ÖLÜM KAMPLARI (4)
BUCHENWALD TOPLAMA KAMPI:
![]() |
Genickschuss tarzı toplu infaz |
Alman toprağındaki en büyük ve ilk kamplardan biridir. Weimar Thuringia’da 1937’de Etter Dağı eteklerinde kurulmuştur. Âdi suçlular, Yahudiler, Polonyalıar gibi politik tutuklular, Yehova Şahitleri ve diğer kabûl edilmeyen inançların sahipleri, Roman ve Sinti Çingeneler, eşcinseller, savaş esirleri gibi özgürlüklerinden yoksun bırakılmış her grupdan insan, büyük yazar Goethe’nin anısına“kayın ağacı” anlamına gelen Buchenwald adı verilmiş kampın sakinleri idiler. Kampın giriş kapısına: ”Herkes hak’ettiğini bulur” anlamına gelen “Jedem Das Seine” sloganı yazılmıştı. Çoğunluğu komünist ve anarşistlerin oluşturduğu siyasal tutuklular 1942’de çeşitlendi; Rusya, Polonya, Fransa, Almanya, Avusturya, Çekoslavakya, Hollan, Belçika, Danimarka, Norveç, Letonya, İtalya, Romanya İspanyadan ve anayurt Almanyadan gelen direnişçiler, yazarlar, doktorlar, sanatkârlar, eski soylu sınıfdan kişiler de dahil oldular. İlk tutuklular, öncelikle yerel silâh fabikaları için sınaî üretim için çalıştırılırdı. 1945-50 arasında Sovyet işgâl makamlarının ve NKVD’nin (Sovyet Gizli Polis Örgütü) karagâhlığını yapan bu kamp sonra Doğu Alman İçişleri Bakanlığına devredilmiştir.
Nisan.1938 ile Nisan 1945 arasında Buchenwald’da kaln tutuklı sayısı, Batılı Müttefik kuvvetlerden savaş esirleri dahil 238.380’dir. Oradaki ölüm sayısı ise, imha kampı olmamasına karşın, çalışırken tahammül edilmez yorgunluğun, açlığın neden olduğu hastalıklardan kaynaklanan 56.000’lık bir telefat gibi inanılmaz bir rakama ulaşmıştır. Bunlar yanında üzerlerinde yapılan tıbbî deneyler; ceza kapsamından kurşunlama asma gibi ilkel yöntemlerle idam da eksik değildi. Dresden Gestaposunca gönderilen 3 kişilik bir görev ekbinin gözetiminde 1000 kadar Sovyet savaş esiri. 1941-42 yılları arasında, “genickschuss”denilen Rus usûlünce enselerinden vurularak öldürüldüler.
Kampta, ilk grup 20 kişilik politik mahkûm olarak gelenlerden sonra sayısı belirtilmemekle birlikde 500-1000 arası olduğu tahmin edilen çoğu Yahudi kadın kalmıştır. Büyük kamplardan ya da Buchenwald’ın uydusu kamplardan transfer edilen bu kadınlar Aufseherin denilen bir kadın muhafızın emrinde idiler ve Himmler’in emri üzerine Kampın genel evinde sermaye olarak çalıştırılıyorlardı.
![]() |
Nisan.1944’de Buchenwald kampında bulunan cesetler |
Kamp tifüs salgınına karşı aşı aşı deneme alanı da oldu. Denemeler 729 deneğin 280’inine hastalık bulaştırdığı için hem onların hem de temasda oldukları çok kişinin ölümlerine neden oldu. Pek sağlam olmayan SS belgelerine göre Buchenwald’da 33.462 kişi ölmüştür. Gestapo’nun buraya gönderdiği kimselerle Sovyet savaş esirlerinin kitlesel infazları bu listeye dahil değildir; hattâ bunlar kamp kayıtlarına da alınmamışlardır. Radyo ve telsiz istasyonu tesisi ve işletmesinde kullanılan ve infazlara tanık olan Armin Walter adındaki eski bir kamp esiri genickschuss kurbanı 8.483 Sovyet esiri saydığını söylüyor. Ayrıca 1100 esir asılmış; 13.500’ü, tahliye ve nakiller sırasında, özellikle, önce 4.Nisan.1944’de Buchenwald’a bağlı Ohrdruf kampını kurtararak Buchenwald’a doğru yürüyen ABD 89. Piyade Tümeninin geldiğinin haber alınması üzerine 8.Nisanda Buchenwald’ın terki sırasındaki zoraki yürüyüşde canlarını yitirmiş. İmâl ettiği küçük bir jeneratör ve radyo vericisi sayesinde Kampdaki olayları özgür dünyaya aktarabilen, doğrudan General Patton Ordusuna hitaben yaptığı kurtarma çağrısı ile kurtarıcılara yön veren Polonyalı mühendis Gwidon Damazyn’in bu emsâlsiz değerdeki hizmetlerini insanlık unutmayacaktır.
