20
Mayıs
2024
Pazertesi
ANASAYFA

İnanç ve Hoşgörüsüzlük (41)


LATİN MİSYONERLERİN GÜNAHLARI VIII.

Hernan Cortés de Monroy y Pizarro: Aralık.1485’de, bir çok başka conquistadorun yurdu olan Extremadura eyaletin’de doğmuş Hernan Cortes (Hernando ya da Fernando da denir), Aztec İmparatorluğunu yıkıp Meksikanın büyük kısmını egemenliğine kazandırdığı İspanyanın Amerikadaki ilk sömürgeleştirme eylemlerine dahil olmuş bir kâşif ve fatihdir. Mütevazı bir ailenin çocuğu olan Hernan, hukuk öğrenimi için Salamanca Üniversitesine yazdırılmış fakat oradan 1501’de diploma almadan ayrılmış, 1504’de, henüz 18 yaşında, macera hevesi ile Yeni Dünyaya doğru yolculuğa çıkmıştı. Önce Hispaniola’nın başkenti Santa Domingo’ya uğradı; orada çiftçilik ve Azuza’da noterlik yaptı. 1511’de, 300 askeri ile Kuba’yı fethe giden Diego Velazquez de Cuéllar’a katıldı. Kuba’ya karaya çıktıkları Baracoa bölgesinde “encomienda” aldı. Kısa bir süre adada kurulan ikinci kasaba “Santiago”nun (Santiago de Cuba) belediye başkanlığını yaptı.

Cuéllar 1514’d efetihlerini tamamladığı ve valisi olduğu Kuba’dan Yucatan Yarımadasına geçerek Amerika anakarasına üst üste seferler düzenliyordu. Fakat yerlilerin husumeti ve coğrafî zorluklar nedeni ile büyük oranda can kayıpları oluyor, sağ kalanlar sefaletle karşılaşıyorlardı. Bunları kurtarmak, Meksika Körfezindeki egemenliği muhafaza ve anakaraya yapılacak seferler için kurulan kadronun başına, Ekim.1518’de Cortés’i getirildi. Ancak, Cortés’in serbazlıkları ile başa çıkmayıca Cuéllar üçüncü Amerika seferi görevini son anda ondan alıp, 1514’de İspanyadan çıkmış ve Kuba’ya yerleşmiş başka bir kâşif kaptan Francisco de Montejo y Alvarez’e verdi. Sefer hazırlıklarını çoktan yaptığı için bu emre kulak asm ayan Cortés, girişimin masrafını da kısmen kendi cebinden ödemiştir. 19.Şubat.1519’da, 11 tekne, 508 asker ve subay, kaptanlar dahil 100 denizci, 16 at, 10 tunç top, 4 havan topu, 13 av tüfeği ile çıkılan seferde Alvarez de ona katıldı. Anakara’ya, şimdiki Veracruz eyaletinin bir bölümü olacak Tabasco kentinde çıktılar. Bu silah ve donanım kalabalığından ürken yerliler, kendilerine kötülük geleceği düşüncesi ile önce savaşarak direndiler. Fakat Cortés onları kolaylıkla dize getirdi. Onlardan çeşitli armağanlar meyanın da 20 kadın da aldı. Bunlardan Malitzin adındakini metres olarak seçecek; ona Doña Marina ismini verecek; ondan Martin adında bir oğlu olacaktı. Doña Marina’nın çevirmenliği ile oradaki aşiretleri birbirine düşürerek işini kolaylaştırmayı becerdi. Ardından Kuba valisinin gönderdiği askerleri de mağlup ederek kendi saflarına çekti; durumunu sağlamlaştırdı. Alvarez’i İspanyaya elçi olarak yollayarak doğrudan Kralla temasa geçme olanağını buldu. Amerika anakarasında fetih izni aldı.

