24
Mayıs
2024
Cuma
ANASAYFA

İnanç ve Hoşgörüsüzlük (141)

ZEVAHİRÎ’NİN DÜNYAYI SARSAN EYLEMLERİ:

Eyman Zevahirî’nin son resimlerinden

Evet, bu Zevahirî kimdi. Peşinen ve özetle, onun, İberyalı Katolik engizitörler Tomas Torquemada, Francisco Jiménes de Cisneros ya da Yahudi kasabı Nazilerden Eichmann, Reinhard Heiydrich, Josef Mengele, Herbert Lange, Otto Lotario Globocnik, Franz Sgtangl, Amon Göth, Otto ve Ilse Koch çifti gibi okumuş, uzmanlık almış fakat mistik hezeyanın esiri meczup bir canavar olduğunu söylemeliyiz.

Tamamı Eyman Zevahirî Muhammed Rabaî el-Zevahirî olan adı, uyruğu olduğu Mısır Arapçasında “Zevahirî” olarak telaffuz edilirse de orijinal Arapçadan alınan ve modern standart Arapçada da kabul edilen “Dhavvahirî” gibi de (Yani İngilizdeki “the” terkibinin telâfuzu gibi) okunabilir. 1951 yılında, Mısırın Maadi kentinde seçkin bir üst orta tabaka ailenin içinde Dünyaya gelen Zevahirî’nin, entelektüel ve aşırıya kaçmayan bir dinî geleneğe sahip aileden gelme ve farmakoloji ve kimya profesörü olan babası gibi çok çalışkan ve yetenekli olduğu söyleniyor. Ancak, Zevahirî, büyükbabası Rabi’a El-Zevahirî’nin baş müftülük yaptığı El Ezher Üniversitesi ünlü profesörü İslam fikriyatçısı Seyyid Kutub’un ve amcası Mahfuz Azzamın etkisinde kalarak radikal bir İslamcı oldu. 14 yaşında “Müslüman Kardeşler” cemaatine katıldı. Ertesi yıl, yani 1966’da, Kutub’un, suikast tertibi gerekçesi ile idamı üzerine, kendisi gibi ortaokul öğrencisi olan dört arkadaşı ile birlikte, İslamî Devlet” hedefleyen bir yer altı hücresi kurdu. Bu hücre gelişerek “Mısır İslamî Cihad” örgütü olacaktır. 1974’de Kahire Üniversitesinden çok iyi bir derece ile mezun olup Mısır Ordusunda üç yıl cerrah olarak hizmet etti. 1978‘de klinik açtı; cerrahîde “master” derecesi yaptı ve aile dostlarında Azza Novvari ile evlendi. Eşi üniversitede, sadece gözlerini açıkta bırakan kara çarşaf giyiyordu ve bazen bütün gecesini Kur’an okuyarak geçiriyordu. Evlilikleri de, ziyaretçilerine karşı kaç göç usulünde geçiyordu. Müziğe, ince esprilere yer verilmiyor; fotoğraf çektirilmiyordu.

Daha önce değindiğimiz üzere, Müslüman Kardeşler üyesi olarak Sedat’ın katline karışmaktan sorgulandı; fakat aleyhine delil bulunamadı. Ruhsatsız silah bulundurmaktan 1984’e kadar hapis yattı. 1980’ler sonunda Afgan mücahitlerinin sağlık bakımı için Afganistan’a gitti. Orada, Usema bin Ladin ile tanıştı.