![]() |
Buchenwald Cadısı Ilse Koch |
Kampa sıra ile komutanlık yapmış Jacop Weise, Karl Otto Koch ve Hermann Pister içinden özellikle Koch en kötü izlenimi bırakmış olandır. Suiistimâlleri yüzünden Naziler tarafından bile görevinden alınıp, yargılanıp Nisan 1945’e idam edilen bu adamın ikinci karısı Ilse, “Die Hexe von Buchenwald- Cadısı” ünvanı alacak kadar en az kendisi gibi bir zalimdi.
NAZİ EGEMENLİĞİ ALTINDAKİ DİĞER ÜLKELERLE MÜTTEFİKİ ÜLKELERDEKİ YAHUDİLERİN DURUMU:
Nazilerin yarattığı küresel dehşetten şimdiye kadar okurlarımıza sunabildiğimiz örnekler tüm trajedinin panaromasını vermekden uzaktır. Daha önce belirttiğimiz gibi çeşitli büyüklükdeki 15.000 kadar kamp içinde cereyan eden ve hepsinin ayrıntılarına giremeyeceğimiz acı olaylar sonsuza kadar yazarlara ve film yapımcılarına ilham vereceğe benzer. İşgâl altında olmakla beraber Fransa gibi sosyal bakımdan nüfuz edilmesi güç ülkelerle, Avrupadaki Nazi müttefiği ülkelerdeki hakîr görülen azınlıkların durumlarına kısaca göz attıkdan sonra bir genel değerlendirme ile NAZİ hoşgörüsüzlüğü bahsini kapayalım.
Hitler tüm müttefik topraklarındaki Yahudilerin tamamının kendisine teslimini istemiştir. Mayıs. 1940 ’dan beri işgâl edilmiş olup Haziranda Fransanın (sözde) denetimime bırakılan Güney Fransadaki kukla Vichy Hükûmetinin, Savaş sonunda vatan hainliğinden idam edilecek olan Başbakakanı Pierre Laval bile bu isteğe çok sert bir biçimde direnmiş; ancak teslimi gereken 300.000 dolayındaki Yahudiden, ağır tehditler ve ikazlar üzerine 65.000’den azının SS’lere devrine karşı koyamamıştır. İtalyan diktatör Mussolini ise kendisinden istenen 50.000 Yahudinin teslimini kesinlikle reddettiği gibi, Yunanistandan, Hırvatistandan, Güney Fransadan ülkesine sızmayı başarmış Yahudilere gizlice kucak açmıştır. Ancak, İtalya 1943’de Naziler Romayı işgâl edince 10.000’den az Yahudiyi ellerine geçirdiler. Müttefik Bulgar Hükûmeti, bir tek kişiyi bile bu imha makinesine vermeyeceini bildirdi. Slovakyada, komünistlerce “klerofaşist-ruhanî faşist” olarak nitelenen Katolik Papaz Andrej Hlinka adına kurulan anti-Semitik Hlinka Muhafızları örgütü Nazi kamplarına 56.000 Yahudi deporte ettikden sonra, Hlinkanın halefi, Nazi uydusu papaz Başkan Josef Tiso’ya Papanın elçisi tarafından ülkelerinden çıkarılan Yahudilerin akıbetinin ölüm kampları olduğu bildirilince deportasyona son verildi.
