LATİN MİSYONERLERİN GÜNAHLARI V. (Balboa’ya devam):
Beklenmedik altın zenginliği haberini alan Balboa tehalükle, Hispaniola’dan daha fazla asker devşirme amacı ile Santa Maria’ya döndü. Fakat, Fenandéz de Enciso sömürge yöneticilerine onun çevirdiği dolapları anlatmış, mahallî kaynaklardan adam bulma yollarını engellemişti. Bu kez, Balboa, yanına çekmeyi başardığı Enrique de Colmenares’i, doğrudan merkezden yardım almak üzere İspanyaya yolladı. Ancak, Enciso’nun iddiaları İspanya sarayının da kulağına gittiği için, insan ve lojistik desteği talebi geri çevrildi. Çaresiz, Santa Maria’daki yetersiz ekip ve gereçlerle, ayrıca, dost bilinen yerli şefler önceden yardımcı olmaları gerektiği konusunda bilgilendirilerek yola çıkılacaktı. Balboa, 1. Eylûl.1513’de 190 İspanyol, birkaç yerli rehber ve bir grup eğitilmiş köpekle Panama kıstağının öteki kıyısına harekete geçti.
Şef Careta’nın toprakları sahilinde ulaşım aracı olarak bir küçük gulet (iki direkli gemi, brigantin) ve on adet yerli kanosu kullanıyorlardı. Careta’nın 1000 adamı ile birlikde yeniden Ponca’nın topraklarına girdiler. Bu kez Ponca hazırlıklı idi. Direnişe geçti ama, sonunda yenik düşüp, keşif seferine katılmak zorunda kaldı. Bir kaş gün sonra, Cuarecua topraklarına saldırmışlar; kabilenin şefi olan Torecha’yı çatışma sırasında öldürmüşlerdi. Fakat çok yorgun düşen ve çoğu ağır yaralı olan sefere devam edemeyip, bu köyde dinleneceklerini söylediler.
Birkaç adamı ve yerli rehberleri ile Chucunaque Irnağı boyunca yola düzülen Balboa 25 Eylûlde bir tepe üstünden Güney Deninizini seyretmek keyfini yaşayacaktı. Bu keşfin yapıldığını duyan öteki İspanyollar da arkadan yetişmiş; başlarında bu sefer grubunun papazı Andrés de Veda yönetiminde, eski bir Hrıstiyan ilâhîsi olan “Te Deum”u teganniye başlamışlardı. Hamasî bir törenden sonra dağdan indiler; o havalinin şefi Chapes’in kabilesi ile yaptıkları çatışma çok kısa sürdü. Mutad zorbalıkları ile onları da keşif gezilerine katılar. “Mar del Sur-Güney Denizi” adını verdiği Pasifik Okyanusunu ilk bulan Avrupalı olma onuru Balboa’yı sevinçden çılgına çevirmişti. Dizlerine kadar sahile girmiş; birinde kılıç, diğerinde Bakire Meryem’in tasvirini tuttuğu ellerini havaya kaldırarak bu bölgeyi de İspanya egemenliğine kattığını ilân etmişti. Pek çok sanat yapıtına konu olan bu sahne, din söyleminin ve kutsal simgelerin nasıl altın ihtirasına ve başkalarnın mal ve mülklerinin gaspına araç edildiğinin ibret verici bir tablosudur.
Kano ile 110 kilometrelik bir sahil gezisi ile dolaşılan körfeze (29.Eylûl Mikail Melek yortusu münasebeti ile) “San Miguel” adını verildi. Balboa’nın amacı, Panquiaco’nun sözünü ettiği altın zengini kabileleri bulmakdı. Coquera ve Tumaco kabileleri şeflerinin topraklarına girdi. Onları kolayca dize getirip altınlarını ve incilerini gaspetti. Asıl inci kaynağının, çevrede büyük bir dehşet yaratmış Terarequi şefine ait adalarda bulınduğunu öğrenmişti. Fırtına sezonunun başladığı Ekim ayına girilmesine karşın, gözünü hırs bürüdüğü için kanolarla adalara doğru yola çıktı. Zorluk ve tehlikelerle karşılaştı ise de adalara yanaşmayı başardı. Bugün “Isla del Rey- Epifani (6 Ocak Yortusu) Adası” olarak bilinen en büyük adaya “Isla Rica-Zengin Ada”, tüm ada grubuna da “Archipiélago de las Perlas- İnci Takımadaları” adını verdi.