Usema Bin Ladin en yakın yardımcısı Eyman Zevairî ile

1993’de ABD’ye gidip, California’daki çeşitli camilerde Abdül Mu’iz takma adı ile vaazlar verdi. O arada Nisan 1993’de el-Cema-ül İslamiye militanları Mısır İstihbarat Bakanı Safvet el-Şerifi bir terörist saldırı ile elinden yaraladılar. Ağustosunda Mısır İçişleri Bakanı Hasan el-Alfi’ye, üç ay sonra da Mısır Başbakanı Atıf Sıtkı’ya yöneltilen başarısız suikastlere Zevahirînin adı karıştı. Hükümet üyelerine bir zarar gelmedi ama Ağustos saldırısı 6 ölü, 14 yaralıya mâl oldu. Başbakanın arabasına atılan bomba ise, biri 21 Mısırlıyı yaralamış ve Şayma Abdül Halim adında 11 yaşında bir öğrenci kızın ölümüne neden olmuştu. Ağır yaralılardan biri gene bir çocuktu. Geçmiş iki yıl boyunca El-Cema-ül İslamiyenin saldırılarının kurbanı 200 kişinin üzerine gelen bu genç kızın ölümü halkı artık galeyana getirmişti. Kızın cenazesi Kahire caddelerinde teröristlere karşı büyük nefret gösterileri; “Terörizm Tanrı düşmanlığıdır” avazeleri ile geçirildi. 280 Cemaat üyesi tutuklandı; 6’sı idam edildi. Tam anlamı ile psikiyatrik bir vak’a olan, insaf, idrak ve utanmadan nasibini almayan Zevahirî, bu kamuoyu tepkisine karşı çok öfkeli bir mektup yayınlamıştır. Mektubunda; “Bunlar benim iki yaşındaki kızımın ve yoldaşlarımın masum çocuklarının yetim olmalarını mı istiyorlar?” diye soruyordu. Fakat, polisin sert takibatı sonucu dikiş tutturamadığı Mısırdan 1994’de Sudana göçtü. Burada karşılaştığı İslamî Cihat üyesi A.İbrahim el-Seyyid el-Naggar’a “Cihad”ın sivil örgütlenmesine nezaret görevi vermiştir. Bu kişi de, kendisi gibi Sedat’ın katli ile ilgili olarak tahkikat konusu olmuş 1991’de gıyabında 3 yıl hapse hüküm giymişti. Naggar 1998 yılında Kahirede yakalanarak, ağır işkenceler altında Mısır İsiamî Cihad’ının çeşitli kazanç kaynakları, başka İslam ülkelerinden alınan parasal yardımlar, gerçekleştirdikleri eylem sebep ve yöntemleri hakkında önemli bilgiler verecek; bunun karşılığında vaat edildiği üzere 1999 Kasımında 25 yıl mahkûmiyet alarak Tora Cezaevinde yatmaya başlayacaksa da, daha önce gıyabında aldığı ölüm cezaları nazara alınarak 23.Şubat.2000’de İstinaf Hapishanesinde asılarak idam edilecektir.

Zevahirî’nin 1994’de Sudandaki ikameti sırasında Mısır İslamî Cihat Örgütü çok sıkıntılı bir süreç geçirmiş; gerek Mısır polisinin gerekse buna karşı Örgütün vahşî eylemleri tarihin ibret kayıtlarına geçmiştir. Örgüt üyelerinden Muhammed Şeref’in 15 yaşındaki oğlu Ahmed ile Örgütün Azerî Hücresine bağlı Ahmed Selame Mabruk’un 17 yaşındaki oğlu Musab Mısır Genel istihbarat Direktörlüğü tarafından yakalandılar ve cinsel tecavüze uğradılar. Bu sodomi olayının video bandını çeken ajanlar Musab’a babasının dosyalarını karıştırıp istedikleri bilgiler hakkında fotokopi sağlamazsa bandları açığa çıkaracakları yolunda şantaj yaptılar. Bu olay Sudan istihbarat servisleri tarafından saptanmış ve El-Cihad Örgütü haberdar edilmiş; çocuklara yumuşak davranılması kaydı ile onlardan itiraf alınması istenmişti. Zevahirî, derhal bir Şeriat Mahkemesi topladı; çocukların, kendilerinden Örgütün yapacağı Şura Toplantısına bombalı sabotaj yapmalarının istendiği itirafını vermeleri üzerine “sodomi”, “ihanet” ve “cinayet girişimi” suçları ile kurşuna dizilmeleri kararı verildi. Çekimi yapılan infaz sahnesinin film kopyaları tüm El-Cihad Örgütüne dağıtıldı. Bu film kopyaları Sudan Makamlarının eline geçince Zevahirî’nin ve diğer tüm El-Cihad üyelerinin ülkeyi derhal terk etmeleri emredildi. Bu kovulma El-Cihad için büyük bir darbe oldu; yersiz yurtsuz kalan üyeler dağıldılar. Ayrıca insan kaynağını büyük ölçüde bu örgütten alan El-Kaidenin patronu Bin Ladln de ülkeyi terk etmesi için zorlandı ve serveti hemen hemen sıfıra indi. Fakat tekrar sığınacağı Afganistan’da Zevahirî ile birlikde Taliban desteğinde El-Kaide’yi güçlendirip eylemlerini sürdürecekti.