Azteclerin başkenti (bugün “Meksiko Kenti” denilen) “Tenochtitlan yolu” üzerinde, Cortés, Azteclere gönülsüz uyrukluk yapan Tlaxcala’lı Nahua aşireti ile karşılaştı. 3000 civarındaki Tlaxcaltec savaşçısını önce savaşarak mağlup etti; sonra kendi ordusuna kattı. Cempoalalı Totonacların da direnmeden bu ittifaka dahil oldu. Cortés onları bağımsızlığa kavuşturma söylemi ile, merkezî Meksika’nın ikinci büyük kenti Cholula’ya doğru yürüyüşe devam etti. Bu kentte cereyan eden olaylar hakkında verilen bilgiler kuşkuludur. Kendi iddiasına göre, yerlilerin ihaneti karşısında bir ibret teşkil etsin diye ya da daha akla uygun bir yoruma göre, varlıkları tehlike teşkil eder kuruntusu ile binlerce silahsız Aztec’liye iğrenç bir katliam uygulamıştır. Kent yarı yarıya tahrip edilmiştir. Yerli söylenceleri şu yoldadır: konuk ettikleri İspanyollar, yüklerinin taşınması için 5-6.000 yerli istemişlerdi. Yük taşımaya hazır yarı çıplak yerliler önce, hizmet edecekleri işgâlcilerin konuk edildikleri evlerin avlularında, beraberlerindeki yetersiz azıkları ile toplandılar. Zalim işgâlciler, yalvarmalarına aldırmadan onları koyunlar gibi katletmeye başladı. Teslim alınan soylu Aztecliler yakılmak üzere kazıklara bağlandı. Bunlardan biri 30 dolayında adamı ile birlikde Cue adındaki tapınağa kaçabilmişti. Tapınak da ateşe verildi. 5-6.bin kişi can verirken askerler sadistçe şarkı söylüyorlardı. Sonra uğradıkları Tepeaca’da benzer katliam yapıldı. İspanyolların yerli soykırımı yapmada bahane olarak kullandıkları bir yöntem de; yerli şefin eline İncil vermekti. Buna bakıp bir şey anlamadığı için yere atan şef derhal öldürülüyor; ardından soykırım başlıyor; yerli tapınakları basılıp, rahibelerin ırzlarına geçiliyordu.

Tenochtitlan’daki Aztec İmparatoru Motecuhzoma. II. (İspanyollar Moctezuma derler; diğer batı dillerinde “Montezuma” olarak yayılmıştır), daha 1517’de, Juan de Grijalva’nın San Juan Ulua’da karaya ayak basması ile topraklaını doğu kıyılarına Avrupalıların çıktığını öğrendiği gibi, 1519’da Cortes’in geldiğinin haberini de aldı. Hem politik yaklaşımla dostluk hem de bu toprakların tek egemeni olduğunu göstermek için, Cortes’e hediyeler yolladı. Kasım.1519’da, yüzyüze geldiklerinde karşılıklı armağanlar teati ettiler. Montezumanın verdiği biri altından öteki gümüşden yapılma diskden takvimleri Cortes, birer anı değil, sadece maden değerlerine itibar ederek eritecekti. İmparator İspanyolları aylarca sarayında konuk etti. Başlangıçda, Aztec halkı ve askerleri de Cortés’e güvenmişler. İspanyolların değişik tipleri ve parlak zırhlarından onları “ak tanrılar” diye anmışlar; caballerolar’ı (atlıları) ise insan başlı, belden aşağısı at biçimine zuhur edecek tanrıları ‘Quetzalcoatl’ sanmışlardı. Fakat, nasıl olduğunu tarihler sarih olarak kaydetmiyor; Cortés, bu balayının uzun sürmeyeceğini düşünmüş olacak, İmparator’u esir alarak sarayına kapadı; onu daha fazla değerli maden vermeye zorladı.

Şeflerini göremeyen Aztec soyluları arasında huzursuzluk başladı. O arada, Velazqùez de Cuéllar, Cortés’in ihtiraslarına set çekmek için, ilerde Meksikaya yaptığı iki seferi ile anılacak savaşçı ve conquistador Panfilo de Narvaez’i, Meksikaya yolladı. Narvaez, en az 800 asker, 50 at ve bir miktar topla Veracruz’a çıktı. Fakat, karşılaştığı yerli saldırıları ile epey güç kaybetti. Tenochtitlan’daki garnizonunu, 80 İspanyol ve bir-ikiyüz Tlaxcaltec savaşçısı bırakarak ve Pedro de Alvarado’yu naip tayin ederek Narvaéz’i karşılamaya giden Cortes, Zempoala çatışmasında, hasım tarafdaki birçok askeri kendi yanına çekmeyi de başararak Narvaéz’i 24.Mayıs.1520’da mağlup ve esir etti. Narvaez’in esareti üç yıla yakın sürecektir.