Kasım ayında, dönmeye karar verdiği Santa Maria’ya gitmek için, henüz tanımayıp daha fazla altın elde edebileceğini umduğu topraklardan geçmek amacı ile farklı bir rota çizmiştir. Karşılaştığı yerli gruplarını, gene, kâh zorla yola getirerek kâh dostluklarını kazanarak, Teoca, Pacra, Bugue Bugue, Bononaima ve Chorizo bölgelerinden geçti. Tubanama şefi ile giriştiği çatışma çok şiddetli ve kanlı olmuş; yenilip kaçmak zorunda kalmıştır. Aralık ayında, Karayipler sahilinde San Blas Körfezine vardığında şef Pocorosa’nın yönettiği bir sahil şeridinden geçip, eski müttefiki Comagre’nin topraklarına geldiğinde onun öldüğünü, oğlu Panquiaco’nun şefliği üstlendiğini öğrendi. Ponca ve Careta mülklerinden geçti. 19.Ocak.1514’de, pamuklu ürünler, 100.000 castellanos (Kastilya altın sıkkesi) değerinde altın ve paha biçilmez inci hazineleri ile Santa Maria’ya vardı. Yeni keşif haberinin ulaştırılması için Pedro de Arbolancha’ya İspanyaya gitmesi emrini verdi ve topladığı hazinelerin, yasa gereği Krala sunulacak beşde birini de ona emanet etti. Ancak, Enciso’nun ithamları Ojeda valisinin ortadan yok oluşu kralı Pedro Arias de Davila’yı (yaygın adı ile Pedrarias Davila), yeni teşkil edilen “Castilla de Oro” eyaletine vali atamaya zorladı. Daha sonraki zalim idaresi ile Veragua’da disiplin sağlayacak olan Arias, Balboa isteklerini tümüyle karşılayan 1.500 adam ve 17 gemi ile yola çıktı. İspanyadan Yeni Dünyaya yapılmış en geniş ölçekdeki ve pek çok önemli simaların ve Arias’ın eşinin katıldığı bu seferde, sert fırtınalar yüzünden yol boyunca Okyanusda çalkalarak ağır seyreden gemilerde hastalıkdan ve açlıkdan 500 kişinin kaybı ile Darién’e varıldı. Sağlığını kaybederek karaya çıkanlar içinde tropik iklim yüzünden yaşamını yitirenler de olacaktır.
Balboa gelenleri saygı ile ve valiliği Arias lehine îstifayı kabûl ederek karşıladı. Fakat, Arias göreve başlar başlamaz beraberinde getirdiği Alcalde mayor sıfatı ile yargı yetkisi taşıyan Gaspar de Espinosa’ya Balboa’yu tutuklattı. Balboa gıyabında yapılan yargılanmada De Encisoya ve arkadaşlarına yaptıklarından dolayı tazminata mahkûm oldu ise de Nicuesa cinayeti ile ilgili bir kanıt olmadığından serbest bırakıldı.
Arias, Santa Marianın kalabalıklaşması nedeni ile yeni yerleşimler bulmak üzere keşif yapacak kimseler arıyordu. Balboa, çok zengin hazineleri olan bir tapınağın bulunduğunu işittiği Dabaibe bölgesinin keşfine talip oldu. Bu girişim, bölgedeki yerlilerin saldırılarında yaralanması ile akamete uğradı. Ancak, Balboa yılmadı; yetkililere haber vermeden Cuba’dan gemi ile topladığı bir grup ile kendi başına Güney Denizine açılmaya hazırlanırken durumu işiten Pedrarias onu yakalattı ve bir tahta kafese kapattı. Bunu yetki aşımı kabûl eden Quevedo Piskaposunun müdahalesi ile Balboa kafesten kurtulabilmiştir.
