir mağlubiyet almış; hayatta kalan askerleri ile zorlu bir yürüyüşten sonra Hindistan’a ulaşabilmişti. Kuomintang Hükûmetinin Güney Çin’de havaalanları inşa etmesinden sonra buralarda üslenen ABD 14. Hava Ordusu 1943 sonlarında Japonlara karşı bir dizi bombardımanlarla taktik dengeyi sağlamaya çalıştı. 2. Kahire Konferansında değindiğimiz “Anakim Harekatı” tasarısının ertelenmesi Çin’in ABD ve Britanya ile ilişkilerini soğuttu.

Sürecek

Yayın Tarihi : 31 Aralık 2013 Salı 11:17:12


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
yasar ertas IP: 5.61.150.xxx Tarih : 31.12.2013 15:27:43

Sayin T. Törün sizin ve kent haber emekcilerinin de yeni yilini kutlarim. (ayrica yorumcularinda)Saygilarimla


Teoman Törün IP: 88.253.82.xxx Tarih : 1.01.2014 14:14:30

 Değerli dostum, ince düşünceli okurum  Sayın Yaşar Ertaşın Yeni yılını mütekabilen kutlar, sağlık, afiyet, mutlulukda daim olmasını temenni ederim. Teoman