Ancak, bu oyalanma Cortés’in Aztec başkentindeki işlerini de alt üst etmişti. Yerliler, Alvarado’dan, büyük tanrıları Toxcatl onuruna, Büyük Tapınaklarının “Tanrılar Avlusu”nda yapılacak “Huitzilopochli” festivali için izin istemişlerdi. 10.Mayıs. 1520’de, festival başladıkdan sonra, Alvarado şenliği durdurdu ve bir çok ileri gelen Aztec soylusunu garrote ile idam ettirdi. Bu olayı nedeni İspanyollara ve yerlilere göre farklı anlatılmaktadır. Yerliler, Azteclerin kutsal altın takılarına askerlerin musallat olduklarını ve bunları gaspa kalkıp kutsal avluda korkunç bir katliam gerçekleştirdiklerini; bunu duyan yerli savaşçıların imdada koşup İspanyol askerlerini kaçırttıklarını; İspanyollar ise, Kızılderililerin, Büyük Mabedde insan kurban etmelerine müdahalae ettikleri için vahşet gösterdiklerini iddia eder; olay gecesini: “Noche Triste - Hüzünlü Akşam” diye isimlendirirler.

Şeflerinin de İspanyollara esir düştüğünü anlayan kent soyluları halkı ayaklandırıp İspanyol garnizonunu kuşatmışlardı. Kente dönüp bu kargaşayı gören Cortés, elindeki tutsak İmparatorun sonunu getirmiştir. Bu hadise de farklı biçimlerde anlatılır. Tarihçi Bernal Diaz de Castillo, Cortés’in verdiği bilgilere itibar eder; 1.Temmuz.1520’de Montezuma’nın balkona çıkarılarak, galeyan halindeki halkı teskine zorlandığını, ancak, halkın, saldırıları kesmelerini isteyen İmparatorlarını taşlayıp hakaret ettiğini; ağır yaralanan İmparatorun birkaç gün sonra öldüğünü yazar. Yerlilerden alınan bilgiler ise, İspanyolların kentten kaçmadan önce kızılderili şefin onlar tarafından öldürüldüğü; kaçan askerlerin Montezuma’nın kılıçlarla parçalanmış cesedini sokağa bıraktıkları yolundadır. Bu arada, Katolik olmuş yerliler de, İspanyol papazlara, ibadet yönetecek yerde altın hırsına kapıldıkları eleştirisini yöneltmişlerdir. Kimisi de, bizzat Cortés’in, Montezumanın boğazına eritilmiş altın akıttığını, böylece ona hem yanarak hem boğularak çok azaplı bir ölümü reva gördüğünü naklederler. 2003’de bu konuda araştırma yayınlamış Matthew Restall gibi çağdaş tarihçiler yerlilerin iddiasını geçerli bulmaktadırlar. Her ne ise, kuşatılmış ve besin ve ikmâl noksanı olan Cortés, artçı grubunun yerlilerce katliama uğraması ve yağma ettiğ hazinelerin büyük kısmını yitirme pahasına kenti zor belâ terk etti; Tlaxcala’ya sığındı. Eski müttefikleri Tlaxcalan’ları Aztec uyrukluğundan azad etme hükmünü de taşıyan “Tenochtitlan’ın fethi” anlaşmasını akdetti.