![]() |
Ion Antonescu yargılanıyor |
800.000 Yahudi nüfusu olan Romanya ise, müttefiki Almanyanın tasfiye planına iştirâke çok iştahlı idi. Diktatör Mareşal Ion Antonescunun emri ile, 1942 sonuna kadar mühürlenmiş yük vagonlarında, Alman işgâli altındaki Rus topraklarına onar binlik Yahudi sevkiyatı yapılmış; bunlardan 200.000’i temizlenmiştir (Struma faciasını hatırlayınız). 1943’de Mihfer ittifakı çökmeye başlayıca yön değiştirildi; Yahudi deportasyonuna son verildi. Yarım milyon Romen Yahudisinin canı kurtuldu ise de azap çekmeye devam ettiler. Ağustos.1944’de Kral Mihail destekli bir darbe ile Antonescu devrilecek; savaş suçlusu olarak yargılanıp idam edilecektir. Macaristandaki 150.000 Transilvanya Yahudisini ise Amiral Horthy 1944’de acımadan Auschwitz’deki akıbetlerine yollamıştır.
YAHUDİ DİRENİŞİ:
Yahudilerin üzerlerine gelen bu küresel saldırıya karşı, daha önce değindiğimiz bireysel getto ve toplama kampı isyanları dışında bazı örgütlü yer altı faaliyetleri de olmuştur. Varşova Gettosundaki, General Jürgen Stroop tarafından büyük zorlukla vahşi şekilde bastırılan isyan, Polonyalı yer altı direnişçilerinden biri tarafından Londradaki “Sürgündeki Polonya Hükûmeti”ne ve Yahudi temsilcilerine haber verilmiş; Yahudilerin yapacakları gösterilerle Dünya kamuoyunun dikkatinin çekilmesi önerilmişti. 11.Mayıs.1943’de, Londrada yaşayan bir Polonya Yahudisi cemaat lideri Szmul Zygelboim evinde intihar etti. Arkasında bıraktığı notta, Sürgündeki Polonya Hükûmeti Cumhur Başkanı Wladyslaw Rackiewicz’e hitaben, Yahudi halkını toptan imhaya yönelik bu meşum saldırılara karşı Dünya kamuoyunun duyarsızlığına nihaî bir tepki verdiğini bildiriyordu. Fakat bu mektubun yayınlanmasının hemen üzerine Varşova Gettosu yerle bir edilip, sakinleri kıyımdan geçirildiği gibi, toplama kamplarından ard arda 10.000’lerle ölülerin çıktığı öğreniliyordu.
![]() |
Hannah Szenes uniforması ile |
Birkaç yüz Yahudi kaçıp Polonya ormanlarına sığınmış; kimisi komünist partisanlara katılmış; kimisi bağımsız partisan örgütleri kurmuştu. Sovyet bölgesindeki Yahudi gerillaların sayısı 15.000’i buldu. Fransadaki “Maquis-Makilik (Çalılık Arazi- mecaz olarak kırsal gerilla)” diye nitelenen “Resistance-Direniş” örgütündeki Yahudi oranı ise %20’ye yükselmişti. Bunlardan birçoğu gene Londra merkezli “Sürgündeki Fransa Hükûmeti” Başkanı General De Gaulle tarafından kahramanlık nişanı ile taltif edilmiştir. Filistinden bazı Yahudiler de gerilla hareketine katılma amacı ile paraşütlerle Balkanlara inmişlerdi. 1944’de Balkanlara inen 32 paraşütçüden sekizi öldürüldü. Bazıları fecî Nazi işkencesi gördükden sonra kaçmayı başardılar. Kaçamayanlardan biri Macaristan kökenli 18 yaşında Hannah Senesch adında bir genç kızdı. Macar Yahudilerine yardımcı olma ideali ile Yugoslav-Macar sınırına inince yakalanıp Auschwitz kampına teslim edildi. O da ağır işkencelerden geçti. Macaristan kökenli olduğu için Gestapo onu Macarların yargılamasına izin verdi. Vatana ihanet ve casuslukdan yargılandı; kurşuna dizilerek idm edildi. Bugün anısı İsrael folkloruna geçmiştir.