Bu arada İspanyada da, Balboa’nın hizmetleri değerlendirilmiş; Kral ona Güney Denizlerinin “Adelantado”su (Öncü) ünvanı ile “Panama ve Coiba’nın Gobernadoru” makamını bahşetmiş; Pedrarias’a ona büyük saygı göstemesi ve Castilla de Oro Devletinin tüm fetih girişimlerinde danışmnlığından yararlanması talimatını vermişti. Bunun üzerine iki hasım arasındaki rekabet hemen sona erdi; hâttâ Balboa valinin damadı oldu ve iki yıl boyunca kayın pederine büyük bir sadakat gösterdi. Ne var ki, Pedrarias onun yeniden Güney Denizi keşiflerine devam arzusuna set çekiyordu. Nihayet direnmesinden vaz geçerek ona bir buçuk yıllık bir keşif ruhsatı verdi. Bu izinle, Balboa, Acla’ya gidip 1517-18 yılları arasında 300 kadar yerli ve Afrikadan getirilmiş köle gücü ile yeni gemiler yapımı için malzeme topladı. Balsas ırmağı boyunca, 4 yeni gemisi ile geçti. Pasifikde İnci Adalarının etrafında ve Darien sahilinde 46 mil aşarak, kıyısındaki ucu bucağı görünmeyen ananas ağaçlıkları nedeniyle “Puerto Pinas- Ananaslar Limanı” adını verdiği kuytuluğu buldu. Daha güçlü gemiler inşası için Acla’ya döndü. Fakat, Pedrarias’dan aldığı, kendisi ile acele görüşmesi gerektiğini bildiren dostane bir mektup üzerine Santa Maria’ya hareket etti. Fakat daha yarı yolda, maceralarını bundan sonra anlatacağımız, Francisco Pizarro’nun askerleri tarafından sarılarak Valinin nezdine tutuklu olarak getirildi. Güney Denizinde ayrı bir Devlet kurup, Pedrarias’ın iktidarını gaspetmeye hazırlanmakla suçlanıyordu. Gazaba gelen Balboa tüm suçlamaları reddetti; yargılanması için İspanyaya yollanması istedi. Enciso ile birlikde hareket eden Perdrarias yargılanmayı kendi yetki alanında yapacaktı. Balboa’nın yargılanması 1519 Ocağında başladı. Yargıç Espinosa onu ve Fernando de Argüello, Luis Botelle, Hernan Munoz ve Andrés Valderrabano adlarındaki dört arkadaşını meşru yönetine karşı komplo kurmakla suçlu buldu ve kafaları kesilerek idama mahkûm etti. Ayrıca sokaklarda zincirleri ile sürüklenerek münadîlerce hain oldukları ilân edildi. Balboa çılgınca bağırarak, İspanya dominyonlarını genişletmek dışında başka ülküsü olmadığını, Krala sadakatini duyurmaya çalışıyordu. Cellat onun kafasını bedeninden ayırmak için baltayı üç kez sallamak zorunda kaldı. Pedrarias, kuytu bir köşeden idamları keyifle seyrediyordu. Kitlesel soygunları ve mezalimi için dini bahane yapan dinsizin hakkından başka bir imansız gelmişti. Kesik kelleler, Pedrarias’ın iktidarını göstergesi olarak günlerce teşhir edildi. Balboa’nın inşa ettirdiği gemilerle, (Macellan’ın “Pasifik Okyanusu adını vereceği) Güney Denizinde dolaşmak Pedrarias’ın yardakçısı Gaspar de Espinosa’ya kaldı.
Mezarı bilinmeyen Balboa’nın adı sonradan Panamada olduğu gibi ABD, California’da pek çok park, alan ve caddelere, keza Madrid’deki bir caddeye ve metro istasyonuna verilecek, çeşitli yerlerde heykelleri dikilecektir. Panamada, 1933 Ocağında çıkarılan bir yasa ile seçkin simalara sunulmak üzere “Orden Vasco Nunez de Balboa” nişanı ihdas edilecektir. Ancak, İberia ülkelerinin, bu muazzam altın merkantilizm’i zenginliğini sadece iki asır muhafaza edebilip daha sonra Avrupanın en fukara tplumları haline gelmeleri ayrı bir soru işaretidir.