Çekilme’den 6 gün sonra (7.Temmuz.1520’de), Otumba’da çok kanlı ve şiddetli bir savaşdan sonra mağlup ettiği kızılderili savaşçıların tam imhaları için peşine düştü. Müttefikleri sayesinde takviye ettiği sağlam savaş düzeni ile 13.Ağustos.1521’de Tenochtitlan kentinin inatçı direncini kırarak Aztec İmparatorluğuna son vermeyi başaracaktır. Rakiplerinin aleyhine dolapların döndürdüklerinin farkında olduğundan, yaptığı fetihin önemine ikna etmek için İspanya Kralına müteaddit elçiler yolladı. 1528’de, İspanyaya dönerek, “Genel Kaptan” görevini ve “Marques del Valle Oaxaca” ünvanını aldı. 1530’da (o tarihde “Nueva “España-Yeni İspanya”denilen) Meksikaya döndüğünde, bu ülke yönetimini bizzat eline aldı ve başka keşiflerin peşine düştü. Aleyhindeki entrikalarlabunaltıldı ise de, kolonizasyon ve papazlara bıraktığı Ortaamerika yerlilerini (sınıfları yükseltilmemek kaydı ile) Hrıstiyanlaştırarak asimile etme faaliyetleri aggressif bir biçimde sürdürüldü. Hrıstiyanlığa en fazla, Cortés’in yerli eşi Marina’nın sayesinde dost olduğu Nahualılar yatkınlık göstermiştir. Tarihçi James Lockhart, onların bile, uzun süre korkudan, çok isteksizce ve eski inançlarına uygun ibadetlerini gizlice uygulayarak Hrıstiyan gibi göründüklerini; ancak üç evreli bir süreç içersinde, eski inançlarını da Katoliklikle kaynaştırarak bu dine adapte olduklarını bildirmektedir. Nahualılar İspanyolların gelişlerinden yirmi yıl içinde Latin alfabesini benimsemiş; bu alfabe ile kendi dillerinde metinler yazmaya başlamışlardı. 1536’da, Amerikaların (Amerika kıtasındaki tüm devlet ya da ülkeleri anlatmak için bu deyim kullanılır) ilk yerli üniversitesi olan “Colegio de Santa Cruz de Tlatelolco” açıldı; burada (İspanyolca, Latince ve Nahua’ca olmak üzere) üç dil konuşan papazlar Nahua soylu sınıfını eğitmek üzere görev almıştı. O devrin bağnaz ve barbar İspanyolları bile bir yere kadar etnik kültürel hakları tanıyorlarmış.

Conquistadorların, Katolik sancaktarlığı ile tüm Dünyayı kasıp kavurdukları tarihlerde, Katoliklerin Avrupadaki azgınlığına karşı da Avrupa ortasında sert bir tepki ve bu azgınlığı dizginleme hareketi belirip yaygınlaşmış; dolayısıyla Katolisizm zûlmü kendine yeni bir hedef, yeni bir sapkınlık kabûl ettiği Protestanlığı bulmuştu. Yalnız, bu hareket diğer sapkınlıklara benzeyen, kolaylıkla alt edilebilecek türden bir engel olmadığı için Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu ile temsil edilen Avrupa birliği çatırdayıp güç yitirmeye, Akdeniz egemenliği için Osmanlı’ya meydan açmaya başladı. İmparatorluğun başında Charles Quint (Şarlken) namı ile ünlü V.Karl vardı. I.Carlos adı ile İspanya Kralı ve Avusturya arşidük’ü iken bu mevkie gelen ve asıl adı San Jéronimo de Yuste olan bu zad, Cortés’e lûtuf gösterek, İmparatorluğun büyük amirali ve Melfi Prensi Andrea Doria emrinde Osmanlılara karşı savaş görevi vermiştir. Az daha fırtınada yaşamına mal olacak bu görev de Cortés’e uğur getirmedi. Barbaros Hayrettin’e karşı 1538 Eylûlünde verilen Preveze deniz savaşında yenilgiyi tattı ve Meksikaya döndü. Fakat, Antonio Mendoza’ya, daha üstün “Virrey-Kral Naibi” makamı verilmesinden hüsrana uğrayıp1540’da son kez İspanya yerleşti. Geçirdiği sakin yaşama tahammül edemiyerek, 1547’de özlediği Meksiya gitmek üzere yola çıktı; Sevillada bağışıklığını yok eden dizanteriye yakalandı; aynı yılın 2.aralığında zatülcenp’den hayata veda etti. 

Yayın Tarihi : 2 Kasım 2008 Pazar 16:00:11


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?