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER ÖRGÜTÜ bu komploda başta sessiz kalan Sudan için yaptırım uygulamasını oylamıştır.

El-Kaidenin 1998 yılına kadar Zevahirî’nin kurmay başkanlığındaki eylemlerini görmüştük.

 

YİRMİBİRİNCİ YÜZYILI BAŞINDAKİ EN BÜYÜK TERÖR OLAYI:

Zevahirînin 1998 yılına kadar karıştığı terör olaylarını geçen bölümde anlatmıştık. 11.Eylûl.2001 tarihinde, Dünya New York kentindeki “Twin Towers-İkiz Kuleler” namı ile anılan iki gökdeleninin birden Dünya Ticaret Merkezinin iki uçakla yapılan intihar saldırıları sonucu 2 saat içinde yıkıldıkları, ayrıca çevrelerinde korkunç bir hasarın yaratıldığı; kaçırılmış üçüncü bir uçağın da ABD başkenti Washington D.C.’nin hemen yakınındaki Virginia Eyaleti, Arlingtondaki Pentagon (ABD Savunma Bakanlığı+Genel Kurmay Başkanlığı) binasına kasıtlı olarak çarptığı; uçak korsanlarının, Washington D.C.’ye çevirmeğe zorladıkları dördüncü bir uçağın ise, bazı uçak yolcuları ve mürettebat tarafından yeniden denetime alınma mücadelesi sırasında, Pennsylvania Eyaletinin kırsalında Shanksville kasabası yakınındaki tarlaya düştüğü ve içinden kimsenin sağ çıkmadığı haberleri ile sarsıldı. İkiz Kulelere ard arda çarpan uçaklardan ikincisini, Dünyada televizyonları başındaki bir çok insan olay anında canlı olarak izlediler. Anında haberi alan herkes bir iki dakika sonra her iki olayı da band kaydından gördü.

Artık sadizm, sadece, gözden ırak zindanlarda icra edilmiyordu. Tüm dünyanın gözü önünde cereyan etmesi faillerine en büyük doyumu verecek; El-Kaidenin haberlerinin servis edildiği El-Cezire TV’si misyon’un tamamlandığını haber alan El-Kaide şeflerinin, büyük bir yürek inşirahı ile: “El Hamdülillah” dediklerini yayınlayacaktı.

İkiz Kuleler ard arda darbe aldıkdan hemen sonra

Sonradan kayıp ve hasar tesbiti yapılan bu ultra-teknik katliâmın kurbanları El-Kaide mensubu 19 hava korsanı dahil 2.995 kişi idi. Her zaman olduğu gibi büyük kitle masum sivillerdi. Bir tür Babil kulesi sayılan New-York kentini doldurmuş 70 ülkeden siviller… Dört uçakta 246, İkiz Kuleler ve yerde 2.605, Pentagon’da 55’i askerî personel 125 kurban vardı. Tıbbî saptamalara göre infilâk, ezilme yanında ölümlerin çok önemli bir oranı da İkiz Kulelerin yıkılışının ayağa kaldırdığı toz bulutunun insanların ciğerlerini doldurması idi. 2009 yılına kadar, toza maruz kalmanın neden olduğu lenf kanserinden ölümler sürmüştür.

110 katlı İkiz Kulelerin yanı sıra, Dünya ticaret Merkezi Alanında, içinde 4, 5, 6, 7 sayılı Ticaret Merkezlerinin, Dünya finans merkezinin, St. Nicholas Yunan Ortodoks Kilisesinin dahil olduğu sayısız başka binalar tahrip oldu ya da ağır hasar gördü. Gökdelenlerin çelik konstrüksiyonunun eriyerek ağır ağır çökmesine Dünya ilk kez tanık olmuştur.

İşte ilk kez, bu olayla Zevahirî’nin adı Bin Ladin’in sağ kolu olarak ortaya çıkmıştır.

Yayın Tarihi : 18 Mayıs 2010 Salı 00:05:13


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
hasan ulusöver IP: 85.110.29.xxx Tarih : 3.07.2010 01:16:15

abi iyi günler iyisiniz inş.seçilmiş konunuz güzel.tam hepsini okuyamadım fakat size teşekkürü borç bilirim.bu tip hareketler sevilmeyen hareketler.tabi ki iyi değildir